Komedyen, aktör ve yapımcı Bob Odenkirk’ün komediden drama uzanan ilham verici hayat hikâyesini anlattığı kitabı Komedi Komedi Komedi Dram üzerine bir yazı.
Amerikalı komedyen, aktör ve yapımcı Bob Odenkirk’ün geçtiğimiz günlerde Holden Kitap’tan yayımlanan anı kitabı Komedi Komedi Komedi Dram (İngilizcedeki ilk baskısı Mart 2022’de Comedy Comedy Comedy Drama adıyla), ünlü ismin çocukluktan günümüze uzanan heyecan dolu hikâyesini okurlarla buluşturuyor.
Adını özellikle Breaking Bad ve Better Call Saul gibi dizilerde aldığı rollerle duyuran Bob Odenkirk, başarının kişiye bir ânda gelmediğini, onun için ne denli büyük mücadeleler verilmesi gerektiğini hayat hikâyesiyle ortaya koymuş bir isim. 1980’lerin ortalarında Chicago’da komedi dünyasına adım atan, ardından bu uğurda bütün bir Amerika’yı bir baştan ötekine dolaşan usta komedyen, mücadeleden hiç ödün vermeyen kişiliğiyle dikkat çekiyor. Komedi Komedi Komedi Dram da işte tam olarak onun bu kişiliğine, komedi ile dram arasında gidip gelen hayat hikâyesine vurgu yapıyor.
Otobiyografiler çoğu zaman devrine ve onu kaleme alan şaire/yazara/sanatçıya dair sunduğu perspektiflerle dikkat çeken kitaplardır. Kişinin kendisi, yakın çevresi ve ilgili olduğu alana dair yorumları otobiyografilerin en dikkat çeken yanı, aynı zamanda bu türü özel kılan yönlerdendir de. Bu anlamda otobiyografilerin dünyada da Türkiye’de de kendisine ciddi bir karşılık bulduğu söylenebilir. Öte taraftan bu tür metinlerin karşılaştığı sorunlardan birisi de onu kaleme alan kişinin ciddiyeti, meselelere yaklaşımı ve ortaya koyduğu bakış açısıyla ilgilidir. Bu tür metinler genellikle üzerinde titizlikle durulduğu ve birçok defalar elden geçtiği için zamanla kişiden uzaklaşır, ciddi bir metin hâlini alır. Bu da elbette yazar ile onun gerçek yaşantısı arasındaki mesafenin de artmasına neden olur. Bu tür bir sorunun da (elbette buna bir üslup tercihi de denebilir) okur ile metin arasına belirli setler çektiğini söylemek mümkün.
Bob Odenkirk, Komedi Komedi Komedi Dram’da kendisine dair sunduğu perspektifle okur ile tıpkı bir dizisi esnasında kurduğuna benzer bir ilişki biçimi geliştirir. Komik, esprili, alaycı bir üslup ve anlatım biçimidir burada söz konusu olan: Hem kendisine, hem çağına, hem de çevresine karşılık. Bu da sanırım gerek onu gerekse kitabı diğer otobiyografik anlatılardan farklı kılan en önemli özelliklerden birisi olarak yorumlanabilir. Elif Nihan Akbaş’ın da bu noktada metni Türkçeye tercüme ederken kitaptaki bu yapıyı koruduğunu söylemek mümkün.
Öncelikle kitabın nasıl gün yüzüne çıktığını anlatarak hayat hikâyesine giriş yapan Bob Odenkirk, kendisi Los Angeles’tayken Amerika’nın bir ucundan, New York’tan gelen bir telefonunun bütün bir serüveni nasıl başlattığını işler. Ben Greenberg’in ona anılarını yazmayı “önermesi” ile temelleri atılan kitap, bu noktadan hareketle zamanla gelişir. Odenkirk’ün üslubunu bulması, dilini geliştirmesi, anılarına dâhil ettiği/etmediği/etmeyi düşündüğü/düşünmediği onca şey ile birlikte de zamanla kitap gelişir. Sanki hep bu teklifi beklemiş gibi Odenkirk’ün doludizgin bir şekilde Komedi Komedi Komedi Dram’ı ortaya çıkarması da aslında onun anlatı ustalığının bir parçası olarak yorumlanabilir. Aynı zamanda bir komedyen olan usta oyuncu, bugüne kadar kaleme aldığı gösterilerden farklı olarak bu kez bir kitap ile bu yapıyı sürdürür. Tıpkı senaryo metinleri gibi bu “anılar kitabı”nın da aynı alaycı atmosfer ile meydana geldiği söylenebilir.
Bob Odenkirk’ün çocukluk dönemi, kitabın ismindeki “dram” vurgusuna daha yakın bir yerde durmaktadır. Önceleri varsıl, zamanla giderek yoksullaşan bir ailede dünyaya gözlerini açan usta aktör, sık sık aile içindeki kavgalara tanık olur. Komik ama öfkeli bir baba ile Katolik ve hayatını doktrinlere adamış bir anneyle dolu bu çocukluk yaşamı elbette bir çocuk için farklı türden travmaları da beraberinde getirmiştir. Sürekli birahane şarkıları söyleyen bir baba, vaktini kilise öğretileriyle meşgul bir şekilde geçiren bir anne ve “7 kardeş” (ailenin durumu, ebeveynler arasındaki ilişki ve koyu Katolik anneye karşılık bu sayı Bob Odenkirk için bile inanması güç bir sayıdır) ile geçen 1960 ve 70’li yıllar, onun karakterinin oluşmasında başat bir rol oynar. Çok seslilik, aile içerisindeki çatışmalar, sürekli bir şeyler için mücadele etme zorunluluğu Odenkirk’ü de gittikçe güçlü bir kişilik olmaya doğru iter.
Hayatı iniş çıkışlarla dolu olan 59 yaşındaki aktör Bob Odenkirk, zorlu geçen çocukluk ve ilk gençlik yıllarının ardından bütün enerjisini aktör olmak için harcamaya karar verir. Doğuştan muzip bir karakter olarak tanımlanabilecek Odenkirk, aile içerisinde de arkadaş çevresinde de yaptığı esprileriyle sevilen bir figürdür. Henüz gençlik yıllarında hayatını aktörlük ve komedyenlikle idame ettirme kararı alan Odenkirk, kariyerine Chicago’nun köhne semtlerinde, ucuz bar ve mekânlarda gerçekleştirdiği şovlarla başlar. 1980’li yılların Chicago’su (hemen her zaman olduğu gibi) ışıl ışıl ve oldukça canlıdır. 20. yüzyılda giderek büyüyen ve gelişen eyalet, zamanla önemli bir merkez olmayı da başarır. Öte taraftan Illinois’luların gündelik yaşamlarında komediye karşı da bir düşkünlüğü vardır. Şehrin farklı noktalarındaki tiyatrolar, gösteri alanları ve komedi kulüpleri de bunun bir göstergesidir. Zamanla gelişen, özellikle 80’lerde gelişen doğaçlama komedi ise şehrin kimliği ile de örtüşen en önemli özelliklerden birisidir. İşte kariyerine böyle bir ortamda başlayan Odenkirk de basamakları bir bir çıkmadan önce uzun süre bu köhne komedi kulüplerinde çalışmıştır. Hayatını bu yolda kazanmaya karar verdiğinde ise her şey boyut değiştirir. Onun komediye yaklaşımı da bu yolda giriştiği fedakârlıklar da yaşamını belirleyen ana faktörler olur.
Chicago’da bulunan ve doğaçlama komediye açtığı alan ile tanınan bir komedi kulübü olan Second City, Bob Odenkirk’ün kariyerinin de başladığı noktadır. Del Close tarafından kulüpte işe alınan komedyen, uzun süre burada gösteriler düzenler; ancak bir kariyer için henüz yeterli atmosfer oluşmamıştır. Kendisi gibi burada gösteri düzenleyen birçok isim daha vardır ve onların aralarından sıyrılmak da bir hayli güç olacaktır. Bununla birlikte tüm Amerika’da komediye dair bir eğilim de söz konusudur. Hollywood’da birçok komedi filmi çekilmekte, televizyon dizileri, skeçler, şovlar komedyenlere peş peşe yeni alanlar açmaktadır. Bu gelişim çizgisi içerisinde komedi yazarlığı da yapan Odenkirk, uzun yıllar kendisine Saturday Night Live ve The Ben Stiller Show gibi yapımlarda yer bulur. Hayatının ve dolayısıyla da kariyerinin önemli bir bölümünü bu gibi şovlar içi komedi-skeç yazarlığı yaparak geçirir. “Gelişim Kavgası” tam da bu süreci ve kendisinin bu süreçten çıkma serüvenini anlatırken kişinin kariyer basamaklarını tırmanırken neler yaşayabileceğine dair de ilgi çekici mesajlar verir. Başarının uzun bir sürecin ardından zamanla gelmesi, yaşanan tüm zorluklara rağmen mücadeleden vazgeçilmemesi, belirlenen ideallere ulaşmak için çok çalışması gerektiği Odenkirk’ün kariyeriyle de bireysel yaşam öyküsüyle de okura çizdiği önemli imajlardandır.
1980’li yıllarda David Cross ile birlikte yazarlık, sunuculuk ve oyunculuk yaptığı, HBO’da yayımlanan bir televizyon programı olan Mr. Show’u geliştiren Bob Odenkirk, burada ırkçılıktan eşcinselliğe, din ve popüler kültür öğelerinden sosyal eleştiriye kadar birçok konuyu skeçlerine taşır. Bir skeç şovu olarak yayımlandığı devirde büyük yankı uyandıran program, ara ara konuk ettiği komedyenlerle de Amerikan televizyon tarihi içerisinde kendisine özel bir yer edinir. Daha sonra bu skeçlerdeki kimi karakterler üzerinden film projeleri de geliştiren ikili, Run Ronnie Run gibi yapımlarda da beraber hareket etmiştir. 1990’lı yıllardan 2000’lere Bob Odenkirk’ün gelişim çizgisi ana hatlarıyla bu şekilde gelişmiş, usta oyuncu bunu kişisel hayatında karşılaştığı kimi komik kimi oldukça travmatik olaylarla birlikte sunmuştur.
https://www.youtube.com/watch?v=2_mEov4cFwA
2000’li yılların başında yayımlanmaya başlayan How I Met Your Mother, Bob Odenkirk’ün konuk olduğu önemli projelerden birisidir. Aynı süre zarfında skeç yazarlığını sürdüren, kimi reklam projelerinde yer alan ve (mecburen) para kazanmak için pek de gönüllü olmadığı yapımlarda çalışmak zorunda kalan aktör için kariyerindeki en önemli kırılma noktası Breaking Bad dizisinden aldığı teklif olur. Başlangıçta konuk olarak davet alan ve Saul Goodman karakterine hayat vermesi istenen Odenkirk, zamanla dizinin en önemli parçalarından biri olur. Duygusuz, empati yeteneğinden uzak ve Odenkirk’ün de nedenini bir türlü anlayamadığı bir biçimde “sevimli” bulunan bu karakter, onun oyunculuğunu parlatan en önemli yapımlardan birisidir. Bu süreçte Steven Spielberg ile tanışan, onunla 2017 yılında The Post filmi ile gelişen kimi projelerde de rol alan Bob Odenkirk, son olarak Better Call Saul dizisiyle kariyerinin altın günlerini yaşamaya devam ediyor.
İniş çıkışlarla, yoksulluk ve varsıllık günleriyle, komedi ve dramla dolu yaşamı boyunca gerek özel hayatında gerekse kariyerinde birçok zorlukla mücadele etmek zorunda kalan Bob Odenkirk, geçtiğimiz günlerde Elif Nihan Akbaş çevirisiyle Holden Kitap tarafından yayımlanan anılarında yaşamını alabildiğine sade ve kendisinden beklenebileceği gibi oldukça alaylı bir şekilde anlatıyor. Komedi Komedi Komedi Dram, gerek okuyucuda uyandırdığı azim duygusuyla gerekse Odenkirk’ün one-man-show yazarlığında da devam etmesiyle dikkat çeken bir kitap.