Teması modern hayatın zorlukları, insan ilişkileri, paranoyalar, kısır döngüler olan ve farklı bir anlatım tarzıyla oluşturulan 16 öykü. Geçtiğimiz ay okuyucuyla buluşan Arda Kıpçak'ın ilk kitabı Değişik Öyküler üzerine bir inceleme.
Edebiyatta deneysellik denince alışılmışın dışında anlatım biçimleriyle oluşturulmuş, okunası güç metinler akla gelir. Başka bir ifadeyle deneysel metinler, geleneksel edebiyatla bağlarını koparmış metinlerdir. Haldun Taner'in Ayışığında "Çalışkur" öyküsü, Türk edebiyatında kurgu ve anlatım olarak modern tekniklerle kurulmuş deneysel metin örnekleri arasında yer alır. Akademisyen Nesrin Mengi’nin bu ifadelerinde üzerinde durduğu ve altını çizdiği “deneysel biçimcilik” edebiyatta gerçeklik üzerine farklı bakış açıları ortaya koymuştur ve özellikle postmodernizmin edebiyattaki yansımalarından büyük ölçüde etkilenmiş, birçok, deneysel edebiyatçı aynı zamanda postmodernist bir çizgide yazmışlardır.
Çeşitli kültür sanat ve edebiyat dergilerinde öyküleri ve kuramsal yazılarıyla tanıdığımız yazar Arda Kıpçak öykülerini tam da bahsini ettiğimiz “deneysel biçimcilik” çizgisine oturtmuş. Yazar, parçalılık, pastiş, metinlerarasılık, meta kurgu, ironi ve parodi gibi özelliklerinden yararlanarak, genellikle parçalılığın öne çıktığı, kronolojik ilerlemeyen, zamanda ileri geri sıçramalar yapan anlatıların olduğu öykülerini (Tanıktan Soruldu, Niyet, Art Brut ve Değişik..) topladığı Değişik adlı ilk kitabıyla (Vapur Yayınları) daha da dikkat çekeceğe benziyor.
Yazarın öykülerine genel olarak modern hayatın zorlukları, insan ilişkileri, yabancılaşma, yaşam, ölüm ve anlamsızlık (anlayamama, anlaşılamama) gibi modernist temalar hâkim. Bu temaların işlenmesinde, büyükşehirde doğup büyümüş ama çevresine bir türlü uyum sağlayamamış karakterler -Oğuz Atayvari Tutunamayanlar- tercih edilmiş, bilinç akışı tekniğinin kullanımlarından biri olan (Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam romanındakine benzer) karakterlerin kafalarının içindekilerin olduğu gibi aktarılması esas alınmış görünüyor.
Öykülerde ironiden faydalanılarak esprili bir dil kullanılmış yazar ve Abidin’in Üretim Kabızlığı öyküsünde bu ironik, esprili dil ve absürt anlatım zirve yapıyor. Arda Kıpçak, metinleri, okuma faaliyetini “yeniden yazım” olarak gören, okur odaklı yaklaşımı benimsenerek yazmış; böylece yazar, okuru metne dahil etmekle ve metni de anlatıcı ile okur arasında bir nevi oyuna dönüştürmüş. Öykülerde meta kurgu ya da üst kurmaca ile okura, metnin kurgusal gerçekliğini fark ettirip unutturarak okuma faaliyetinin kurgusallığı sürekli hatırlatılıyor. Öyküler, bu bakımdan özellikle yenilik arayışındaki okuyucu kitlesinin ilgisini çekecek nitelikte denilebilir. Ayrıca yazar öykülerinde abartı ve kabalıktan uzak, zekâya dayalı mizahı ve ironiyi önceleyen bir anlayışla gerçeklik ve onun algılanışı konusunda “değişik” bir bakış açısı ortaya koyarken öykünün biçiminde de bir "deneme" gerçekleştiriyor.
Hikâye edilebilecek konuların, olay veya ilişkilerin ya da genel olarak içeriğin sınırlı olması sebebiyle; aynı şeyleri (hatta zaman zaman klişeleri) farklı şekilde anlatmak adına biçime yönelik deneysel bir yaklaşıma yer veriyor yazar Değişik’te. Farklı edebi türleri ve yazın formlarını bir araya getirerek yapılan pastişler: Curriculum Vitae, Aldırmak ya da Aldırmamak, Kürtaj, Yaz Kızım ve Olup Olup Dirilen Adam öykülerinde sırasıyla; özgeçmiş, tiyatro oyunu, röportaj, duruşma tutanağı ve blog yazısı formuna sahip olduğundan buna örnek olarak gösterilebilir.
Özellikle büyülü gerçekçilik tarzında olan Çocuk Oyunu ile Gündüz Düşü, Tanıktan Soruldu, Yaz Kızım, Tercih Meselesi öykülerinde toplumsal, kültürel ve konvansiyonel eleştiriler dikkat çekiyor.
Öyküler, absürt olmaları bakımından ilk okuyuşta zor anlaşılır gibi görünseler de çok katmanlı yapıdalar. Birçok yazar, düşünür ve metne göndermeler ile metinlerarası bağlantılar kuran yazar bu sayede okurun her okuyuşta yeni şeyler keşfetmesinin de önünü açıyor ve özgün bir biçimin kullanılmasıyla, monotonlaşmış içeriğe okuyucuya haz verme kabiliyeti kazandırıyor.
Görseller: Kim Høltermand