Duvarda duruyordu. Ben geziyordum. Bir sürü şey duvarlar boyu duruyordu. Ben onda kaldım. Hatta kalakaldım. Sergi gezerken böyle çarpışmalar olur. Zaten, böyle çarpışmalar olsun diye sergi gezilir. Tiyatroya ve sinemaya gidilir, kitaplar okunur. Ama her zaman böyle çarpışmalar olmaz.
Bu oturup duran, göz göze gelmesi zor kadın Dora Maar. Ressam, fotoğrafçı, şair... Sürrealistlerle birlikte sergilere katılan bir genç yetenek. Hevesli bir öğrenci. Siyasi bilinci yüksek bir kadın. On seneye yakın zamanını Picasso’nun ilham perisi, ressamın resmetmeyi en sevdiği modeli ve sevgilisi olarak geçirmiş. Sonrası büyük ölçüde inziva. Bakışın sahibi olmaktan bakılana evrilmesi belki de, onu Lacan’ın hasta koltuğuna oturtan.
Kübik Kadının Türküsü ve Nerden Çıktı Kübik şiirlerini bir yağlıboya tabloya yazmadım. Bir aynada ikimizi görerek yazdım. Hani türküde der ya; “İkimizin resmini, çıkarsınlar yan yana”... Başkasından beklemedim, ben. Bu iki şiiri birbirinin peşi sıra yazınca, resmimiz çıktı yan yana.
Savaşların, ölümlerin, ayrılıkların ruhunda açtığı derin yaraları kimi zaman deşerek kimi zaman severek, ama hep kendi kendisiyle didişerek yaşamış, Dora Maar. Uzun da yaşamış. Ve işin doğrusu; sadece bir ustanın elinden çıkan imgeleriyle değil kendi ürettiği imgelerle de çağına kendi ruhundan katmış. Ruhunu çağından esirgememiş. Dora Maar’ın izleri sizi de çağırıyor mu? Beni çağırdı.
Onu resmeden büyük yeteneğe müteşekkirim. Dora Maar’la biz o sayede tanıştık. Ancak, nasıl denir... Ben kız tarafıyım!
kübik kadının türküsü
kafa olarak kalksam
bi sabah
kafa olarak
yürüyüp gitsem
meme olarak kalksam bi sabah
meme olarak yürüyüp gitsem
sonra bi sabah kalksam
nemli, yumuşak, tüylü bişey olarak
sonra başka bi sabah
el, bi sabah bacak
bi sabah dil, bi sabah diş
derken
kafamın yerinde yüreğimle
uyansam
ertesi sabah
yüreğimin yerinde kafam
ve sabahlardan bi sabah
uyanıp da
karışsam ki
hayata
her şeyim yerli yerinde
ve ayarında
26 Ağustos 2009
Londra dönüşü, Tate Modern’de Picasso’nun Oturan Dora Maar’ını gördükten sonra
nerden çıktı kübik
kadın kübik
türküsü de
gözlerinden gözlerini alamazsın
ama aldın diyelim
iyi bak
bu kadının acelesi var
kaşları değilse de gömleğinin yakaları kalkık
bakıyor musun hâlâ?
bak bak
topuzu ve dudakları sımsıkı
ne tutkularını ele verir ne sırlarını
bi tek
sereserpe
gözleri...
daha bakarım dersen,
sırtı dik
tam da yaslanmamış
koltuğa
kolları gövdesine yapışık
ellerini kucağında kavuşturmuş
tüm müdahalelere rağmen sanki
kendini tutma gayretinde derli
ve de toplu
herkes iştahla bakarken
kolay mı?
pıt pıt eden parmaklarından belli
dirseklerini bile dayamadığı, o
rahatsız makamdan
kaldırıverme isteği
kallavi kalçalarını
sonra bitişmiş dizleri
sonra huzursuz, soluk
bacakları
sonra biri diğerinin arkasında saklanan ayakları
ama yine
ama hep
sereserpe
gözleri...
hem sunuyor hem sakınıyor kendini
hâlâ bakıyorsun, madem
tanıştırayım;
alnında incecik kıvrık düşünceleriyle
Picasso’nun
Dora Maar’ı
hayattaki kadın
tuvaldeki kadınla bakıştı
bu türkü ordan çıktı
26 Ağustos 2009