Elif Yonat Toğay ile doğanın mucizelerine vurgu yaparken okurlarını doğanın her parçasına saygı duymaya davet ettiği kitabı En Havalı Kaka Benimki üzerine söyleştik.
Doğan Egmont’tan yayımlanan En Havalı Kaka Benimki doğada önemsiz, değersiz hiçbir şey olmadığını; onun müthiş dengesini ve döngüsünü anlatan kitap bir yandan da küçücük bir böceğin bile yaşamın devamlılığında ne kadar önemli olabileceğini göstererek okurlarını doğanın her parçasına saygı duymaya davet ediyor. İngilizceden dilimize yaptığı kitap çevirilerinin yanı sıra öyküleri ve çocuklar için kaleme aldığı kitaplarıyla da tanıdığımız, günümüz çocuk edebiyatının en sevilen kalemlerinden Elif Yonat Toğay’ın kaleme aldığı bu eğlenceli kitap, okurlarını gıdıklayarak hayvanlar alemine dalıyor. Gamze Seret’in çizimleriyle renklenen kitap, sayfalarda yer alan infografiklerle okurların hayvanların bilinmeyen yönlerini keşfetmelerini sağlıyor. Kitabın yolculuğunu konuşmak için yazarı Elif Yonat Toğay ile bir araya geldik ve ona sorularımızı yönelttik.
En Havalı Kaka Benimki yeni kitabınız, adı bile çok komik ama bu fikir nereden çıktı öncelikle?
Yazmaya mecbur kaldım diyebilirim. Kitaptaki havalı kakalar ve daha fazlası, art arda karşıma çıktı. İlki, Güney Afrika’daydı. Afrika penguenlerini görmeye gittiğimiz plajda, kaya kırsıçanı denilen bir hayvanla tanıştım. Koloni hâlinde yaşıyor ve hepsi aynı yere kaka yapıyor. Bu kakalar, yüzyıllar içinde taşlaşıyor ve o taşlardan elde edilen yağ, parfüm yapımında kullanılıyor. Evet, kakadan parfüm! Aklım almadı! Ballandırarak anlatılan Afrika penguenlerinin kakası, o an itibarıyla solda sıfır kaldı benim için.
Sonra Endonezya’da Misk kedisiyle tanıştım. Kakasından kahve üretiliyor. Ve dünyanın en değerli kahvesi bu! “Yok artık!” derken, Bali’de hediyelik eşya dükkânında, fil kakasından yapılmış rengârenk kâğıtları gördüm. Gözlerime inanamadım! Ertesi yıl, Mısır’da deve kakasının işlevini öğrendim. Ve tabii Antik Mısır’ın kutsal Bok Böceği ile tanıştım. E, bir kaka kitabı yazmazsam olmazdı artık!
Kitabın içinde okurlarının belki ismini ilk defa duyacakları hayvanlar da var, nasıl bir araştırma ve hazırlık sürecinden geçti bu kitap?
En basit ya da en iyi bildiğim konuda yazacaksam bile, delice bir araştırmayla başlıyorum hep işe. Okuyorum, konunun uzmanlarıyla ya da tecrübe sahipleriyle görüşüyorum, yerinde araştırmak için geziler yapıyorum, notlar alıyorum. Bu kitap için de aynı disiplinle çalıştım. Tek fark, araştırma gezilerini önden yapmıştım bu kez. Gördüklerimden sonra okudum, araştırdım, biyolog, makine mühendisi, müzeci, ziraat mühendisi, çiftçi – şu an aklıma gelenler – konusunda uzman kişilerle görüştüm, yazıştım. Hazırlık aşaması çok uzun sürdü.
Ama kitapta şu anda, ilginç hayvan olarak, papağan balığını sayabiliriz belki, o kadar. Bahsettiğim kaya kırsıçanı, Misk kedisi gibi gerçekten ilginç hayvanları, yola çıkış nedenim olmalarına karşın, editörüm sevgili Keriman Güldiken ile uzun çalışmalarımız esnasında eledik; armudun sapı, üzüm çöpü diyebilecek çatlak seslerin önünü baştan kesmek en iyisi dedik.
Son yıllarda artık hem iklim değişikliği hem de çevre konusu çok önemli ve temel iki sorun hâline geldi. Kitabınızda aslında doğanın işleyiş ve dengesine dair önemli bilgiler paylaşıyorsunuz. Çocuklara bu bilinci daha küçük yaşta kazandırmak için ebeveyn ve öğretmenlere düşen görevler neler sizce?
Çocuk doğayı tanımalı bence. Doğanın işleyişini kendi gözleriyle deneyimlemeli. Bu, bir park ya da bahçede bile olabilir. Mevsimine/yerine göre, kuma/suya/toprağa yalın ayak basmalı… Çamurla oynamalı… Yaprak, meşe palamudu, kestane, kozalak, deniz/ağaç kabuğu toplamalı… Yalnızca kedi, köpeklerle değil, kuşlar, karıncalar, böcekler, salyangozlarla arkadaş olmalı, onları gözlemlemeli… Bir bitki yetiştirmeli… Tohumun filize/fidanın meyveye dönüşmesini izlemeli… Haşır neşir olmadığı bir şeyi sahiplenemez kimse.
Bu kitabı yazarken sizin amacınız neydi?
İnsanoğlunun, bu gezegenin efendisiymişçesine yaşama şımarıklığından acilen vazgeçmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu da ancak çok küçük yaşta farkındalık sağlanırsa gerçekleşebilir bence. Çocuklara ekosistem, doğal denge, geri dönüşüm, döngü gibi kavramları, onları kaygıya sürüklemeden, kafalarını karıştırmadan anlatan, sorgulama ve soruşturma yeteneklerini destekleyen, okumaktan zevk alacakları eğlenceli bir kitap hayal ettim ve yazdım. Bu kitabı okuduktan sonra bir böceğe ve hatta kakaya bile farklı gözle bakacak çocuğun doğaya saygı duyma olasılığının yüksek olduğuna inanıyorum.
En havalı kakanın kimin olduğu sorusunun yanıtını size sorsak, size göre kitaptaki en havalı kaka kiminki?
“Kakam elektriğe dönüşüyor, büyük mucize! Bununla yarışamaz artık hiç kimse,” diyen İnek, beni ikna etti. Ne kadar insan eliyle – ya da aklıyla demeli belki – dönüşüm geçirse de favorim İnek.
Kitabın çizimleri de bir o kadar güzel ve aynı zamanda bilgilendirici detaylar içeriyor, kitabın çizeri Gamze Seret ile çalışmak nasıldı?
Yaratma sürecinde farkında değildim ama çizer arayışına girdiğimizde anladım ki, Profesör Bokaka resmetmesi çok zor bir karakter. Birçok çizerden deneme çizimi istedik, aylarca olmadı, olmadı! Hatta bir ara umutsuzluğa kapıldım, bulamayacağız galiba diye. Sevgili Gamze’yi bu kitap sayesinde tanıdım ve tanıdığım için çok mutluyum. Son derece hevesli, çalışkan, eğlenceli, pozitif, kaprissiz ve mütevazı bir sanatçı. Hatta şimdi bunları okuyunca kızacaktır bana, o kadar mütevazı yani… Kitabı elime aldığım gün konuşuyorduk, “Hayatımın sonuna kadar sizinle çalışabilirim,” dedi. O an itibarıyla, farklı bir konumda benim için, bir dost ya da aileden biri gibi…
Çocuk kitapları yazarken özellikle hassas davrandığınız ve dikkatli olduğunuz konular var mı?
Toz pembe dünyalar yaratan ya da çocuklara neyi nasıl düşüneceklerini dikte eden kitaplardan hoşlanmıyorum. Hayatı öğreten kitapları seviyorum. Uygun biçimde anlatmak şartıyla, çocukları hayatın gerçeklerinden haberdar etmekten yanayım. Aksi hâlde, temel yaşam sorunlarıyla karşılaştıklarında nasıl başa çıkacaklar?
İyi bir çocuk kitabının önemli elementleri size göre neler?
Bana göre, öncelikle çocuğa okumayı sevdirmeli. Bunun yanı sıra, bir farkındalık yaratabiliyorsa, ufkunu genişletebiliyorsa ne âlâ!
Çocukluğunuza gitsek ve en sevdiğiniz kitap ve yazarları sorsak, şimdinin çocuklarına neler okumalarını tavsiye edersiniz?
Çocuk klasiklerinin hepsini okudum, bazılarını çok sevdim, dönüp dönüp okuduklarım var aralarında. Ama tavsiye diyorsanız eğer, “çocuğum çizgi roman okuyor” diye yakınan ebeveynler için özellikle, Tentenderim. Tenten ile tanıştığımda Üsküdar Amerikan’da hazırlık sınıfındaydım. Okulumuzun kütüphanesinde serinin tüm kitapları vardı. Cumaları iple çekerdim, birTentenalıp eve gitmek için.
Hayrandım Tenten’e. Her serüvende dünyanın başka bir yerindeydi. Öyle Almanya, Fransa falan değil, egzotik ülkeler, bambaşka kültürler. Beni maceralardan çok, Tenten’in hiçbir yerde yabancılık çekmemesi, yerli halkla anlaşması, yolunu kolayca bulmasıydı etkileyen. Tenten sayesinde farklı kültürleri merak etmeye başladım. Onun kadar olmasa da birkaç dil öğrenmek, büyüdüğümde farklı coğrafyaları, farklı kültürleri tanımak istediğime karar verdim. Yani özetle, çizgi roman da çocuğun ufkunu açabilir… Bırakalım, çocuklar sevdikleri türleri okusunlar…
Son olarak hâlihazırda üzerine çalıştığınız – çalışmakta olduğunuz kitap projeleri var mı?
Evet, yine doğa ve çevre konusunda farkındalık ve hatta duyarlılık yaratmasını umduğum bir kitap var yolda. En Havalı Kaka Benimkigibi bilimsel değil, ancak çok önemli bir soruna dikkat çeken tatlı ve farklı bir öykü. Yine Gamze Seret resimleyecek. Heyecanlıyız…