Aleksandr Puşkin’in fakir bir balıkçının altın bir balıkla macerasını anlattığı masal-şiir kitabı Yaşlı Balıkçı ile Altın Balık, Kanşaubiy Miziev ve Emirhan Oğuz’un Rusçadan çevirisiyle Esma Orhan’ın resimleriyle Dinozor Çocuk tarafından yayımlandı.
Puşkin’in şiir biçiminde kaleme aldığı Yaşlı Balıkçı ile Altın Balık, hem çocuklara hem de büyüklere açgözlülüğün ve doyumsuzluğun kötü sonuçları olabileceğine dair önemli dersler verirken sadelik içinde mutluluğu bulmanın önemini anlatıyor.
Masal, klasik masallarda sıkça karşımıza çıkan“ iyi ile kötü” arasındaki evrensel çelişki ve çatışmayı işliyor. Her şey olağanüstü güçlere sahip bir Altın Balığın Yaşlı Balıkçının serpme ağına takılması ile başlar. Balığın özgürlüğüne kavuşması için vaat ettiği, o sihirli “Dile benden ne dilersen!” cümlesinin sürüklediği bir seyir içinde hikâye gelişir. Bir yanda merhamet sahibi, iyi huylu, iyi yürekli Yaşlı Balıkçı ve benzersiz sihirli yeteneklere sahip Altın Balık, diğer yanda balıkçının kötücül duygularla dolu, aç gözlü, küstah ve doyumsuz karısı… Yerine getirilmesi imkânsız görülen istekleri Yaşlı Balıkçıya olan “can borcu” nedeniyle üstlenmek zorunda kalan Altın Balık ne zamana kadar kendisini yükümlü hissedecektir? Bardağı taşıran son damla doyumsuz yaşlı kadının hangi arsız isteği olacaktır?
Dünya prömiyerini yaptığı 27. Tallinn Black Nights Film Festivali’nden NETPAC Ödülü’yle dönen, Ozan Yoleri’nin yönetmenliğini üstlendiği ilk uzun metrajlı filmi Başlangıçlar 13 Aralık’ta vizyona girecek.
İtalyan Sinema Dergisi Fabrique Du Cinéma’da Yılın En İyi Yabancı Film adayları arasında gösterilen Başlangıçlar filminin başrol oyuncusu Ahsen Eroğlu, İtalya’da gerçekleşen 14. Asti Uluslararası Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’ne layık görüldü. Aysın Kadirbeyoğlu ve Ozan Yoleri’nin senaryosunu beraber yazdığı filmin başrollerinde Ahsen Eroğlu, Hazal Subaşı ve Özlem Zeynep Dinsel’in yer alıyor. Film; beklenmeyen bir kaza sonucu akademik ve özel hayatı alt üst olduğu için Paris’ten İstanbul’a dönen, yirmili yaşlarının ortasında bocalayan, genç resim restoratörü Defne’nin hikâyesini anlatıyor.
Vigo Film ve Monday Films’in yapımcılığını üstlendiği Başlangıçlar Türkiye prömiyerini 43. İstanbul Film Festivali’nde gerçekleştirdi ve festivalde Seyfi Teoman Mansiyon Ödülü’ne layık görüldü. Alara Hamamcıoğlu Bayraktar ve Ilgım Coşar’ın yapımcılığını gerçekleştirdiği filmin çekimleri İstanbul, İzmir ve Paris’te yapıldı. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nden yapım desteği alan film TRT 12 Punto’da ön alım ödülünü kazandı.
Başka Sinema dağıtımıyla 13 Aralık’ta vizyona girecek Başlangıçlar’ın fragmanını buradan izleyebilirsiniz.
Ayda Demirci’nin 2024 yılında yaptığı resimleri bir araya getiren “İki” başlıklı sergisi, 28 Aralık’a kadar Ambidexter Gallery’de sanatseverlerle buluşuyor.
Tuval ve kâğıt üzerine yağlıboyalardan oluşan “İki” başlıklı sergi, Ayda Demirci’nin ikili çalışma alışkanlığından adını alıyor. Resimlerin kendi aralarında kurduğu bu ikili bağ, bazen aynı boyutları gruplayarak, bazen aynı anda başlayarak, bazen de benzerlik ya da karşıtlıkla oluyor.
İzleyici, bu soyut kompozisyonları izlerken zaman ve mekâna dair işaretlerle karşılaşıyor. Sergi, renkler üzerinden izlendiğinde zamanın görsel bir karşılığı olarak izleyici karşısına çıkıyor. Kırmızı, turuncu, pembe tonları güneş ışığının daha eğimli olduğu saatleri çağrıştırırken parlak ve soğuk renklerle bir gün ortası berraklığı yer alıyor. Işığın gün içinde, olan bitene katkısı gibi bu soyut kompozisyonlarda da her an mevcut olduğunu hissediliyor. Aynı şekilde bu resimlerde mekâna dair bir ima görmek de mümkün. Ayda Demirci, bulunduğu yerlerin ipucunu verebilecek kompozisyonlar kuruyor. İstanbul’da atölyesinde ya da gezilerinde değişen coğrafyalarda görüntüye dair kayıt olarak rengi ve formu kullanıyor. Ancak bu görsel kayıtlar tanımlayıcı olmaktan uzak, belki de sadece resme ulaşmak için bir başlangıç noktası.
Paul Craddock’un ilk deri greftlerinden modern organ nakillerine varan bir tarihi gözler önüne serdiği çalışması Yedek Parça: Doku ve Organ Nakillerinin Şaşırtıcı Öyküsü, Gürol Koca’nın çevirisiyle Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı.
Kitabın başrolünde sadece doktorlar yok; sanatçılar, berberler ve filozoflar da var. Craddock, okuru organ naklinin çok eski çağlara uzanan yolculuğuna davet ediyor.
“İnsanlık, var olduğu günden bu yana en ilkel korkularından biriyle, ölüm korkusuyla mücadele ediyor. Ruhunu ve vücudunu zaman karşısında dik tutabilmek için çabalayıp duruyor. Bu yüzden de eski zamanlardan bu yana tıp dünyası insan vücudunu tedavi etmek için yeni yöntemler geliştiriyor. Organ nakli de bu yöntemlerden biri. Belki de en önemlisi. 18. yüzyılda dişçiler neden yoksul çocukların dişlerini alıyordu? Berberler ve cerrahlar neden aynı hastalarla çalışıyordu? 17. yüzyılda ilk kan nakli kim tarafından, hangi yöntemle yapılmıştı? Kimi zaman eğlenceli kimi zaman üzücü tarihi hikâyelerle bezeli kitap, bize organ nakli geleceğinin sadece kim olduğumuz değil, ne olduğumuz ve ne olabileceğimizle ilgili sorulara bağlı olduğunu da gösteriyor.”
ENKA Sanat, 2024 yılını, 17 Aralık Salı akşamı saat 20.30’da ENKA Oditoryumu’nda gerçekleşecek Borusan Quartet’in “Yeni Yıl Konseri: Minyatürler” başlıklı konseriyle noktalayacak.
ENKA Oditoryumu’nda sonbaharda bu yana müzikseverlerle buluşan konser serisi, Borusan Quartet’ın “Yeni Yıl Konseri: Minyatürler” ile sona eriyor. “Yeni Yıl Konseri: Minyatürler” konserinde, baba ve oğul Johann Strauss, Kreisler, Borodin, Mendelssohn ve Elgar’ın yapıtlarından bir seçki sunacak. Esen Kıvrak (1. keman), Nilay Sancar (2. keman), Efdal Altun (viyola) ve Poyraz Baltacıgil’den (viyolonsel) oluşan ekibe, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın vurmalı sazlar grup şefi Müşfik Galip Uzun, konuk sanatçı olarak eşlik edecek.
17 Aralık Salı akşamı saat 20.30’da ENKA Oditoryumu’nda gerçekleşecek “Yeni Yıl Konseri: Minyatürler” konserinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
1 Oda 1 Tiyatro topluluğunun 2024-25 sezonu için hazırladığı yeni oyunu Yansıma, 21 Aralık Cumartesi saat 20.30’da Asmalı Sahne’de tiyatroseverlerle buluşacak.
Evrin Araç’ın kaleme aldığı, Venda Altuntaş’ın yönettiği oyunda Semra Özgün Emrah ve Olcay Tanberken iki kardeşi canlandırıyor. Toplumsal ve sosyolojik derinliklerdeki sorulara yanıt arayan oyun, nesilden nesile aktarılan ve istenmeyen yansımaların izindeki sıkışıklığı çekirdek bir aile, o ailenin büyükleri ve bir türlü geçmeyen yaralar üzerinden gözler önüne seriyor.
2022 yılında İzlanda’nın Başkenti? oyunuyla yolculuğuna başlayan 1 Oda 1 Tiyatro, Nilüfer Belediyesi 2020 Oyun Yazma Yarışması’nda ikincilik ödülünü alan Yansıma oyununu sahneye taşıyarak tiyatro seyircisiyle ilk kez buluşturuyor.
Yansıma oyununun biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
“Rıfat’ın yaşadığı eve her gün olduğu gibi bugün de ablası Gaye gelir, ancak bugünün diğer günlerden bir farkı vardır. Görünen ve mesele hâline gelen yaraların kaynağını tek bir yerde bulamayacağımız ‘Yansıma’, önceki kuşaklardan miras kalan yansımalarla yaşayan, belki de yaşayamayan iki kardeşin bu yılki ‘dedelerini anma günü’nde yaşadıkları ve içinde taşıdıklarına dair. Gelecek gerçekten onların mıdır?”
Künye:
Yazan : Evrin Araç
Yöneten : Venda Altuntaş
Oynayanlar : Semra Özgün Emrah, Olcay Tanberken
Video Oyuncuları : Venda Altuntaş, Muzaffer Yöntem, Yusuf Otsekin
Yapım Asistanı : Eda Akel
Yapım : 1 Oda 1 Tiyatro
Proje Tasarım : 1 Oda 1 Tiyatro & İstanbul Düşünce Tiyatrosu
Müzik Tasarım : Uyar Altuntaş
Video Tasarım : Venda Altuntaş, Uyar Altuntaş
Işık Tasarım : Eren Süloğlu
Ses-Işık : Eren Süloğlu, Hilmi Nevruzpul
Koreografi : Serap Üsküplü, Yusuf Otsekin
Afiş Tasarım : Olcay Tanberken
İllüstrasyon : Evrin Araç
Fotoğraf : Volkan Erkan
Küratörlüğünü Misal Adnan Yıldız’ın yaptığı Alican Şahinler’in “Yerçekimsiz” sergisi ile Somon’un “Blood Semt Magik” sergisi 12 Aralık’tan itibaren Barın Han’da sanatseverlerle buluşacak.
Aralarında İstanbul’un en renkli sanatçı stüdyolarının olduğu, 1970’lerden beri genişleyen Atatürk Oto Sanayi’de bulunan atölyesinde yaşayan ve çalışan Alican Şahinler’in ilk kişisel sergisi “Yerçekimsiz”, 12 Aralık - 1 Şubat tarihleri arasında Barın Han’da izleyici karşısına çıkacak. Sergi, elle üretimin, tarayıcı ve yazıcıların, dijital kültürün ve yeni görsel teknolojilerin dönüştürdüğü resimsel ifadeye ve görsel kültüre adandı. Atölyesinin evi olduğu, gözlemci, sürekli üreten ve tutarlı bir pratiği görünür kılmayı amaçlayan sergi, yaklaşık bir yıllık bir hazırlık süreci içeriyor. “Yerçekimsiz” makine ve insan ilişkisini derinlemesine inceleyerek, resmin üretim, kavramsallaşma ve inşa metotlarını merkezine alıyor. Yüzeyine yakından bakınca elle mi boyanmış yoksa yazıcıdan mı çıkmış (?), anlamanın mümkün olmadığı farklı boyutlardaki resimler hayret, şaşkınlık ve algı eşiklerinde anlamlı sürprizleri izleyiciye sunuyor.
Somon’un “Blood Semt Magik” başlıklı kişisel sergisi 12 Aralık - 4 Ocak tarihleri arasında Barın Han’da sanatseverlerle buluşacak. Somon’un eserleri, gündelik dünyanın yüzeyinin altında sinsice dolaşan kadim gölgeleri resmediyor. Bu imgeler, bireyin anlam arayışıyla şekillenen, yüzeydeki maddesel gerçekliğin sınırlarını zorlayan ama sonunda yine bu dünyaya bağlanan bir döngüyü ortaya koyuyor. Zaman kadar eski şeytanların sessizce tilt attığı arkaik bilinç altını, çağın kentsel ve ancak yüzeyde “yüzeysel” ritüellerinin içine ustaca yerleştiriyor.
Künye:
1-2. Alican Şahinler’in “Yerçekimsiz” Sergisi
3-4. Somon’un “Blood Semt Magik” Sergisi
İstanbul Modern Sinema’nın sinemamızın en yeni filmleri bir araya getirdiği “Biz de Varız!” programı, yönetmen ve oyuncuların katılımıyla 19-29 Aralık tarihleri arasında sinemaseverlerle buluşacak.
İstanbul Modern Sinema’nın Türk Tuborg A.Ş.’nin katkılarıyla düzenlediği ve bu yıl 12’ncisini düzenlenen “Biz de Varız!” programı hikâyeleri ve anlatım tarzlarıyla öne çıkan yenilikçi filmlerden çok sesli bir seçki sunuyor. Belgeselden kurmacaya uzanan yapımlarla, hikâye anlatımından görsel dile kadar sinemaya dair taze fikirler ve yeni bakış açıları sunuyor. Kadın meselelerinden toplumsal bunalıma, Türkiye’nin farklı coğrafyalarına uzanan bu insan hikâyeleri, genellikle vizyonda hak ettiği yeri bulamayan filmlerden oluşuyor.
Bu yılın programında, Adana Altın Koza ve Ankara Film Festivali’nde “En İyi Film” ödülünü kazanan Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri ile 81. Venedik Film Festivali'nde prömiyer yapan ve ardından Adana Altın Koza’da “Yılmaz Güney Ödülü”ne layık görülen Gecenin Kıyısı yer alıyor. Vizyona girmeden önce İstanbul Modern’de izleyiciyle buluşacak bu filmler, Altın Portakal’da “En İyi Film” ödülünü kazanan Mukadderat gibi önemli yapımların da bulunduğu bir seçki sunuyor. “Biz de Varız!” belgeselleri arasında ise, İstanbul Film Festivali’nde “En İyi Belgesel” ödülünü kazanan Dargeçit ile birlikte, sinema ile diğer sanat disiplinlerini bir araya getiren yapımlar da dikkat çekiyor. Bunlar arasında, Didem Pekün’ün Çıplak Ayaklar Kumpanyası üzerine çektiği Bazen Hep Birlikte ve İstanbul Modern Koleksiyonu’nda yer alan İsviçreli sanatçı Renée Levi’ye odaklanan Bir İsim ve Bir Yer gibi filmler de bulunuyor.
İstanbul Modern Sinema’nın “Biz de Varız!” programı hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Sakıp Sabancı Müzesi, 14 Aralık Cumartesi günü elektronik müzik ile görsel sanatları bir araya getiren AudioVisual Gecesi isimli özel bir etkinliğe ev sahipliği yapacak.
Noise_Media Art iş birliğiyle düzenlenen etkinlik, müziğin sanatsal ifade gücü canlı görsellerle buluşarak izleyicilere farklı bir deneyim sunacak. Etkinlikte, dünya elektronik müzik sahnesinin önde gelen ikonik kulüplerinden Berghain daimi Dj’lerinden SHED (René Pawlowitz), Tresor’dan Nadia Struiwigh ve İstanbul’dan dikkat çeken isimlerinden biri olan KAOSMOS sahne alacak.
Ambient müziğin dingin atmosferinden tekno ve elektronik müziğin enerjik ritimlerine uzanan canlı performansların izleneceği gecenin görselleri ise interdisiplinler sanatçı Rahul Sharma imzası taşıyor. Sanat ve teknolojiyi birleştiren bu etkinlik, izleyiciler için SSM’de farklı bir atmosfer oluşturacak.
Mey|Diageo ve Hilton İstanbul Bomonti sponsorluğunda gerçekleştirilecek gecenin biletlerini Sakıp Sabancı Müzesi’nin internet sitesinden satın alabilirsiniz.
Dr. Necmi Sönmez’in hakkında çok az yayın bulunan çağdaş Türk sanatının önemli sanatçılarından Tiraje Dikmen üzerine kaleme aldığı kitabı Tiraje Sözlüğü, Doğan Kitap’tan çıktı.
Tiraje Sözlüğü, önemli bir boşluğu doldurup okurları sanatçının benzersiz kişiliği ve eserleriyle tanıştırıyor.
“İstanbul’da başladığı sanat eğitimini 1950’lerde Paris’te sürdürdü ve dönemin önde gelen ressamlarıyla temas hâlinde oldu. İki desenini satın almış olan Max Ernst’in eserlerine ilham verdi.
Daima Tiraje imzasını kullanarak hiçbir gruba katılmadan, herhangi bir sanat akımının peşinde gitmeden, kendi doğruları çerçevesinde sıkı bir kumaş gibi dokuyarak özel bir resim dili oluşturdu. Farklı açılımları olan bir kurgu ve renk anlayışı geliştirerek Türk sanatı içinde tekil bir konuma sahip oldu.
Onu bu denli farklı kılan, kişisel değerlerinin üzerine kurduğu karakteriydi. Mutlak doğrunun peşinde, erişilmez kompozisyonları kurgulayarak daha önce yapılmayanın, görülmeyenin şekillendirilmesinde Tiraje gerçek bir öncüydü.”