Bu yılın başında kitaplıklarımızda çağına ses veren, Türk şiirinin önemli karakterlerinden Enver Ercan hakkında iki çalışma yer aldı: Ben Şiirimi Yazarım Sonsuzluk Varsa Gider ve Enver Ercan Sen Sözcüğün Tekisin. Kitapların oluşmasında emeği geçen Özge Ercan ile kitaplar ve baba Enver Ercan üzerine konuştuk.
Özge Ercan, günümüz Türk edebiyatına çokça emeği geçen, Varlık Dergisi’nin genel yayın yönetmeni ve Yasakmeyve Yayınları’nın sahibi olan şair Enver Ercan’ı anlatan iki kitap hazırladı: Enver Ercan Sen Sözcüğün Tekisin ve Ben Şiirimi Yazarım Sonsuzluk Varsa Gider.
Ben Şiirimi Yazarım Sonsuzluk Varsa Gider, Ercan’la yapılan söyleşilerin derlemesinden; Enver Ercan Sen Sözcüğün Tekisin’de ise Ercan’ın şiiri hakkında yazılan yazıların bir araya getirilmesinden oluşuyor. Kitaplar hakkında Özge Ercan ile bir sohbet gerçekleştirdik.
Ben Şiirimi Yazarım Sonsuzluk Varsa Gider ve Enver Ercan Sen Sözcüğün Tekisin adlı iki özel çalışma var elimde. Bunlar Türk şiirinde kıymetli bir yere sahip olan usta şair Enver Ercan’ı daha yakından tanımak için rehber niteliğinde. Bu kitapları hazırlamaya karar vermen nasıl oldu? Nasıl bir yol izledin?
Önce onu ikna etmek zorundaydım tabii. Kendini fazla öne çıkarmayı sevmez.Yanında biri onu övecek olsun yüzü kızarır, hemen lafı değiştirir. Nedenini sorduğumda “Sırtımın sıvazlanmasını istemem. Böyle biri aslında beş para etmez. Tribünlere oynuyordur çünkü.” demişti. Sanırım kendi dillendirmiyor ama nihilist biri. Kafka’nın arkadaşına “Bütün kitaplarımı yak. Yaşadığıma dair hiçbir iz kalmasın.” sözünü sevmesi kanımı güçlendiriyor sanki. Son yıllarda her işiyle ben uğraşmaya başladığım için bu önerimi kırmadı. Ona kalsa hiç uğraşmazdı. 30 yıllık arkadaşlığımız var ne de olsa! Biliyorsun, ben onun yanında büyüdüm…
Ortaya konan iki kitap da ciddi bir arşiv çalışması gerektiriyor. Bunca röportaj, yazı içerisinden bunları seçmenin nedeni ne peki? Eminim daha pek çok yazı ve röportaj vardı. Ölçütün ne oldu, neye göre kategorize ettin?
Bütün yazı ve söyleşileri ben biriktirmiştim. Arşivci değildir. Hep geleceğe dönük yaşadığından olsa gerek. Kendi kitapları bile -belki birkaç tanesi dışında- kendisinde yoktur. Soruna gelince: babama sorduğumda karışmadı ama kimi ip uçları verdi. “Şiir dışı konuşmaları ve yazıları koyma” dedi. “Çok kalın olmasın.” Biliyorsun, sendikacılığı, dergiciliği, başka türdeki kitapları üstüne yazı ve söyleşileri katsak bu kitaplar iki katı olurdu. Ha bir de “Birbirine yakın şeyler söylediğim konuşmaları da iyice ele, hepsi olmasın” dedi.
Peki bu kitapları hazırlama fikrini eyleme geçirince EnverBey’in yorumu ne oldu?
Beğendi. Bunu hatırım için yapmadığına eminim. Çok mükemmeliyetçidir çünkü. Beğenmese yayımlanmasına izin vermezdi zaten.
Bu arada şunu da söyleyeyim, kitapların adlarını o söyledi. Zeynep Uzunbay’ın babam hakkıda yazını çok beğenmiş. “Yazının başlığı kitap adı olsun, beni tam tanımlıyor” dedi.
İkinci kitabının başlığının öyküsü de şöyle: bir dostu, şiir nereye gidiyor, diye sorunca yanıt olarak, “ne bileyim ben” diyeceğine “ben şiirimi yazarım sonsuzluk varsa gider” demiş.
Bir de şöyle bir özelliği var babamın, yazısını şiirini önceden kimseye okutmaz. Bir gün Ece Ayhan bir dergiye son şiirini götürüyormuş, babam okumak istemiş. Ece Ayhan “yayımlandıktan sonra okursun. Şimdi bir şey söylersin kafam takılır” demiş. Çok haklı olduğunu düşünmüş sonradan.
Baba Enver Ercan’dan yola çıkarak bu kadar yakından tanıdığın biri hakkında yazılanlardan en çok hangi yazı seni etkiledi? Hangi yazarın söylediklerinde bugüne kadar gözüne çarpmayan bir şeyi farkettin?
Açık söylemek gerekirse, hepsi ufkumu açtı. Babama şimdi daha doğru baktığımı düşünüyorum. Çünkü babam aslında kapalı kutudur, bu yazılar o kutuyu açmama epeyce yardımcı oldu.
Şunu çok merak ediyorum: Babanın olduğu yerin senin yaşamındaki etkisi nasıl oldu? Mesela “hep en iyi başarmam gerekiyor” gibi baskılar hissettin mi üzerinde?
Baskı demeyeyim de hep ona layık olma arzusu oldu içimde. İster istemez bu arzu şekillendiriyor insanı. Arkadaş seçimim, ilgi alanlarım, hatta yemem içmem, kılık kıyafetim.
İyi de oldu aslında. Kuşakdaşlarıma bakıyorum, “iyi ki Enver Ercan’ın kızıyım” diyorum.
Son olarak, bir gün baban hakkında sen bir şeyler yazmayı düşünür müsün?
Cesaret edebilirsem neden olmasın…