07 AĞUSTOS, CUMA, 2015

Odacığım ve Ben

Kendimi bildim bileli, “çalışma” denen şey hayatımda iki boyutlu: Yazmak ve çalmak. Buyurun Tuna Kiremitçi'nin edebiyat ve müzik dolu çalışma mekanına...

Odacığım ve Ben

Yani “çalışıyorum” dediğim zaman ya bir şeyler yazıyorum (roman, deneme, öykü, senaryo, tanıtım metni) ya da bir şeyler çalıyorum (gitar, bas gitar ya da piyano). Haliyle, kullandığım malzeme de bunlar ve ilgili nesnelerle şekilleniyor. Sonuçta odacığımın ekseni yazı masasıyla gitar arasındadır denilebilir. Şu anki yazı masamı yıllar önce antikacıdan aldım. Benimle beraber evler, hayatlar, badireler atlattı. “Dili olsa da anlatsa” derler ya, tam o hesap!


Gitarımsa grubumuz “Atlas”ın esas gitaristi Burak Aldinç’in hediyesi. Onun gibi bir virtuoz hiçbir zaman olamadım. Gitarı şarkı yazacak kadar çalıyorum. Tabii piyano ve bas gitarı da. Keşke başka şeyler de çalabilsem! Obua mesela. Hem gayet dekoratif dururdu!

Şaka bir yana, oda benden önce akademisyen-hukukçu dostum Mehmet Karlı’ya aitti. Belki de bu yüzden, daha önce hiçbir odada hissetmediğim bir düzen, algoritmik bir kesinlik hissediliyor. Belki de yaşımın kemale ermesinden dolayıdır, kim bilir?

Tuna Kiremitçi ©Korhan Karaoysal

Bazı romanları gece bazılarını gündüz yazıyorum. Hangisinin olacağına ilk yirmi sayfada roman bizzat karar veriyor. Yine de genç halime gore daha gündüzcü olduğumu söyleyebilirim. Aynı şekilde, günde kaç sayfa yazacağım da romandan romana değişiyor.

Aslında gerilla tipi bir yazarım. İstiklâl Caddesi’nde büyümekten gelen bir mutant özelliği herhalde; her türlü hava ve yol koşulunda bir metni ya da şarkıyı ilerletebilirim. Kulaklıklarımı takıp müziği seçmem yeterli.

Odacığımda ayrıca kütüphane, bir kanepe ve başka yere koyamadığımız şeylerle dolu dolaplar mevcut. Hane halkı ne zaman yeni bir üçlü prize ya da alet çantasına ihtiyaç duysa kapım çalınır. İyi bir tamirci olmasam da gerekli istihkâm desteğini her daim sağlarım aileme. 

Tuna Kiremitçi ©Korhan Karaoysal

Eskişehir’de büyümüş bir Filibeli olduğumdan mıdır; hiçbir zaman deniz hasreti çekmedim. Yeşile bakmayı maviye bakmaktan daha cezbeli buldum. Odacığımı çevreleyen bahçe bu halimi anlıyor; bazen Rumeli bazen de Anadolu türküleri söylüyor. Gece-gündüz devriye halindeki kedi çetesi de öyle.

Kırk yaşımda kavuştuğum odacığımı seviyorum çünkü yirmilerimde hep onu düşlemiştim. Sevdiklerim hemen yakınımdayken yalnız kalabildiğim bir yer. Bir meditasyon kuytusu. Ne diyeyim, darısı elli yaşındaki Tuna’nın başına!

0
5592
0
Fotoğraf: Korhan Karaoysal
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage