02 EYLÜL, PERŞEMBE, 2021

İnsan Tanımadığını Sevemez, Sevmediğine Sahip Çıkmaz

Gazeteci ve yazar Nilay Örnek ile kolektif bir hafıza oluşturmayı amaçladığı, apartmanların tarihlerini ve hikâyelerini bir arada sunduğu “Her Umut Ortak Arar” isimli internet sitesinin ortaya çıkış hikâyesini, “apartman dedektifliği” macerasını ve apartman hikâyelerine olan merakını konuştuk.

İnsan Tanımadığını Sevemez, Sevmediğine Sahip Çıkmaz

Hepimizin etrafında hikâyesiyle özdeş çok güzel yapılar, apartmanlar var. Ama hayat o kadar hızlı akıyor ki, çoğu zaman dönüp bakmaya, bakıp görmeye vaktimiz olmuyor. O apartmanlar zamanla ya eskiyor, ya yıkılıyor, ya el değiştiriyor ya da başka başka şekillerde karşımıza çıkıyor. Ama şu gerçek hiç değişmiyor ki, o apartmanlarda çok gizli hikâyeler ve tarih yatıyor. İşte gazeteci ve yazar Nilay Örnek de bu apartmanlara ve hikâyelerine kayıtsız kalmayınca önce “Her Umut Ortak Arar” adıyla bir Instagram hesabı açtı. Apartmanların hikâyelerini araştırıp, yazarken, hesabın haklı ünü bir anda yayıldı. Her gönderiden sonra yazdığı apartmanda yaşayanlardan, mimarlardan ve tarih tutkunlarından büyük ilgi gördü. Instagram hesabı için bildiği ya da bizzat yaşadığı apartmanın hikâyesini yazan gönüllü konuk yazarlar da oldu, elindeki bilgileri ve görselleri paylaşanlar da.... Nilay Örnek, “Her Umut Ortak Arar” isimli Instagram hesabını şimdi de internet sitesi olarak tarih meraklılarıyla buluşturdu. Amaç, apartmanların unutulmaması, kolektif bir hafızanın oluşumu ve bu oluşuma hem herkesin katkıda bulunması hem de kolaylıkla erişebilmesi... Nilay Örnek ablam olunca, yaptığı işin önemine, zorluğuna ama başarısına şahit olunca bu röportajı yapmak istedim. Bir gazeteci senli-benli soru sormaz ama röportaj konuğu aileden olunca yapılabiliyormuş. Ablam Nilay Örnek’le apartman dedektifliğini, “Her Umut Ortak Arar” isimli internet sitesini ve apartman hikâyelerini konuştuk.

Beğendiğin Binanın İzini Sürmek Zor

Apartman araştırmacılığın ya da senin tabirinle “apartman dedektifliği” maceran nasıl başladı?

Bunları beni bilen kardeşime değil de, Aslı Örnek adlı, çok da tanımadığım bir kültür-sanat gazetecisine anlatırmış gibi anlatacağım... Olur mu? Şöyle... Şehre, bir şehri oluşturan tüm unsurlara, tarihe, sokak isimlerine, eski fotoğraflardan iz sürmeye, semt hikâyelerine, mimariye her daim meraklı biri oldum. Yaşadığım şehirde bolca yürüyen bir insan olmanın da etkisiyle yıllardır 'binlerce' bina, apartman, apartman isim tabelası gibi ayrıntının fotoğrafını çektim. Pandemi etkisinin ağır hissedildiği bir dönem mimar arkadaşım Kerem Piker, “Bak sen seversin” diyerek bana, online hâle getirilmiş Arkitekt Dergisi’nin arşivlerini gönderdi.


Tabii bayıldım, o arşivden günlerce kendimi alamadım. İstanbul’un eski, bir yandan da apartmanlaşmanın ilk başladığı semtlerinden birinde yaşıyorum. Sağımdaki, solumdaki pek çok binanın yapılış hikâyesini orada görmek beni çok heyecanlandırdı. Bugün beğenmediğim birtakım binaların, aslında nasıl vizyoner bir anlayışla yapıldığını görebiliyordum mesela... Ardından da orada gördüğüm, kimi bugün hayli değişime uğramış binaları aramaya çıktım. Buldukça da eski ve yeni hâlleriyle, mimarları ve hikâyeleriyle paylaşmaya başladım. Bir arşiv ya da bir kitapta bilgisini bulduğun apartmanı aramaya çıkmak 'nispeten' kolay ancak bugün beğendiğin bir binanın izini sadece o binaya bakarak sürmek zor. Yani işlemi tersten yapmak için yeterli ipucu yok! İşte altı ayda bile çok değişen bir şehirde yani İstanbul’da kaynaktan bina aramaya, ardından da binaya bakıp onun geçmişini, mimarını, eski hâlini, eski çevresini, yapıldığı dönemdeki hayatı araştırmaya başlayınca bu iş bir tür iz sürmeye, dedektifliğe dönüştü. Bu yüzden de çok seviyorum “apartman dedektifliği” kavramını.

Nilay Örnek © Sinan Hamamsarılar

Instagramda zaten bu hikâyeleri gören, takip eden “coşkulu” da diyebileceğim bir kitle var. İnternet sitesi yapmak biliyorum ki, uzun ve zorlu bir süreçti. Niye böyle bir şey yaptın?

Apartman dedektifliği dediğim iş, çok zevkli ve öğretici. Bir apartmanın peşinden koşarken öğrenebileceğin şeylere inanamıyorsun. Yakın tarihten coğrafyaya, mermer türlerinden değişen sokak isimlerine... Ancak çok da zor. İddialı laflar etmek istemem ama yazılı kaynak bırakmaya özen gösteren bir kültürümüz yok sanki. Hep, hep, hep bu örneği veriyorum ama... Çok yerinde. Vedat Tek gibi bir mimarın, Yunus Nadi gibi biri için yaptığı apartman 1980’lere kadar ayakta ve sonra yıkılıyor, tek kaydı bir tezdeki siyah-beyaz fotoğraf ve onun renklendirilmiş hâli. Mutlaka ailede başka kayıtlar vardır, kitaplarda, hatıratlarda Cumhuriyet gazetesi vesilesiyle sıkça adı geçiyor ama bu kadar. Böyle mi olmalı? Ailede ve belki anıt olarak tescil edilmesi için başvuruda bulunan kurumlarda kayıtları vardır ama sen, ben bunlara kolay ulaşamıyoruz. Bunlar akademisyenler, mimarlıkla ilgili alanlarda çalışanlarca ulaşılabilir şeyler olarak kalıyor. İnsan tanımadığını bilemez, bilmediğini sevemez, sevmediğine bugün örnekleriyle görüyoruz sahip çıkmaz. Oysa ben Instagram’daki etkileşimlerle görüyordum, insanlar metinleri okuyor, üzerine yorumları okuyor, merak ediyor, bilmek istiyor, ilgileniyorlar. Aileler kendi geçmişleriyle ilgili bilgi vermekten çekinmeyebiliyor. Sonuçta birkaç nedenle site yapmaya karar verdim.

Bir: Ben bu bilgileri zor bulup derliyorum, başkaları en azından benim derlediğim bilgilere kolay ulaşabilsin, benim kadar zorlanmasın.

İki: Kendim derli toplu kaynak azlığından şikâyet ediyorum, benimki olduğu kadarıyla toplu bir kaynak hâline gelsin.

Üç: Çok insan “Kitap yap, YouTube'a taşı” diyordu. Ben de bunları yapmak isterim; fakat yorumlar, aile üyelerinin verdiği bilgiler, bazen önerilen bir kitap metni çok zenginleştirebiliyor. İstiyorum ki bu iş 'bireysel' bir şey olmasın, herkesten beslensin. Birileri yazı yazsın, bilgi versin, hamur gibi yoğrulsun, sürekli daha zengin bir şekle girsin. İşte bunun için de internet sitesi gibi bir yöntem gerekiyordu. Kitap yapsan yeni bilgi gelirse, yeni baskıyı bekleyeceksin, YouTube'da da benzer... Oysa şimdi ooo... İki ay önce yazdığım binanın mimarını buluyor biri, onun adıyla, katkısına teşekkürümle ekliyorum mis.

​Dört: Hâlâ Instagram kullanmayan ama bu binalarla, apartmanlarla yakın ilişki kuran bir nesil var. Onlar için kitap ya da böyle siteler daha 'bir şey'; daha kolay izleyip ne yapılmaya çalışıldığını daha iyi görüp fotoğraf ve bilgileriyle daha çok katkı sağlayabiliyorlar...

Site Haritasından Binaları Bulabiliyorsunuz

Fiziksel avantajları da olmalı sitenin...

Olmaz mı? Kesinlikle... O zaman saymaya devam edeyim. Beş: Instagram yorum açısından çok daha hareketli ve her şeyi elle yapabiliyorum ama bir sitenin de avantajları çok büyük. Yoksa “Yıl 2021 Nilay site yapıyor” diye benimle dalga geçen yakınlarım oldu. :) Modası geçmiş bir şey gibi... Ama www.herumutortakarar.com'da sınıflandırma yapabiliyorum. Siteyi tasarlayan Eylül Görmüş ile o kısım için az kafa patlatmadık. Şahane bir “Keşfet” alanımız var. O daha da gelişecek. Arama yapabiliyorsunuz. Bulabildiğim ölçüde, dönemlerine ya da semtine göre apartman bulabiliyorsunuz. Seramikli, resimli binalar, içinde avukatlık bürosu barındıranlar, yapıldığı işlev dışı kullanılan yapılar ya da artık var olmayanlar gibi onlarca kategori var. Anlatırken bile heyecanlanıyorum. Çok oyuncaklı, bakması pek zevkli.

Dizini var... Mimarların isimlerinden, apartman isimlerinden ya da yazılarda adı geçen tanınmış simalardan da binalara gidebiliyorsunuz. Harika değil mi:)

Altı: Harita kısmı için canımız çıktı ama becerdik. Çünkü ben bir binanın yerini “Bilmem neyin solu-sağı” diye tarif ediyordum. Ama siteyi yaparken Google Haritalar’dan, şehir görüntüleme sistemiyle hem de binaları bulma seçeneğini de aktif hâle getirdik. Oradaki Türkiye haritasından bulunduğunuz ilde, ilçede bir yeri yazmış mıyım, bakabilirsiniz. Ya da mesela Moda’ya gittiniz, oraya gitmişken elinizde site, bazı apartmanların hikâyesini okuyarak da orayı gezebilirsiniz. 150’yi aşkın binanın adresini benim gibi bir insanın bulması, oraya koyması ne demek bilemezsiniz. Annem istese yapmam normalde! Eylül ile Sinan Hamamsarılar desteği sağ olsun.

​Bir de son, şunu söyleyeyim; sitede konuk yazarların metinlerini ya da birtakım mimari hikâyeleri, semt yazılarını uzun uzun değerlendirmek daha kolay. Kaynakların linkleriyle eklemek, bir takım videolar, podcast bölümleri koymak da hikâyeyi bütünlüyor.

Aklıma Gelse Başka İsim Seçerdim

“Her Umut Ortak Arar”ın hem Instagram hesabı hem de şimdi site, sözlü tarihin yazılı tarihe evrilmesi, kolektif bir hafızanın oluşumu için faydalı bir kaynak oluyor, daha da olacak gibi. Ama aslında “Her Umut Ortak Arar” senin ikinci kitabının ismi; kitap adının böylesi dönüşüme de eşlik etmesi planladığın bir süreç miydi?

E, kesinlikle değil. Aklıma gelse zaten pek çok nedenle başka bir isim seçerdim. Zor bir isim; İnsanlar ‘her umut orta karar’ diye de okuyabiliyor, uzun, apartman, bina çağrıştırmıyor:) Kitabım için de iyi değil muhtemelen. Ancak sitede de yazdım hikâyeyi. Benim Instagram kullanıcı ismim @nornek. İlk kitap Bütün İyiler Biraz Küskündür’ün de, Her Umut Ortak Arar’ın da isimlerine birer Instagram hesabı açmıştım. İkinci kitabın hesabı neredeyse boş duruyordu, kitap da çok alakasız değil. Şehir kültürüne, apartmanlara dair yazılar da vardı... Metin ve fotoğrafları oradan paylaşmaya başladım. Süper bir vizyonla başladığı söylenemez yani:) Hatta "Cep telefonumda 'binlerce' apartman fotoğrafı var, burada paylaştıkça siler, rahatlarım" derken şimdi kat be kat apartman fotoğrafıyla doldum.

Bir de sen bilgi olmayınca paylaşmıyorsun?

E tabii. Yoksa o kadar güzel binalar, görsel olarak etkileyici yapılar var ki. Ben “Ne güzel bir yapı” diye paylaşmayı kendimce anlamlı bulmuyorum. Yoksa o daha çok ilgi gören, yapanına ve bakanına zahmet vermeyen ancak sonuçta bir şehre, estetiğe, görsel algıya fayda sağlayan bir şey. Her tür çaba kıymetli.

Azınlıkların Geçtiği Yapılardan Etkileniyorum

Instagram hesabında birbirinden ilginç apartman hikâyeleri var. Beni en etkileyenler arasında, eski Ataköy ile şu anki durum arasındaki farkları anlattığın seri var. Peki senin için en ilginç, araştırdıkça inanamadığın hangi binalar ve neden?

Çok var. Aralarından seçmek zor. Misal... Senin Ataköy’e ilgi duyma nedenin muhtemelen hem fiziksel olarak yakın bir çevrede oturman, değişimi görmüş olman; hem de aile hikâyeleri nedeniyle duygusal yakınlık, bir de buna Ataköy’deki değişimin Türkiye’deki değişimin sembolü, küçük bir modeli olması eklenince... İşte o zaman hepimizde duygular şelale... Galeri ya da Ataköy Plajı altında yüzlerce duygusal yorum var; orada yaşaman gerekmiyor bunun için. Okuyorsun, görüyorsun. “Başka türlü de olabilirdi.” Pek çok apartman hikâyesinde bu his var. Yaşanmışlıkla birleşen mimari değerler bizleri daha çok etkiliyor sanırım. Bu nedenle beni içinden 'azınlıkların geçtiği yapılar' çok etkiliyor galiba. Zaten böyle bir dosya da yaptım. Onların hikâyeleri bambaşka oluyor. Cihangir’deki Bazlamacı Apartmanı bunu çok yoğun fark ettiğim ilk binaydı, sonrası da geldi. Ya da benim çok da coşkulu paylaşmadığım bazı binalara bir aile üyesi öyle bir yorum yapıyor, öyle bir bilgi veriyor ki, o apartman birden çok değerli oluyor. Harbiye-Nişantaşı’ndaki Başarı Apartmanı ve Konak Sineması’nın hikâyesi böyle benim için... Mongeri ve Nişantaşı’ndaki evinin bütün bir mahalleye ismini verdiğini fark edip, bunu anlatmak süper oluyor... gibi gibi. Çok var ya, seçemedim şimdi.

Site ya da Instagram hesabıyla ilgili ne tip geri dönüşler seni sevindiriyor? Siteyle ilgili hayalin ne?

Orada bir emek var, site daha da çok emek. Yani yaptım diye bir şey de kazanmıyorum. Bunu gören, anlayan, güzel bir şey yazan herkes beni mutlu ediyor. En çok yeni bir bilgiyle, yazıyla, katkıyla gelenler coşturuyor tabii beni. Bir de mimarların, öğrencilerin ilgilisi, yorumları çok hoşuma gidiyor. Daha ilklerdendi, Ceylan Apartmanı, üç kuşaktır orada yaşamakta olan Terzioğlu Ailesi’nin artık arkadaşım da olan üyesi Melis, bana evinin içinden fotoğraflar göndermişti. Bu benim için nasıl bir şeydi anlatamam. Çünkü merak ediyorum, “Bu evlerin içleri nasıl?” Bu nedenle sitede “İçini Görebildiklerimiz” diye bir alan da var... Neyse... Melis’in gönderdiği fotoğrafları Instagram'da paylaştım. Mimarlık eğitimi veren bir hanımefendi “Nilay Hanım yaptığınız ve yapmaya çalıştığınız öyle değerli ki... Biz bu binaları öğrencilerimize anlatıyoruz. Yapıldığı yılları, planları görüyorlar ama bugün nasıl kullanıldığını açık açık buradan görmeleri çok değerli, onlar için de benim için de...” yazmıştı. İşte bu tip şeyler çok hoşuma gidiyor. Bir nevi yıldız mimarlara geri bildirim gibi. Yıllar sonra da olsa... Ceylan Apartmanı, Sedat Hakkı Eldem’in bilindik yapılarından bu arada... Siteyle ilgili hayalim tabii ki insanların çok yararlanması, çok katkıda bulunması, oranın bir açık arşiv olması. Oraya yazı akması ne güzel olurdu.

1. Fotoğraf: Nilay Örnek
2. Fotoğraf: Aslı Örnek

Kriter Binanın Sıradan Olmaması…

Gerek siteye gerekse internet sayfasına hem sen hem de apartmanların, evlerin hikâyelerini bilenler yazabiliyor. Bu tarihi birlikte oluşturma çabası için ne söylemek istersin? Siteye yazan kişi sayısında artış var mı? Yazıların kabulünde neye dikkat ediyorsun? Bir yazı geldiğinde, yayın kriterin ne, neye dikkat ediyorsun?

İlla çoktandır biliyor olmak gerekmiyor. Merak edip araştırmak, kanıtları-kaynakları göstererek bir metin oluşturmak da yeterli. Bunun için insanlar Mersin’de anlatılmış tek binaya bakabilirler. Bir hanımefendi öyle bir “apartman dedektifliği” yapmıştı ki kendimi okuyorum sandım... Bir binaya bak, “Geçmişi ne acaba?” diye merak et, internet karıştır, kitaplara bak, etrafa sor derken mutlaka bir şeyler çıkıyor. Siteyle birlikte “Ben de yazayım” diyen çok yazar, yayıncı, mimar, mimar çocuğu ya da arkadaşım var. Umarım sözlerini tutarlar:) Kriter binanın, apartmanın sıradan bir bina olmaması... Ya mimari bir değer ya da çok farklı bir hikâye barındırması. Herkesten şahane yazılar beklemiyorum. Bazı insanlar korkuyor. En yazı yazan dostlarımda bile “Ben senin gibi yazamam” lafı. Ya Ayça Budak var, arkadaşım, Gelibolu yakınlarında diye pandemide “dedektifliğe onu gönderdim”, yani rica ettim. Zorla yaz dedim, öyle güzel bir metin yazdı ki açıp açıp okursunuz. Şebnem İşigüzel de konuk yazarım oldu sağ olsun, apartman metinlerini öykü okur gibi okuyorum. O, yazar ama illa yazar olmak gerekmiyor. “Bana anlatır gibi anlatır” diyorum. Bu yeterli oluyor aslında...

"Her Umut Ortak Arar", Instagram hesabına buradan, internet sitesine ise buradan ulaşabilirsiniz. 

Logo tasarımı Uğurcan Ataoğlu ve Talip Özer'e aittir. 

0
9889
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage