ŞÖYLE DEDİ KADIN
Şöyle dedi kadın:
Dal
Ve yüz
Su gündoğumudur
Arifin hazzı
Bir minarenin gözyaşları
“Lem”in açıklaması
Şöyle dedi kadın:
Ayrılma kapımdan
Çal
Üşüyorum ateşimden
Kal
Hazzın aslı örtümün ardında
Ateş doldur adlarımdan oluşan bir suya.
Aç
Açılışım
Fetihtir senin için.
Şöyle dedi kadın:
Seven herkes hasret kalır
Ben de özledim öğrenmeyi
Ben neresindeyim benin
Şöyle dedi kadın:
Haber ver özüne
Adımın kendisini istediğini söyle
Senin için şaşkın olduğunu
Uzun uzun dua ettiğini “ha”da
Silinmeyiş tadıp
Gittiğini.
Şöyle dedi kadın:
Beni bende ikamet ettirdin
İçiçe resimler
Şekil kayboldu şekilde
Bahşettim kendimi
Bir yıldızın parmaklarına
Işığını gönderen
Aileme
Diğer harflerinin sesi oldum
Evcil sürgünün
Hamurun olgunlaşması için ateş
Bir göz ki resimler birleşiyor aynalarında
Yazının doğuşuna dair evrak
İlk bulutun için bir deniz
Saniyelerin boğdurduğu nefsin için bir vakit
Perdeleri tırmanan kuşların uyutamadığı bir ilah
Gel
Bulursun beni
Bir denizde
Dibi ezel
Sahilleri ebed.
ONUNLA KORUNUYORUM
Şiirim yaklaştırmıyor
Çünkü sen daha yakınsın parmaklarımın göğünden.
Şiirim dilimdir
Dehşetimin dilsizliğine tutulduğumda
Ve her saniye
Senin elinden çıkan
Yıkıcı bir depremin ölüsü olduğumda.
Şiirim, bedenim
İkisi de benim
Devrimim
İkisi de krallığımın adresi
İkisi de sana açılan
Denizim.
DUA EDİYOR ŞARAPLARIM
Her şey küçülüyor
Önümde
Ne sahilimde deniz
Ne sağımda sancak
Ne kuşlarımın barınağı bahçeler
Bir vecdin sultanı oldum
Fakat dua ediyor şaraplarım
Ne bir ışık kapına doğru yükselttiğim
Ne bir sur koruyan gözlerden beni
Ne de boşuna dilediğim bir haz
O halde meylet ki
Meyledeyim
Şiddetlensin lambamın ateşi
Açık havada resmimi kaldırıyorum
Fakat yüzlerim
Çok
Vaktim yok zamanda
O halde oku beni
Harfim ben
Dillerin doğurmadığı
Ellerin keşfetmediği.
BİR ŞARKIYA AĞIT
Şöyle yazdı kadın:
İşe yarayacak bir şey yok sende
Metruk bir yolsun sen
Bir atın kuyruğuna bağlı bir sayı
Soğuk bir kabir
Ateşe terk edilmiş
Kabuğu soyulmuş bir ağaç çölde
İğnesi olmayan bir ip
Çalanın ellerini kendine çeken yanan bir kapı
Güneşin selinden titreyen bir kuş
Sessiz bir harf
Bir güvercinin gerdanlığından yitirilen kitap
Uzlette noktasını arayan yazı
Bulutlarda yüzen çıplak bir dağ
Bir kadının terk ettiği loş ayna
Bir şarkıya ağıt
Bir ipek sönmüş çınlaması
Sordum:
Nereye götürecek beni kapalı kapı
Bir omuz silkişiyle mi kurtulur adlar
Noktasından kaçar mı virgül
Veya iç çeker mi gökyüzü beynimin üzerinde.
Geri döneceğim tempoya
Annemden miras aldığım sessizliğe
Kendimi kurtaracağım seni görmekten
Ruhumu alıkoyacağım konuşmaktan
Adının
Bir harfini.
Ahmed eş-Şehavi 1960 yılında Mısır’ın Dimyat şehrinde doğdu. el-Ahram gazetesi haber dairesinde çalıştı. Haftalık Nisfu’d-dunya (Dünyanın Yarısı) dergisini çıkarttı. 1995’te UNESCO Edebiyat Ödülü’nü, 1998’de Kavafis Şiir Ödülü’nü aldı. Şiirleri Türkçe dâhil birçok dile çevrildi. Benim Adıma Bir Gökyüzü adlı kitabı, Mehmet Hakkı Suçin çevirisiyle Kırmızı Yayınları tarafından yayımlandı (2014).
Mehmet Hakkı Suçin Gazi Üniversitesi öğretim üyesi. Ulusal ve uluslararası düzeyde yabancılar için Arapça öğretim programları hazırladı. Uluslararası Arap Romanı Ödülü’ne jüri üyesi seçildi. 2012 yılından bu yana Arapça-Türkçe-Arapça Edebî Çeviri Atölyelerinin moderatörlüğünü yürütüyor. Arap edebiyatından çok sayıda kısa öykü ve şiirin çevirmenidir.