25 TEMMUZ, PERŞEMBE, 2024

Fantastik Bir Karakterin Varoluşsal Yolculuğu

Ann Sei Lin’in okurunu Japon kültürüyle iç içe geçen fantastik bir yolculuğa çıkardığı romanı Asi Gökler’in devamı olan Asi Ateş üzerine bir yazı.

Fantastik Bir Karakterin Varoluşsal Yolculuğu

Ann Sei Lin’in yazdığı Asi Gökler romanı, Asi Ateş ile devam ediyor. Bu yazı biraz da Asi Gökler’i okuyup devamını merak edenler için yazıldı ama hiç bilmeyenler için Asi Ateş’ten de bahsetmek gerekir. İlk kitapta çalkalanan Mikoşima İmparatorluğu’nun ortasında Hurara ve Karu’yu tanımıştık. Asi Gökler benim için biraz da Japon kâğıt katlama sanatını daha iyi anlama kitabı olmuştu. Hünerbazlar ve kâğıttan bedenlerini yeri geldiğinde bir silah olarak kullanabilen şikigami’ler vardı. Burada bu iki tür arasındaki hiyerarşi de dikkat çekiciydi.

​Kurara ilk romanın sonunda Haru’yu kurtarmıştı, peki ya sonrası… Asi Ateş’te artık biraz aşina olduğum Japon kültürüne ilaveten tanıdığım ve akıbetlerini merak ettiğim Haru ve Kurara’nın iç dünyalarına daha çok giriyoruz. İkili, Prenses’in elinden kurtulmuş olsalar da başka sorunları devam eder. Karu bir şikigami ve geçmişine dair hiçbir şey hatırlamıyor. Bir hünerbaza bağlı olmadan dayanabilecek mi yoksa söylenenleri doğrulayacak bir şekilde sırf bir Hünerbaz’a bağlı olmadığı için yavaş yavaş aklını mı kaybedecek? Bu romandaki tek gerilim de bu değil üstelik. Haru ve Kurara’nın, Kurara’nın itirazlarına rağmen başka bir şikigami olan Suzaku’yla görüşme ihtimali uğruna çıktıkları yolculukta tanıştıkları yeni arkadaşları güvenilir mi? Yoksa o da Hünerbaz’ı olamayan diğer şikigamiler gibi çoktan aklını yitirmiş biri mi sorusunun belirsizliğinde ilerliyorlar.

Yolculuklar roman kahramanları için sıradandır diyebiliriz, görünürde bir yolculuk olmasa da her roman kahramanı bir yolculuğa çıkar, kitabın bitimiyle o yolculuğun sonunda olduğu farklı kişiyi görür okur. Asi Ateş’te kahramanlarımız hem gerçek hem de sonunu merakla beklediğimiz içsel bir yolculuğa çıkıyor.

“Şikigaminin yaşayabilmesi için bir Hünerbaz’a, çapa görevi görebilecek birine bağlanması gerekir. Bu da onların akıllarını kaybetmelerini engeller. Bütün şikigamiler bir tür bağa ihtiyaç duyar.”

Yaşadığımız dünyanın aksine, böylesine farklı ve gerçeküstü detaylarla dolu bir romanı hayal etmek bazı okurlar için zor olabilir fakat Ann Sei Lin özellikle Asi Ateş’te bunu oldukça kolaylaştırmış. Bu romanı okurken Asi Gökler’e göre her detayın çok daha rahat gözümde canlandığını söyleyebilirim. Kurara’nın Haru için endişelerini, Haru’nun bağımsız bir Şikigami olabilme ihtimaline dair soru işaretlerini okurken bir yandan da Prenses’in tekrar harekete geçeceğini bilen bu yüzden sürekli tetikte olan kahramanlarımızın problemle baş etme becerilerini gözlemliyoruz. Kurara ve Haru, çıktıkları yolculukta yeni bir şikigami ile de tanışıyorlar. Bir yandan da Himura planlarını uygulamaya koymaya çalışıyor. Roman boyunca akan bölümlerle iki tarafın da bakış açısına hâkim oluyoruz. Bu sırada Haru, yolculukları sırasında tanıştıkları yeni yol arkadaşı olan Ayı görünümünde başka bir şikigamiden, diğer şikigamilerin aksine savaşmak için yaratılmamış bir tür olduğunu öğrenir. Asi Ateş, fantastik bir canlının varoluşsal sıkıntılarını da yansıtan bir roman. Haru, hem hatırlamadığı geçmişini hem de özgür olmanın yollarını öğrenmeye çalışıyor.

“Ülke henüz yeni kurulmuşken, toprakları kendi aralarında bölüştürmüş olan Hünerbaz ailelerin kontrolündeydi. Bu aileler, ülkenin tamamına hâkim olmak için birbirleriyle acımasızca savaştılar. Bizleri de bu savaşlarda kendilerine hizmet etmeleri için yaptılar.”

Ann Sei Lin, benim okumaktan keyif aldığım bir yazar oldu, dili, hayal gücü, aktardıkları, sahneleri kuruş şekli, mekân tasvirleriyle, romanı ilgiyle okudum. Mekân üzerinden duyguyu yansıtmaları bir okur olarak bana geçti.

Mekanik kuşlar, gerçek olamayacak kadar hareketsiz bir şekilde, duvarlara tutturulmuş tahta mandalların üzerine tünemişlerdi. Vücutları her birinin hızlarına göre renklendirilmiş bronz, bakır ve gümüş tonlarında parlıyordu. Renkli camlardan yapılmışı tüyleri, tavan penceresinden süzülen loş güneş ışığını yansıtıyordu. Bu kadar çok göz kırpmayan bakış altında olmak tedirgin edici olduğu kadar hayranlık uyandırıcıydı da.”

Asi Ateş’teki Japon kültüründen bahsederken, modern Japonya’nın yaşam kültürüne elbette hiç rastlamıyoruz. Daha çok folklorik öğeler, masallar, hikâyeler bazen de şarkılar var. Bazı bölümlerin girişlerindeki şiirler de romanın ruhuna uygun, kurgunun çerçevesini de belirlemeye yardımcı şekilde kullanılmış. Belli ki Ann Sei Lin, bu roman için detaylı bir çalışma yapmış. Çevirisi ve dipnotlarıyla tüm bunların gözümüzde canlanmasını sağlayan Hatice Meryem Güngör’e de teşekkür etmemiz lazım.

0
2331
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage