GÜNDEM
  • 04-03-2025

    Spinoza Tayfası romanı ve Aptallarla Ne yapmalı? kitaplarıyla tanınan Maxime Rovere’nin insan ilişkilerini sarsan çatışmaların doğasını incelediği, ilişkilerin merkezine felsefeyi yerleştirerek farkındalık sunduğu çalışması Birbirinin İyiliğini İstemek ve Birbirine Kötülük Etmek: Tartışmanın Felsefesi, Albina Ulutaşlı’nın çevirisiyle Kolektif Kitap’tan çıktı.

    Felsefeci, çevirmen, yazar, akademisyen Rovere, tutkularımız, hatalarımız ve ideallerimiz üzerine çalışmasında merkezine “Hiçbir acı kaçınılmaz değildir, hiçbir acı boşa çekilmez.” cümlesini koyuyor.

    “Belki de bizi inciten bizzat sözler değil, açtıkları gedikler, bizi en yakınımızdakileri ve kendi iç dünyamızı keşfetmeye zorlayan derin yarıklardır. Ama asıl mesele, bu boşlukları nasıl dolduracağımızı öğrenmekte yatıyor.”

    0
    0
    940
  • 04-03-2025

    Wolfgang Amadeus Mozart’ın ölümsüz eseri Sihirli Flüt’ten ilhamla sahneye taşınan Papagenolar çocuk operası, 23 Mart ve 23 Nisan tarihlerinde Zorlu PSM Platinum sahnesinde izleyicileriyle buluşacak.

    Geçtiğimiz sezonlarda gişe rekorları kıran Papagenolar, bu yıl daha da genişleyen kadrosu ve yenilenen sahne tasarımıyla Zorlu PSM Platinum sahnesinde minik izleyicileriyle buluşacak. Papagenolar, bu sezon büyüyen kadrosu ve yenilenen enerjisiyle seyircilerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Papagenolar’ın müzik direktörlüğünü genç jenerasyonun önde gelen şeflerinden Ramis Sulu üstlenirken, reji koltuğunda Caner Akın yer alacak. Yapımcılığını Duende Global’in üstlendiği bu renkli çocuk operasına, İstanbul Gençlik Orkestrası eşlik edecek. Ayrıca Tan Sağtürk Akademi Genç Bale Topluluğu dansçıları ve bu yıl ilk kez ekibe katılacak olan Papagenolar Çocuk Korosu, sahnede izleyicilere unutulmaz bir deneyim sunacak.

    Papagenolar, W. A. Mozart’ın Sihirli Flüt Operası’nın en renkli karakterlerinden biri olan Papageno etrafında şekilleniyor. Papageno’nun ailesi, Gece Kraliçesi, Sarastro ve Ağaç Adam gibi büyülü karakterlerle zenginleşen hikâye; Sihirli Orman’da doğa ve insan sevgisinin birlikte nasıl güzellikler yaratabileceğini, en olumsuz görünen kişilerin bile içinde bir iyilik kırıntısı taşıdığını ve bu iyiliğin sevgiyle açığa çıkarılabileceğini anlatıyor.

    ​23 Mart ve 23 Nisan tarihlerinde Zorlu PSM’de sahnelenecek Papagenolar çocuk operasının biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    928
  • 04-03-2025

    Yürütücülüğünü sanatçı ve akademisyen Zeynep Gürler’in üstlendiği “Sanat Yapıtları Doğa Hakkında Bize Ne Söyler?” başlıklı seminer dizisi 4, 11, 18, 25 Mart, 8 ve 15 Nisan tarihlerinde saat 19.00’da Arter’in Atölye mekânında gerçekleşecek.

    Arter’in uzun soluklu seminer dizileri “Sanat Yapıtları Doğa Hakkında Bize Ne Söyler?” başlıklı seminer dizisiyle devam ediyor. Zeynep Gürler’in yürütücülüğünde gerçekleşecek “Sanat Yapıtları Doğa Hakkında Bize Ne Söyler?” başlıklı seminer dizisi, bir sanat yapıtıyla karşılaşmanın yaratabileceği beklenmedik deneyimleri ve bu deneyimlerin birey üzerindeki etkilerini tartışmaya açıyor. Altı haftalık program kapsamında, bir sanat eserinin izleyicide yaratabileceği duygulara ve düşüncelere odaklanılırken, sanatın bireyi günlük rutinlerden çıkarma, farklılıkları görme, anlamlandırma ve yeni anlamlar üretme potansiyeli insanın doğanın bir parçası olmasıyla ilişkilendirilerek ele alınacak.

    Sanatçıların çağdaş sanatta ekoloji tartışmalarını ele alma biçimlerinin de irdeleneceği seminerde, insan ve doğa arasındaki ilişkinin tarih boyunca sanat eserlerinde nasıl şekillendiği araştırılacak ve toplumsal dönüm noktalarının bu ilişki üzerindeki yansımaları değerlendirilecek. Doğanın sanat yapıtlarında farklı dönemlerde nasıl temsil edildiği incelenirken, bu temsillerin doğa kavramına yaklaşımları üzerinden günümüzle ilgili değerlendirmeler de yapılacak. Bu çerçevede içinde bulunduğumuz çağı tanımlayan Antroposen kavramı etrafında şekillenen tartışmalar, çevresel sorunlara neden olan faktörler ve tüm bunların sanat yapıtlarındaki yansımaları da incelenecek.

    “Sanat Yapıtları Doğa Hakkında Bize Ne Söyler?” seminerlerinin biletlerini Mobilet ya da Biletix üzerinden satın alabilirsiniz.

    1. Koray Ariş: İçinde Yaşadığımız Deri Sergiden görünüm Küratör: Selen Ansen Arter, 2024 Fotoğraf: flufoto (Barış Aras & Elif Çakırlar)
    2. Angelica Mesiti: Gelecek Zamanın Süregelen Hikâyesi Sergiden görünüm Küratör: Nilüfer Şaşmazer Arter, 2024 Fotoğraf: flufoto (Barış Aras & Elif Çakırlar)
    3. Füsun Onur Kaldırım Kenarında Su 1981 Pleksiglas üzerine kolaj 100 x 30 cm, 100 x 40 cm Arter Koleksiyonu Sergiden yerleştirme görüntüsü: OyunBu, 2022 Fotoğraf: Sena Nur Taştekne
    4. İnci Eviner Gövde Coğrafyası (detay) 1995 Kontraplak üzerine bakır akrilik, asfalt ve deri 260 x 210 cm Arter Koleksiyonu Sergiden yerleştirme görüntüsü: Locus Solus, 2022 Fotoğraf: Sena Nur Taştekne
    ​5. Sarkis Çağrı (Arılara) I 2013 Bakır, zil, balpeteği 7 × 35 cm Arter Koleksiyonu Sergiden yerleştirme görüntüsü: Locus Solus, 2022 Fotoğraf: Sena Nur Taştekne

    0
    0
    675
  • 04-03-2025

    Janika Oza’nın aile geçmişinin gölgesinde yeni bir hayat arayışı içindeki kahramanının Doğu Afrika’nın demiryollarından Kanada’ya uzanan yolculuğunu anlatan ve ilk romanı olan Bir Yangının Tarihçesi, Serkan Toy’un çevirisiyle Dedalus Kitap’tan çıktı.

    Genç Pirbhai, Hindistan’daki köyünden koparılıp hayatta kalmak için mücadele ettiği sert bir dünyaya adım attığında, verdiği tek bir kararın kendi kaderiyle birlikte gelecek nesillerin yazgısını da şekillendireceğini bilmiyordu. Bu sırada bağımsızlık mücadelesi ve askeri diktatörlük, Pirbhai’nin çocuklarını belirsizliğin içine savururken, 1972’de Idi Amin rejimi sırasında aile ülkeden kaçmak zorunda kalır ve geride, onları nesiller boyu takip edecek bir sır bırakır. Yıllar sonra, Pirbhai’nin torunları geçmişin küllerini yeniden alevlendiren bir mektupla yüzleşir. Çünkü herkes bilir ki beklenmedik bir saatte kapıyı çalan bir postacı ya da gece yarısı sessizliği delen bir telefon ekseriyetle felaket habercisidir.

    “Ama şimdi anlamıştı, öyle bir kesinlikle anlamıştı ki nefesi kesildi: Kendine ait biri olacaksa eğer, bu daima onlarla ilişkili olacaktı.”

    0
    0
    970
  • 03-03-2025

    Şef Carlo Tenan yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO), piyanist Enrico Pace’yi 6 Mart Perşembe saat 20.00’de Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde ağırlayacak.

    BİFO, klasik müziğin önemli isimlerinden Mozart ve Schumann’ın eserlerini dinleyicilerle buluşturacak. Topluluğun bu ayki konuğu ise uluslararası kariyeri, 1989’da Utrecht Uluslararası Franz Liszt Piyano Yarışması’nı kazanarak başlayan Enrico Pace olacak. Pace bu konserde Schumann’ın La minör Piyano Konçertosu’nu seslendirecek. Kraliyet Concertgebouw, Münih Filarmoni, Bamberger Symphoniker, BBC Filarmoni, Roma Santa Cecilia, Rotterdam Filarmoni gibi güçlü orkestralarla ve Daniele Gatti, Roberto Benzi, Eliahu Inbal, Lawrence Foster, Jiří Kout, Gianandrea Noseda, Walter Weller, Carlo Rizzi ve Antoni Wit gibi şeflerle çalışmış olan sanatçı, oda müziği repertuvarına verdiği önemi çok beğenilen kayıtlarıyla da gösteriyor.

    Aydın Büke ve Ali Pınar, konser öncesinde 19.00-19.30 saatleri arasında Zorlu PSM Meydan Fuaye’de söyleşi gerçekleştirecek. Bu söyleşide, Mozart ve Schumann’ın müzik dehalarına ve eserlerine dair zengin bilgiler sunulacak ve dinleyiciler, bu iki besteciyi daha yakından tanıma fırsatı bulacaklar.

    ​6 Mart Perşembe saat 20.00’de Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde gerçekleşecek konserin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    667
  • 03-03-2025

    PİLEVNELİ, :mentalKLINIK’in “DEHŞETLİ GÜZEL” başlıklı performansını 16 Mart’a kadar Markiz Pastanesi’nde sanatseverlerle buluşturuyor.

    :mentalKLINIK, Markiz’in tarihi atmosferinde güncel buluşmalara yer açan, zamansız bir mikroklima yaratıyor. “DEHŞETLİ GÜZEL”, bir sonu yeni bir başlangıç adına kutlayan, yaşanmamış olanın deneyimlenebileceği hayali bir zamana davet ediyor.

    “DEHŞETLİ GÜZEL”, :mentalKLINIK’in kara mizah dolu sanatsal yaklaşımını, Tuğana Okan Nalçacı’nın (Cutie Cake Co) lezzetli müdahaleleriyle bir araya getiriyor. Geleneksel sunum estetiğinin aksine, ideal olmaktan uzak kutlama pastası ile ziyaretçi, görselliğin mutlak hâkimiyetine meydan okumaya davet ediliyor. Sanatçı ikilisinin Orkun Şentürk ile ürettiği Hayalet Parıltılar ses enstalasyonuyla Markiz’de yankılanan dedikodular, söylentiler, güncel tartışmalar ve sosyal ritüeller, dikkat ekonomisinin hırıltılı fonunda yeniden şekilleniyor. Bunun yanında :mentalKILINIK’in koku serisinin bir devamı olarak şampanya ve poprocks ilhamıyla üretilen Awfully Witty koku yerleştirmesi de duyulara sığmayan bu deneyimi pekiştiriyor. Betonlaşmış yaşamlarımızı bir kutlama pastasına dönüştüren “DEHŞETLİ GÜZEL”; izleyiciyi, mükemmeliyetin aşama aşama çözüldüğü bir parti sonrasının, melankoli ve anlamsız mutluluk arasında salınan bir sürenin içine çekiyor.

    “DEHŞETLİ GÜZEL” performansı, 16 Mart’a kadar hafta içi her gün 12.00-14.00 saatleri arasında Markiz Pastanesi’nde rezervasyon yaptırılarak ücretsiz olarak ziyaret edilebilir. 14.30-19.00 saatleri arasında ise biletli ziyaretçiler için özel bir deneyim sunulacak. Detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

    Adres: Asmalı Mescit, İstiklal Cd. No:172, 34430 Beyoğlu/İstanbul

    Künye:
    1-2. Fotoğraf: Ender Can
    ​3. Fotoğraf: Serkan Eldeleklioğlu

    0
    0
    1563
  • 03-03-2025

    Anna Brownell Jameson’ın mürebbiyelik yaptığı 1821 yılında yaptığı bir İtalya seyahatinden yola çıkarak kaleme aldığı romanı Bezgin Bir Kadının Günlüğü, Burcu Şahinli’nin çevirisiyle Can Yayınları’ndan çıktı.

    İrlandalı yazar 1820’li yılların ilk yarısında yaptığı bir İtalya seyahati sırasında kaleme alıyor bu romanı. İngiliz klasikleri arasında yer alan bu roman George dönemi İngiltere’sinden kırık bir kalple ayrılan isimsiz bir genç kadının Kıta Avrupası gezisi sırasında yaşadıklarını anlatır, ilk olarak anonim olarak basılır. İnandırıcılığıyla kısa sürede dikkatleri üzerine çeken eser, yazarın kimliğinin açığa çıkmasıyla büyük ses getirir.

    Bezgin Bir Kadının Günlüğü’nün anlatıcısı isimsiz genç kadın, deneyimlediği kimi gülünç kimi büyüleyici durumları; kendisine yabancı farklı kültürler, antik ve modern sanat eserleri ve nefes kesen doğa manzaraları karşısındaki izlenimleriyle birlikte şiirlerini de güncesine işler, içini döker. Kıta Avrupası gezisi boyunca yaşamının her ânına işleyen acı ve hüzünle başa çıkmaya çabalarken, insan ruhunun zamanın sınırlarını aşan bir portresini çizer.

    0
    0
    985
  • 03-03-2025

    Seçkin Pirim’in “Günübirlik İnşa” başlıklı kişisel sergisi 6 Mart-13 Nisan tarihleri arasında Dirimart’ta sanatseverlerle buluşacak.

    “Günübirlik İnşa” sergisi, Seçkin Pirim’in sergi için ürettiği akrilik ve 3D modelleme heykel yerleştirmesini izleyicilere sunuyor. Antik kentlerdeki pazar yerlerini çağrıştıran bir kompozisyonla dizilen yerleştirme bütününe, sanatçının Triennale Milano’da sergilenen kâğıt işleri eşlik ediyor.

    Son yıllarda Anadolu’daki antik kentlere yaptığı seyahatlerle Pirim, Antik Çağ heykeltıraşlarının stillerini ve kariyerlerini nasıl oluşturdukları üzerine yoğunlaşırken, özellikle mermer heykelcilik alanında ün kazanmış Aphrodisias Heykel Okulu’na odaklanarak ilgili arkeolojik araştırmaların sonuçlarını araştırıyor. Antik ve çağdaş dönemlerde, heykele ilişkin algı ve üretim biçimleri arasındaki bağlantıları araştırarak, geçmiş ve günümüz arasındaki çatışmaları ortaya çıkartan yapıtlar yaratıyor.

    Pirim, serginin girişinde Antik Yunan’daki agoranın yalnızca ticaretin değil, aynı zamanda düşüncenin, karşılaşmaların ve tartışmaların mekânı olarak işlev gördüğünü hatırlatarak bir yol inşa ediyor. Bu yol, antik çağdaki yapıları taşıyan ve sanatçının kendi üslubuyla yeniden inşa ettiği sütunlarla çevreleniyor. Sanatçı, bu yolla heykelin zamanın akışına direnen bir anlatı biçimi olduğunu hatırlatıyor. Kentlerin merkezlerinde yer alan agora, galeride de sergi alanının merkezinde konumlanıyor; sütunlar sadece taşıyıcı unsurlar değil, aynı zamanda zamana karşı direnen tanıklıklar, geçmişten günümüze uzanan birer hafıza nesneleri olarak dikkat çekiyor. Sanatçı, Grey Columns başlıklı serisinde, geleneksel sütun formlarını kâğıt kullanarak yeniden yorumluyor. Seri, antik dünyadaki titiz taş işçiliğine referans verirken aynı zamanda geçiciliği kucaklıyor. Ayrıca, sergide yer alan dijital 3D eserlerle, antik dönemin sabırlı üretim anlayışı ile günümüzün hızlı, teknoloji odaklı üretim süreçlerini karşılaştırıyor. Sergi, antik geçmiş ve günümüzün farklı üretim kültürlerini bir araya getirirken izleyicileri bu iki zaman diliminin karşıt duygusal dünyaları üzerine düşünmeye davet ediyor.

    Seçkin Pirim’in “Günübirlik İnşa” sergisini, 6 Mart-13 Nisan tarihleri arasında Dirimart Dolapdere’de ziyaret edebilirsiniz.

    Künye:
    1. Grey Column I 2024, 300 gr. bristol kâğıt kesim
    2. Grey Column II 2024, 300 gr. bristol kâğıt kesim 
    ​3. Grey Column III 2024, 300 gr. bristol kâğıt kesim 

    0
    0
    1023
  • 03-03-2025

    Araştırmacı Ori Schwarz’ın dijital toplumun yapıtaşlarını, sosyal ilişkilerin kodlarla nasıl düzenlendiğini ve bireylerin bu yeni ekosistemde nasıl konumlandığını incelediği kitabı Dijital Toplumun Sosyolojik Teorisi: Bizi Birbirimize Bağlayan Kodlar, Hurinaz Sarı’nın çevirisiyle Ayrıntı Yayınları’ndan çıktı.

    Bu kitap, dijitalleşmenin sosyal dokuyu nasıl şekillendirdiğini mercek altına alıyor. Kitap, günümüz dünyasında bireyler arasındaki bağları, normları ve toplumsal düzeni belirleyen görünmez kodları keşfetmek isteyenlere bir kaynak sunuyor.

    ​Schwarz, kendisinden evvelki sosyoloji teorilerini ve tartışmalarını, modern sosyolojinin en temel kuramlarını dijital dünyanın dinamikleriyle harmanlıyor. Toplum, iktidar, benlik, kapitalist çalışma ve iş gibi sosyolojinin kadim kavramlarını sorunsallaştıran Schwarz, kapitalizmin 70’lerde emekle mücadelesinde girdiği krize yanıt olarak şirketlerin ve devletlerin yön verdiği dijitalleşme sürecinin sosyolojinin temel taşlarında zorunlu olarak kavramsal değişikliklere kapı araladığına işaret ediyor. Schwarz, 70’lerdeki sınıfların öneminin kalmadığı veya işçi sınıfının dönüştürücü gücünü yitirdiği yönündeki sanayi sonrası “enformasyon toplumu” teorilerinin başlıca iddialarından biri olan “çalışmanın son bulacağı” efsanesini ampirik örneklerle çürütürken, artık “tüketirken” ve hatta “haz alırken” bile üretimin bir parçası haline gelişimizi tartışıyor.

    0
    0
    951
  • 02-03-2025

    Fransız şarkıcı ve söz yazarı Jain, ikonik Bosnalı-Alman DJ/Prodüktör Solomun ile iş birliği yaptığı “Tout le monde est fou” isimli yeni teklisini yayımladı.

    Jain ve Solomun’un dans-pop parçası “Tout le monde est fou”, dinleyicileri bir dans partisine davet ediyor. Jain, kariyerinde ilk kez bir parçayı ana dili olan Fransızca’da seslendiriyor. “Tout le monde est fou”, Solomun’un Aralık 2024’teki Latin Amerika ve ABD turnesinde dinletmeye başladığı, parçanın uzatılmış kozmik disko tarzı kulüp versiyonu ile birlikte dinleyicilerle buluşuyor.

    Solomun şarkının yaratılışı hakkında şunları söyledi: “Bu beat üzerinde çalışıyordum ve genellikle hafif bir hava taşıyan bir disko parçası olmasına rağmen, parça giderek daha gizemli bir enerji kazandı, bir ‘je ne sais quoi’. Bu hissi aktarabilecek bir sese ihtiyacım olduğunu biliyordum, bu yüzden bir arkadaşıma gösterdim ve o Jain’i önerdi. Vokalleri oynak ama fatalist bir şekilde, tam da Fransız tarzında seslendirdiğinde, bunun doğru olduğunu anladım.”

    Luigi Bastelica ve Hugo Lecrux tarafından yönetilen şarkının müzik videosu, insanlığı en kaotik, muazzam ve korkutucu hâliyle yansıtıyor. Birbirini sürekli takip eden, tamamlayan ve çelişen nefes kesici görüntülerden oluşan bir döngü açığa çıkıyor. Bazı sahneler, henüz var olmayan distopik senaryoları tasvir ederken, diğerleri ise çok gerçekçi. Video, gerçek ile hayal arasındaki çizgiyi bulanıklaştırarak izleyiciyi alternatif bir evrene sürüklüyor. 

    ​Jain ve Solomun’un “Tout le monde est fou” şarkısını buradan dinleyebilir, şarkının klibini ise buradan izleyebilirsiniz.

    0
    0
    1131
DAHA FAZLA
Geldanlage