Dünya basınında yer alan edebiyat haberleri derlememizde bu ay da farklı coğraflardan haberler yer alıyor. "Şairler Şairleri Çeviriyor" projesi, Hindistan'da Dal gölünün kenarına kurulan bir kütüphane kitaplığı, yazarların iyi güldüğü yedi anı ve daha nicesi...
Şiir Sanattan Ötedir
Bir yıldan uzun bir süredir Doğu Asyalı ve Alman şairler 280 şiir çevirisini tamamlamak için birlikte çalışıyorlar. Böylelikle Doğu Asya şiir geleneği ve temaları hakkında yeni bir bakış açısı geliştirilmesi de hedefleniyor. Bu çalışmalar “Şairler Şairleri çeviriyor” projesi çerçevesinde yürütülüyor. Proje, Berlin merkezli Literaturwerkstatt tarafından ilk olarak 2002 yılında tasarlandı. Projeye dahil olan şairler yaşadıkları deneyimin güzelliğinin yanı sıra genellikle şiirlerin çeviriler sürecinde içerik kaybına uğradığını hatırlatarak bu çalışmalar sırasındaysa bilakis farklı kültürlerin tanışma şansı bulduğunu, böylelikle genel olarak bir kültürel genişleme sağlandığını vurguluyorlar.
Dilbilimcilerin de dahil olduğu çalışmalarda çevirinin dilbilimsel uyumluluğu da dikkate alınıyor. Bugüne dek yapılan çalışmalar sonucu karşılıklı çevirilerin yer aldığı 13 kitap yayımlandı.
Doğu Asya çalışmalarında toplam 51 şair 20 dilden çeviri yapıyor. Buna göre 17 Alman şair, Hindistan, Bangladeş, Pakistan ve Sri Lankalı meslektaşlarıyla birlikte çalışıyor.
Deutsche Welt
Keşmir’de Kitap ve Kafe
Hindistan’nın Keşmir eyaletine bağlı Dal gölündeki minik bir adada açılan göl manzaralı bir kitabevi turistlerden büyük ilgi görüyor. Dal gölü, sıradağlarla çevrili bir bölgenin ortasında yer alıyor ve yerliler arasında “Srinagar’ın mücevheri” olarak adlandırılıyor. İşte böylesi güzel bir manzaraya nazır yaklaşık 80 bin çeşit barındıran kitabevi, bir de kafeye sahip olduğunda ister istemez görülmesi ve denenmesi gereken bir mekân niteliği kazanıyor. Kafede bin 500 kitaplık bir açık kütüphane ve ücretsiz internet bağlantısı da bulunduğu düşünüldüğünde, mekân kitapseverler için cennet niteliği ortaya koyuyor.
Bir kitabevinde niye kütüphane bulunur? Kitabevi sahibi Şeyh Aijaz bu soruya şaşırtıcı bir yanıt veriyor: “Gençlerin çoğu kitabevindeki kitaplardan satın alabilecek bütçelere sahip değiller. Onlara buraya gelip ücretsiz kitap okuma fırsatı sunuyoruz.” Aijaz Ailesi Hindistan’ın en büyük ve eski yayınevlerinden birinin sahibi zaten, ve Şeyh Aijaz bu ailenin beşinci kuşağı…
Kitabevinde Hindistan tarihine ve coğrafyasına ait kitaplar ve gezi rehberleri de bulunuyor. Kütüphanede ise Kur’an, İncil ve Hindu metinlerinin yanı sıra psikolojiden felsefeye çok sayıda sosyal bilimler alanında kaynak kitap da yer alıyor.
BBC
Yazarların Son ve İyi Güldüğü Yedi Anı
Bir yazar, “Dikkatli ol, roman karakterim olmak üzeresin” derse dikkatli olun. Çünkü yazarlar bazen gerçekten çok can sıkıcı olabiliyorlar bu konuda. Geçmişteki yazarların öfkeli mektuplarında yer alan küstah vecizelerden günümüz yazarlarının zehirli ve komik tweet’lerine, bu noktada pek bir değişimin olmadığını kabul etmek gerekiyor.
Elbette kişinin mesleği insanları gözlemleyip onları inandırıcı bir şekilde öyküleştirmek olunca o kişi ister istemez sıra dışı başarılı bir gözlemci oluyor. Tabii kişi aynı anda hem iyi bir gözlemci hem de iyi bir mizahçı olabilir. Jane Austen’in Gurur ve Önyargı’da isabetle vurguladığı üzere, “Ne için yaşıyoruz, komşularımızı eğlendirmek ve sıramız gelince onlara gülmek için mi?” Elbette çevrenizdekilerin ne kadar antika olduklarının kaydını tutuyorsanız, günü gelince onları kullanırsınız. Eğer yazarların içe kapanık ve sessiz kişiler olduklarını düşünüyorsanız, kesinlikle büyük bir yanılgı içindesiniz. Alaycı olamayacak kadar ciddi olduklarını sanıyorsanız, yanılgınız çok daha büyük demektir. Çoğu sizi güldürürken son gülen olmaya özen göstermektedir. İşte size tarihten yedi vaka:
1. William Goldman’ın S. Morgenstern’i
William Goldman Prenses Gelin’i “S. Morgenstern’in eski bir eserinin özeti” olarak sunmuştur. Oysa S. Morgenstern diye birisi hiç olmamıştır. Eğer Morgenstern’i araştırdıysanız Goldman sizi kandırmış demektir.
2. C.S. Lewis’in Aslan, Cadı ve Gardırop'undaki Kuzu Postu
Popüler bir şehir efsanesine göre C. S. Lewis Aslan, Cadı ve Gardırop kitabına sırf Tolkien “İyi bir fantastik romanda mutlaka bir kuzu postu olmalıdır,” dediği için bir kuzu postu koydu. Bu söylencenin kaynağı muhtemelen Tolkien’ın “Önemsiz bir örnek olarak masalınızda elektrikli sokak lambalarına ve seri üretim ürünü diğer nesnelere yer vermemek (bu anlamdaki) ‘kaçış’tır” sözü. Tabii ki Aslan, Cadı ve Gardırop günümüzün en tanınmış fantastik yapıtlarından biridir.
3. Theodor Geisel’in Babası Doktor Olmasını İstiyordu. Böylece Geisel Dr. Seuss oldu
Theodor Geisel’in babası, oğlunun tıp kariyeri yapmasını istiyordu ancak o yazar olmayı seçti. Hem de çocuk edebiyatında oldukça tanınmış bir yazar oldu, gerçekten. Babasının hayallerini gerçekleştirmek içinse “Dr. Seuss” mahlasını kullanmış görünüyor. Böylece tarihin en ünlü doktorlarından biri olmayı bile başardı.
4. Erkek Adıyla Yazan Kadınlar
Kadın yazarların ciddiye alınması tarih boyunca ne yazık ki pek kolay olmamıştır. Tabii onların zamanında daha da zordu, kuşkusuz, ne de olsa kadınlar köpeklerle birlikte üniversiteye alınmayan kesimi oluşturuyordu. Bugün biz onları gerçek adlarıyla biliyoruz ancak o zamanların yayıncıları onları erkek olarak tanıyıp yayımladırlar. Kimler yok ki aralarında… Brontë kardeşler, Louisa May Alcott, Amantine Lucile Aurore Dupin, Mary Ann Evans, hep erkek mahlaslarla yazdılar… Günümüzde farklı mı? J.K. Rowling "J.K." kısaltmasını erkek çocuklarını hesaba katarak benimsedi. Göbek adı da olmadığı için büyükannesi Kathleen’in adını göbek adı olarak kullanmaya karar verdi.
5. Jonathan Swift’in John Partridge’e Yaptığı 1 Nisan Şakası
Heccav Jonathan Swift astrolog John Patridge’in ölümüne ilişkin bir “kehanette bulunmak” üzere “Isaac Bickerstaff" diye bir mahlas kullandı. Kehanetler'ini 1 Nisan’da yayımlatarak Patridge’e meydan okudu! Takipçileri o kadar etkilendiler ki, astroloğun penceresinin önüne gelip ağıtlar yaktılar. Doğrusu o gece Patridge de uyuyamadı!
6. Hemingway’in Faulkner’a Yanıtı
Ernest Hemingway ve William Faulkner bugün yaşasalardı kesin Twitter polemikleriyle ünlenirlerdi. Doğrusu bu ikili için Twitter bile “fazlana akım” kalırdı. Aralarındaki eğlenceli atışmalardan bir örnek vermek gerekirse, Faulkner’ın Hemingway’e ilişkin “Okurları sözlüğe bakmak zorunda bırakacak tek bir sözcük bile kullandığı görülmemiştir,” eleştirisine aldığı yanıtı hatırlamak yeterli: “Zavallı Faulkner. Büyük hissiyatın büyük sözcüklerden çıktığını sanıyor!”
7. İthaflar
Kitap ithafları ayrı bir âlem tabii, bir yazarla pek uğraşılmaması gerektiğini açıkça ortaya koyuyorlar… İşte birkaç örnek:
"Colin Firth için: Gerçekten müthiş bir adamsın, ama ben evliyim, bence sadece arkadaş olmalıyız." – Austenland, Shannon Hale.
"Eşim Marganit ile çocuklarım Ella Rose ve Daniel Adam’a… Onlar olmasa bu kitap iki yıl önce tamamlanmış olurdu." —An Introduction To Algebraic Topology (Cebirsel Topolojiye Giriş) Joseph J. Rotman.
"Sevgili okurlarıma: En heyecanlı yerinde kestiğim için üzgünüm. Eee, pek de değil… HAHAHAHA. Ama cidden, sizi seviyorum beyler." —The House of Hades (Hades’in Evi) Rick Riordan.
"Bildiğim en güçlü kişiye ithaf ediyorum: kendime" —Psychos: A White Girl Problems Book (Sapıklar: Bir Beyaz Kadın Meselesi), Babe Walker.
www.bustle.com
300 Yazar Brooklyn’de Buluşacak
Bu yıl on birincisi düzenlenecek olan Brooklyn Kitap Festivali, 18 Eylül’de başlıyor. Organizasyon komitesi, Margaret Atwood, Joyce Carol Oates, Sherman Alexie, Russel Banks ve Salman Rushdie’nin de aralarında bulunduğu 300 yazarın festival çerçevesinde okurlarıyla buluşacağını müjdeledi. Genç kuşağın sevilen yazarlarından Nicole Dennis-Benn, Stephanie Danler, Angela Flournoy ve Phil Klay de festival programında etkinlikleriyle yer alacak.
Alışıldığı üzere uluslararası ölçekte birçok etkinlik de programda yer alıyor. Bu çerçevede Avustralya (Helen Garner), Şili (Lina Meruane), Danimarka (Dorthe Nors), İsrail (Sayed Kashua), Meksika (Álvaro Enrigue) ve Nijerya (Okey Ndibe), başta olmak üzere birçok ülkeden konuk yazarlar da Eylül’de Brooklyn’de olacak.
New York Times
“Nasıl Bu Kadar Hızlı Yazıyorsun?”
Game of Thrones’un yazarı George RR Martin ve Stephen King yakın zamanda bir etkinlikte bir araya geldi. Dünya çapında ilgi gören dizinin beşinci sezonu tamamlandı ancak yazarın okurları 2011’den bu yana yeni bir George RR Martin kitabına erişemedi. Yavaş bir yazar olduğunu kabul eden Martin, okurlarını bir sonraki kitabı için merakla bekletirken 54 kitabı ve 200 öyküsü ile alanının en üretken yazarlarından biri olan Stephen King’e programda tam da beklenilen soruyu sordu: “bu kadar hızlı yazmayı nasıl başarıyorsun? Ben üç bölüm yazana kadar üç roman çıkardın!”
King bu soruyu, her gün üç ila dört saati yazmaya ayırdığı ve kesin olarak “altı temiz sayfa” tamamlamadan masadan kalkmadığını açıklayarak yanıtladı. Bu durumda “işler yolunda giderse” 360 sayfalık bir metin iki ayda çıkabiliyordu. Martin’in ikinci sorusu da şöyleydi: “Peki, gün olur, masanın başına oturursun, bir cümle yazar ve yazdığından nefret edersin. Dönüp e-postana bakarsın. Gerçekten yeteneğinin olup olmadığını düşünürsün. Yoksa aslında tesisatçı mı olmalıydın… Senin böyle bir günün olmaz mı gerçekten?”
King, böyle bir sıkıntı hiç yaşamadığını belirtti. Ancak okurların yeni kitap için fazla ısrarcı olduğuna katılıyordu: “İnsanlar sana sürekli ‘kitap istiyoruz’ diye bağırırlar, tıpkı birer bebek gibi…”
Martin’in yeni kitabının Nisan ayında, Games of Thrones’un yeni sezonundan önce piyasaya çıkacağı yönünde söylentiler dolaşıyor. Ancak okurları aynı şayianın geçen yıl da çıktığını hatırlatarak buna pek itibar edilmemesi gerektiğini düşünüyor.
The Independent
Çoksatar Sözcükler
Bir çoksatara sahip olmak isteyen amatör kalemlere bir müjdemiz var: Çoksatar kitapların şifresi çözüldü. Artık bir çoksatar yazmanız için elinizde bir formül var. Bu tavsiyeler elbette size hiç yoktan bir kitap temin etmeyecek. Ancak yazdığınız romanın çok satması için ipuçları sağlayacak.
Penguin yayınları editörlerinden Jodie Archer ve Nebraska-Lincoln Üniversitesinde İngiliz Dili alanında çalışan Doç. Matthew Jockers, beş yıldır çoksatarların sırrını çözmek için el ele verdiler ve son otuz yılda yayımlanmış ve rastgele seçilmiş 20 bin kitabı incelediler. İddialarına göre yüzde 80 başarıyla çok satacak kitabı tahmin edebilecekleri bir algoritma geliştirdiler. Metnin konusundan izleğine, karakterlerinden kullandığı dağarcığa kadar hemen her değişken bu algoritmada yer alıyor.
Araştırmacılar Times’a verdikleri beyanatta özellikle konunun çok önemli olduğunu vurguladılar. Konu akışıyla uyumlu duygusal ve stilize dil de ikinci değişken. Bir ortalama olarak duygusallığın yüksek ya da bir hayli düşük olduğu romanlar çok satmaya elverişli. Aynı zamanda ana karakterlerin gerçekçi olması da tavsiye ediliyor. Yani ana karakteri bir elf ya da cüce ya da unikorn yapmayın, okurun kendini özleştirebileceği bir ana karakter kurun. Yine çoksatar karakterleri diğer kitaplardakilerden daha çok “kapmaya”, “düşünmeye” ve “sormaya” eğilimli. Sözcüklerden devam edersek “gereksinmek”, “istemek” ve “yapmak” sözcükleri, satmayan kitaplara nazaran iki kat daha sık görünüyor. Grinin Elli Tonu’ndaki gibi her bölümde seks olması gerekmiyor. Konunun iyi akması esas olan…
The Independent
Görseller: Filip Hodas