GÜNDEM
  • 09-01-2025

    Alternatif müziğin önde gelen gruplarından Gevende, 11 Ocak Cumartesi akşamı DasDas sahnesinde müzikseverlerle buluşacak.

    Psikedelik folk ve caz rock tarzlarını bir araya getirerek farklı bir müzik deneyimi sunan gruba konserde Chromas eşlik edecek. Gevende, dinleyicilere hem ruhsal hem de müzikal bir yolculuğa davet ediyor.

    ​11 Ocak Cumartesi saat 22.00’de DasDas’ta gerçekleşecek Gevende konserinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    499
  • 09-01-2025

    SANATORIUM, Kerem Ozan Bayraktar’ın “Spirits on the Ground” başlıklı ABD’deki ilk kişisel sergisini 9 Ocak - 16 Şubat tarihleri arasında Ulya Soley küratörlüğünde DIANA New York’ta sanatseverlerle buluşturacak.

    “Spirits on the Ground”, mekanik oyuncaklar, plastik kaplar, LED ışıklar, videolar, piller, naylon örtüler, sahte bitkiler, su, toprak ve kumdan oluşan mekâna özgü bir çöplük, yaşayan bir mezarlığı gözler önüne seriyor. Kerem Ozan Bayraktar, amaçlarından arındırılmış nesnelerle bir dünya kuruyor: ne canlı ne de cansızlar. Plastik kaplar, işlevsiz piller, kırık oyuncaklar, yapay balıklar, solucanlar, şarj aletleri, kablolar ve ölmekte olan bitkiler tanıdık olanın ruhunu taşıyor. Enstalasyon bir yeraltı atölyesini, kullanılmayan bir depoyu ya da yapay bir serayı andırıyor - terk edilmiş ama geçmiş anılar ve gelecek vaatleriyle dolu.

    Plastik oyuncaklar doğayı sentetik formlar olarak taklit ediyor: kuşlar, balıklar ve diğer hayvanlar yapay nesnelerle temsil ediliyor. Oyuncaklar pille çalışıyor ve bu sayede sanki canlıymış gibi görünüyorlar, ancak yaşamın biyolojik süreçlerinden tamamen kopuklar. Eski yaşam formlarının kalıntısı olan plastik, uzak bir geçmişi temsil ediyor. Bu kalıntılara güç veren piller, kameraya yakalanan kısa yaşam anlarını temsil ediyor. Jeolojik açıdan bakıldığında, bu nesneler muhtemelen pillerin enerjisi bittikten çok sonra da varlığını sürdürüyor ve dünyanın gelecekteki katmanlarının bir parçası hâline geliyor. Zamanla, bu nesneler bir eylemsizlik durumuna geri dönüyor, ancak malzemeleri kalıcı olacak ve bu da zamansal varoluş ile kalıcı jeolojik etki arasındaki gerilimi yansıtıyor.

    Sergi, çocukluğun cansız olanı canlandırma içgüdüsünü yansıtıyor: hem enstalasyonda hem de çocukların oyunlarında zemin, nesnelerin hayat bulduğu bir sahne hâline geliyor. Bu organik ile inorganik, canlı ile yapay arasındaki sınırların keşfini gözler önüne seriyor. Enstalasyon, yerel kaynaklı malzemelerin yanı sıra 3D baskılı veya modifiye edilmiş nesneleri bir araya getiriyor. Sergiye Kerem Ozan Bayraktar, Zeynep Sayın ve Yağız Özgen’in metinlerinin yer aldığı kapsamlı bir yayın eşlik ediyor.

    ​Kerem Ozan Bayraktar’ın “Spirits on the Ground” sergisini 9 Ocak - 16 Şubat tarihleri arasında, Perşembe’den Pazar’a 12.00 - 18.00 saatleri arasında DIANA New York’ta ziyaret edilebilir.

    0
    0
    392
  • 09-01-2025

    2003’den bu yana Sakıp Sabancı Müzesi’nde liderlik yapan Dr. Nazan Ölçer, 3 Şubat’tan itibaren görevini Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahu Antmen’e devredecek.

    SSM’nin Türkiye’nin önde gelen sanat kurumlarından biri hâline gelmesine öncülük eden Dr. Ölçer’in liderliği döneminde müze Picasso, Rodin, Joseph Beuys, Salvador Dalí, Rembrandt, Monet, Ai Weiwei, Anish Kapoor, Marina Abramović, David Hockney ve Georg Baselitz gibi dünyaca ünlü sanatçıların eserlerine ev sahipliği yaptı; çağının yenisi sanat akımlarını ve sanatçılarını sanatseverlerle buluşturarak fark yarattı. Bu sergiler SSM’in dünya çapında tanınır bir müze olmasında çok önemli rol oynadı. Nazan Ölçer’in uluslararası müze camiasındaki saygınlığı ve Sabancı Ailesi’nin desteği, SSM’i sanat ve kültür etkileşimlerinde önemli bir platforma dönüştürdü, dünya çapındaki müzelerle iş birliği konusunda öncü bir konuma taşıdı. SSM, bu süreçte yalnızca koleksiyon ve geçici sergileriyle değil, her yaşa hitap eden öğrenme programları, akademik yayınları ve farklı etkinlikleriyle de yaşayan çağdaş müzeciliğin referans noktası hâline geldi. 

    ​2018 yılından bu yana Sakıp Sabancı Müzesi Yönetim Kurulu üyesi de olan Prof. Dr. Ahu Antmen’le birlikte SSM gelecek nesiller için ilham verici bir sanat merkezi olarak varlığını sürdürmeye devam edecek.

    0
    0
    555
  • 09-01-2025

    Alan Kadıköy’ün desteğiyle kalıcı bir stüdyoya kavuşan Piksel.Yeni Medya Misafir Sanatçı Programı’nın yeni dönemi için başvurular devam ediyor.

    Piksel.Yeni Medya Misafir Sanatçı Programı’nın başvuruları 15 Ocak saat 18.00’e kadar uzatıldı. Program, katılımcıların altı ay boyunca yaratıcılığını özgürce ortaya koyabileceği, her türlü teknoloji yazılım ve donanımı kullanabileceği, alanında tanınmış sanatçılar, sanat profesyonelleri ve eğitmenlerle bir araya gelerek projelerini hayata geçirebileceği farklı bir deneyim sunuyor. Piksel. envanterinden sağlanacak teknik prodüksiyon desteği ile projelerinizi hayata geçireceğiniz bu program, katılımcılarına alanında uzman isimlerle buluşma ve yaratıcı fikirlerinizi özgürce geliştirme fırsatı sunuyor.

    ​Piksel.Studio’ya buradan başvurabilirsiniz.

    0
    0
    476
  • 09-01-2025

    Günümüzün dikkat çeken dramatik sopranolarından Sinéad Campbell Wallace, Türkiye’deki ilk konserini 11 Ocak Cumartesi akşamı İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu’nda verecek. Konserde Wallace’a, şef Nil Venditti yönetimindeki CRR Senfoni orkestrası eşlik edecek.

    11 Ocak Cumartesi akşamı saat 20.00’de CRR’de gerçekleşecek konserin repertuvarı dramatik kadın kahramanların romantik, hüzünlü ve cesaret dolu hikâyelerini bir araya getiren eserlerden oluşuyor.

    Washington National Opera, Wigmore Hall gibi önemli sahnelerinde konser veren, geniş repertuarı ve sahne hakimiyetiyle dikkat çeken Sinéad Campbell Wallace’ın CRR vereceği konserin ilk bölümü, Puccini’nin “Preludio Sinfonico” eseriyle başlayacak. Programda, Puccini’nin “Vissi d’Arte” (Tosca) ve Catalani’nin “Ebben? Ne Andro Lontana” (La Wally) aryaları, aşk ve kayıpları ele alan güçlü anlatımlarıyla yer alacak. Mascagni’nin Cavalleria Rusticana Operası’ndan “Intermezzo” bölümü ise duygusal bir ara sunacak. Wallace, Wagner’in Tannhäuser Operası’ndan “Dich, teure Halle” aryası ile dinleyicilere dramatik bu an sunacak.

    ​İkinci bölümde, Rimsky-Korsakov’un Şehrazad, Op. 35 eseri ile Doğu’nun büyülü ve egzotik dünyasına müzikal bir yolculuk yapılacak. Binbir Gece Masalları’ndan ilham alan bu eser, zengin orkestral dokusu ve renkli temalarıyla dikkat çekiyor. Largo e maestoso’dan başlayan ve Allegro non troppo ile devam eden bölümler, dinleyicilere denizlerde ve saraylarda geçen epik bir hikâye sunacak.

    0
    0
    494
  • 09-01-2025

    Ka, “Günaydın, ben yatmaya gidiyorum!” başlıklı sergiyi 11 Ocak’tan itibaren sanatseverlerle buluşturacak.

    “Günaydın, ben yatmaya gidiyorum!” sergisi, 11 Ocak - 22 Şubat tarihleri arasında sadece gün batımı ve gece yarısı arasında gezilebilecek. Gece boyu ayakta kalanlara, yaratıcı sürecinde geceyi dışarda bırakamayanlara ve işlerinin ruhunda gecenin karanlığını taşıyanlara adanan sergi, çoğunluğu fotoğraf medyumunu kullanan farklı yaratıcı alanlardan 23 sanatçının işlerini bir araya getiriyor. Sergide; Ali Kotan, Anders Petersen, Barış Oralalp, Burcu Yağcıoğlu, Cemil Batur Gökçeer, Cinzia Laliscia, Dylan Hausthor, Elena Helfrecht, Emirhan Demirel, Erdem Varol, Esra Özgüroğlu, Görkem Ergün, Israel Ariño, İbrahim Karakütük, Kaan Sezgin, Mert Diner, Metehan Törer, Mübin Orhon, Onur Kılıç, Pia Paulina Guilmoth, Silva Bingaz, Tereza Zelenková ve Yusuf Sevinçli’nin eserleri yer alıyor.

    “Günaydın, ben yatmaya gidiyorum!” başlıklı sergiyi 11 Ocak - 22 Şubat tarihleri arasında 18.00 - 24.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.

    Künye:
    1. Tereza Zelenková, The Oratory, 2018   125 x 100 cm, Arşivsel pigment baskı Archival pigment print
    2. Israel Ariño, La pesanteur du lieu serisinden From series La pesanteur du lieu, 2016   20 x 25 cm, Gümüş jelatin baskı Silver gelatin print

    0
    0
    511
  • 09-01-2025

    İspanyol yazar ve çizer Mariajo Ilustrajo’nun modern şehir hayatına eleştirel bir bakışla yaklaşırken çocukları çevresinde olup bitenleri fark etmeleri için teşvik ettiği son resimli kitabı Kayıp, Oğuzhan Aydın’ın çevirisiyle Redhouse Kidz (SEV Yayıncılık)’ten çıktı.

    Mariajo Ilustrajo; Sular Altında kitabıyla Klaus Flugge İllüstrasyon Ödülü’ne değer görüldü. Kayıp, 5 yaş ve üzeri okuruna ev ve yuva kavramları hakkında da tartışma olanağı sağlıyor.

    “Kutup ayısı evinden çok uzakta, garip bir yerde kaybolmuştur. İnsanlar çok meşgul ve telaşlıdır. Kimse onu görmez, ne söylediğini dinlemez, evine geri dönebilmesi için yardım etmez. Peki, bu kalabalık içinde kaybolan tek kişi kutup ayısı mıdır, yoksa başını telefondan kaldırmayan, çevresinde olup biteni fark etmeyen, göz teması kurmayan insanlar da kayıp sayılır mı?

    Evine dönüş yolunu bulmak için oradan oraya koşuşturan kutup ayısı incecik bir ses duyar: “Merhaba ayı!” Nihayet dost canlısı birileri çıkmıştır. Küçük bir kız, bu koca şehirde sevgi, dostluk ve yardımseverliğin de var olduğuna dair umutları yeşertecektir.”

    0
    0
    429
  • 08-01-2025

    Türk sinema ve tiyatrosunun efsane ismi Sadri Alışık’ın hayatı, doğumun 100. yılı olan 2025’te film olacak.

    Yapımcılığını Sev Yapım’ın, yaratıcı yapımcılığını Sadri Alışık Kültür Merkezi'nin (SAKM) üstlendiği Sadri Alışık filminin yönetmen koltuğunda aynı zamanda filmin senaryosu da yazan Özer Feyzioğlu oturacak. Filmde, Sadri Alışık’ın Türk sinema ve tiyatrosuna kattığı değer, büyük aşkı Çolpan İlhan ve oğlu Kerem Alışık’la olan ilişkisinin yanı sıra sanat ve özel hayatındaki tüm bilinmeyen yönleri de beyazperdeye aktarılacak. Film aynı zamanda Türk sinemasının mihenk taşı Yeşilçam’ı kuran, yaşatan isimlere de bir saygı geçidi olacak. Çekimlerine yaz aylarında başlanacak filmin hazırlık süreci devam ediyor.

    ​Sadri Alışık’ın renkli ve etkili dünyasını anlatan film, Alışık’ın doğumun 100. yılı olan 2025'te vizyona girecek.

    0
    0
    451
  • 08-01-2025

    Ali Alışır, Murat Germen, Deniz Gül ve Ali Kazma’nın eserlerini İbrahim Cansızoğlu küratörlüğünde bir araya getiren “Kuzeye Doğru” başlıklı sergi 10 Ocak - 22 Mart tarihleri arasında Bozlu Art Project Mongeri Binası’nda sanatseverlerle buluşacak.

    İklim değişikliğiyle ilgili bilimsel farkındalığın gelişmesinde büyük rol oynayan kuzey coğrafyalarına yönelik merak ve gözlem faaliyetlerinden yola çıkan “Kuzeye Doğru” sergisi, sanatçıların kuzey ülkelerine yaptıkları seyahatlerin ardından ürettikleri eserleri izleyicilere sunuyor. Sergide; Ali Alışır, Murat Germen ve Ali Kazma’nın yakın dönem çalışmalarının yanı sıra Deniz Gül’ün buzu bir tefekkür nesnesi olarak ele almaya davet eden yerleştirmesi yer alıyor.

    “Geride bıraktığımız 2024, kayıtlara geçen en sıcak yıl oldu. Yakın gelecekte iklim kriziyle mücadelenin nasıl şekilleneceği, global ölçekte politik ve ekonomik çekişmelerin merkezini belirleyecekmiş gibi görünüyor. İklim değişikliğiyle ilgili bilimsel farkındalığın gelişmesinde büyük rol oynayan kuzey coğrafyalarına yönelik merak ve gözlem faaliyetleri ise ‘Kuzeye Doğru’ sergisinin çıkış noktasını teşkil ediyor. Sanatçıların kuzey ülkelerine yaptıkları seyahatlerin ardından ürettikleri eserlerin bulunduğu sergide Ali Alışır, Murat Germen ve Ali Kazma’nın yakın dönem çalışmalarının yanı sıra Deniz Gül’ün buzu bir tefekkür nesnesi olarak ele almaya davet eden yerleştirmesi yer alıyor.

    Ali Alışır’ın evreni hem mikro hem de makro düzeyde anlama ve anlatma isteğini yansıtan ‘Kozmos’ serisiyle ilgili araştırmalar için gittiği İzlanda’da çektiği manzara görüntüleri, sanatçının ‘Melez Ruhlar’ serisindeki dinamik figür kompozisyonlarıyla birleşiyor. Alışır tarafından ‘Kuzeye Doğru’ sergisi için üretilen bu yeni eser, sanatçının yaşadığımız dünyayı fotoğrafın olanaklarıyla keşfetme pratiğinin farklı yüzlerini sunan serileri arasında ortak bir dil arayışına giriyor.

    Murat Germen, Grönland’ın Ilulissat şehrinde çektiği fotoğraflarda bölgenin çarpıcı coğrafyasından kesitler sunuyor. Grönland dilinde Sermeq Kujalleq olarak adlandırılan, Jakobshavn Buzulu olarak da bilinen buz kütlesini gösteren triptik fotoğraf, bu jeolojik yapının sürekli dönüşüm hâlindeki etkileyici yüzeyini gözler önüne seriyor. En hızlı hareket eden buzullardan biri olan Sermeq Kujalleq’den kopan kütleler, geçtiğimiz yüzyılda deniz seviyesinin %4 oranında yükselmesine sebep olmuştu. İklim değişimini inceleyen bilimsel araştırmalara sıklıkla kaynaklık eden buzul, 2004 yılından beri UNESCO Dünya Mirası listesinde bulunuyor.

    Ali Kazma, ‘Safe’ isimli videosunda kamerasını Norveç’te bulunan Svalbard Küresel Tohum Deposu’na çeviriyor. Yeryüzünde yetişen bir milyonu aşkın bitki türüne ait tohumların muhafaza edildiği bu deponun eşsiz konumu, dünyadaki diğer gen bankalarındaki tohumların kötü yönetim, kaza, ekipman arızaları, finansman kesintileri, savaş, sabotaj, hastalık ve doğal afetler nedeniyle kaybolmasına karşı güvenlik sağlıyor. Kazma’nın sanat pratiğine hâkim olan ihtimam, ‘Safe’ videosunda tüm simgesel anlamlarıyla beraber somutlaşıyor ve insanların sebep olabileceği distopik bir yıkıma karşı yine insanlar tarafından geliştirilen bir çözümü izleyicilerin hafızalarına kazıyor.

    Deniz Gül’ün ‘İrtifa’ isimli yerleştirmesi, buzu olduğu hâliyle koruma arzusuyla şekilleniyor. Bu amaç için tasarlanmış soğutma sisteminin kaideye benzeyen formu, buzu bir teşhir nesnesine dönüştürüyor. Buzun etrafındaki cam fanus ise onu kıymetli bir sanat eserini korur gibi çevreliyor. Gül’ün bir bilim kurgu romanından çıkmış gibi duran yerleştirmesi, iklim değişikliğini tersine çevirmeye dair çabaları da içeren tüm çağrışımlarıyla beraber izleyicilerin buz hakkında düşünmelerini istiyor.”

    Künye:
    1. Ali Alışır, İsimsiz, 2025, arşivsel pigment baskı, 160 x 92 cm
    2. Ali Kazma, Safe, 2015, tek kanallı HD video, 3 dk
    3. Deniz Gül, İrtifa-Highness, 2019, Soğutucu ünite, bakır, cam şeffaf buz-Cooler, brass, glass, clear ice, 5 x 55 x 110 cm
    ​4. Murat Germen, Global Warning-Ilulissat, 2018, c-print-fuji pearl crystal archive kağıt, 120 x 80 cm (1-3+1AP)

    0
    0
    611
  • 08-01-2025

    Psikoloji profesörü Luiz Pessoa’nın zihinsel süreçlerimiz ile duygusal deneyimlerimizin birbirleriyle nasıl iç içe geçtiğini ele aldığı kitabı Dolanık Beyin, Mustafa Bilici, Erol Yıldırım, Özge Yılmaz ve Mahir Yeşildal’ın çevirisiyle VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY)’ndan çıktı.

    Dolanık Beyin, beyin davranış ilişkisini temelden kavramak isteyen psikiyatristler, psikologlar, nörologlar, nörobilimciler ve bu alana ilgi duyan herkes için bir kılavuz niteliğinde. İnsan beyninin karmaşık ve çok katmanlı yapısına yönelik kapsamlı bir araştırma yürüten Pessoa’nın kaleme aldığı bu çalışma, zihinsel süreçlerimiz ile duygusal deneyimlerimizin birbirleriyle nasıl iç içe geçtiğini ele alıyor ve beyin-davranış ilişkisini incelerken indirgemeci, detaycı yaklaşımlardan uzak durmaya özen gösteriyor.

    “Geçtiğimiz bölümlerde çeşitli beyin bölgeleri ve bunların bazı işlevlerini tartıştık. Fakat bir “beyin alanı” tam olarak nedir? Beyin alanları az çok iyi tanımlanmış işlevlere sahip ayrık hesaplama birimleri midir? Bu soru beyni anlamamız için çok merkezî bir öne me sahip olduğundan, burada biraz yavaşlamamız ve konuyu daha derinlemesine tartışmamız gerekiyor. “Bir alan-bir işlev” fikrinin özünde büyük ölçüde modüler olan bir beyin organizasyonu varsayımının bulunduğunu görmekteyiz. Buna karşılık, kitap boyunca savunduğumuz üzre, belirli bir beyin alanı her zaman birden fazla işlevde yer alıyorsa, iddialarımızı nasıl gözden geçirmemiz gerekir?”

    0
    0
    456
DAHA FAZLA
Geldanlage