26 AĞUSTOS, PAZARTESİ, 2024

Bir Büyük Yazar ve Onun Zamansız Öyküleri: “Altmış Öykü”

Dino Buzzati’nin gündelik hayatın birer yansıması olan öykülerinden oluşan, 1958’de derlediği kitabı Altmış Öykü üzerine bir yazı.

Bir Büyük Yazar ve Onun Zamansız Öyküleri: “Altmış Öykü”

Okumak, insanlığın en önemli keşiflerinden ve eylemlerinden birisi. Bu tespitime karşı çıkanlar olacaktır. Olsun. Okumanın büyüsüyle tanışmış birisi olarak, okumanın hayatıma kattıklarını deneyimlemiş birisi olarak bunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliyorum. Ben hayatımdaki çoğu iyi şeyi okumaya borçluyum. Bunu bilmek, bunu deneyimlemek beni çok mutlu ediyor. Başkaları böyle hissetmeyebilir, başkaları için okumak bu denli önem taşımayabilir. Olsun. Göreceliliğin hayatımızda çok önemli bir yeri var, bunu inkâr edemem. Herkes başka şekilde seviyor, herkes başka şekilde hayatını anlamlandırıyor. Ben hayatımı okuyarak ve yazarak anlamlandırıyorum. Bu bana büyük kıvanç veriyor.

​Bazı yazarlar var ki, bu kıvancı her okuma deneyiminizde size yaşatmayı başarırlar. Öncesinde okuduğunuz bir metni yeniden okuduğunuzda bile size o iç ferahlatan duyguyu sunabilirler. Hayata başka köşelerden bakmaya antrenman yapmak gibi. Görmemeye yemin etmişçesine ketum baktığımız şeyleri öyle imge ve metaforlarla size gösterirler ki, bu duygu, tanışmamışlık ve tekinsizlik hissi sizi sarar. Sadece o anda da kalmaz bu hissiyat. Bazı yazarlar gerçekten zamansız yazarlardır. Ne zaman metni ansanız, yeniden okusanız ya da yeni bir metnini okusanız, size bunu vadederler. Bu da size okumanın harikulade bir şey olduğunu yeniden hissettirir.

Dino Buzzati işte böyle zamansız bir yazar. Onun kaleme aldığı metinleri ne zaman okursak okuyalım bizi etkilemeye, sarsmaya, edebiyatın tüm büyülü güçlerini kullanarak bizi ummadığımız yönlerden yakalamaya devam edecek. Böyle hissediyorum. 2019 yılında yazdığım inceleme yazısındaki şu satırlar bana bu duygu yeniden anımsattı:

“Buzzati çok kıymetli bir şeyi başarır. Süslü bir dil kullanmadan, olabildiğince kaygısız bir üslupla metni kurar. Öyle ki, tüm bu kaygısızlık, keşfedildiğinde inanılmaz bir kaygı izleği bırakır okuruna. İçine dahil olduğunuz dünya, kaygı ve bulantı içerisinde geçip gitmektedir.”

​Altmış Öykü (çev.: 
Esma Fethiye Güçlü) isimli öykü derlemesi, Timaş Yayınları’nın Buzzati kitaplığına eklediği beşinci kitap. Buzzati’nin öykü dünyasına çok geniş bir çerçeveden bakma imkânı sağlayan Altmış Öykü, bir büyük yazarın on yıllar içerisinde öykü evreninin gelişimini görmek adına da kıymetli bir yapıt. Gündelik hayatın içerisinde modern toplumun getirisi olan problemleri de öykülerinde görebiliyorken, imgelerle bezeli bir anlatımla bir hükümdarlığın varisinin ömür boyu süren yolculuğuna da konuk oluyoruz. İyilik-kötülük ekseninden bürokrasinin boğuculuğuna, rüya-gerçek arasında ikilem yaşadığımız büyülü anlatımlarla da yazarın dil derinliğini gözlemleyebiliyoruz. Ve her öykü, birbiri ardına gelen her kurgu sizlere bir bütünün parçasını yapboza yerleştirme hissiyatı sunuyor.

Dino Buzatti, "La Gatta", 1963

Seneler önce okuduğum ve ilk okuduğumda vurulduğum “Yedi Kat” öyküsü, başından sonuna değin imgelerle mi yoksa gerçeklerle mi mücadele ettiğimizi tam olarak kestiremediğimiz harika bir öykü olarak bizi selamlıyor keza. Yakalandığı hastalığın en hafif evresinden en ağır evresine kadarki yolcuğu karakterimizle beraber gerilerek okuyoruz. “Telefon Grevi” öyküsünde büyük bir kaosun ortasında türlü çeşit insanın ortasında kendi sesimizi arıyoruz. “Ejderhanın Katli”nde gücün, tahakkümün sınırlarının şiddetini, mağdur ezilen ekseninde büyük bir ürpertiyle katledilen ejderhanın dumanını soluyarak yaşıyoruz. “Ekspres Tren”de zamanın göreceliğini, dört yıldır bir başına uzandığı bankta oğlunu bekleyen annenin çaresizliğinde görüyoruz. “Yolun Açılışı”nda aslında hiç olmayan bir yere giden yolun açılışını ve yola çıkanların o şehre ulaşma çabalarını, sıradan hayatlarımızın benzer dökümlerini görerek okuyoruz.

Buzzati’nin bize çabasız kurulmuş hissiyatı taşıyan öykülerinin, her birinin büyük bir düşünce gücünün ürünü olduğunu keşfetmek en başta söylediğim hazzı yaşatıyor işte. Bu sebeple diyorum ki, okumak insanlığın en büyük keşiflerinden birisi. Öyle değil mi? Bir kitap size bunu defalarca kez kanıtlıyor işte. Her bir öyküde, her bir karakterde, keza pelerinine sarınmış kapıda zamanını bekleyen ancak hiç konuşmayan karakterlerinde bile bize çok şey hissettiriyor. Güçten düşmüş ve kendi çetesinden dışlanmış bir haydut karakterin dünyadan ve çabalarından vazgeçişinde bile bize hissettireceği çok şey var Buzzati’nin. Seneler sonra, bugünkü aldığınız haz ve hissiyatla okuyacağınızın garantisi; belki de en önemlisi bu.

​İyi niyetle öneririm efendim. İyi okumalar.

0
2494
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage