Aşiyan, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin çıkardığı bir edebiyat dergisi. Bu ay 11. sayıya ulaştılar.
Aşiyan’ın bu ayki dosya konusu Orhan Veli’nin bir dizesinden alıntılanan “Beni Bu Güzel Havalar Mahvetti”. Bu dosya ile birlikte Türk şiirinin avangard edebiyat olaylarından birisi olan “Garip” akımı ele alınıyor.
Dosyada Orhan Veli üzerine söylenenleri, Orhan Veli’nin kendi üzerine söylediklerini ve anılarını çoklu tırnak işaretleri arasında okuyabilir, Garip akımının çıkış öyküsünü kısaca inceleyebilirsiniz.
Yeniliği kabullenmenin ne kadar zor olduğunu “Garipçiler”e karşı gösterilen dirence tanık olarak bir kez daha anlayabilmek yine bu
ayki dosyayla mümkün.
Polisiye romanın Türkiye'deki önemli temsilcilerinden olan Ahmet Ümit'le yapılan keyifli söyleşi de bu sayıda.
Shakespeare profesörü A.C. Bradley'in şiirin yazımı ve değeri üzerine kaleme aldığı "Şiir Şiir İçindir" yazısı ile Alman romantizminin en büyük temsilcisi Goethe'nin "Başucumdaki Aşk" şiiri de ayrıca bu sayıda.
Ayrıca:
İyilik Şeytanrı'dan- Mert Öztürk
Jeneratör- Fatma Kahraman
Soğuk Gecelerin Mekânları- Şenay Çınar
Siz Hiç Elmayla Kavga Ettiniz Mi?- Meral Aydos
Göç Günlüğü- Rıdvan Salih
Ve diğerleri...
Aşiyan 7 ilde, birçok yerde. Aşiyan'a ulaşabileceğiniz mekânların
listesine http://www.asiyandergisi.com/dagitim/ bağlantısından
ulaşabilirsiniz.
Aşiyan'a yazılarınızı da gönderebilirsiniz. Yazı gönderme
kriterlerini http://www.asiyandergisi.com/yazilarinizi-gondermek-icin/ bağlantısından öğrenebilirsiniz.
"Burası Aşiyan; benim değil, gerçek yolda ilerleyen, temiz,
cesur, yiğit gençlerindir." Tevfik Fikret
Dergiyi çıkaran öğrenciler Aşiyan'ın ağ sayfasında yaptıkları işi şöyle açıklıyorlar:
"Edebiyat var oluşunu kendi kendine gerçekleştirir; her dönemde, her mekânda ona bir şekilde bağlı olan ve “oluşunu” koruyan birilerini yaratır gibi bir anda toplayıverir etrafında “oluşum”u başlatacak insanları. Kimileri buna “ortak amaçla bir araya gelmek” der ama esasında bir araya gelir mi insanlar yoksa bir araya getirilir mi bunu hiç bilemeyiz. Bu yüzden biz mi Aşiyan’ı oluşturduk yoksa o mu bize ortak bir amaç verdi orası muamma. Ama en nihayetinde Aşiyan oldurdu kendini. Boğaziçi Üniversitesi Edebiyat Kulübü bünyesinde Türk Edebiyatı alt komisyonu olarak bir araya geldik ve Tevfik Fikret çıkardı bu ismi karşımıza.
“Burası Aşiyan; benim değil gerçek yolda yürüyen temiz, cesur, yiğit gençlerindir.”
Sanat ne içindir diye hiç tartışmadık ya da bir ülkü belirlemedik “edebiyat”la olmaktan başka. Öznel amaçlarla tek bir dergide bir arada olabilmeyi başardık. Kimimiz sadece anlatmak için yazdı, kimimiz öğretmek, kimimiz paylaşmak… Bambaşka kelimeler, bambaşka fikirlerle yoğrulduk ve Aşiyan, sadece edebiyatı dert etti, geri kalan her şeyi bireylerin kendileri.
İlk sayısını Aralık 2011′ de çıkarmaya başladık. Acemilikten korkmadık çünkü mecburi bir yoldu devam edebilmek için. Her aya özel dosya konuları, şiir ve hikâyelerden oluşan kurmaca bölümü, fikir yazıları, röportajlar, edebiyata dair haberler… Her derginin olmazsa olmazlarıydı bunlar peki ya bizi diğerlerinden ayıran neydi ya da ne olacaktı? Belki tüm bireysel fikirlerin, gayelerin, isteklerin tek bir dergide harmanlanması, yaşatılabilmesiydi, belki sadece fikirlerimizdi, belki bu klasikliğin içinde bizi farklı kılan yine “biz”dik, buna artık okur karar verecekti, biz gerisini sormadık… Sadece yazdık. Tamamlamak okura kaldı."