Can Çocuk Yayınları’nın sevilen fantastik ve bilim kurgu serisi “Kepler62”nin ortak yazarlarından Timo Parvela, çocuklar, gençler ve yetişkinler için yüzden fazla eser kaleme aldı ve eserleri otuzu aşkın dile çevrildi. Kitapları tiyatro oyunlarına ve filmlere de uyarlanan Finlandiyalı yazarla Helsinki Kitap Fuarı’nda buluştuk ve Türkiye’de pek çok hayranı olan “Kepler62” serisinin yakaladığı başarı hakkında sohbet ettik.
“Kepler62” dizisi Türkiye'de çok sevildi. Dizinin çıkış noktası ve ilham kaynağı neydi? Bu fikir kimin aklına geldi ve nasıl gelişti?
Bjørn Sørtland’la bu dizi için uygun bir konu düşünüyorduk. Uzay hakkında neredeyse hiçbir şey bilmediğimizden ve Bjørn kapalı alanlardan (uzay roketleri gibi) hoşlanmadığından, bu konu hakkında bir şeyler yazmaya karar verdik. Daha sonra, Kepler62 gezegen sisteminde Dünya'ya benzer özelliklere sahip olabilecek bir gezegen keşfedildiğine dair bir haber okuduk ve o gezegeni kendimizce keşfetmek için yola çıkmaya karar verdik.
Eserinizin birçok dile çevrilip bu kadar büyük bir başarı elde edeceğini ve geniş bir okur kitlesine ulaşacağını bekliyor muydunuz? Bu başarının sırrı sizce nedir?
Biz yazarların başarılı olmak için yapabileceği tek şey, elimizden gelen en iyi, en ilginç ve ilham verici kitapları yazdıktan sonra en iyisini ummaktır. Elbette çevirilerin yayımlanması, telif haklarını satan ajansın yeteneklerine ve diğer ülkelerdeki yayıncıların kitabı listelerine dahil etme istekleri de dahil olmak üzere pek çok etkene bağlıdır. Bir kitabın ya da öykünün çevrilebilmesi için o kadar çok engeli aşması gerekiyor ki, çok iyi olmak zorunda.
Yazar Bjørn Sørtland’la çok iyi bir denge yakalamışken, bütünlüğü bozmadan ve merak unsurunu canlı tutarak böyle bir diziyi peş peşe yazmak pek kolay olmasa gerek. Norveçli yazarla nasıl çalıştınız, herhangi bir zorluk yaşadınız mı? Eğer yaşadıysanız bunların üstesinden nasıl geldiniz?
Kitapları hep önceden planladık. Toplantılar bazen birkaç gün sürüyordu ve sonrasında kafam uzay fikirleriyle dolup taşıyordu. Hikâyeler daha sonra notlarımıza ve anılarımıza dayanarak her birimiz tarafından bağımsız olarak yazıldı. Bazen ortaya çıkan hikâye planlanandan çok daha farklıydı, bazen de neredeyse aynı. Elbette Pasi Pitkänen'in farklı yazarların kitaplarını tutarlı bir seriye bağlayan mükemmel illüstrasyonlarının da payı büyük.
Tabii, illüstratör Pasi Pitkänen'in çarpıcı illüstrasyonlarının Kepler62 evreninin yaratılmasına ve akılda kalıcılığına katkısı yadsınamaz. Pasi Pitkänen’le başka projelerde de çalıştınız. İllüstratörle nasıl iş birliği yapıyorsunuz ve ortaya çıkan sonuç hayal ettiğiniz Kepler62 evreniyle ne ölçüde örtüşüyor?
Pasi, neredeyse en başından beri bu dizinin yaratılmasında yer aldı. Bu, dizinin tutarlılığı için her zaman çok önemliydi. Pasi de büyük bir bilim kurgu ve fantezi hayranı olduğu için fikirleriyle çok değerli katkılarda bulundu.
Yarattığınız bu evrende kendinizi en çok hangi karakterlere yakın hissediyorsunuz?
Ari, Joni ve X benim yarattığım karakterler, bu yüzden en çok onların serüvenlerini takip ediyorum.
Bu seride ele aldığınız bazı konular Türkiye de dahil olmak üzere pek çok ülkede tabu sayılabilecek konular. Sizce çocuk edebiyatındaki konular sınırlı mı? Çocuk edebiyatında işlenemeyecek konular var mı?
Çocuk edebiyatındaki tabular kültüre özgüdür. Bazı ülkelerde siyaset, bazılarındaysa din neyi nasıl söyleyeceğinizi ya da söyleyemeyeceğinizi belirler. Bazı ülkelerde her ikisi de önemli rol oynar. İskandinav ülkelerinde, çocuk edebiyatı konularının seçimi üzerinde neredeyse hiç dış baskı yoktur, bu nedenle konulardaki kısıtlamalar, esasında yazarların kendi içsel kısıtlamalarıdır. Örneğin, benim için terörizm hakkında bir çocuk kitabı yazmak zor olurdu. Tabii bunun temel nedeni konunun bana çok yabancı olması ve bir çocuk kitabı için konu hakkında uygun bir yaklaşım düşünemiyor olmam.
Yüzden fazla eseriniz var. Umarım bir gün hepsi Türkçeye çevrilir. Kepler62, Can Çocuk Yayınları'nın en popüler dizilerinden biri oldu. Dizinin ilk kitabı yayımlandığından beri ilgi ve merak hiç azalmadı. Kitaplar arasındaki süre açılacak olursa okurlardan gelen mesajların ardı arkası kesilmiyor. Türkiye’den okurlarınıza söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Kitaplarımın ve kitaplarımızın Türkiye dahil olmak üzere başka ülkelerde okunuyor olması muhteşem. Okumak insan zihnini zenginleştirir ve birbirimizi daha iyi anlamamıza yardımcı olur. Ben şahsen hikâyelerin, gerçekliğin çok korkutucu ya da anlaması zor olduğu durumlarda çocukları koruduğunu düşünüyorum. Her çocuğun etrafında hikâyelerden oluşan bir kale olmalıdır ve bu kaleyi onlar için inşa etmek biz yetişkinlerin görevidir.