Zagor’dan Mister No’ya, Mandrake’den Kızılmaske’ye, Gordon’dan Judas’a kadar Türkiye’nin en sevilen çizgi romanlarının kapaklarına imza atmış bir isim olan Aslan Şükür üzerine bir portre yazısı.
Aslan Şükür, Akşam Gazetesi ve Hayat Dergisi’ne karikatürler çizmekle başladığı mesleğine Bakırköy’de turistik eşyaların üzerine resimler çizdiği zamanlarda tesadüf eseri çalışmalarını Yücel Köksal'ın görmesi ile çizgi roman dünyasında devam eder. Tay Yayınları'nda görevi Yücel Köksal'dan devralır, Tom Braks ve Zagor kapaklarıyla işe başlar ardından yıllarca yayınevinin çizgi roman kapaklarını çizer. İlk başladığı günden yayınevinin kapanışına kadarki süreçte Şükür, Tay Yayınları tarafından okurlarla buluşturulan hemen hemen tüm dergilerin kapak çizimlerini sonraki yıllarda tek başına hazırlar. 22 sene boyunca Zagor, Mister No, Tom Braks, Apo, Mini Ringo, Atlantis/Martin Mystere, Alaska/Ken Parker, Jeriko, Jil, Judas, Kızılmaske, Mandrake, Teksas, Tommiks, Flash Gordon gibi çizgi romanların yanı sıra Karaoğlan, Yıldırım Kemal ve Yüzbaşı Volkan gibi Türk kahramanları da çizer.
Belki de bu kapakların çizgi roman okumayı seven okurlar tarafından çok sevilmesinin sebebi Şükür’ün içinden geldiği gibi çizmesidir. Çalışmaları beğenildikçe daha çok özgürleşen Şükür, içinden geldiği gibi çizmeye devam eder. Mesela bazen kapaklarda asıl kahramanın yanında yan karakterlere de yer vererek kapaklara farklılık ve zenginlik katar. Birçok kahraman onun renkleri ve kompozisyonlarıyla okurlara sunulur ve ilgi toplar. Kapaklarda genellikle kahramanları öfke içerisinde çizer, gülümseyen insanların olduğu kapakları oldukça azdır. Çizdiği kapaklardaki kahramanların yüzlerinde, vücut hatlarında, kaslarında ve diğer uzuvlarında yaptığı gölgelendirmeler, ayrıntılar okurların zihnine kazınır. Bir de okurların dikkatini çeken diğer unsur, kapaklarda bariz farklar olanlar dışında kahramanların yüzleri birbirine benzer. Şükür’ün çizdiği kapaklar öylesine etkilidir ki çoğu zaman kapaklar içerikten daha çok okurun zihninde ve gönlünde yer eder. Bunca kapak çiziminin yanında hiçbir zaman çizgi romana girişmez Şükür, çizgi roman çizmenin zorluklarından ve bu konuya dair tutkularının olmamasından kaynaklı geri durur bu işten. Ayrıca Tay Yayınları’ndaki çizgi romanların dışında Altın, İnkılap, Kelebek ve Övün Yayınları için de çizimler yapmıştır.
Çok hızlı çalıştığı bilinen Şükür, günde kaç kapak yaptığıyla ilgili sorulan bir soruya şöyle cevap verir: "Bunun bir standardı yok aslında, sizin enerji ve istek durumunuza göre değişkenlik gösterebiliyor, ama diyebilirim ki elim bayağı hızlıdır. Hatta dünyada benim kadar yoğun çalışan kapak ressamı sayısının pek fazla olmadığını söyleyebilirim. Ben tek kapak pek yapmazdım, birkaç kapağı aynı anda çalışırdım. Özellikle Martin Mystere’da İtalyan kapaklarını örnek almıştım ama tersi durumlar da oldu. Örneğin Ferri benim Mister No’ya yaptığım bazı kapakları çok beğendiği için İtalya’da onları aynı kompozisyonla tekrar çizdi."
Almanya’da western hikâyeleri basan dergilere kapaklar, Danimarka’da bir yayınevi için James Bond kapakları gibi zaman zaman yurt dışında yayınlanan bazı çalışmalar için kapaklar çizse de genellikle çalışmalarını Türkiye’de sürdürür. Yıllarca kapakları renklendiren Şükür, 1994 yılında Basın Ressamları Derneği tarafından Türk basınına vermiş olduğu hizmetlerden ve mesleğindeki başarılardan dolayı Özel Başarı Ödülü’ne layık görülür.
Şükür’ün çizimlerinin herkes tarafından bilindiği; televizyonun olmadığı, tek eğlencenin sinema ve çizgi roman olduğu zamanlar… Yani çizgi romanın yüksek satışlara ulaştığı altın değerinde vakitler. O zamanlardan bugüne ne mi değişti? Önce televizyon girdi hayatımıza, sonra tek kanaldan çok kanala geçildi, sonra internet daha sonra başka şeyler. Böyle böyle çizgi roman giderek göz ardı edilmeye başlandı, insanların ilgileri zaman içerisinde daima değişti. Çizgili pijamayla yetişen büyükler Aslan Şükür’ü bilseler de daha sonraları birçok insan unuttu. 70 ve 80’li yıllarda parlayan çizgi romana karşı TV, sinema ve ardından internet çizgi romanın sonunu getirmiş, okurun aklını çelmiş gibi durdu daima. Çizgi romanın seyri 2000’li yılların teknolojik çılgınlığı ise işin seyrini değiştirdi. 2000 sonrasına baktığımızda dijitalleşme dergiler için dezavantajken okurların dergilerden haberdar olma ve temin edebilme aracı olarak kullanması ile beraber avantaja dönüştü. Hatta siteler, sözlükler, bloglar çizgi roman seven okurların buluşma alanı oldu. Bunda çizgi roman dergilerinin direnerek yayımlanmaya devam etmesinin etkisi ise büyük...
Kitap görselleri için bu adres kullanılmıştır.