Şeyciler dünyayı olduğundan başka bir şey zannettiler Şey şeyin şeylerinden ibaretmiş Oysa şey sadece şeydi, öylece bir şey Şeyleri olmasına gerek yoktu Daha da şey olması için Şey işte
Onur Karamercan
24 Haziran 1988’de İzmir’de doğdu. Almanca ağırlıklı Yunus Emre Anadolu Lisesi'nden mezun olduktan sonra başladığı Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı ve Felsefe bölümlerini bitirdi. 2009 yılında İsveç’in Uppsala şehrinde altı ay Erasmus öğrencisi olarak yaşadı. Lisans öğreniminin ardından 2013 Temmuzu’nda Lüksemburg Üniversitesi’nde Modern ve Çağdaş Avrupa Felsefesi bölümünde yüksek lisans programından mezun oldu. Yüksek Lisans tezinde Heidegger ve Geç Dönem Wittgenstein düşüncesi üzerine, anlama ve dünyayı anlamlandırmada bağlamsallık kavramına yoğunlaştı. Bu süre zarfında iki buçuk sene Lüksemburg’ta yaşadı. Yaptığı başvurular sonucunda Yeni Zelanda’daki Auckland Teknoloji Üniversitesi’nden Heidegger ve Thoreau felsefelerinde teknoloji, doğa ve ikamet etme kavramları arasındaki ilişkiyi incelemeyi planladığı doktora projesi ile üç yıllık araştırma bursu kazandı. Nisan ayında Auckland’a taşınmayı planlıyor.
***
Şeyciler
Şeyciler dünyayı olduğundan başka bir şey zannettiler
Şey şeyin şeylerinden ibaretmiş
Oysa şey sadece şeydi, öylece bir şey
Şeyleri olmasına gerek yoktu
Daha da şey olması için
Şey işte
Beni sevmek isteyen kadınlar
Bende sevdikleri bir şeyi sevdiler
O şeyi sevdiler bendeki de, beni sevemediler
Kendilerini de bundan sevdiler
O benim bende olmasını sevmediğim şeyleri
Benmişim gibi sevdiklerinden
Benim sevmek istediğim kadınlar
Onların bir şeyini sevmemi istediler
Sevmediler kendilerini sevmemi
Şeylerinden ötürü kendilerini seven kadınlar
O şeyleri sevdiğim için sevildi sandılar
O onlarda olmasını sevmediğim şeyleri
Sevdiğimi sanarak geri sevdiler
Bir türlü sevdirmeden kendilerini
Şey dolu kadınlarla şeyci erkekleri bir araya getirsem
Sonra ben aradan çekilsem
Şimdi o şeylerle öbür şeyler birbirine cuk oturacak
Şeyi diyorum işte
Şey
Yapabilsem
Bir fısıltıyla üstümü örttü
Terk edişi esintinin
Açık bir kapı gibi kalakalmış
Seke seke yaşadığım onca yıl
Sarhoş yunuslarla dala çıka
Gıcırtılı bir bahçe kapısı mıydım yoksa
Yıllar boyu kağıt uçak fırlattım balkondan
Her Allahın günü ölünür mü, demiştim
Şurada az ileride inecektim oysa
Terk edilmiş bir durakta
Dertli çatısı altında bu boş kulübenin
Uyurgezer gibi hatırlayacaktım sevdiğimi
-veya hatırlamayacaktım
Soğuk bir suda yarı belime kadar
Bir dalabilseydim midyeci edasıyla
Gözümü kör eden pencereden
Karşı koyların ışıklarına hat çekeceğime bakışlarımla
Sağanağa çeviren bulutlara asalak
Öylece yağıp durdum evde
Basamak aşağı basamak yukarı
Bir türlü unutamadım
Bir zamanlar dünyanın cennet olduğunu
-Veya unuttum
Bunları anlatsam, çiçekler dökülür mayısta
Sessizliği bozmak için sırf
Gönlümün dilini katletsem
O halimle mezarım bile almaz beni artık
Ve o uçurumdaki ağaç kolunu atmazsa omzuma
O zaman hayat bir Kafka romanı.
Şehir Haikusu
Sessizsin diye
Sislidir şehir bugün
Buz gri her köşe
Ağladın diye
Mahallede yağmur var
Şimşekli yaşlar
Ağlayan sessiz
Üzgün şehir sen misin?
Kapımdaki yel
Yağmur sis ses ben
İçinde yaşadığım
Şehir mi sensin