Byung-Chul Han’ın modern bilgi çağında geleneksel hikâye anlatıcılığının dönüşümünü derinlemesine ele aldığı kitabı Anlatının Krizi üzerine bir yazı.
Byung-Chul Han, Güney Koreli bir filozof ve kültür kuramcı. Berlin’deki Universität der Künste’de felsefe ve kültür çalışmaları profesörü olarak görev yapmakta. Han, Avrupa’da en çok okunan filozoflardan biri olup, alanında yirmiden fazla kitabın da yazarı. Han’ın çalışmaları, okuruna, çağdaş toplumun çeşitli yönlerini ele alan geniş bir tema yelpazesi sunuyor ve çalışmaları genellikle toplumsal değişimlerin birey üzerindeki etkilerini sorguluyor. Örneğin The Burnout Society (Yorgunluk Toplumu) adlı kitabında modern toplumda bireylerin nasıl tükenmişlik ve yorgunluk yaşadıklarını analiz ederken, The Transparency Society (Şeffaflık Toplumu) eserinde modern dijital çağın şeffaflık taleplerini ve bunun toplumsal etkilerini ele alıyor. Agony of Eros (Eros’un Agonisi) adlı kitabında ise aşk ve arzunun modern toplumda nasıl bir dönüşüm geçirdiğini tartışıyor.
Düşünürün öne sürdüğü fikirler bazen çok tartışmalı olsa bile, Han’ın kendine özgü bir üslubu ve düşünce tarzı olduğu konusunda fikir birliği mevcut. Çalışmaları genellikle kısa ve özlü ifadelerden oluşuyor ve bu da okuyucuları derinlemesine düşünmeye sevk ediyor. Han, ayrıca günümüzün belki en popüler meselelerinin başında gelen dijitalleşmenin birey üzerindeki etkilerini inceliyor; gerçekliğin çoğunlukla bilgi üzerinden algılandığını ve bunun da fiziksel gerçeklikle temasın kaybına yol açtığını savunuyor. Özetle, modern dünyanın verili kodlarıyla günbegün yalnızlaşmamız ve anlam kaybına uğramamız arasındaki ilişkiyi deşifre ediyor.
Byung-Chul Han’ın geçtiğimiz aylarda Ketebe etiketiyle Türkçede Murat Erşen'in çevirisiyle yayımlanan Die Krise der Narration (Anlatının Krizi) adlı eseri, modern bilgi çağında geleneksel hikâye anlatıcılığının geldiği noktaları inceliyor. Han, bu hususta net bir gerilemenin oluştuğu fikrinde. Han’a göre, çevremizin anlatılarla dolu olmasına rağmen, modern toplumlar olarak gerçek hikâye anlatma özünü kaybettik. Modern hikâye anlatıcılığının insanları birleştirmek ve topluluklar oluşturmak yerine daha çok veri ve bilgi yayma amacına hizmet ediyor. İşte Han bunu “karşı-anlatılaştırma” olarak tanımlıyor.
Han, iki tür hikâye anlatıcılığı arasında ayrım yapıyor: Bugün yaygın olan ve daha yüzeysel bilgi paylaşımını ifade eden “storytelling” ile bireyler ve toplumlar arasında daha derin ve anlamlı bağlantılar kuran “erzählen” (Almancada hikâye anlatmak). Twitter veya X, Facebook, Instagram gibi dijital platformların, hikâye anlatıcılığını bağlam veya derinlik olmadan sadece veri noktalarına indirgemesi Han’ın tezlerini destekler nitelikte. Ayrıca Han, modern toplumun bilgiye odaklanmasının hikâyelerin “aurasını” kaybetmesine yol açtığını vurguluyor. Bu “de-aura-izasyon,” hikâyelerin bir zamanlar sahip oldukları büyülü ve hayal gücünü harekete geçiren özelliklerini yitirdiği anlamına geliyor. Bunun yerine, hikâyeler ticarileştirilmiş ve araçsallaştırılmış, toplumsal amaçlar yerine ticari amaçlara hizmet eder hâle geliyor. Han, geleneksel hikâye anlatıcılığının iyileştirici bir etkisi olduğunu ve bunun günümüzün veri odaklı dünyasında kaybolduğunu ileri sürüyor. Han, kapitalizmin hikâye anlatıcılığını nasıl sahiplendiğini ve onu hikâye anlatıcılığından “hikâye satışı” hâline dönüştürdüğünü de dile getiriyor. Dolayısıyla bu değişim, anlatıları reklam ve tüketicilik araçlarına dönüştürmüş ve onların toplumsal rolünü daha da aşındırmış oluyor.
Özetle, Anlatının Krizi, modern dijital çağda hikâye anlatıcılığının dönüşümünü derinlemesine ele alan, hacimsiz gibi gözüken fakat derin bir eser. Han, modern teknoloji ve sosyal medyanın getirdiği atomizasyon ve yüzeyselliğe karşı daha anlamlı ve bağlayıcı anlatı formlarına geri dönülmesini ön plana çıkarıyor. Sonuç olarak, Byung-Chul Han’ın diğer çalışmaları gibi Anlatının Krizi de modern toplumun çeşitli yönlerini ele alarak, bireylerin bu değişen dünyada nasıl etkilendiğini derinlemesine analiz ediyor. Han’ın eserleri, ele aldığı temalar ve özgün yaklaşımı ile çağdaş felsefede önemli bir yer tutmakta… Anlatının Krizi, filozofla hâlâ tanışmamış olan okurlar için güzel bir başlangıç eseri olabilir… İyi okumalar.