İlk defa 2004 yılında Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan ve günümüzde bu baskısı artık bulunmayan, Türkiye sinemasının önemli yönetmenlerinden Lütfi Ö. Akad’ın sinemamız için şahane bir kaynak eser olarak kabul gören kitabı Işıkla Karanlık Arasında, İletişim Yayınları tarafından tekrar basıldı.
Kanun Namına,Yalnızlar Ruhtımı,Vesikalı Yarim, Kızılırmak Karakoyun, Hudutların Kanunu, Gelin, Düğün, Diyet gibi Türkiye sinemasının önemli filmlerinden bazılarına imzasını atmış Lütfi Ö. Akad boşuna ‘ustasız usta’ diye anılmaz. 1940’ların sonunda girdiği sinema sektöründe usta bir yönetmenin yanında pişerek değil, kendi yolunu kendisi bulmuş bir yönetmendir. Kendisi de zaten müthiş detaylarla dolu bu şahane anı kitabı Işıkla Karanlık Arasında'da sinema sektörüne girişini şu cümlelerle anlatır: “Sinema işine girmeyi hiç ama hiç düşünmemiştim, böyle bir iş de yoktu aslında. Sinemayı tiyatrocular ek bir iş olarak yapıyorlardı. Diyeceğim, meslek değildi. Aslına bakılırsa hiçbir zaman da meslek olmamıştır. Olsa olsa bir tutkudur sinema. Akıllı uslu insan işi değildir; tutkulu insan işidir.”
Lütfi Ö. Akad kitabında da sık sık belirttiği gibi bir anda kendisini film sektöründe bulmuş ve bir cesaretle yönetmenliğe başlamıştır. Galatasaray Lisesi mezunudur, üstüne de Yüksek Ticaret (bugün Marmara Üniversitesi olarak devam eden İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi) gelir. Askere gidip geldikten sonra Osmanlı Bankası’nda çalışmaya başlar. Henüz bir sinema sektörü bile yoktur Türkiye’de. Dolayısıyla sinemacı olmak gibi bir amacı yoktur hiç. Arkadaşı Şakir Sırmalı sayesinde sinemaya bulaşan Akad’ın ilk yaptığı şey, Sırmalı’nın yapım şirketinde mali kayıtlara bakmak. Ama olaylar bir gün onu yönetmen olmaya zorlar. Hem de Halide Edip Adıvar’ınVurun Kahpeye romanını uyarlamasını ister Erman Film’in sahibi Hürrem Erman. Böylece 1948 yılında biraz da arkadan itilerek yönetmenlik kariyerine başlar Akad. O zamanlar bilgi edinebileceği tek kaynak Fransız sinema dergisi Cahier du Cinema’dır.
Aslında Akad’ın sinemaya girişinin ve tüm kariyerinin bu samimi hikayesi biraz da Türkiye sinemasının hikayesini oluşturur. Akad’ın bin türlü yoksunluk ve sorunla uğraşarak, bir avuç tutkulu insanla birlikte el yordamıyla çalışarak adeta sinemanın olanaklarını kendi kendilerine yeniden keşfederek film yapmaları Işıkla Karanlık Arasında'nın en keyifli bölümlerini oluşturuyor. Senaryo yazmayı kendi kendine öğrenmesi, sinemamızın emektar görüntü yönetmeni Kriton İlyadis’le kafa kafaya verip kendi görsel efektlerini keşfetmeleri, mekan sorunlarını o anda gelişen fikirlerle çözümlemeleri, ilk kez sinemaya başlayan oyuncu adaylarıyla uğraşmak... Kendi deyimiyle 1966 yılına kadar sinema dilini öğrenerek film çekiyor Akad. Vurun Kahpeye'den sonra ikinci film olarak Lüküs Hayat gibi iddialı bir uyarlama daha gelir. Bir gazete haberinden uyarladığı Kanun Namına'yla kamerayı ilk kez şehrin sokaklarına çıkarır hem de sinemamıza Ayhan Işık’ı kazandırır.
Akad daha çok ticari gösterime uygun melodramlar, komediler ve macera filmleriyle Osman Seden, Hürrem Erman gibi zamanın güçlü yapımcılarına filmler çeker kariyerinin ilk zamanlarında.
Kitapta bu ilk dönemini alabildiğine samimi bir üslupla anlatır Akad. Evlenince ev almak konusunda ne kadar zor karar verdiğini, parasızlık zamanlarını da paylaşır okuyucuyla. Acemiliklerini ve hatalarını da saklamaz ama daha ilk filmlerinden itibaren gösterdiği inatçılığa ve giderek gelişen profesyonel bakışına da şahit oluruz. Halide Edip ile, Haldun Taner’le, Attila İlhan’la, Yaşar Kemal’le tanışması ve çalışmaya başlamaları, neredeyse İnce Memed’in ikinci kitabını çekmeye soyunması, Memduh Ün, Ertem Göreç, Atıf Yılmaz, Yılmaz Güney gibi sonradan Türkiye sinemasının çok önemli yönetmenleri olacak isimlerle olan enteresan tanışmaları, bütün filmlerinin tek tek yapım hikayeleri birbiri ardına ekleniyor ve sayfa sayısının çokluğu hiç gözünüzde büyümüyor, o kadar akıcı bir kitap ki, onar onar yutuyorsunuz sayfaları adeta.
“Benim ikinci dönemim 1966’da Hudutların Kanunu filmiyle başlıyor. Öbürü, o tarihe kadar olan dönem, film yapma dönemiydi. O filmle beraber sinema yapma dönemine geçtim.”diyor mesela bir sayfada üstat. Bu nasıl bir açık yürekliliktir gerçekten şaşırıyor insan. Lütfi Ö. Akad Hudutların Kanunu'na kadar aralarında Kanun Namına, Beyaz Mendil, Yalnızlar Rıhtımı, Üç Tekerlekli Bisiklet (yönetmenliğini Memduh Ün ile paylaşmıştı) gibi gayet önemli filmlerin de bulunduğu 25’in üzerinde film çekmiştir oysa o zamana kadar.
Yılmaz Güney’li anılar, Vesikalı Yarim'in setinde yaşananlar (Türkan Şoray’ın kocası Rüçhan Adlı’nın seti basması mesela), Gelin, Düğün ve Diyet filmlerinin oluşturduğu “Göç Üçlemesi”nin çıkış hikayeleri zevkle okunuyor...
Ülkemiz sinemacılarında çok rastlanan bir durum değildir genç kuşak sinemacılara tavsiyelerde bulunma çabasının bu kadar açıkça ifade edildiği bir anı kitabı yazmak.
İlk baskısı 2004 yılında İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yapılan Işıkla Karanlık Arasında şimdi yeniden özenli bir baskıyla İletişim Yayınları tarafından sinemaseverlerin kütüphanelerine sunuldu. Türk sinemasının tartışmasız üstatlarından birinin kılavuzluğunda Türkiye sineması tarihinde bir yolculuk ve sinema öğrencileri için eşsiz bir kaynak...