Çocuk kitapları alanında global ölçekte kullanılan mobil kitap uygulamalarından biri olan Kidly’yi kurucu ortaklarından Yağmur Demirtutan ile konuştuk.
İstanbul Uluslararası Çocuk Edebiyatı Festivali’nde “Dijital Çocuk Edebiyatı Yayıncılığı” başlıklı oturumla festival katılımcılarıyla buluşan yerli girişim Kidly, 2021 yılının son çeyreğinde hayatımıza girerken 2022 yılında operasyonunu globale taşıdı ve kısa sürede dünyada en çok kullanılan mobil kitap uygulamalarından biri oldu. Gelin Kidly’i daha yakından tanıyalım.
Kidly’nin çocuk edebiyatı ekosistemindeki rolünü nasıl tanımlarsınız?
Kidly, çocuk edebiyatı eserlerini dijital platforma taşırken yayıncı, yaratıcı, uygulayıcı ve yapımcı rollerini üstleniyor. Çocuk edebiyatının tüm bileşenlerini bir araya getiriyor, bunu yaparken her eser özelinde tespit ettiğimiz gerekli yaratıcı ve üretici süreçlerin yapımcılığını üstleniyoruz. Ortaya çıkan eserleri, altı dil seçeneği sunan global platformumuzda yayımlayarak daha fazla okura ulaşmasına katkı sağlıyoruz.
Kidly’nin arkasındaki ekip nasıl bir yapıya sahip?
Kidly’nin kütüphanesinin arkasında, bahsettiğim “yapımcı” kimliğini karşılayan, çok dinamik ve farklı uzmanlık ve disiplinlerden beslenen bir ekip var.
Şu ana kadar tüm dünyadan yazar, illüstratör, çevirmen, seslendirme sanatçısı, editör ve çocuk gelişimi uzmanından oluşan, 200’ü aşkın profesyoneli içeren geniş bir üretim ağı kurduk. Bu ekibe ek olarak eserlerin tekil ihtiyaçlarına özel olarak, sanat tarihi, feslefe, matematik, teknoloji, iklim bilimci gibi birçok farklı konunun uzmanlarından akademik danışmanlık aldık, çoğu zaman bu uzmanları doğrudan üretim sürecine de dahil ettik.
Birçok farklı disiplin Kidly’nin yapımcı şemsiyesinin altında tek bir amaç için bir araya geldi: Çocukların dilinden konuşan, onlara bilinçli birer dünya vatandaşı olma yolunda eşlik edecek, güncel ihtiyaçlardan beslenen bir kütüphane oluşturmak.
Kidly, ürettiği ve derlediği eserleri altı dilde yayımlıyor dediniz. Burada nasıl bir lokalizasyon süreci var?
Kidly kütüphanesine Türkçe, İngilizce, İspanyolca, Portekizce ve Fransızca olarak erişilebiliyor. Şimdi Arapça lokalizasyonumuzda başladı, hatta bir kısmı yayımlandı.
İki yıldan az bir süre içerisinde, 200’den fazla kitabın lokalizasyonun çok büyük bir kısmını tamamlamıştık. Geniş bir ekibin yardımını gerektiren, çok emek isteyen bir süreçti. Çevirmenlerimizin çocuk edebiyatı alanında eser üreten ya da bu alanda çeviri yapan profesyoneller olmasına çok dikkat ettik. Yine seslendirme sanatçılarımız, ana dilinde, ağırlıklı olarak “karakter seslendirmesi” yapan sanatçılardı. Bu üretici ekibe her dil özelinde ayrı tahsis edilmiş proofreader ve prooflistener’lar eşlik etti.
Sonuç olarak yayın yaptığımız tüm dillerde, okurların keyifle okuyup dinleyebilecekleri otantik bir kütüphane hazırlamış olduk.
Ancak lokalizasyon sürecinin en çok içimize sinen ve bizi heyecanlandıran kısmı, bu dil ve ülkelerin Kidly kütüphanesi üzerindeki kültürel etkileri oldu. Kidly’nin ulaşılabilir olduğu her coğrafyaya özel kültürel zenginlikleri ve farklılıkları kütüphanemize yansıdı. Kapsayıcı, farklılıkları kutlayan ve bu zenginliği okurları ile paylaşan bir içerik yapısına sahip olmamız bizi çok mutlu ediyor.
Basılı ve dijital yayınların birbirini nasıl beslediğini düşünüyorsunuz? Bu iki format arasındaki farklar Kidly’nin stratejilerini nasıl etkiliyor?
Önce teknik tarafından bahsedeyim: Kidly’nin okur trafiğinin %80’i, tahmin edilenin aksine tabletlerden değil mobil telefonlardan geliyor. Dolayısıyla çok küçük bir alana iyi bir görsel ve metin konumlanması yapmamız gerekiyor.
Kidly’den önce dünyada bu alanda yayın yapan birkaç uygulama vardı. Hemen hemen hepsi basılı kitapların “pdf” versiyonlarını yayımlıyorlardı. Hâliyle mobil ölçülere uygun olmayan bir okuma deneyimi sunmuş oluyorlardı.
“İş başa düştü” dedik ve kendi teknik standartlarımızı kendimiz belirledik. Öncelikle şunu unutmadık: Telefonlar artık dikey kullanılıyor. Sonrasında bu dikey alanda ve farklı cihaz ölçülerinde, en iyi okuma deneyimini nasıl sağlayacağımız hakkında epeyce çalışma yaptık. Sanat yönetmenlerimizin bu konuda harika bir iş çıkardığını düşünüyorum, zira Kidly’nin standartları, resimli kitaplarda dijital yayıncılığın standartları hâline geldi.
Basılı bir kitabın Kidly’ye eklendiğinde deneyiminden hiçbir şey kaybetmediği ve okurlarını çok mutlu ettiği kadar, Kidly için üretilen dijital bir kitabın basılı versiyonu yayımlandığında da okurlar tarafından çok sevildi, sahiplenildi.
Sonuç olarak hem her iki mecraya da yeni okur kazandırma hem de okuyucuya entegre bir okuma & dinleme deneyimi sunma konusunda, basılı kitaplarla iki taraf için de besleyici bir bağ kurabildiğimizi düşünüyoruz.
Bu benzerlik ve farklılıklar dışında, dijital formatların yaratıcı süreçlere ve sektöre sağladığı avantajları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dijital yayıncılığın en büyük avantajı, veri bilimine olanak tanıması. Kidly’nin dünya çapındaki indirilme sayısı 3 milyonu geçti, şu ana kadar 15 milyondan fazla kitap okundu. Bu kullanım Kidly’yi aynı zamanda muhteşem bir iç görü kaynağına dönüştürüyor.
Örneğin bir kitabın spesifik bir sayfasında çok okur kaybettiğimizde bunu hemen fark ediyor ve düzenlemeye olanak sağlıyoruz. Hangi kapakların daha çok ilgi çektiği bilgisine, hangi resimlemelerin çocuklar tarafından çok sevildiğine, yaş grupları özelinde en çok ihtiyaç duyulan konulara, okuma saatlerine ve bunun gibi bizi yaratıcılık sürecimizde besleyecek birçok iç görüye sahibiz.
Bu iç görü ve istatiksel verileri de Kidly ile birlikte çalıştığımız yazar, çizer ve telif sahipleri ile geri bildirim olarak sürekli paylaşıyoruz. Bu sayede hep birlikte, her zaman daha iyiye giden bir üretim sürecimiz oluyor. Veriden beslenen bu bilgilerin sadece Kidly için değil, tüm sektör için yol gösterici olduğunu görmek bizi çok motive ediyor.