Milo De Angelis 1951 yılında doğdu. Yaşayan en önemli İtalya’yan şairlerinden biridir. Doğduğu şehir Milan’da yaşamaktadır ve hapisane’de öğretmenlik yapmaktadır.
Çok sayıda şiir ve makale kitabı yazmıştır. Modern Fransız şairlerinden ve Lucretius’dan çevirileri yayınlanmıştır.
Şiirlerinde ölüm,acı gibi konuların yanında günlük Milano yaşamından çarpıcı, derinliği hemen anlaşılabilen kesitler sunmaktadır.
Şiirlerinde hiçbir zaman insan duygularının ve yaşamının umutsuzluk ve uyanışından ayrılmayan şair yer yer gerçeküstü ve sembolist dönem sonrası öğeleri de kullanarak yoğun bir lirizmle örtüşen formun derinliğine inmek eğilimindedir.
-Her Biri Ayri Dört Kisa Şiiri-
Era buio. Il centro di agosto era buio
come il corpo nudo. Non potevo
trovare riposo né movimento: solo il battere
del sangue sulle labbra. Il buio
giungeva dal respiro aperto, dalla freccia alata
che entra nel mondo. Il buio
era lì. Era li, nel vertice
della prima caduta, era me stesso,
questo freddo che, oltre i secoli, mi parla.
Karanlıktı. Ağustosun ortasında karanlıktı
Tıpkı çıplak bir vücut gibi. Ne dinlenmeye vakit bulabiliyordum
Ne de hareket edebiliyordum: Sadece dudakdaki
Kanın ağrısı. Karanlık
dünyaya doğru giren kanatlanmış bir oktan
açık bir nefes alışa ulaşıyordu. Karanlık
ordaydı. Ordaydı, ilk düşüşün
doruğu, benim için aynıydı
bu soğukluktu bana konuşan, yüzyılların ötesinde.
Vicina all’anima è la linea verticale.
Il pomeriggio ci portò suburbani in un canto,
l'attimo divenne nudità
e potenza greca del finale: siamo i supplici
rimasti ad ascoltare, il cielo che nasce
in ognuno di noi, pattuglia di ragazzi
innamorati del numero giusto,
la bella epopea, il peso mortale di un pallone.
Ruhun yakınında dikey bir çizgi.
Öğle vakti bir şarkıyla bizi varoşlara taşıdı
An çıplalığa döndü
Ve sondaki yunan erkesi : Dinlemeye duran
Bizler yakaranlarız, her birimizin içine doğan
Gökyüzü, aşka düşmüş gençlerin
Doğru sayıda bir arada gezmesi
Şaheser bir destan, bir solgunluğun ölümlü ağırlığı
per Viviana Nicodemo
Ho saputo, amica mia,
che sei stata in un limite. Anch’io
negli intervalli di una sola e grande morte
dormivo tra i casolari
dove i pazzi si raccolgono d’inverno
con la parola disunita e il fitto
delle idee: entrava
un profumo di uva passa e la neve
dell’incontro ha precipitato
la mia notte nella tua.
Viviana Nicodemo’ya
Arkadaşım, kavradım ki
bir sınırda kaldın, bende öyle
bir yalnız ve büyük ölümün boşluklarında
uyuyordum küçük evlerin arasında
delilerin kışın toplandıkları yerde
birleşmemiş bir sözcükle ve düşüncelerin
yoğunluğuyla: giriyordu
Bozukça bir üzümün kokusu ve karın
Karşılaması savrulduğunda gecem
Seninkinin içine.
Non rispondono all’appello, sono
dispersi ai bordi della terra, hanno
il segreto della linea che trema, sono usciti
dalle vene dell’essere amato e ora
potete vederli, di sera, verso le tangenziali
chiedere silenzio con un dito sulle labbra.
Çağrıya cevap vermiyorlar, toprağın
Hudutunda kayıplar , bir sıra sahipler
sınırda sarsılan, sevilmenin damarlarından
dışarı çıkmışlar ve şimdi
onları görebilirsiniz, gecede, kısa yoldan
sessizliği sorgulayarak bir parmağınız dudağınızda.
***
Da Quell'andarsene Nel Buio Dei Cortili
“Karanlığın Avlulularında O Kayboluş” (2010) adlı kitabından
Italyanca’dan Çeviren: Erkut Tokman