İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV)’nın, nitelikli edebiyat çevirilerini desteklemek amacıyla düzenlediği Talât Sait Halman Çeviri Ödülü’nde 2024 yılı değerlendirmelerinde finale kalan beş çevirmen açıklandı.
Bengi De Sa Matos Paixao, Jose Eduardo Agualusa çevirisi Bukalemunlar Kitabı (Timaş Yayınları) ile; Şirin Erkan Leitao, Mohammed Mbougar Sarr çevirisi İnsanların En Gizli Hatırası (Everest Yayınları) ile; Çağdaş Gümüşoluk, Richard Ford çevirisi Kanada (Jaguar Kitap) ile; Banu Karakaş, Camila Sosa Villada çevirisi Kötü Kızlar (Medusa Yayınları) ile ve Ali Volkan Erdemir, Kenzaburo Oe çevirisi Suda Ölüm (Can Yayınları) ile finale kalan isimler oldu.
On yıl önce aramızdan ayrılan Talât Sait Halman anısına başlatılan ödülün seçici kurulu Doğan Hızlan başkanlığında yazar, çevirmen ve eleştirmen Sevin Okyay, yazar ve çevirmen Ayşe Sarısayın, yazar ve çevirmen Yiğit Bener ile yazar ve çevirmen Kaya Genç’ten oluşuyor. Seçici Kurul tarafından belirlenecek yapıtın çevirmenine 60 bin TL tutarında nakit desteği sağlanacak. Ödülün sahibi, şubat ayında açıklanacak.
Talât Sait Halman Çeviri Ödülü bugüne dek Siren İdemen, Ahmet Arpad, Fuat Sevimay, Ülker İnce, Gökhan Sarı (Jüri Özel Ödülü), Ebru Erbaş, Kamil Kayhan Yükseler, Erdem Kurtuldu, Süleyman Doğru, Zafer Ceylan ve Regaip Minareci’ye sunulmuştu.
Fotoğraf: ©Fatih Yılmaz
GöteborgsOperans Danskompani’nin 20’den fazla ülkede sahnelediği Hammer, 22, 23 ve 24 Mayıs tarihlerinde Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde izleyicilerle buluşacak.
İsveçli GöteborgsOperans Danskompani’nin 2022 yılından bu yana kapalı gişe gösterimlerle izleyicilerle buluşmaya devam eden gösterisi Hammer, 3 özel gösteriyle ülkemize geliyor. Çok sayıda ödül kazanmış koreograf Alexander Ekman’ın cesur ve öngörülemez tarzıyla harmanlanan Hammer eseri, Ekman’ın güçlü görsel estetiğiyle birlikte, toplum imajını mizahi bir dille sorguluyor. Bugüne kadar dünya genelinde neredeyse 50 eseri sahnelenmiş bir sanatçı olan Ekman’ın GöteborgsOperans Danskompani için dans sanatının sınırlarını zorladığı eseri Hammer, 38 dansçı ile sahnede yarattığı etkileyici gösteri ile dikkat çekiyor.
GöteborgsOperans Danskompani’nin Hammer gösterisinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Fauve Alice ve Sümer Erek’in “Erimiş Zaman” başlıklı sergisi 19 Ocak’a kadar Meyman Mardin Sanatevi’nde sanatseverlerle buluşuyor.
British Council Yaratıcı İş birlikleri Programı 2024-25 kapsamında desteklenen, Wêjegeh Amed ve Meyman Mardin Sanatevi ortaklığında gerçekleşen proje kapsamında geçtiğimiz aralık ayında Meyman’ın konuk sanatçı programına katılan sanatçılar, Mardin’de ürettikleri çalışmalarında kentsel kimliğin ve belleğin önemli bir parçasını oluşturan siluetlerin ve seslerin arkeolojisine odaklanıyor. Alice ve Erek, Bergson’un zaman anlayışından aldıkları ilhamla Mardin’in geçen sürenin (durêe) içinde şekillenişini yorumluyor. Sergiledikleri işler, bilinç ve bilinçdışının eriyerek duyular etrafında birleşmesinde ortaklaşıyor.
“Erimiş Zaman” sergisi, sanatçıların “Mardin’in Ses Yolları ve Mekân Dalgaları” başlığıyla yürüttükleri dört oturumlu atölye çalışması serisinden doğdu. Bu çalışmalarda katılımcılar iç seslerinden Mardin ve ötesine uzanan sesleri duyumsadılar; içinde bulundukları mekânın hafızasında gizli benlik duygusundan hayalini kurdukları çok sesli alanların imgesine uzanan siluetleri ve ses dalgalarını çizim, yazı ve hareket gibi araçlarla ve sanatsal bir dille ifade ettiler. Alice ve Erek’in multidisipliner işleri, sosyal katılımcı ve deneyimi merkeze alan bu sürecinin yankılarını gözler önüne seriyor.
Fauve Alice ve Sümer Erek’in “Erimiş Zaman” sergisini 19 Ocak’a kadar her gün 10.00-19.00 saatleri arasında Meyman Mardin Sanatevi’nde ziyaret edebilirsiniz.
Hindistan’ın dünyaca ünlü yazarı Shubhangi Swarup’un güzelliğimizi ve çirkinliğimizi, birbirimize zarar verme ve birbirimizi sevme sınırlarımızı, doğayla olan gizemli ve kutsal ilişkimizi önümüze serdiği romanı Hasret Koordinatları, Sinem Sancaktaroğlu Bozkurt çevirisiyle April Yayıncılık’tan çıktı.
Eleştirmenlerden yayımlandığı günden beri övgü alan, 17 dile çevrilen Hasret Koordinatları doğa, aşk, insanlık ve metafizik temalarını ele alan büyülü gerçekçilik tarzında bir metin olarak büyük ses getirdi.
“Önce bir adaya gideceğiz, ardından bir vadiye, unutulmuş bir şehre...
Kar çölünü ziyaret edeceğiz,
ağaçları araştıran bilim insanıyla ve kâhinle tanışacağız.
Bir buzul uğruna kopan beyhude savaşları sona erdirmeye çalışan jeolog yolda bize eşlik edecek.
Hayatının son demlerindeki aşıkları, devrimci oğlunu kurtarmak için kıyasıya mücadele eden anneyi, bir dost arayan canavarı, önce tekneye sonra kadına dönüşen kaplumbağayı yanımıza alacağız.
Kıtalar kadar huzursuz, kurumaya yüz tutmuş görkemli okyanusun hayaletiyle karşılaşacağız.”
Aslı İçözü ve Şerif Erol’un başrollerini paylaştığı ve yönetmenliğini Ayşe Draz’ın üstlendiği, Forced Entertainment’ın çağdaş tiyatro klasiği Tomorrow’s Parties’ın bugünün Türkiye’sine uyarlaması Yarın Belki de, 25 Ocak Cumartesi akşamı Beykoz Kundura’da prömiyerini yapacak.
Lita House of Production ve Beykoz Kundura’nın yapımcılığını üstlendiği Yarın Belki de, günümüzün umut ve korkularını geleceğe dair sorgulamalarla harmanlayarak sürükleyici bir tiyatro deneyimi sunuyor. İzleyicilere hem eleştirel hem de mizahi bir perspektif sunan oyun, modern tiyatronun yaratıcı güzelliğini yansıtarak geleceğe dair spekülasyonlardan ütopik ve distopik hayallere, politik kabuslardan bilim kurgu fantezilerine uzanan bir hikâyeyi sahneye taşıyor. Aşık atışması tarzındaki etkileyici performansıyla oyuncular, yalın bir sahnede geleceğe yönelik ihtimaller üzerine düşünceler sektirirken izleyicileri hem düşünmeye hem de gülmeye davet etmenin yanı sıra bugünün toplumsal sorunlarını ironik ve çarpıcı bir biçimde ele alıyor.
Yarın Belki de prömiyerini yaptıktan sonra sezon boyunca sahnelenmeye devam edecek. Oyunun biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Künye:
Yönetmen: Ayşe Draz
Dramaturg: Özlem Hemiş
Çeviri: Semih Fırıncıoğlu
Uyarlama: Ayse Draz, Aslı İçözü, Şerif Erol, Özlem Hemiş, Bora Aksu
Yardımcı Yönetmen: Bora Aksu
Yönetmen Yardımcısı: Berfin Tolmaç
Oyuncular: Aslı İçözü, Şerif Erol
Işık Operatörü: Umut Rışvanlı, Hüseyin Ege Kök
Ses&Efekt Operatörü: Ayça Özkan
Yapım Koordinatörü: İzel Şenal
Yapım: Beykoz Kundura, Lita House of Production, Forced Entertainment
Nuri Bilge Ceylan’ın “Yolda” başlıklı kişisel sergisi 22 Ocak-23 Şubat tarihleri arasında Dirimart Dolapdere’de sanatseverlerle buluşacak.
“Yolda” sergisi, Nuri Bilge Ceylan’ın daha önce hiçbir yerde sergilenmemiş yeni eserlerini izleyicilere sunuyor. Farklı coğrafyalardan izler taşıyan sergi, izleyicileri sanatçının objektifinden insanın evrensel öyküsüne tanıklık etmeye davet ediyor. Sergi, Ceylan’ın Cezayir, Çin, Hindistan, Mısır, Rusya, Türkmenistan ve Türkiye gibi dünyanın çeşitli bölgelerinde çektiği portrelerden oluşuyor. Ancak bunlar istedikleri kadar birbirine benzemeyen farklı ülkelerde, farklı etnik ya da kültürel ortamlarda çekilmiş olursa olsun, kayda alınmış herkes sanki bir şekilde aynı koloninin insanlarıymış gibi görünüyorlar. Herkesi birbirine bağlayan, ortak bir noktada buluşturan belli bir duygunun varlığı da hissediliyor. Bu, Ceylan’ın bir söyleşisinde de belirttiği gibi, portrelerinde fotoğrafladığı insanların gerçek dünyalarını ortaya çıkarmaktan çok, onları kendi dünyasının kahramanları, ancak duygularıyla ulaşabildiği soyut bir gezegenin vatandaşları hâline getirmeye çalışmasından kaynaklanıyor.
Sergiye eşlik eden aynı isimli video ise, yaratım sürecinin perde arkasından küçük bir kesit ortaya koyuyor ve üretim süreci ile ortaya çıkan eserleri belli bir kurguyla bir araya getirerek ikisi arasında herkes için farklı algılanabilecek bir koşutluğun kapısını aralamaya çalışıyor.
Künye:
1. Gülsüm, Türkiye Gülsüm, Turkey, 2024 Archival inkjet print 150 x 174 cm
2. Küçük Köpekli Kadın, Goa, Hindistan The Lady with the Little Dog, Goa, India, 2023 Archival inkjet print 150 x 174 cm
3. Okyanus Kıyısında İki Çocuk, Hindistan Two Boys by the Ocean, India, 2014 Archival inkjet print 150 x 174 cm
4. Yolda, Bengal, Hindistan On the Road, Bengal, India, 2011 Archival inkjet print 150 x 174 cm
5. Türkmenistanlı Kızkardeşler Sisters from Turkmenistan, 2024 Archival inkjet print 150 x 174 cm
border_less ARTBOOK DAYS etkinliğinin 7. edisyonunun başvuru 19 Ocak’a kadar devam ediyor.
border_less ARTBOOK DAYS, 9-11 Mayıs tarihleri arasında Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık ev sahipliğinde gerçekleşecek. 2019 yılında kurulan border_less ARTBOOK DAYS, sanat yayımcılığı ve sanat kitabı yapımını geliştirmeyi amaçlıyor. Her yıl düzenlenen etkinlik, metinlerle çalışan ve eserlerini yenilikçi yollarla yayımlayan sanatçılar, galeriler, inisiyatifler ve kurumların seçkin bir koleksiyonunu bir araya getiriyor. Bu etkinlik, sanatçıların öncülük ettiği yayınlara vitrin sunmanın yanı sıra, sanatçılar, sanat profesyonelleri, matbaalar ve izleyici için önemli bir buluşma alanı da sunuyor.
Değişen etkinlik mekânı, konuşma programı, atölyeler ve samimi etkileşimler aracılığıyla border_less ARTBOOK DAYS, çağdaş sanat yayımcılığını keşfederek, bu gelişen alanda anlamlı bağlantılar kuruyor.
border_less ARTBOOK DAYS etkinliğinin 7. edisyonuna buradan başvurabilir, detaylı bilgiye ise buradan ulaşabilirsiniz.
Venedik Film Festivali’nde en iyi yönetmen ödülünü kazanan, Altın Küre’den üç ödülle dönen Brady Corbet imzalı The Brutalist, 31 Ocak’ta vizyona girecek.
Yönetmen Brady Corbet'ten, Brady Corbet ve Mona Fastvold'un yazdığı filmin başrollerinde Adrien Brody, Felicity Jones, Guy Pearce, Joe Alwyn, Raffey Cassidy, Stacy Martin, Emma Laird, Isaach De Bankolé ve Alessandro Nivola’nın yer alıyor. Altın Küre’de En İyi Drama, En İyi Erkek Oyuncu (Adrien Brody) ve En İyi Yönetmen (Brady Corbet) ödüllerini kazanan The Brutalist, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra “Amerikan rüyasını” yaşamak için ABD’ye göç eden Bauhaus eğitimli Holokost kurtulanı Macar mimar Laszlo’nun hikâyesini anlatıyor. Film, yenilikçi kamera oyunları, dramatik yapısı, farklı açı ve kadrajları, kurgusu ve ses tasarımı ile dikkat çekiyor.
The Brutalist filminin fragmanını buradan izleyebilirsiniz.
İstanbul Modern’in 20. yılı kapsamında izleyiciyle buluşan “Olafur Eliasson: Senin beklenmedik karşılaşman” sergisinin son etkinliği kapsamında İsviçreli peyzaj mimarı Günther Vogt, 15 Ocak Çarşamba günü İstanbul Modern’de sanatseverlerle buluşacak.
“Olafur Eliasson: Senin beklenmedik karşılaşman” sergisi kapsamında düzenlenen etkinlikte sanatçının dünyanın farklı coğrafyalarında birlikte çalıştığı İsviçreli peyzaj mimarı Günther Vogt, izleyicilerle bir araya gelecek. Peyzajı, çevremizi saran dünyayı nasıl algıladığımızı tanımlayan kültürel bir üretim olarak ele alan Günther Vogt, “Beklentiler ve Karşılaşmalar” başlıklı konuşmasında İsviçre ve farklı coğrafyalardaki peyzaj anlayışlarını derinlemesine inceleyecek.
Geçmişten günümüze evrilen peyzaj imgeleriyle birlikte ulusal kimlik ve mekânın kültürel üretiminin de ele alınacağı bu buluşma, İstanbul’dan sonra 17 Ocak’ta, Ankara’da düzenlenecek. Günther Vogt’un, VOGT Landscape Architects’in çalışmalarını referans alarak peyzaj imgelerini bir tasarım aracı olarak nasıl yorumladığına odaklanacağı sunumda, New York’taki MET Çatı Bahçesi ve Zürih’teki Masoala Yağmur Ormanı Salonu projeleri ile Olafur Eliasson başta olmak üzere sanatçılarla yapılan iş birliği örnekleri de yer alacak.
Peyzaj imgelerini tasarım aracı olarak yorumlayan ve farklı disiplinler arasında etkileşimin önemine değinen Vogt, Almanya Berlin’deki Hamburger Bahnhof’ta ilk defa ziyaretçiyle buluşan “Sarı orman” (2017), Danimarka Ebeltoft’taki peyzaj projesi “Senin buzul beklentilerin” (2012) ve Avusturya Kunsthaus Bregenz’deki “Arabuluculu devinim”in (2001) de aralarında bulunduğu birçok projede Olafur Eliasson ile birlikte çalıştı. Vogt, son olarak 2021’de İsviçre’nin Basel kentindeki Fondation Beyeler’deki “Yaşam” adlı sergide sanatçıyla iş birliği yaptı. Vogt’un peyzaj alanındaki uzmanlığı, serginin konseptinin oluşturulması ve hayata geçirilmesinde önemli bir rol oynadı.
Eczacıbaşı Topluluğu ve VitrA ana sponsorluğunda gerçekleşen “Olafur Eliasson: Senin beklenmedik karşılaşman” başlıklı sergiyi 9 Şubat’a kadar ziyaret edebilir, “Beklentiler ve Karşılaşmalar” başlıklı konuşma hakkında detaylı bilgiye ise buradan ulaşabilirsiniz.
2019’da yaşama veda eden polisiye edebiyatın sevilen yazarı Celil Oker’in daha önce çeşitli dergilerde yayımlanan hikâyelerinden oluşan Haliç Manzaralı Cinayet, Altın Kitaplar etiketiyle ilk kez bir arada yayımlandı.
Kitap özel bir çalışmayla polisiye okurlarına sunuldu. Kitabın derlenme sürecine yoğun katkı sunan Ali Oker, hikâyelerin derlenme sürecini şöyle anlatıyor:
“Celil Oker’i kaybettiğimiz 2019’un mayıs ayında yayıncılık sektöründeki arkadaşları bana taziyelerini iletirken arşivimde bulunsun diye babamın onlara yolladığı eski hikâyeleri de hatırlatmışlardı. Bunlardan ilki babamın Boğaziçi Üniversitesi’ndeki tiyatro kulübünden arkadaşı Mehmet İnhan’dı. Babam Mehmet İnhan’ın internette yayımlanan “Publitory” isimli mecrasına 2015-2016 yılında dört tane hikâye yollamış. Hikâyeleri toplayıp kitaplaştırma fikri bende o zaman doğmuştu. Ardından annemle birlikte babamın kütüphanesinde yaptığımız araştırma sonunda, gene üniversite yıllarından arkadaşı Semih Gümüş’ün yönetiminde çıkan Notos’da, kitaba da adını veren “Haliç Manzaralı Cinayet” isimli hikâyesini bulmuştuk. Ancak, hikâyelerin büyük bölümü Mylos Yayın Grubu bünyesinde Özlem Özdemir yönetiminde hazırlanan, polisiye tutkunlarının da tanıdığı iki aylık polisiye dergisi 221B’de 2016 ve 2017 yılında yayımlanmış. Özellikle hastalığı sırasında 221B ekibinin babamın çalışmalarını sevgi ve heyecanla desteklemesi, onun üretkenliğini kamçılamış. Bu saydığım insanların hepsine teşekkür borçluyum. Kitabın en sonunda yer alan “Şimdi Bir Oyun Oynayacağız Seninle” isimli hikâyesinin de, annemin giriştiği neredeyse arkeolojik bir çalışma sayesinde bugün yayın hayatına devam etmeyen Aries isimli dergide 2003 yılında yayımlandığını keşfettik.
Babam bütün kitaplarını ilk önce eşi, annem Sevtap Oker’e okutur, onun fikrini alır, ilk tashihini ona yaptırırdı. Bu kitabın hazırlanması sırasında da bu ilkeyi devam ettirdik. Annem, herkesten önce öyküler üzerinde çalışmaya başladı, günlerce Türkçelerini düzeltti, tarihlerini buldu, dergilerde yayımlanan ve kimsenin görmediği hataları keşfedip ayıkladı. Babamın geleneğini bozmadık, bu kitapta da emeği çoktur.
Babamı kaybettiğimiz günden beri okuyuculardan gelen mesajların büyük çoğunluğu babamın hikâyelerinin bir gün bir kitapta toplanıp toplanmayacağını sorguluyordu samimiyetle.
Hastalığı boyunca Bilgi Üniversitesi’ndeki derslerine ve polisiye roman çalışmalarına devam edemediği için neredeyse kahrolan babamın, ölümünden sonra okuyucularla buluşmasına vesile olan Haliç Manzaralı Cinayet isimli kitabı bir armağandır. Yayıncı arkadaşlarının, ailesinin ve Altın Kitaplar’ın Celil Oker’e armağanı olan bu kitap ayrıca Celil Oker’in de okuyucularına armağanıdır. Karşılıklı bir vefa gösterisi ve ender karşılaşılan bir şeydir bu…
Celil Oker’i 2019 yılının Mayıs ayında kaybettik.
Fakat, Celil Oker hâlâ çalışıyor!”