15 EKİM, PERŞEMBE, 2015

Karaköy'de Kadın Olmak

Bugün Karaköy'ün iki kalbi var. Biri Perşembe Pazarı'ysa, öbürü, yeniden bir eğlence merkezine dönüşen Karaköy limanı ile Fransız Geçidi'nden Tophane'ye uzanan tarihi bölge. Ve artık iki kalpli Karaköy'de kadın olmak geçmişteki kadar sıkıntılı değil, hatta eğlenceli.

Karaköy'de Kadın Olmak

Karaköy'ün arka sokakları asık yüzlüydü bir vakitler. Çok değil bundan beş-altı yıl önce. Yazacağım bir semt kitabı için Haliç kıyılarında dolaşıyor, kentin bellek depoları diyebileceğimiz hanlara uğruyor, yeraltında camileri, çatıda kiliseleri ziyaret ediyor, Karaköy'ün kalbi Perşembe Pazarı'nda küçük keşiflere çıkıyordum. Uzun, kıvırcık saçlarım, bir kadın olarak varlığım esnafın ilgisini çekiyordu; muhtelif sorulara maruz kalıyordum. Bugün Karaköy'ün iki kalbi var. Biri Perşembe Pazarı'ysa, öbürü, yeniden bir eğlence merkezine dönüşen Karaköy limanı ile Fransız Geçidi'nden Tophane'ye uzanan tarihi bölge. Ve artık iki kalpli Karaköy'de kadın olmak geçmişteki kadar sıkıntılı değil, hatta eğlenceli.

Eskiden erkeklerin cirit attığı sokaklarda şimdi gecenin geç saatlerinde çayını, kahvesini, belki bir bardak şarabını yudumlamaya gelmiş her yaştan kadını görmek mümkün. Oysa geçmişte Karaköy'ün gündüzü hırdavatçılarla, gecesi ünü İstanbul'u tutmuş genelevlerle bütünleşmişti. Saat beşten sonra Karaköy'den kadın geçmezdi.  "Öteki kadınlar"ın mekânıydı geceleri Karaköy sokakları. Para için kentin altına yatan kadınların. Anadolu'dan gelen gençler, biri Zürafa Sokak'ta diğeri limanda olan evlerde don-sutyen dolaşan öteki kadınların kapılarını aşındırır, erkekliğe ilk adımları Karaköy'de atarlardı.

1950'ler T.C. Ziraat Bankası Karaköy Şubesi Hizmet Binası Masonik simgeli yapılar eski İstanbul fotoğrafları

Karaköy'de kadın olmanın tedirginliğini "Yaşayan Tanıklarla Karaköy" kitabımda şöyle anlatmışım:

"Denize yakın olmasına, deniz kokusunun ve dalgaların taşın toprağın sertliğini yumuşatıyor olmasına rağmen, Karaköy benim için oldum olalı eril bir semttir. Beyoğlu’na yürüyerek en fazla on beş dakika mesafededir ama Beyoğlu’nda kadın olmak ile Karaköy’de kadın olmak mukayese kabul etmez. Beyoğlu’nda başınızı alıp kalabalığa karışabilir, avare avare ya da şarkı söyleyerek canınız nasıl isterse öyle yürüyebilirsiniz. Karaköy ise erkek yoğunluğu hayli yüksek bir semttir. Semtte yürürken ister istemez ilgi odağı hâline gelirsiniz. Nereye giderseniz gidin ortama bir tür erkek damgası vurulmuştur sanki. Nedir, diye soracak olursanız bu damga. Bakış elbette. Erkek bakışı. Bakışlar takip eder nereye gittiğinizi, hangi dükkâna girdiğinizi, ne giydiğinizi, nasıl yürüdüğünüzü. Tedirgin olursunuz. Hırdavatların arasında dolaşmanız yadırganır. Kaybolduğunuzu sanıp yardım eli uzatanlar “Abla” diye seslenir size. Ya ablasınızdır Karaköy’de ya da bacı. Kollanırsınız yani kadın olarak. Yoo, hayır, başınıza bir şey geleceğinden değil. Ama Karaköy’de kadın olmak yadırgatıcıdır, küçük bir renk topu olarak geçersiniz dükkânların önünden. Başlar kalkar, sizin başınız iner. Ne alacağınızı unutursunuz, kapı kolu mu, bitki vitamini mi... Bazen taciz derecesinde ısrarcıdır bu bakışlar.

Hele de akşam olup sokaklardan el ayak çekilince ürkütücü bir semt olmaya başlar. İş yerleri kapanır, semt birdenbire boşalır. Perşembe Pazarı, Şişhane arasında in cin top oynar geceleri.

Şimdi bölge tamamen değişiyor. Limandaki kıraathanelerin yerine "Colonie" gibi turistlerle dolup taşan, dünya mutfağından leziz tadlar sunan, iç tasarımı göz zevkine hitap eden yeni mekânlar geliyor. Karaköy sokakları erkek hormonu fazlasından arınmış. Kadınlarla bütünleşmiş; bistrolardan, lokantalardan kadın kahkahalarının taştığı yeni bir dünya var karşımızda. Öteki olmaktan sıyrılıyor semt usul usul, Karaköy'ün karanlık sokakları bar tabelalarıyla aydınlanmış, sokak aralarında etnik kıyafetleriyle, şık giyimleriyle bakmaya doyamayacağınız kadınların gölgeleri dolaşıyor.

Karaköy Camii

İstanbul ve kadın. Öteki olmayı kabullenemeyen kadınlar vuruyor kente son zamanlarda damgasını. Gezi'de en önde kadınlar vardı. Uzun ojeli parmaklarıyla gaz bombalarını yerden kaldırıp su kaplarına atma cesaretini gösteren aydınlık yüzlü Ayşeler, Semalar, Figenler. Kentin rengi onlar. "Tutkulu perçem"leriyle arzularına, yaşam sevinçlerine kentte bir yer açmaya çalışan kadınlar. Özgür bir alan yani.

Kadının toplumda bireyleşme, özgürleşme mücadelesine Yazdığı romanlarla, kalemiyle katkıda bulunan Sevgi Soysal öykü kitabı "Tutkulu Perçem"e adını veren öyküsüne şöyle başlar:

"Şeylerdeki şeyler işte - sokaklardaki insanlar görmüyorlar beni.  Oysa günlerdir tutkularım perçemlerimde dolaşıyorum. Nemli bir öğle sonrası. Baş dönmeli, yeşertici. Arabalar habire geçiyorlar, camlarında kızıl kızgın yüzüm, geçiyorlar. Yol kavşağında durdum. Yaya geçidinden tam üç kez geçtim. Trafik polisi de görmedi beni. 'Gösterge... Gösterge!' diye bağırdım ona. " 

Robert L. Van Nice Collection

Karaköy bir gösterge bugünlerde.

Sıcaktan kaçmak. Karaköy'de esintili bir sokağa sığınmak. Buzlu, naneli limonatadan bir yudum alıp "Oh" demek. "Oh. Öfke ve kızgınlık kadar sevinçten de söz etmeli bugünlerde." Kalın kaba sloganlar yerine Karaköy'e çevirmeli rotayı, bir sur kapısı olan Yanıkkapı'nın altından geçmeli, Galata surlarının kapılarını hatırlamalı, Selimiye Camii'nin küçültülmüş bir modeli olan, Mimar Sinan eseri Sokullu Camii'nin yeşil muşambasını açıp içeriye göz atmalı, tarihin sayfalarını karıştırmalı Haliç'in arka sokaklarında. Sonra takvimlerin, gündemin boyunduruğundan kurtulup zamansız bir boyuta geçmeli. Kimlik değiştiren İstanbul'da kadın olmayı, özgür olmayı yeniden ve yeniden düşünmeli. Sorular sormalı. Kadınların yaraları ve kentin yaraları nerelerde benzer birbirine demeli örneğin. Sözcükleri, fotoğrafları, anıları sayıp dökmeli.

Bir olta atmalı Karaköy'den denize. Hikâyesi bu semtte geçen "öteki kadınları", Bankalar Caddesi'ndeki ciddi yüzlü banka memurelerini, eski hikâyeleri reddeden, kim bilir hangi öykülerle çıkıp karşımıza gelecek modern genç kızları bedenimizde hissedebilmeli.

Sorular sormaya devam etmeli. Bir semt nelerin pahasına özgürleşir? Kadınlar hangi bedelleri öderler özgürlük için?

Belki zamanla öyküye, romana dönüşecek sorular.

0
25442
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage