Collège de France 1978-1979 ders yılının ilk yarısını, her çeşit yazı’nın başlangıç pratiğine ayırır: Not etme. Yapıtın inşasında temeli oluşturacak, yaşamdan alınacak notlar… Roland Barthes’la, romancıların not defterleri yerine daha uzak ve romansı olmayan bir tür, Japonların Haiku şiirinin izleri sürülür. Haiku’nun şiirsel tipografik düzeni, yarattığı arzu incelenir. Üç not etme, mevsimlerin, ânın bireyleşmesi, duygulanım… Doğu’dan, Haiku’dan Batı’ya, daha modern, Batılı biçimlerin izini sürerken not etmenin dinamiği, oluşturulmuş tümcenin kesin gibi görünen rolü vurgulanır.
Haiku / Parçadan Bütüne / Romanın Hazırlanışı “Yapıtlarıyla; konuşmalarıyla; Collège de France’daki dersleriyle; yönettiği seminerlerle; çektirdiği fotoğraflarla; yazdığı önsöz ve sunuş yazılarıyla; bir filmde oynadığı çok kısa Thackeray rolüyle; annesine olan Proust’vari tutkusuyla; özel yaşamının ‘gizemli’ yanlarıyla; çok yönlü, duyarlı ve sevecen yaklaşımıyla; ses tonuyla; başka dile çevrilmeyi pek istenmeyen anlatımıyla; hem öncü hem de klâsik oluşuyla; yabancı dillere kapalılığıyla; sürekli yeniyi arayan ve sürekli dönüşüm geçiren düşünce çizgisiyle; dil, yazı, metin tutkusuyla ve ölümüyle son elli yılın yazarlarını, bilim adamlarını, felsefecilerini, eleştirmenlerini, sinemacılarını, tiyatrocularını, yayıncılarını ve okurlarını derinden etkilemiş bir ‘benzersiz özne’dir Roland Barthes.” XX. yüzyılın önde gelen denemeci, eleştirmen ve göstergebilimcilerinden Barthes’ın, kültür, yazın ve öğretim yaşamının doruk noktasındaki son ürünü olan “Romanın Hazırlanışı” adlı kitabında yer alan özgeçmişinde harflerin sıralanışı böyle! Barthes bu kitabında, şimdinin not edilmesi eylemiyle parçadan (notlar) bütüne (roman) ulaşmaya çalışır. Kitabını, şimdiyi not etmenin örnek biçimi olduğunu söylediği Japon Haiku şiir türü temelinde anlamlandırır. Onun için Haiku: “ En küçük sözceleme edimi, ultra kısa biçim; ‘gerçek’, şimdiki, eşanlı yaşamın kısacık bir ögesini not eden (işaretleyen, sınırlandıran, yücelten) tümce atomu. Entellektüelin retorik koşullarının değiştiği billurlaştırıcı tema. Şunu da söyler: “Düşüncelerin, sorunların ve zevklerin geometrik yeridir; simülakr’dır, şaşıtmaca!” Hecesel bir dil olan Japoncada heceler belirgindir ve Barthes bu heceleme eylemini, yeme eylemiyle ilişkilendirir. Alt çenenin hareketi, sözcüklerin ısırılması… Hecesel alfabede Kana’lar, Japon dilindeki sesleri yazıya aktarmada kullanılırlar ve alfabeyi oluştururlar. Özel adları ve araç-sözcükleri destekleyen Kanji’lere de
ideogram denilebilir. Tümce, kanji’ler birleşmesiyle oluşurken hece işaretleri olan kana’lar, kanji’lere dilbilgisi imkânı ve telaffuz için destek verirler, ifade edebilmeyi kolaylaştırırlar. Okunduğunda dilin hecesel yapısı, ritim ve müzikalitesi kendini hissettirir: “ Furu ike ya / Kavazu tobikomu - / Mizu no oto “
Ân’a ilişkin, şimdiyi imleyen Haiku şiirde en az sözcükle çok şeyi anlatabilme, bu anlatışa eşlik edecek olan ritim ve müzikalite esastır. Haiku şairi bambu yaprağı (Tanzaku) üzerine yazdığı, resmettiği Haiku, çalgı eşliğinde okunduğunda Haiku şiirin söyledikleri dinleyende bir aydınlanma, (Satori) bir içsel yolculuk yaratırken şiirin ritmi de Ben’sel bir uyarıya, yatıştırmaya yönelir. Barthes: “Bedeni, ritmin formülüyle uyarmak ya da yatıştırmak, bedeni, bir karakterle bütünleştirmek, uzlaştırmak, ayrılığını sona erdirmek, onun yoksunluğunu gidermektir” der ve ekler: "Ölçünün tek düzeliğinden dolayı, mutluluğa ve temiz sevgiye götürdüğü, barışçı amaç güttüğü söylenebilmiştir!"
Mekân Zaman Aralığı / Havalandırma
Zen’le yoğrulan Haiku aynı zamanda Zen bahçelerindeki sadeliği, sessizliği de içinde taşır. Tırmıklanmış, geniş, düz ve sessiz toprağın üzerinde, hemen kenarda duran bir iki kaya parçası ve belki sadeliği de yansıtan tek bir bitki! Mekânın sadeliği, ferahlığı bizi kendine, içine çeker. Bir anlamda içsel yolculuğun eşiğidir bu. Haiku şiirin tipografik düzeni, düz ve sessiz sayfaya tek bir ideogram gibi düşmesi, dilde tekrarlarla okunması ve satori anına ulaşılması da tıpkı Zen bahçesindeki sadeliğin arasında öylece duran kaya ile bitki gibi ferahlığın, derin içsel yolculuğun kendisidir.
Doğu sanatında içselleşen, mekâna, aralıklı kılmaya saygıdır. Yazı ve resim ilişkisi beraberinde boşlukları da getirir. Sayfada yer alış, okura, ruhuna, algısına ulaşmada farklılık yaratır. Kısa biçimler gözü sayfaya çeker, göz, sayfada yer alanların en kısa olanına gider ve düşünceye yol alır! Roland Barthes: “Yazının gizemi, sürekli yaşamı, arzulanabilirliği söz konusu. Bir parçacık yazı insanı dünyadan ayırır, yazı çok olursa insanı dünyaya döndürür” der.