halka sanat projesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen sergi, Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sanat Yönetimi Bölümü Yüksek Lisans Programı’nde öğrenim gören genç küratör adaylarının Beral Madra ile yıl boyunca yaptıkları çalışmanın ürünüdür. Ekibin ortak çalışması ile oluşturulan kavramsal çerçeve bağlamında her küratör adayı bir sanatçıyı bu sergiye davet etmiştir. Serginin bütünü, küratör adaylarının ekip anlayışı içerisinde yaptıkları ortak çalışmanın ürünüdür.
SANATÇILAR/ KÜRATÖRLER
Serginin başlığı olarak seçilen ve Latince bir terim olan Melior Mundus (Daha İyi Dünya) 20. yüzyılın ve küreselleşme sürecinin distopyalarına karşın, ütopyanın insana özgü bir seçenek olarak varlığının ifadesidir.
Serginin alt başlığını oluşturan “Karamsarlığı daha iyi zamanlara bırakın'' ise John Berger'in Arjantin’de rastladığı ve dünyaya sunarak popülerleştirdiği bir duvar yazısıdır. Bu ifade umudu işaret eder. Umut, olumlu ve iyimser bakış daha iyi bir dünyanın en önemli gereksinimidir.
21. yüzyılda insanlığın içinde bulunduğu sosyo-politik baskılar ve ekonomik sıkıntılar, bir bakıma II. Dünya Savaşı sonrası yaşanan durumu başka bir boyutta anımsatıyor. Yıkım her ne kadar o dönemdeki gibi fiziksel ve görünür olmasa da kırılan ve çatırdayan katmanlar ‘insanlığı’ psikolojik olarak bir çöküşe sürüklemekle kalmıyor, aynı zamanda temel değerlerini korumasını da zorlaştırıyor.
Ancak, umut, savaş halindeki topraklarda yaşayanları bile ayakta tutuyor. Toplumsal adaletsizlik karşısında kitleleri umut birleştirebiliyor. Toplumsal umudun geleceğini aradığı esnada umudu canlı ve gündemde tutmanın görsel dilini kurgulamayı amaçlayan sergi, John Berger’in resim yapmanın yaygın bir gereksinime yanıt veren bir direniş olduğunu ve umutlanmayı teşvik edebileceği önermesine de dayanıyor.
Duvar yazısı ülkemizde de önemli bir toplumsal iletişim aracıdır ve özellikle Gezi Parkı olaylarında kamusal bilinçlenme bağlamında etkin olmuştur. Çoğul bir kitlenin eylemi olan Gezi Parkındaki toplumsal hareketin içeriğinde de umut güçlü bir biçimde vardı.
Duvar yazısı ile güncel sanat arasındaki ilişki sanatın geniş kitleye ulaşabilmek için kamusal alanda var olma ve etkin olma söylemine dayanıyor.
Kamusal alan toplumun hakikati sözel bir edimden daha etkin yansıtabileceği alandır. Son dönemde gelişen siyasal baskılarla hakikatin dile getirebileceği başlıca alanlar daralmakta ve araçsallaştırılmaktadır. Düşünen, hisseden, özgürce üretmek ve ifade etmek isteyenlerin nefes alabileceği alan daraldığında sorular beliriyor: Dozunda bir karamsarlığın, insanı işlerlikli teoriler üretmeye yönlendirdiğine dair inanışın aksine, yaşanan toplumsal süreçler, kötümser bulanıklığın insanı hapsettiği durağanlık ve eylemsizlik halkasını mı genişletiyor? Bireylerin ve toplumun psikolojisini, günlük yaşamını, hayal dünyasını ayrıca genel yaşam ve estetik algısını olumlu anlamda destekleyecek, ussal bir iyimserlik dengesini kurmak konusunda sanatın soruları ve önerileri neler olacak? Ve bir şekilde sanat ve sanatçı, kendi geleceğiyle de ilişkili bu sorulara kendi yöntemiyle cevaplar arayacak ve yeni sorular soracak.
Sanatın her dönemde kendi yöntemleriyle yorum ve denetimi ele alarak en kötü günlerde bile insanları uyaracak ve olası çıkış yolları gösterecek ışığı yakmayı hedeflemesi umudu besleyen bir üretimdir.
*Daha İyi Dünya/ Better World