Yazar Mehmet Bilal Dede’nin yeni romanı Unutmadan, 70’li yılların sonunda, karanlık bir dönemde yolları kesişen Fırat ve Yılmaz’ın 40 yılı aşkın “yoldaşlığını” etkileyici bir dille anlatıyor. Unutmadan üzerine bir yazı.
Fırat, Karadeniz’in deniz görmeyen bir kasabasında, ailesiyle yaşayan genç bir delikanlıdır. Ailesi ondan vakti geldiğinde askere gitmesini, öncesinde nişanlanmasını, o vakit gelene kadar da çay fabrikasında çalışıp para biriktirmesini beklemektedir. Cumhuriyet gazetesiyle, Gırgır ve Ses dergileriyle büyümüş bu “sıra dışı” gencin tek hayali ise okumaktır. Kaderi sonunda ona güler, İstanbul’da üç aylık hızlandırılmış bir kursa kaydolma şansını elde eder. Kasabadan halasının İstanbul’daki gecekondusuna yangından kaçar gibi gelir Fırat. 70’li yılların son demlerinde, kursa gittiği sıradan günlerden birinde, Beyazıt Meydanı’nda “Kahrolsun faşizm!”, “Kahrolsun Amerikan emperyalizmi!”, “Tek yol devrim!” sloganları atan bir öğrenci kalabalığının pankartlar, bez afişler, yumruk olmuş sol ellerinin arasına karışır. Büyülenmişçesine dahil olduğu bu isyankâr eylemcilerle yürüdüğü yolun sonunda hayatının tamamen değişeceğinden ise habersizdir. Bir anda savaş meydanına dönen meydandan can havliyle kaçarken, yolu Yılmaz adında bir “kahraman”la kesişir.
Kaosun ortasındaki bu beklenmedik tanışmanın akabinde Fırat ve Yılmaz “yoldaş” olur birbirine. Fırat kısa zamanda bir kardeşi, bir arkadaşı, daha da fazlası bir “hayranı” hâline gelir Yılmaz’ın. Üniversite öğrencisi Yılmaz, kentin yerlilerinden varlıklı bir ailenin kolejlerde okutulmuş oğludur. Edebiyattan siyasete bilmediği kavram, okumadığı kitap, yerli ve yabancı tanımadığı yazar yoktur. Eylemlerde başı çeken Yılmaz, her yönüyle büyüler Fırat’ı. Onun tarafından kabullenmek, saygı görmek, sahiplenilmek, sevilmek ister Fırat. Onun gibi olmanın, onunla olmanın hayallerini kurmaya başlar. Birlikte afişler asar, eylemlere katılır, kahvehanelerde buluşup uzun uzadıya sohbetler ederler. Ona karşı hissettiği sevgi ve tutku, hayatını yeniden şekillendirir. Ancak bu yolculuğun bir noktasında kader yollarını ayıracak, yıllar sonra yeniden bir araya geldiklerinde ise hiçbir şey Fırat’ın hayal ettiği gibi olmayacaktır...
Öteki Olmak ve Aile Tabusu...
Üçüncü Tekil Şahıs, Adresinde Bulunamadı, Üvey, Béla / Osmanlı’da Bir Vampir ve Günah / Osmanlı’da Bir Vampir adlı eserleriyle kalemini tanıdığımız Mehmet Bilal Dede, yeni romanı Unutmadan’da ülkenin karanlık günlerinde yolları kesişen Fırat ile Yılmaz’ın 40 yılı aşan hikâyesini samimi ve içten bir dille anlatıyor. Dede, önceki kitaplarında da yer verdiği “öteki” olma hâlini bu kez doğduğu günden bu yana bir erkek çocuğu olarak “kapalı efendiliğiyle” şüphe uyandıran Fırat karakteri üzerinden işliyor. Kendisinden beklenen hayatı inşa edemediği için ailesi tarafından bile dışlanan Fırat’ın öyküsüyle “aile tabusu”na da dikkat çekiyor bir anlamda.
Yazar, Unutmadan’da Fırat ve Yılmaz’ın hikâyesinin fonunda bir Türkiye panoraması da sunuyor okurlarına. Türkiye’nin en karanlık zamanlarından birinde, 80 darbesi döneminde başlayan roman, günümüze değin uzanan süreçte ülkeyi değiştiren siyasi atmosferi ve olayları gözler önüne seriyor. Günümüzün en büyük sorunlarından biri olan; yaşadığımız iklimi saran öfke ve tahammülsüzlük hâlini de anlatıyor ayrıca. Romanın okuru yaşananlara ikna eden yanlarından biri de yakın tarihimizin en ağır ve sancılı dönemini yansıtan bu gerçek ve somut olaylar aslında...
Unutmadan sinematografik anlatı, edebi dil, üslup ve kurgu açısından da oldukça başarılı. Yaşananları kolayca gözünüzün önüne getirebiliyor, o atmosfere zorlanmadan dahil olabiliyorsunuz. Mehmet Bilal Dede’nin duygu aktarımındaki ustalığını yansıttığı Unutmadan, bir solukta okunacak kitaplardan. Iskalamayın.