07 ARALIK, PAZARTESİ, 2020

Bir Müzisyenin Müziği Anlama Rehberi: İsimsiz Metin

Türkiye’de elektronik müzik alanında yaptığı işlerle yakında takip edilen isimlerden biri olan Akın Sevgör ile sanatsal yaratımının arka planındaki düşüncelerini okura açtığı ilk kitabı İsimsiz Metin: Müzisyenin Özgür Yaratımına Dair hakkında konuştuk. 

Bir Müzisyenin Müziği Anlama Rehberi: İsimsiz Metin

Bugüne kadar yaptığı müziklerle müzik dünyasında adını sık sık andığımız müzisyen Akın Sevgör bu kez karşımıza sanatsal yaratım sürecine dair kaleme aldığı İsimsiz Metin ile çıktı. Geçtiğimiz aylarda Mylos Kitap tarafından yayımlanan bu kitap Sevgör’ün müziği anlayıp anlamdırırken çevresiyle de kurduğu ilişkiyi ele aldığı, bir bakıma kendi rehberini paylaştığı bir çalışma.

Sizi başarılı müzik kariyerinizle tanıyoruz. Yazdıklarınıza ise ilk kez İsimsiz Metin ile tanıklık ediyoruz. Sizi bu kitabı yazmaya hazırlayan sebeplerden, kitabı yazma sürecinizden bahsederek başlayalım mı?

Benim açımdan içten gelen bir şeydi. Yani öncelikli sebep, yazmaya ihtiyaç duymamdı diyebilirim. Bunun yanı sıra müzik ile ilgili kendimi sözlü olarak ifade etme fırsatı bulduğum zamanlarda hemen her şeyi birkaç cümlede söylemeye, anlatmaya çalıştığımı fark ettim. Daha geniş bir alanda, paylaşmak isteyebileceğim şeyleri daha özgürce sunabileceğimi düşündüm. Bunun yanı sıra 2016 yılında ilk albümümü yayımladığımdan beri tavsiye isteyen pek çok müzisyenle iletişim hâlinde oldum. Her birinin soruları da kendine has cevapları gerektiriyordu elbette. Yine debazı düşüncelerimi sade bir dille bir araya getirip kaleme alırsam, ister müzisyen ister dinleyici olsun müzikle alakadar olan insanların faydalanabileceği bir alternatif olabilir diye düşündüm. Yani bir şeyin doğrusunu anlatmaya çalışmak için yazılmış bir kitap değil aslında İsimsiz Metin. Daha ziyade, yorumlarımı paylaşmaya çalıştığım bir kitap.

Eserlerde “isimsiz/untitled” kullanılmasına aşinayız ama bir kitap için neden isim olarak İsimsiz Metin’i seçtiğinizi merak ediyorum.

Ben kitabı henüz isimlendirmediğim için metnin başına “isimsiz metin” diye başlık atmıştım. Yayınevine, Mylos Kitap’a yani, o şekilde gitmiş oldu. Sonradan bir isim veririz dedik. O esnada editörüm Onur (Bayrakçeken) kitap üzerinde çalışmaya başladı, tabii aradan zaman geçti, bir süre sonra isimle ilgili bir karar vermek için tekrar buluştuk. Kitabın somut içeriklerine baktığımızda müzikle ilgili olduğunu ama başka bir katmanda hayata dair soyut anlatıları da bulunduğunu fark ettik ve bu yüzden kitaba İsimsiz Metin demenin pek de fena bir fikir olmadığını düşündük. Sonuç olarak kitabın ismini İsimsiz Metin: Müzisyenin Özgür Yaratımına Dair olarak belirledik. Böylece iki farklı katmanının iki farklı başlığı olmuş oldu. Kitaba isim bulamadığım için attığım alelade bir başlığın da atılabilecek en iyi başlıklardan biri olduğu ortaya çıktı.

Akın Sevgör

Önceki röportajlarınızda belirttiğiniz üzere müziğin çocukluğunuzdan beri hayatınızda olduğunu biliyoruz peki yazıyla ilişkiniz ne zaman başladı, nasıl devam ediyor?

Yazmaya olan hevesimi müziğin aksine daha sonradan, yetişkinliğimde keşfettim. Yazmayı severdim, o ayrı, ama kitap oylumunda uzun bir metin yazmayı hiç denememiştim. Yazmaya dair en istikrarlı deneyimim yalnızca ara sıra tuttuğum günlüklerden ibaretti. Dolayısıyla İsimsiz Metin benim profesyonelce yazmakla ilgili ilk deneyimim oldu.

Önsözde “insan, yazdıkça kendini daha iyi anlıyor” diyorsunuz. Bu kitabı yazarken kendinizde neler keşfettiniz, anladınız?

Yazabilmek için çok okumam da gerekti her şeyden önce. Müziği bilmek, yapmak bir yana dursun, müzikle ilgili çok dar görüşlü yönlerimi tespit ettim. Bu durum beni bu yönlerimi törpülemeye kendime yeni şeyler katmaya itti. Hayatta kendimi konumlandırdığım ya da yer yer içinde yaşadığım dünyanın beni konumlandırdığı pozisyonları sorgulamaya fırsat buldum. Doğal olarak tüm bu sorgulama hâli ve edindiğim bolca yeni bilgi -özellikle tarih okumalarım- eğilimlerimde küçüklü büyüklü farklılıklar oluşmasına sebep oldu.

Müzikle kurduğunuz bağdan daha farklı kendinizi doğrudan anlattığınız bir bağ kuruyorsunuz karşınızdakilerle. Siz bu bağı nasıl değerlendiriyorsunuz? 

İsimsiz Metin’de anlatılan pek çok şeyi daha mekanik, akademik ya da salt bilgi vermeyi amaçlayan lisanlarla da anlatabilirsiniz aslında. Ben kitabın bundan ziyade samimi bir sohbet gibi olmasını istedim. Zaten günümüzde, insanlığın içerikle ilgilenmediği bir dünyada yaşıyoruz. Okuyucunun karşısında sade ve şeffaf bir lisan görmesinin, içerikle karşılaşma fikrine olan mesafesini daha rahat kat etmesini sağlayabileceğini düşündüm. Bu sebeple de olabildiğimce şeffaf oldum.

Müzik yaparken ve yazı yazarkenki pratiğinizi karşılaştırdığınızda çalışma yöntemlerinizde neler farklılaşıyor?

Bence her ikisi de başında duruldukça, ilgi gösterildikçe sonuç alınabilen çalışmalar. İkisi farklı alanlar olduğu için bu alanların kendi içindeki dinamiklere, kurallara, koşullara göre değişkenlik gösteren detaylar olmuştur elbette. Ama yöntem olarak değişen pek bir şey olmadı.

İsimsiz Metin için gelen yorumlar nasıl, dinleyicileriniz nasıl karşıladı?

Dinleyiciler arasında bir ses getirip getirmediğini tam olarak bilemiyorum. Sonuçta pek çok insan daha çok müzikle ilgili uğraşlarım için takip ediyor. Tebriklerini ileten, sevinen dinleyicilerim oldu elbette ama ne kadar ilgi gördü bunu ben de hâlâbilmiyorum. Sonra sonra, zaman içerisinde okuyan dinleyiciler, müzisyen arkadaşlar güzel dönüşler yaptılar.

Peki kendinizi okur olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Kitaplarla ilişkinizi nasıl tanımlarsınız?

Kitaplarla ilişkim her zaman koşullarıma göre değişkenlik gösterdi. Bir kitabın kapağını açmaya zaman bulamadığım da oluyor, okumaktan başka yapacak işimin olmadığı günler de. Şimdilerde zaten yeni çalışmalarım için tekrar kitaplarla iç içeyim.

Akın Sevgör

Sanatınızı neler besler? Örneğin bir kitaptan etkilendiğinizde bunun müzikte karşılığını bulur musunuz ya da tam tersi bir müzik sizi bir şeyler yazmaya iter mi?

İllaki okuduğum bir kitaptan maruz kalacağım bilgi hayatıma dâhil oluyor ve müzik üretimime de sirayet ediyordur. Aynı şekilde duyduğum bir müzik de yazılı çalışmalarıma etki ediyordur. Ama insanların böyle şeyleri bilinçdışı katmanlarda yaşadığını sanıyorum. Elle tutulur bir anı gelmiyor aklıma. “Bu müzikten çok etkilendim hemen şunu yazmalıyım!” yahut “Bu kitapta okuduklarımı müzikleştirmeliyim.” dediğim bir an olmadı. Her iki yönden de böyle bir şey gerçekleşmedi şimdiye kadar.

Kariyerinizde yazı ile devam eden bir yolculuk da olacak mı? Henüz çok yeni ama İsimsiz Metin’in ardılları ya da farklı türlerde üretimler konusunda neler söyleyebilirsiniz?

İkisi üzerine de çalışmalarım var. Tam anlamıyla İsimsiz Metin’in ardılı olma niteliğini taşımasa da bir deneme, bir de kurmaca metin üzerinde çalışıyorum şu sıra. Bunun yanı sıra https://theistanbulpioneers.wordpress.com/ adresinde kısa blog yazıları yazmaya başladım. Serbest bir alan. Sıkça yazamıyorum ama olsun. Ara sıra aklımı kurcalayan şeyleri yazdıkça paylaşabildiğim bir yer oldu.

- Akın Sevgör ile Burcu Dimili'nin 15 Kasım 2017 tarihinde müzik üzerine yaptığımız söyleşiye buradan ulaşabilirsiniz.

0
6906
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage