08 ARALIK, SALI, 2015

“Gerçek Mıknatıs Gibidir, Herkesi Çeker”

“Hayat bir yolculuktur, yanınızda bulunsun” mottosu ile yayın hayatına başlayan Bavul Dergi ekibinden Önder Abay ile Bavul Dergi’nin çıkış yolculuğu ve yayın politikası üzerine konuştuk.

“Gerçek Mıknatıs Gibidir, Herkesi Çeker”

Edebiyat ve sokak dergisi olarak yayına başladınız. Peki, dergi fikri ilk kimden çıktı ve bugüne kadar ki çalışmalar ne kadar sürdü? 

Dergi fikri ilk olarak Önder Abay ve Emrah Serbes’ten çıktı. İki yıllık planlama ve altı aylık bir ön çalışma süreci oldu. Bu altı ay boyunca 15 kişilik mutfak ekibimizle her hafta bir araya geldik. Yani dergimizin 17 kişilik bir kurucu ekibi olduğunu söyleyebiliriz. 

Birçok dergi halihazırda yayın hayatına devam ederken sizin bu işe girişmenizi tetikleyen ne oldu? Diğer dergilerden farklı olarak sizin sokağınızda neler var? 

Birçok dergi olduğu için çok mutluyuz. Umarız daha fazla olur. Çünkü dergilerin, insanlara özgür birer ifade alanı sunduğuna inanıyoruz. Bizim sokağımızın tek farkı milli gelirden aldığı payın biraz daha düşük ve belki de hayatın biraz daha zor olması. 

İddialı yazar kadronuzla çıkar çıkmaz okurların dikkatini çektiniz. Bu güzel kadro nasıl bir araya geldi, zor olmadı mı?

Biz bütün yayın politikamızı gerçeklik üzerine kurduk. Gerçek mıknatıs gibidir. Herkesi çeker. Bu nedenle yazar kadromuzdan hiç kimse tesadüfen bir araya gelmedi. Ayrıca bu derginin esas yükünü çeken 15 kişilik de bir mutfak ekibi var. Sokak işlerinin büyük çoğunluğu mutfaktan geliyor. 

Bavul Dergi sokağı yansıttığı için sert bir mizaca mı sahip yoksa acıları ve dertleri yansıtması ile hüzünlü bir mizaca mı?  

Bavul Dergi içeriği ve hedeflediği yapı bakımından gerçek bir mizaca sahip. Esas odaklandığımız nokta bu. Üstelik bu hikayeleri yalnızca tek bir açıdan değerlendirmek haksızlık olur. İnsanın yaşamak için mutlu olmaya, gülmeye ihtiyacı var. Bizim de işlediğimiz tüm hikayeler insana ve yaşama dair. Bu sebeple tek bir duygu üzerine yoğunlaşmadığımızı söyleyebilirim. 

Peki, derginin hedef kitlesi kimler? Kalbi kırılanlar, dertliler, mutlular, mutsuzlar, dünyaya alışamayanlar vs. Siz kimlere ulaşmayı hedefliyorsunuz?

Zalimden yana olmayan herkes bizim hedef kitlemizdir. Elbette önceliğimiz kalbi kırılanlar. Onun dışında politik ya da sosyolojik olarak uzak durduğumuz bir kitle yok. Sokak herkesin. Hele ki garibanın kimliğini sormak insan olana yakışmaz. 

Bergen ve Ciguli kapağı ile çıktı ilk iki sayınız, birçok dergiye oranla çok farklı kapaklardı bunlar. Okurlardan gelen tepkiler nasıl oldu?

Bergen ve Ciguli’nin iki ortak özelliği var. İkisi de hakkı yenmiş haklılar. İkisinin de hikayeleri çok gerçek ve gerçeklik mıknatıs gibi herkesi çeker. Bu sebeple okurlarımızdan da bu konuda olumsuz bir eleştiri duymadık. 

Sadece İstanbul’un sokaklarına mı iniyorsunuz yoksa listenizde başka şehirler de var mı?

İstanbul, nüfus yapısı sebebiyle Türkiye’nin küçük bir resmi sayılabilir. Bu sebeple İstanbul sokakları bize genel anlamda çok fazla hikaye sunuyor. Ancak elbette erişebildiğimiz her sokak bizimdir. 

Hurdacılara, midyecilere, sokakta yaşayan kişilere ve temizlik işçilerine değindiniz ilk sayınızda. Bu insanlara ulaşırken sıkıntı yaşadığınız oldu mu?

Bu kişilere ulaşırken sıkıntı yaşadığımız olmadı çünkü bu insanlar bizim için “ulaşılacak” insanlar değil. Zaten öyle olsa bu dergiyi çıkaramazdık. Eğer dergi, okurla sokak arasında bir köprüyse, biz o köprünün karşı tarafındayız. 

Editörler arasında belki de en dikkat çeken isim Emrah Serbes, aynı zamanda da sokak ekibinde. Emrah Serbes kadroya nasıl dâhil oldu?

Emrah Serbes aynı zamanda dergimizin kurucularından biri. Dolayısıyla kadroya dahil olma süreci pek olmadı. Kendisi dergi muhabirliğinden gelmedir. Hayvan dergisinde yaptığı işler kendisinin bugünkü konumuna gelmesinde önemli rol oynadı. Burada da düzenli yazı yazmak yerine editör olmayı tercih etti. 

“Bavul, kafe masalarında değil banklarda poz verilecek dergi” gibi yorum yapıyor okurlarınız, siz ne diyorsunuz bu duruma?

Her ikisini de kabul ediyoruz. Kafe masalarında yaşanan aşklar, ayrılıklar da varken bu masaları küçüksemeyi küstahlık sayarız. 

Sosyal medya sizin için avantaj mı yoksa dezavantaj mı?

Sosyal medya kullanım biçiminize ve içeriklerinize göre avantaj ya da dezavantaj olabilir. Biz bugüne kadar bir sıkıntı yaşamadık. Mevcut durumdan oldukça mutluyuz.

Dijital dünya ve sitelerin yaygınlaşması dergi çıkarırken sizi zorluyor mu?

Aslında işimizi kolaylaştırıyor. Bu şekilde çok daha fazla tanınırlık ve yayılım sağlayabiliyoruz. Bunun ötesinde dijital dünya bize eleştirilere de daha kolay ulaşma imkanı sağlıyor. 

Son olarak, sokağınıza uğrayacak okurlara ne söylemek istersiniz?

Garibanın yanında olan, sokağın eşitleyici gücüne inanan herkesi Bavul Dergi ekibi olarak görüyoruz. Eğer kabul ederlerse tabi. 

0
6457
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage