Burçin Başar’ın üçüncü kişisel sergisi “Corpus” nisan başı sanatseverlerin karşısına çıktı. Sanatçının resim, heykel ve videolarını izleyiciyle buluşturan sergi, parçadan çok bütüne odaklanıyor.
Burçin Başar ile son sergisi “Corpus” vesilesiyle konuşma fırsatı yakaladık. Sanatçıyla geçmiş projelerinden üçüncü sergisine geçirdiği süreci, ilham kaynaklarını ve parçadan çok bütüne odaklanan son sergisini konuştuk. “Corpus”u gezmek için son gün 4 Mayıs.
Önceki serginiz “Ravenous” kaos kavramına odaklanırken vahşi hayvan formlarıyla dikkat çekiyordu. “Retrace” ise sınırların köklerine odaklandığınız ilk serginizdi. Üçüncü kişisel serginiz “Corpus”ta ilham noktalarınız neler oldu? Nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz?
“Retrace” benim için ilk kişisel sergi olmasıyla birlikte hem çok öznel hem de sözünü çok fazla söyleyen bir sergi oldu. “Ravenous” kişisellikten daha uzak politik ağırlığı çok fazla olan bir sergiydi. “Corpus” ise benim için iki sergiden de alıntıların olduğu fakat çok yeni bir yorumlamayla düzenlediğim bir sergi oldu. Bir de her sergi bir sonrakinin fikir doğuşu gibi oluyor benim için. “Retrace”i yaparken “Ravenous” beynimde tamamen oturmuş bir sergiydi, “Revenous”ı yaparken de “Corpus” sergisinin düşünsel ve görseli çok netti.
“Corpus”ta resim, heykel ve video yerleştirmeleriniz yer alıyor. Sergide eserlerin bir mekâna yerleşiminden çok kapsamlı bir mekân kurgusu söz konusu. Uzay, boşluk, evren hissiyatı veren mekân kurgusunda nelere dikkat ettiniz? İşler ve mekân nasıl bir ilişki kurdu?
Açıkcası galerinin yeni mekâna taşınması beni çok heyecanlandırdı, resimlerden oluşan bir sergi kurmaktan ziyade mekânı tamamen kurgulamak daha öncede yapmayı düşündüğüm bir durumdu. Sergiyi en başta bunun üzerine kurdum, mekânın planıyla beraber resimleri, heykelleri, videoyu kuracağım şekli eskiz olarak hazırladım. Biçimi daha çok heykellerde vurgulayarak resimlerde daha az biçim daha fazla detay kullanmayı hedefledim. Video yerleştirme ise serginin çıkış noktası olarak ana parça oldu. Burada var olan iki tuval resmi biriktirmiş olduğum, beyindeki sinir hücrelerinin görsellerinden yorumlayarak yaptığım işler. Video ise bu sergi için yapmış olduğum eskizler, resimler hatta bazı yazıların da hareketlendiği imajlardan oluşuyor. Aslında serginin külliyatı olarak da ‘’corpus’’ benim için bu yerleştirmede yerini tekrar buluyor.
Video ve yerleştirmeleriniz sergi kapsamında ilk kez karşımıza çıktı. Farklı disiplinlerde üretmek sizin için nasıl bir deneyimdi?
Üretim aşaması ve düşünsel aşamalar çok katmanlı bir şekilde ilerleyebiliyor. Her disiplin benim için sözünü farklı söyleme biçimi, dolayısla sonu olmayan bir deneyim, devam eden bir süreç. Heykel daha önce çok kez deneyimlediğim bir alan fakat video için sevgili Fevzi Öndü ile birlikte çalıştık.
Beyin hücresi & kozmos ilişkisi ve benzetmesi sergideki çalışmaların önemli fikir taşlarından biri diye düşünüyorum. Biraz bu konudan bahsedebilir miyiz?
Aslında serginin ana fikri yaşadığımız duygusal şiddetlerin içinden çıkmaya çalışırken beynimizi sürekli onarmaya, temizlemeye, yenilemeye ve tamir etmeye çalışmamız ve bunu yaparken bütüne gitmek, küçülmek ve bu git-gel içerisinde, kişisel veya tekil kontrolümüz olarak kabul edilebilecek olan şeylerden arınmış bir dünyayı sorguluyor olmamız etrafında dolaşıyor. Küçülüyoruz ve büyüyoruz; bir mikroskobun gözünden bakıyoruz, bir de en tepeden... Bir hücrede yaşıyoruz ve sonra kozmos oluyoruz.
Parçadan çok bütüne odaklanan çalışmalarınız aynı zamanda bedeni soyutlaştırırken düşünceyi somutlaştırıyor. Bu denklemi nasıl kuruyorsunuz?
Aslında bu benim için pentürün dili oldu, özellikle bu sergi için. Bedeni heykellerde, düşünceyi resimlerde kullanmayı hedefledim diyebilirim.
Bu sene içerisinde Creative Armenia 2019 ödülünü kazandınız. Bu ödülün üretim ve çalışma pratiğinize nasıl etkileri oldu?
Çok büyük bir motivasyon olmakla beraber, maddi desteğinden dolayı daha kaygısız bir çalışma sürecinde olmama çok büyük destek oldu.
Gelecek projeleriniz arasında neler yer alıyor?
Yakın gelecek olarak düşünürsek Creative Armenia ekibi ile sergi projelerimiz var. Bunun için Ermenistan ve Amerika seyahatlerim olacak, çok heyecanlı bir süreç. Daha uluslararası bir proje olacağından dolayı ekstra bir heyacanım var.
*“Corpus” 4 Mayıs tarihine dek x-ist’te ziyaret edilebilir.