Yunus Nadi Şiir Ödülü sahibi şair ve çevirmen Nazmi Ağıl ile çocuklar için kaleme aldığı şiir kitabı Odamda İnek Var odağında çocuk edebiyatında şiirin yerine, kitabın yazım sürecine, çocukların şiire yaklaşımına ve yetişkinlerin gözünden çocukların dünyasına dair konuştuk.
Şair, çevirmen ve akademisyen Nazmi Ağıl, çocuklar için kaleme aldığı şiir kitapları koleksiyonuna geçtiğimiz yılı son aylarında Kırmızı Kedi Çocuk’tan yayımlanan Odamda İnek Var’ı ekledi. Ağıl, bu kitaptaki şiirler için “çocukların dünyasında olan, olabilecek, ilginç bulacakları, hatta saçma olduğu için sevecekleri konuları en eğlenceli ve şaşırtıcı yönleriyle anlatmaya çalıştım.” diyor. Şiirlerin her biri süssüz ve yapmacık olmayan bir dil ile onların duygu dünyalarına dair muzip dizelerden oluşuyor. Ayrıca bu dizelere Sezen Aksu Taşyürek’in resimleri eşlik ediyor. Nazmi Ağıl ile çocukların dünyasında şiirin, şiirin dünyasında çocukların yerine, anlamına ve önemine sık sık değindiğimiz bir sohbet gerçekleştirdik.
Çocuklar için kaleme aldığınız şiirlerden oluşan Odamda İnek Var kitabınızı konuşmaya başlamadan önce çağdaş çocuk edebiyatında şiirin yeri ve önemi hakkındaki düşüncelerinizi dinlemek isterim?
İster İngilizce ister Türkçe yazılmış inceleme kitaplarında, çocuk edebiyatı denince sadece öykü ve masalın anlaşıldığını görüyorum. Şiir söz konusu edilirse de çok az sayfa ayrılıyor. Bunun bir nedeni büyüklerin, anne babaların pek şiir okumuyor olması sanırım. Yıllardır şiir yazdığımı bilenler ne zaman roman yazacağımı soruyorlar, ben de “Neden,” diye cevaplıyorum “şiir yazamıyor muyum?”. Geçen hafta bir anne çocukları için Odamda İnek Var’ı alınca 10 yaşındaki kızı “Aaa ama bunlar şiir, kardeşim sevmez ki!” demiş. Sonunda üç yaşındaki kardeş şiirlerin tamamını dinlemeden annesini bırakmamış, ama işte kızının ilk tepkisi... Oysa şiir çocuklar için çok önemli bir tür. Küçücükken kulağımıza çalınan ninnilerde, dinlediğimiz şarkılarda hep o var. Anne kalbinin atışları şiirin ritminde gizli. Şiirde seslerin peşine takılıp giden akıl, mantığın sınırlamasından çok daha kolayca kurtulur, hayal gücü devreye girer. Kıtalar, dizeler, imgeler arasındaki, şiirin dışında yer alan sayfadaki boşluklar benim sıçramalı düşünme diye adlandırdığım yetiyi geliştirir. Şiir dil sevgisini besler, onunla oynama, sözcüklerle, seslerle bir şeyler inşa etme, onlarla arkadaş olma duygusu verir. Geniş çaplı inceleme yapmadım ama gözlemim Avrupa’da, Amerika’da çocuk şiirlerinin bize göre daha fazla önemsendiği. Çocuk şiirlerine daha çok ödül var, şairlere çeşitli burslar sağlanıyor, yazar evleri tahsis ediliyor ve bir şekilde onurlandırılıyorlar. Bunların eksikliği bizde çocuk şiirlerinin pek rağbet görmemesini bir derece açıklar ama asıl neden çocukların seveceği tarzda şiirlerin yazılmıyor olması sanırım.
Yetişkinlerin gözünde belli bir önyargı var peki ama çocukların dünyasında şiirin karşılığı nedir sizce? Odamda İnek Var’dan önce iki şiir kitabı daha yayımlamıştınız çocuklar için. Kitaplarınızdan da yola çıkarak çocuk okurlarınızın şiire yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
İyi şiir çocukları eğlendirir, ritim ihtiyaçlarını karşılar, bugünün karmaşık yaşamında seslerin, sözcüklerin uyumu onlara güven verir. Düzyazı türünde kitaplar daha çok yayımlanıyor ama öyküler, masallar olay örgüsü ağırlıklı yapılardır, şiirin formal özelliklerini, dil inceliğini oralarda bulmak kolay değil. Şiirle tanışmazsa çocuklar bunlardan mahrum kalır. Aslında şiir çocuklara çok daha yakın bir tür. Hatırlayın, çocukluğumuzda söylediğimiz tekerlemeleri, saymacaları, nasıl da bıkmadan usanmadan tekrarlardık. Ayrıca şiirin kısa olması, çabucak bir sona bağlanması çekici bir unsur. Öykünün yaptığını, olay anlatımını şiir de yapar üstelik, hem de bal gibi yapar. Orhan Veli’nin La Fontaine’den yaptığı çeviriler mesela. Kapakta öyle demiyor ama aslında herkese hitap eden Büyüklerle Yeniden Nasrettin Hoca adlı kitabım başka bir örnek. Orada fıkraları günümüze taşıyıp, popüler öğelerle yoğurarak şiir dilinde yeniden anlattım. Kitaplar vesilesiyle çeşitli okullarda çocuklarla buluştum, akrabalarımın, arkadaşlarımın çocuklarından yorumlar aldım. Gördüğüm kadarıyla çocuklar onlara hitap eden şiirleri tanımakta ve tepki vermekte gecikmiyorlar. Sorun yazarların onları değil de anne babaları, öğretmenleri gözeterek yazmaları. Ama kendi adıma, çocukların şiirlerimi hemen benimsediklerini, çok sevdiklerini görmek beni mutlu ediyor.
Odamda İnek Var, pek çok temada kaleme aldığınız ama daha çok çocukların duygu dünyalarına ses olan şiirlerden oluşuyor. Kitabı hazırlamaya ne zaman başladınız? İçerisinde yer alacak şiirlere karar verirken neler önemli oldu sizin için? Seçkinizin belirleyici düşüncesi, duygusu ne oldu?
Bu kitaptan önce N’olur Ödev Ver Öğretmenim adlı kitabımı yayınlamıştım. Sonrasında yine onlara benzeyen şiirler yazmaya devam ettim ve bu kitap oluştu. Sanırım iki sene oldu bunları yazalı. Şiirleri belli bir bütünün içinden seçmedim, ama ne yazacağıma nasıl karar verdiğimi soruyorsanız, çocukların dünyasında olan, olabilecek, ilginç bulacakları, hatta saçma olduğu için sevecekleri konuları en eğlenceli ve şaşırtıcı yönleriyle anlatmaya çalıştım.
Şiirlerinizde kesinlikle bolca muzip detay var, bunlara bir de Sezen Aksu Taşyürek’in resimleri eşlik ediyor. Şiirlere eşlik edecek bu resimler için Sezen Aksu Taşyürek ile bir iletişiminiz oldu mu? Şiirlerinizin yanı başında duran, rengine renk katan bu çalışmalar hakkında siz ne düşünüyorsunuz?
Kitabın hazırlanması sürecinde Sezen Hanım’la bir temasımız olmadı fakat sonuçtan çok memnunum. Bence iyi bir resimleme kitaptaki metni tekrarlamayıp tamamlamalı, farklı yorumlar katıp onu zenginleştirmeli, müzik sustuktan sonra yankısı süren tınlama gibi şiirin uzantısı olmalı. Metinden esinlenmeli, ama dönüp metni beslemeli. Sezen Hanım’ın çalışması tam da bu işlevi yerine getiriyor. Örnek vermem gerekirse, “Hormonlu Kuş” şiirinde kuşun işgal ettiği ev tasvir edilmiyor ama bunun nasıl bir ev olduğunu, bina sakinlerinin parkta nerede kaldıklarını resme bakınca anlıyoruz.
Söylediğiniz gibi kitapta şiirlere eşlik eden resimler bir bütünlük sunuyor. Nazmi Bey, yetişkinler için kaleme aldığınız şiirleriniz/kitaplarınızla, çevirisini yaptığınız kitaplarla tanıyorum sizi daha çok. Çocuklar için şiir yazmak sizin için ne ifade ediyor merak ediyorum?
Çocuklar için yazmak müthiş bir özgürlük duygusu veriyor. Bunu başka yerlerde de anlattım, birkaç kez denememe rağmen çocuk şiirleri yazamamış, bundan vazgeçmiştim çünkü bu rolde kendimi garipsiyordum. Ne zaman ki bir konferans için İngilizce çocuk şiirleri yazmam gerekti, o zaman bu duygudan kurtuldum. Maske takmak gibi düşünün, başka bir dil başka bir kimliğe bürünmemi kolaylaştırdı. Ayrıca çocuklar için yazmak karşılığını hemen alacağım bir yatırım yapmak gibi. Onlar gülecekler, merak edecek, heyecanlanacak, sevecek ve sevgilerini doğrudan belli edecekler, bunu peşinen bilmek çok güzel.
Çocuklar için şiir yazarken nelerden imtina edersiniz? Temalarınızı belirlemenizde, bunları nasıl bir dille ifade edeceğinize karar vermenizde neler etkili olur?
Çocuk kitaplarında aşırı bir tutuculuk var. Özellikle yerli yazarlar söz konusu olduğunda yayınevleri daha sansürcü bir tutum takınıyorlar. Bu tutumun gevşetilmesi, çocukların dünyasında zaten olan sözcüklerin, konuların -belli ölçütler hâlâ gözetilebilir- kitaplara girmesi gerektiğini düşünüyorum. Ama ben de yayıncı ne der diye düşünüp konu seçimimde ya da anlatımımda çekinceli davranıyorum ister istemez. Tahmin edeceğiniz şeyler. Onlar da haklı, bazı konular, sözcükler öğretmenler ve velilerce sevilmiyor. Mesela, aynı kaygıyla, “iğrenç” sözcüğüne çekinceli yaklaşmıştı bir editörüm. Kendileri sürekli vurdulu kırdılı filmler izleyen veliler çocukları kavgadan bahseden kitaplar okumasın istiyorlar, küçücük çocuğunu bin bir küfrün edildiği maçlara götüren babalar kitaptaki en küçük argo sözcüğe tepki verebiliyorlar. Alfred Lord Tennyson’un “Shallot’lu Hanımefendi” adlı bir şiiri var. Orada bir lanetten dolayı sanatın sırça köşkünde yaşayıp hayatı aynadaki yansımadan izleyen bir hanım kulesinden inip gerçekle karşılaşır ve bu onun sonu olur. Yani, diyelim çocukları böyle arıtılmış bir ortamda büyütmeyi başardık, önünde sonunda gerçeklerle yüz yüze gelmeyecekler mi? Dil konusuna gelince, şiirlerimde süslü ifadelerden kaçınan duru bir dil kullanmaya dikkat ediyorum ama çocukların da dünyasında olan günlük dil bu aynı zamanda, zorlamasız ve doğal.
Bunun üzerine özellikle sormak isterim şiirinizi “çocuksuluk” tuzağından neler kurtarır?
Samimiyet, onların dünyasını dikkatli gözleyip çocukların gözünden bakmaya çalışmak. Yapmacıksız, süslemelerden uzak, gündelik bir dil. Çocukları hiçbir şey bilmeyen, her şeyin açıklanması gereken varlıklar olarak değil de, gerçekte olduğu gibi, kıvrak zekalı insanlar olarak görmek, onları ciddiye almak.
“Çocukları hiçbir şey bilmeyen, her şeyin açıklanması gereken varlıklar olarak değil de…” derken bir yetişkin olarak siz çocukların dünyasını nasıl görür, nasıl tanımlarsınız? Onların dünyasıyla nasıl ilişki kurarsınız?
Çocuklar da zamanla değişiyor, öncelikle bunu görmek lazım. Kendi çocukluğumuzdaki hâllerimize bakıp ona göre yazarsak bugünün çocukları kesinlikle ilgi duymazlar. Bunun için etrafımızı gözlemlemek gerekir. Çocuklar eskiye göre çok şey biliyor mesela, çok daha zengin bir sözcük dağarcığına sahipler, çabuk sıkılıyorlar, saçma dediğimiz şeylerden zevk almayı biliyorlar ve pasif dinleyiciler değil, şiirlerle etkileşime giren aktif bireyler olmak istiyorlar, her şeyin açıklanması yerine sözcükler arasına gizlenmiş anlamları keşfetmek daha çok hoşlarına gidiyor.
Hem yetişkinler hem de çocuklar için şiirler yazıyorsunuz. Farklı kuşaklara hitap etmek sizi ve şiirinizi nasıl etkiliyor?
İtiraf etmeliyim, iki şeyi bir arada yapabilen insanlardan değilim. Çocuk şiirleri yazmaya başlayalı büyükler için yazmaz, yazamaz oldum. Bu benim çalışma tarzım, bir şeye odaklandım mı başka bir yana bakmıyorum. Büyükler için yazdığım kitaplar da çok kısa sürede iki üç ay içinde ortaya çıkmıştır bu yüzden. Şu ara çocuk şiirleri yazıyor olmaktan çok mutluyum, ama umarım bir gün yine yetişkinler için de yazmaya dönebilirim. Bazen o ruh hâlini de özlüyorum. Döndüğümde, şiirim bu deneyimimden nasıl etkilenmiştir ancak ondan sonra söyleyebilirim belki. Ama çocuk şiirleri büyükler için yazdıklarımla ortak neyi barındırıyor derseniz, sanırım mizahi yaklaşım.
Söyleşimizin sonuna gelmişken gelecek dönemde okurlarınızla paylaşacağınız hazırlık ya da yayımlanma aşamasında olan yeni kitap haberleriniz varsa öğrenebilir miyiz?
Çok yakın zamanda Modifiye Masallar adlı kitabım Beyoğlu Kitaplığı tarafından yayımlandı. Bu da bir şiir kitabı ve klasik peri masallarını farklı şekillerde anlatıyor, farklı sonlara varan şiirler. Mesela, tüyo vermek olacak ama, Rapunzel’in kaynak saç kullandığı ortaya çıkıyor. Aslında çok da minikler için değil, kitabın arkasında yazdığı gibi, masalların asıllarını bilen, her yaştan okur sanırım büyük zevk alır. Denedim bunu ve gördüm, kim okuduysa çok sevdi. Sırada YKY’den çıkmasını beklediğim Büyük Balık Buluşması adlı kitabım var. Daha önce Koç Üniversitesi Yayınları arasında yer alan Kuşlar Konmuş Kitabıma’dakilere benzeyen ve yine 30 balık türünün bilmece şeklinde sorulduğu 30 şiir. Son sayfada çocukları bekleyen bir sürpriz de var. Umarım çok gecikmez.