Henüz okumamış olan okura duyurulur. Küçük Prens kitabıyla bildiğiniz Antoine de Saint-Exupéry’i Gece Uçuşu kitabıyla da sevebilme ihtimaliniz oldukça yüksek. 1931 yılında Femina Ödülü’nü alan, 1939 yılında sinemaya uyarlanan Gece Uçuşu, Antoine de Saint-Exupéry’nin yaşamından da izler taşırken, edebi değeri yüksek bir serüven vaat ediyor.
Son zamanlarda farklı yayınevlerinin farklı çevirilerle ilgi gösterdiği Gece Uçuşu kitabının şimdilerde en yeni çıkanı, şarap gibi yıllanmış Bertan Onaran Türkçesi ve Remzi Kitabevi etiketiyle raflardaki yerini aldı. Bu demlenmiş güzel Türkçe ile yazarın kalemi birleşince, daha ilk sayfadan şiirli bir dilin coğrafyasına kurulan sihirli bir dünyaya adımınızı atmış oluyorsunuz.
“Öndeki bir doruktan kar fışkırdı: tam bir kar volkanı. Sonra, az sağdaki ikinci bir doruktan. Böylece, bütün doruklar, görünmeyen bir koşucu gelip hepsini yakıyormuş gibi, birbiri ardından tutuştu. İşte o zaman, pilotun çevresini kuşatan dağlar ilk hava dalgasıyla sarsıldılar.” ... Göze sokmadan, söyleyiveren, o arada az konuşup çok şey söylemiş oluveren bir dil bu. Sihirli dünya ise bilindik kara parçalarından ya da denizlerden çok başka, bulutların ekvator olduğu bir coğrafyada konumlanmakta. Dağların ve karların toza parçalanıp savrulduğu, bulutların üstündeki bölgenin altındakilerden belki de daha güvenli olduğu bir sihirli şiirli dünya...
1931 yılında Femina Ödülü’nü alan, 1939 yılında sinemaya uyarlanan Gece Uçuşu, Antoine de Saint-Exupéry’nin yaşamından da büyük ölçüde izler taşımakta. Yazarın Arjantin’deki, daha da doğrusu göklerdeki deneyimleriyle beslenmiş olan bu novella, roman genel zamanı olarak sivil havacılığın başlangıç tarihine kurulurken, yönetici ve pilotlardan oluşan kahramanlarının bu tarihin içindeki etkisine de dikkat çekiyor. Roman olay zamanı neredeyse bir gün ve geceden ibaret olan kitabın kahramanların kahramanlığı ise tartışılır. Yazar kalemini olumlu bir önyargıyla tutmamış. Sivil havacılığın kuruluşunda rol oynayan, gece uçuşlarını sisteme dahil ederek öncülük üstlenmiş Şef Riviére, fazlasıyla Riviére’nin etkisi altında kalan Müfettiş Romineau, Pilot Fabien gibi adı verilen veya adsız başka bir dolu kahramanı çizerken karakter analizi gerektirecek ayrıntılara hatta iç hesaplaşmalara yer vermiş.
Riviére’nin sistemin hatasız yürümesi için uyguladığı katı, kaskatı yöntemlere ilişkin, hikâye boyunca yaptığı vicdan hesabı örneğin, hem karakter analizi yapma hem de yazar tarafsızlığını inceleme açısından iyi bir edebiyat örneği. Son sayfaya vardığınızda bu kahraman için gerçekten kahraman mı değil mi karar veremiyorsunuz, pilotlara ve emri altında çalışanlara karşı takındığı merhametsiz tutumuna öfkelenseniz mi ya da yalnızca kızmakla mı kalsanız ya da onu anlasanız mı bilemiyorsunuz mesela. “Ben biraz daha haktanır davransam, her gece uçuşu ölümle sonuçlanacak” diyor Riviére genel vicdan muhasebesinde, ya da “Böylece sertçe onu değil, belki sorumlu olmadığı ama yine de onun aracılığıyla gelen kötülüğü kovdum” diye düşünüyor kestiği bir cezadan sonra. Anlamak affetmektir biraz da. Affetmeğe emin olamıyorsunuz... Edemiyorsunuz büyük çoğunlukla sonunda da ama okur olarak böyle bir sürece katılmak başlı başına bir deneyim, lezzet. Diğer kahramanlar da karakter ayrıntıları ve hikâye içinde verdikleri kararlarla üzerinizde böyle değişken duygu türü tetiklemelerine sebep oluyor. Okurun bu lezzetli anlatının o yönden de tadını çıkarmak için tetikte olmasında fayda var. Ve bu kısa hikâye ama büyük romanın önsözünü yazmış olan Andre Gide’in “biz” dediklerinden olmaya niyet etmeye.
“Biz, epeyce yetenekli kişilerce yazılmış, ama gerçek serüven adamları ile gerçek savaşçıları gülümseten bir sürü savaş ya da serüven romanı okuduk. Edebi değerine de hayran olduğum bu anlatı, ayrıca, bir belge niteliğinde ve hiç umulmadık biçimde bir araya gelen bu nitelik, olağanüstü bir önem kazandırıyor Gece Uçuşu’na.”
Gece Uçuşu
Antoine de Saint-Exupéry
Çev.: Bertan Onaran
Remzi Kitabevi
10 TL
Kullanılan resimler Jim Darling'e aittir.