Margaret Atwood’un tüm dünyada büyük yankı uyandıran romanı Damızlık Kızın Öyküsü, Ahitler’le devam ediyor. Nisan ayının ilk haftası Doğan Kitap tarafından Türkçede yayımlanacak romandan bir bölümü sizlerle paylaşıyoruz.
“Ütopya” ve “distopya” kavramlarını birleştirerek “üstopya” adını verdiği kendine özgü bilimkurgu türündeki romanlarıyla tanınan Margaret Atwood’un milyonlarca okura ulaşan, dizi uyarlaması ile de tüm dünyada fenomen hâline gelen romanı Damızlık Kızın Öyküsü’nün hikâyesi Ahitlerile devam ediyor. Kitap, nisan ayının ilk haftası Canan Sılay’ın çevirisiyle Doğan Kitap tarafından yayımlanacak.
2019 Booker Ödülü’nün de sahibi olan Ahitler’i Gilead rejimini “içeriden” yıkmaya çalışan Lydia Teyze’nin, rejimden kaçışın simgesi olan Nicole Bebeğin ve onun kız kardeşi Agnes’in mücadele günlükleri oluşturuyor. Kadınlar, bu kez Duvar’a, işkenceye, ölüme rağmen zekâları, kurnazlıkları ve cesaretleri ile özgürlüğe kaçışı örgütlüyorlar. Totaliter Gilead rejimi yıkılırken, geriye tüm kadınlar için, gelecek için bir kurtuluş vasiyeti kalıyor: Özgürlük duvarın ardındadır!
Ahitler’den bir kesit:
Elizabeth, Helena ve ben bu bilgiyi hazmetmeye çalışırken, bir süre sessizlik oldu. Az önce, “Sizden daha büyük bir güce şükranlarınızı sunmak için…” derken kendini mi kastediyordu? “Yardımcı olacağımıza emin olabilirsiniz” dedim, nihayet. “Ama bunun için çok çalışmak gerekiyor; zira kadınlara uzun zamandan beri, hem mesleki hem de sosyal yaşamlarında erkeklerle eşit olabilecekleri söylendi. Bu… (doğru kelimeyi bulmaya çalıştım) ayrımcılığı sevinerek karşılamayacaklardır.”
“Kadınlara eşitlik sözü vermek en başından bir zalimlikti” dedi Judd, “zira, doğaları gereği, kadınlar bu eşitliğe asla sahip olamazlar. Şimdiden onların beklentilerini düşürmek için çalışmalara başladık, merhametli yaklaşımımızın bir göstergesi olarak.”
Bu çalışmaların neler olduğunu sormak istemedim. Bana uyguladıkları yöntemlere benzer şeyler miydi? Kumandan Judd’un kendine yeniden kahve doldurmasını bekledik.
“Tabii, kadınlar için yeni kanunlar vs. hazırlamanız gerekiyor” dedi. Sizlere bir bütçe, çalışmalarınızı yürütmeniz için bir üs, ve bir kadın yurdu tahsis edilecek. Sizin için, el koyduğumuz üniversitelerden birinin yüksek duvarlarla çevrili yerleşkesinde, eskiden öğrenci yatakhanelerinin olduğu binayı uygun gördük. Fazla değişiklik yapmaya gerek kalmayacak. Orada rahat edeceğinize eminim.”
Burada bir risk alıp, “Eğer kadınlar için ayrı bir çevre olacaksa” dedim, “bu tamamen özel bir bölge olmalı. O bölge tamamen kadınların yönetiminde olmalı. Çok gerekli olmadığı sürece, bize ayrılan alanın hudutları içine erkekler girmemeli, ve bizim uygulayacağımız yöntemler sorgulanmamalı. Sadece elde edeceğimiz sonuçlara göre değerlendirilmeliyiz. Tabii ki gerektiği zaman yetkililere rapor vermek şartıyla.”
Kumandan beni ölçüp biçen bir bakışla süzdü. Sonra ellerini açıp avuç içlerini gösterdi: “Carte blanche” (tam yetki) dedi. “Makul ölçüler ve bütçe dahilinde. Ve tabii ki, benim nihai onayıma tabi olarak.”
Elizabeth ile Helena’ya baktım, ve kıskanç bir hayranlık gördüm yüzlerinde. Onların istemeye cesaret edemeyecekleri kadar büyük bir yetki talep etmiş, ve kazanmıştım. “Tabii ki” dedim Kumandan Judd’a.
“Ben bunun akıllıca olduğunu düşünmüyorum” dedi Vidala. “Kadınların işlerini o derece bağımsız yürütmeleri doğru olmaz. Kadınlar zayıf varlıklardır. En güçlü olanları bile…”
Kumandan Judd, Vidala’nın sözünü kesti. “Erkeklerin, kadınların dünyasındaki küçük ve önemsiz ayrıntılara kafa yormaktan daha önemli işleri vardır. Bu ayrıntıları halledecek yetenekli kadınlar mutlaka olmalı” diyerek, bana doğru kafasını salladı. Vidala bana nefret dolu bir bakış attı. “Gilead kadınları size müteşekkir olacaklardır” diye devam etti Judd. “Geçmişte birçok rejim bu işleri kötü yönetti. Çok nahoş, çok yıkıcı bir şekilde yönettiler! Eğer şimdi siz başarısızlık gösterirseniz, tüm kadınların ümidini boşa çıkarmış olursunuz. Havva Ana’nın boşa çıkardığı gibi. Artık sizi, aranızda konuşup düşünmeniz için baş başa bırakıyorum.”
Ve böylece başladık.