GÜNDEM
  • 07-03-2025

    Belkıs Balpınar’ın retrospektif sergisi “Zamanla Dokunanlar”, 27 Nisan’a kadar Anna Laudel İstanbul’da sanatseverlerle buluşuyor.

    Tasarımcı, müzeci, antik kilim araştırmacısı ve sanatçı Belkıs Balpınar’ın 1986 yılında kendi sanat pratiğine dönüş yaparak 2024 yılına dek ürettiği yaklaşık 20 eserlik bir seçki izleyici karşısına çıkıyor. Balpınar’ın kapsamlı sergisine, sanatçının kariyerini inceleyen bir kitap da eşlik ediyor. Balpınar, geleneksel kilim dokuma (düz yaygı dokuma) tekniğini güncel sanatla buluşturarak, deneysel bir dokuma tekniği geliştirdi. Estetik bir devrim yaratan Balpınar’ın tüm dönemlerinden eserlerini bir araya getiren “Zamanla Dokunanlar” sergisi, 1986 yılından günümüze uzanan sanatsal birikimine ve pratiğine ışık tutuyor.

    ​Sergi, renkler, sembolik motifler ve dokuma tekniği konularındaki uzmanlığı ve derin bilgisi ile tekstil sanatına hem biçimsel hem de teorik yeni yöntemler sunan Balpınar’ın, öncü, araştırmacı ve yaratıcı kimliğine de vurgu yapıyor. Sanatçı, Anadolu kültürünün en eski sanatlarından olan kilim dokumasını geleneksel formlarından uzaklaştırarak zaman, mekân, boyut ve uzam anlamında özgürleştiriyor. Özgün sanatçının yeni boyutlar yaratan farklı dokuma teknikleri bir sergide buluşuyor. Balpınar, olağanüstü bir yaratıcılıkla dokuma işlemi sırasında yapıtların belirli kısımlarının kasıtlı olarak dokunmadan bırakıyor. Bu dokunmamış iplikler tasarımları iki boyutlu düzlemden üçüncü ve dördüncü boyuta taşıyor. Albert Einstein’ın zaman ve hızın algılanması mümkün olmayan bir uzamda gösterildiği dördüncü boyut kavramından etkilenen Balpınar, heykelleştirdiği dokumalarının içeriğinde de farklı boyutlarda spiral formlarıyla kosmosu ifade ediyor ve evren, doğa ve insan biyolojisindeki karmaşıklığın içinde olan formları, hareketleri, yörüngeleri en sade hâliyle gösteriyor. Halı ve kilim dokuma tekniklerini melezleyerek yarattığı deneysel dönüşümler, Balpınar’ın kendine özgü dilini oluşturuyor.

    0
    0
    880
  • 07-03-2025

    Paola Peretti’nin duygu yüklü serisinin Kiraz Ağacı ile Aramızdaki Mesafe ve Filippo, Ben ve Kiraz Ağacı’nın ardından üçüncü kitabı Kiraz Ağacının Ardından, Genç Timaş tarafından dünyada ilk kez Türkiye’de yayımlandı.

    Peretti’nin kendi hayat hikâyesinden esinlenerek oluşturduğu karakteri Mafalda’nın görme yetisini yavaş yavaş kaybederken dünyayı keşfetme yolculuğuna tanıklık ile başlamıştı Kiraz Ağacı serisi. İkinci kitapta ise Filippo’nun ve dostluğun iyileştirici gücünü keşfetti okur. Şimdi ise Kiraz Ağacının Ardından, sevgi, umut ve yaşamın bilinmezlikleriyle dolu yeni bir serüvene kapı aralıyor.

    Kiraz Ağacının Ardından, Mafalda’nın karanlıkla tanışmasından altı yıl sonrasına uzanıyor. Karanlığa alışsa da hâlâ kitabını bitirmek, sahilde tek başına bir gün geçirmek ve en önemlisi bir en iyi arkadaş edinmek gibi istekleri olan Mafalda, okuluna yeni gelen kız ile tanışınca yeni en iyi arkadaşını bulduğunu düşünüyor. Moony tam da onun anlaşabileceği türde biri gibi görünüyor: kitaplara bayılıyor, ilginç kıyafetler giyiyor ve haksızlığa karşı sesini yükseltmekten çekinmiyor. Ancak onun da hayatında her şey yolunda gitmiyor. Mafalda’nın bunu anlaması için öncelikle gerçekten bağ kurmaları gerek. Bir yandan bunu yapmaya uğraşırken diğer yandan da Filippo’nun kıskançlığıyla baş etmek zorunda kalıyor.

    0
    0
    1397
  • 07-03-2025

    21. Akbank Kısa Film Festivali kapsamında düzenlenecek Ulusal ve Uluslararası Kısa Film Yarışmalarının filmleri belli oldu.

    Bu yıl 17-27 Mart tarihleri arasında gerçekleşecek festival, İstanbul’un iki yakasında, Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi, Kadıköy Sineması ve Akbank Sanat’ta sinemaseverlerle buluşacak. Akbank Kısa Film Festivali tüm Türkiye’den çevrim içi olarak da takip edilebilecek. Festivalin yarışma bölümlerine toplamda 2.346 kısa film başvurdu.

    “Uluslararası Yarışma Dünyadan Kısalar Bölümü”ne katılan eserler arasından birçoğu Türkiye prömiyerini yapacak olan 14 film ve “Ulusal Yarışma Festival Kısaları Bölümü” başvuruları arasından 14 film “En İyi Film Ödülü” için yarışacak. Ayrıca 20 yaş altı yönetmenlere yönelik yapılan “Genç Bakışlar” yarışma bölümünde ise 12 film finalist olarak belirlendi. Gösterim seçkisi olan “Perspektif” bölümünde ise dünyadan ve Türkiye’den 30 film programda yer alıyor. “En İyi Film” olarak seçilecek eserlerin yönetmenleri Akbank Sanat tarafından; ulusal kategoride 125.000 TL, uluslararası kategoride 3.000 Dolar ile ödüllendirilecek. Genç Bakışlar bölümünün kazanan yönetmeni ise 40.000 TL ile ödüllendirilecek.

    ​21. Akbank Kısa Film Festivali filmlerinin listesine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    1195
  • 07-03-2025

    Murat Kahya’nın göçmenlik, coğrafya ve sınır kavramlarını bireysel ve toplumsal bağlamlarıyla ele alarak izleyiciyi bu olgular üzerine yeniden düşünmeye davet ettiği “Şimdi Vardım: Burada, Şurada, Orada” başlıklı kişisel sergisi 19 Nisan’a kadar Ka’da sanatseverlerle buluşuyor.

    Murat Kahya’nın Ankara’daki ilk kişisel sergisi “Şimdi Vardım: Burada, Şurada, Orada”, sanatçının Institut français Türkiye TamART misafir sanatçı programı kapsamında Korsika’da geçirdiği iki ay süresince ürettiği çalışmalarını izleyicilere sunuyor. Göçmenliği yalnızca fiziksel bir hareketlilik olarak değil, bir bakış, bir duruş ve bir varoluş biçimi olarak ele alan sergi, sanatçının uzun yıllardır sürdürdüğü sanatsal pratiğin yöntemsel, içeriksel ve kuramsal birikimini yansıtan bir araştırma sürecinin sonucu olarak izleyici karşısına çıkıyor.

    “Sanatçının projelerinde sıklıkla benimsediği açık uçlu yaklaşım, bu çalışmada da belirleyici bir unsur olarak öne çıkmaktadır. Kahya, ada deneyimini önceden belirlenmiş kesin çerçeveler yerine, süreç içinde şekillenen bir yapı olarak ele almış; böylece göç meselesine dair gözlemlerini içsel bir perspektiften değerlendirme imkânı bulmuştur. Kendi konumunu da bir "öteki" olarak yeniden tanımlayan sanatçı, bu durumu mekânsal deneyimler, bireysel karşılaşmalar ve görsel anlatılar aracılığıyla sorgulamaktadır.

    ‘Şimdi Vardım: Burada, Şurada, Orada’ serisi, bakış eylemi üzerine yoğunlaşarak, göçmen kimliğinin sabit bir kategori olmaktan öte, dinamik ve dönüşen bir yapı arz ettiğini vurgular. Kahya, göçmen figürünü belirli bir ulusal veya etnik aidiyete indirgemekten kaçınarak, ‘öteki’ kavramını daha geniş bir bağlamda ele almaktadır. Kültürel, coğrafi ya da toplumsal anlamda yabancılaşma hissi, yalnızca bir ülkeden diğerine geçen bireyler için değil, aynı zamanda iç göç yaşayan ya da farklı sosyal sınıflar arasında hareket eden bireyler için de geçerlidir. Bu bağlamda Anadolu’nun küçük bir şehrinden İstanbul’a gelen bir kişi, Korsika’ya göç eden bir Faslı, Paris’e taşınan bir Korsikalı ya da herhangi bir topluluk tarafından dışlanan birey, benzer bir ötekilik deneyimini paylaşmaktadır.

    Sergi, izleyiciyi bu deneyimi doğrudan hissettiren bir mekânsal kurgu ile karşılamaktadır. Girişte konumlanan portreler hem içerden hem dışardan görülebilen, hareket hâlinde imgeler olarak bakışın yönünü belirlemekte ve izleyiciyi aktif bir gözlemci konumuna taşımaktadır. Bu imgeler, bireyi ve mekânı soyutlayarak, bakış eylemi etrafında şekillenen bir alan yaratır. Kahya, bu alan aracılığıyla, göçmenlik olgusunun yalnızca fiziksel bir yer değiştirme meselesi olmadığını, aynı zamanda bir varoluş biçimi olarak ele alınabileceğini öne sürmektedir.”

    0
    0
    1246
  • 07-03-2025

    Cemil Kavukçu’nun bugünün dünyasına ve bugünün insanına dair kaleme aldığı öykülerinden oluşan yeni kitabı Karanlığın Rengi, Can Yayınları’ndan çıktı.

    Karanlığın Rengi, iki bölüm ve dokuz öyküden oluşuyor. Kavukçu, hayata bambaşka bir perspektiften bakanların, yorulanların, usananların, düşle gerçeği karıştıranların öykülerini gün yüzüne çıkarıyor. Öykünün çok da uzakta olmadığını, her şeyin hemen yanı başımızda olup bittiğini gözler önüne seren Kavukçu, okuru yine bir anda o tanıdık, yalın ve heyecanlı dünyaya ortak ediyor.

    “Ona göre dünyaya ilk gelişim değildi bu, daha önceki gelişlerimde hayatıma karışan insanları görüyordum. Hemen küçük bir test yapmıştı: Rüyamda uçtuğumu görüyor muydum? Görüyor ama kollarımı kanat gibi çırpmıyordum, kuşlarınkine benzer bir uçma değildi bu. Önce koşup hız kazanıyor, sonra sıçrayıp dizlerimi büküyor ve havadayken her iki ayağımı bileklerimden tutarak, bir biçimde boşlukta dizüstü durarak, yerden çok da yükselmeden uçuyordum. Tamam işte, demişti, sen daha önce birkaç kez dünyaya gelmişsin, ama bu son, bir daha gelmeyeceksin. Gülmüştüm tabii. İnanmadığımı anlayınca o da gülmüştü. Uyumadan önce kitap okuma alışkanlığını bıraksam iyi olacak.”

    0
    0
    1098
  • 06-03-2025

    Progresif rock ve senfonik müziğin efsanevi ismi İngiliz müzisyen Alan Parsons, “The Show Must Go On” turnesi kapsamında, 11 Haziran’da Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde müzikseverlerle buluşacak.

    Kariyerinde 50. yılı geride bırakan Alan Parsons Live Project, Epifoni ve StagePass ortak organizasyonuyla İstanbul’da konser verecek. Konserin biletleri ise 12 Mart Çarşamba saat 12.00’de satışa çıkacak.

    ​Bugüne kadar çok sayıda prestijli ödüle ve tam 13 Grammy adaylığına adını yazdıran dünyaca ünlü “ses sihirbazı”, 1974 yazında Abbey Road Stüdyoları’nda Eric Woolfson ile tanışmasının ardından The Alan Parsons Project’i kurarak 1976-1987 yıllarında gündemi belirleyen 10 tematik albümü dinleyiciye ulaştırdı. Farklı hikâyelerden yola çıkarak kurguladıkları konsept albümlerle sayısız hite imza atan The Alan Parsons Project, progressive rock’ı pop ile bütünleştiren büyüsüyle tüm dünyayı etkisi altına aldı ve kült mertebesine ulaştı. Albümlerini dönemin en iyi stüdyo müzisyenleri ve vokalistleri eşliğinde kaydeden The Alan Parsons Project, 1982 tarihli soft pop/rock klasiği “Eye in the Sky” ve “Old and Wise” şarkıları ile tarih yazdı. Yıllar içinde pop dokunuşlarını detaylandıran ve synthesizer kullanımına ağırlık veren Alan Parsons Project aranjmanları, gruba onlarca altın ve platin plak ile adanmış bir hayran kitlesi kazandırdı.

    0
    0
    2469
  • 06-03-2025

    Ardan Özmenoğlu’nun “İlklerin İzinde” başlıklı kişisel sergisi 7-14 Mart tarihleri arasında Sofya Vivacom Arthall sanat galerisinde sanatseverlerle buluşacak.

    Ardan Özmenoğlu, Sofya’da gerçekleşen ilk kişisel sergisi “İlklerin İzinde” ile 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında izleyicilerle bir araya gelecek. Özmenoğlu, tarih boyunca pek çok zorlukla karşılaşmalarına rağmen sanatta var olma mücadelesi vermiş Mihri Müşfik, Hale Asaf, Fahrelnisa Zeid, Aliye Berger, Sabiha Bengütaş gibi kadın sanatçıların kendi dönemlerinde ürettikleri eserlerini yorumluyor. Sergi, Özmenoğlu’nun post-it notları ipekbaskı tekniğiyle birlikte kullandığı eserlerinin yanı sıra cam heykellerden oluşan kapsamlı bir seçki sunuyor.

    Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyet’e uzanan süreçte kadın sanatçılar, geleneksel normlara meydan okuyarak akademik sanat eğitimi aldı, eserlerini sergiledi ve sanatın farklı alanlarında üretimler yaparak sanat tarihinde iz bıraktı. Türk sanatının öncü kadın ressamları, heykeltıraşları ve seramik sanatçılarının yapıtlarını yorumlayarak bir araya getiren Özmenoğlu, bu sanatçıların sanata kattığı değeri görünür kılmayı amaçlıyor.

    0
    0
    823
  • 06-03-2025

    Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nin BlackBox etkinliklerinden “Seza Sinanlar Uslu ile İz Sürüyoruz” seminerlerinde 14 Mart’ta sanat dünyamıza katkı sağlamış kadın sanatçılarımız mercek altına alınacak.

    Sanat tarihimizin dikkate değer isimlerini ve olaylarını titizlikle inceleyen seminer serisinde bu kez “Onlar Grubu’nun Sanatçı Kadınları” başlıklı konuşma düzenlenecek. Prof. Dr. Seza Sinanlar Uslu, Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nin koleksiyonundaki eserleri referans alarak, Türk sanatına yeni bir soluk getiren bu topluluğu ve özellikle Leyla Gamsız, Alis Aş, Fikret Elpe, Saynur Kıyıcı, İvi Stangali, Maryam Özacul, Nevin Çokay ve Fahrünnisa Sönmez gibi değerli sanatçılarımızın sanatsal mirasını analiz edecek.

    Onlar Grubu, 1946 yılında ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun atölyesinde öğrenim gören on öğrencinin girişimiyle kuruldu. Eyüboğlu’nun geleneksel halk sanatları ile Batı resim estetiğini harmanlayan özgün Doğu-Batı sentezi yaklaşımını benimseyen topluluk, sanatsal temalarını işleyişteki yenilikçi tutumlarıyla dönemin sanat ortamına önemli katkılar sağlayan bir hareket olarak sanat tarihimizdeki yerini aldı. Nedim Günsür, Leyla Gamsız, Hulusi Sarptürk, Fahrünisa Sönmez, İvy Stangali, Meryem Özacul, Mehmet Pesen, Fikret Alpe ve Saynur Kıyıcı gibi isimlerin yer aldığı gruba sonradan Turan Erol, Orhan Peker, Fikret Otyam, Osman Oral, Mustafa Esirkuş, İhsan İncesu, Remzi Paşa ve Adnan Varınca da eklendi.

    ​14 Mart Cuma günü saat 14.00’te düzenlenecek “Onlar Grubu’nun Sanatçı Kadınları” başlıklı konuşmaya buradan bilet alabilirsiniz.

    0
    0
    1514
  • 06-03-2025

    Oscar Ödüllü yönetmen James Cameron’ın kült filmlerinden olan Avatar, dev orkestra, koro ve solistlerin canlı performansıyla 22 Mart’ta Zorlu PSM’de iki özel seansla izleyicilerle buluşacak.

    Avatar Live in Concert’ta James Horner’ın ikonik müzikleri, dev bir orkestra, koro ve solistlerin canlı performansıyla bir araya gelecek. Avatar, dev HD ekranlarda orijinal seslendirme ve altyazılarıyla izleyicilere sunulurken şef Ernst van Tiel yönetimindeki Symphonista Philharmonic Orchestra’nın etkileyici flütler ve etnik nefesli çalgılar performanslarına Eleanor Grant sesiyle hayat verecek.

    ​Benzersiz bir sinema ve müzik deneyimi sunan Avatar Live In Concert, 27 Ekim 2024’te Londra’daki Royal Albert Hall’da dünya prömiyerinin ardından şimdi 22 Mart günü iki seans olarak Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde izleyicilerle buluşacak. Avatar Live in Concert etkinliğinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    851
  • 06-03-2025

    Ahmet Yiğider’in “Karınca Yuvası” başlıklı kişisel sergisi 23 Mart’a kadar CerModern’de sanatseverlerle buluşuyor.

    Dilek Karaaziz Şener’in küratörlüğünü üstlendiği “Karınca Yuvası” sergisi izleyicilere çok yönlü bir duygusal deneyim sunuyor. Metal ve bez kullanılarak üretilen dev boyutlu heykelin spiral planı içinde gezinen izleyiciler, karınca kokusunu hissedebiliyor ve buna bir ses efekti eşlik ediyor.

    Ahmet Yiğider, karıncaların sosyal davranış gösteren süper organizma olmaları ve bunun kokuyla ilişkisi üzerine bilim ve sanat sentezli çalışmalar yürütüyor. Karıncaların avlanma, besin bulma, stoklama, güvenliği sağlama, savaşma, sosyal kurallara uyum ve uymayanları cezalandırma eylemleri; feromon salgılanması ve karşı tarafın bunu algılamasıyla sağlanıyor. Yiğider, tasarladığı cam tüp içindeki kokusuz deney alanlarında karıncaların farklı stres seviyelerinde etkileşimleri gözlemliyor ve tüp içerisine yayılan uçucu molekülleri hem duyusal hem de analitik kimya yöntemleriyle inceleyerek moleküler bileşimini araştırıyor. Karıncanın vücut dokusunda gerçekleştirdiği moleküler ayrıştırmada 1000'den fazla çeşitte molekülün bilgisine ulaştı. Yiğider’e göre bu bilgi, doğanın dev bir ansiklopedisini temsil ediyor. Yiğider, yaşamın ve canlılığın en temel belirtilerinden biri olan “koku” faktörünü ileri teknoloji kullanarak bilimsel yolla analiz ediyor ve kokuyu oluşturan moleküler bileşenlere ulaşıyor. Yiğider’in kavramsal çalışmalarında kullandığı Gaz Kromatografisi-Kütle Spektrometrisi (GC-MS), incelenen uçucu bileşiklerin moleküler yapısını anlamak için ileri teknoloji cihazların kullanıldığı bir analitik kimya yöntemi. Kimya, biyoloji, genetik gibi doğa bilimlerinin yanı sıra kriminoloji gibi özel alanlarda da kullanılıyor.

    Ahmet Yiğider yeni sergi projesi hakkında şunları söylüyor: “Analitik kimya metotlarıyla tespit ettiğim uçucu moleküllerin bir kısmı karınca salgılarının olfaktif karakteri hakkında ipucu veriyor. Sonraki süreçte bu karmaşık molekül dökümünü ve duyusal analiz bulgularımı birleştirerek insanoğlunun deneyimine açık bir “karınca kokusu” bileşimi oluşturabildim. Çıplak gözle görebildiğimiz en küçük bedenlerden biri olsa da doğanın en büyük hayvansal biyokütlesine sahip karınca türü ve insan arasında sessiz bir anlatıya, bir fısıltıya dikkat çekmek istedim.”

    Heykelde Duyusallık ve Karınca Yuvası: Ahmet Yiğider isimli kitap, CerModern sergisine paralel olarak sanatseverlerle buluşuyor. Masa Yayınevi’nin yayımladığı kitap dört farklı yazarın ele aldığı bölümlerde koku ve kokunun sanattaki yeri, Karınca Yuvası eseri ve Ahmet Yiğider’in heykelindeki duyusallık konularını ele alıyor. Kitabın yazarları Alistair Hicks, Emre Zeytinoğlu, Vedat Ozan ve aynı zamanda editörlüğü üstlenen Dilek Karaaziz Şener’den oluşuyor.

    0
    0
    1355
DAHA FAZLA
Geldanlage