Atilla Birkiye'nin Sabahattin Ali’nin roman ve hikâyelerindeki kavramları, temaları, karakterleri, olayları, çatışmaları kurgulayarak kaleme aldığı Sabahattin Ali’nin Yapıtlarını Sevme Sözlüğü isimli son kitabı üzerine bir inceleme yazısı.
Birinin adı geçince, diğerinin adı da kendiliğinden geliveren iki yazar onlar. Türk öyküsünün iki yapı taşı, kilometre taşı, modern ustaları, ve çoklarına göre de iki ayrı gerçekçilik türü de onların adıyla anılıyor: Sait Faik ile Sabahattin Ali. Toplumcu gerçekçi olan Sabahattin Ali, eleştirel gerçekçi olan Sait Faik, öyle yazılıp öyle söyleniyor.
Ben böyle bakmadım, bakılabilir de kuşkusuz, rastlantı ya da şans eseri, birlikte okudum ikisini de, 1960’larda kitapları Varlık Yayınları’ndan ve iki kitap bir arada yayımlanırken. Sait Faik’ten Semaver-Sarnıç, Sabahattin Ali’den Kağnı-Ses diye kalmış aklımda bazıları. Önyazılı kitaplardır onlar, Sabri Esat Siyavuşgil’den Yaşar Nabi’ye, önemli edebiyatçıların imzalarıyla, yazarları ve yapıtları hakkında uzun, kıymetli değerlendirmeler içerir bu yazılar. Sanırım Varlık Yayınları’na özgü bir durumdu bu, çünkü Abdülhak Şinasi Hisar’ın da Varlık’tan çıkan kitaplarının başında böyle faydalı, okumaktan zevk aldığım yazılar olurdu. Varlık da yalnızca bir yayınevi değil, bir okul olduğu için elbette.
Sabahattin Ali’den, onu sevmekten, daha doğrusu yapıtlarını sevmekten söz eden bir kitap hakkında yazıyorum. Yukardaki uzun girizgahı da hem birlikte hem de tabii ayrı ayrı sevdiğim, aslen öykücü, bazen romancı ve birer de şiir kitabı yazmış iki büyük yazarımızın ayrıldıkları noktalarda bile benzerlikler taşıdıklarını belirtmek için yaptım. Bu yılı, hayli geç kalmakla birlikte, kendi Sait Faik yılım ilan ettim, Semih Gümüş arkadaşımızın Oggito sitesinde her ay bir Sait Faik yazısı yazıyorum, 12 yazı olacak. Gelecek yıl da 12 ay boyunca Sabahattin Ali yazıları yazmak istiyorum. Bakalım, kısmet.
Arkadaşımız Atilla Birkiye bu hususta hepimizi iştahlandıran, kışkırtan bir kitap yazdı bile. Baştan teşekkür edelim Atilla’ya. Bu şahane kitabın adı, Sabahattin Ali’nin Yapıtlarını Sevme Sözlüğü(Siyah Kitap, Ocak 2017). Atilla Birkiye, romancı, şair, denemeci, gezi kitapları yazarı, hoca ve iyi bir araştırmacı. Biraz o da benim gibi, tartışmalardan uzak, sevdiği, kıymet verdiği şeyler üzerine yazmayı seviyor, bu yüzden de ayrıca severim Atilla’yı ve yazdıklarını. Son romantiklerden diyeyim bir de. Ve unutursam eksik olmak ne kelime, Atilla’yı hiç tanımamış, okumamış olurum, kısaca ‘aşk yazarı’ diyelim. Sabahattin Ali kitabıyla birlikte 25 kitabı var, saydım, 10 kitabının adında aşk var, 3 kitabında sonbahar, 1’i ekim olarak, 1’inde roman’tik, 1’inde hicran ve diğerlerinde de aşkı, romantizmi çağrıştıran sözcükler var. Herhalde Sabahattin Ali’nin Yapıtlarını Sevme Sözlüğü’nü yazmak da en çok Atilla gibi bir romantiğe yakışırdı, bu kitapta bile ‘sevme’k fiilini işlemiş baksanıza!
Sözlük yazmanın zevkini ama zorluğunu da bilirim. Çok sevdiğim ve önerdiğim bir yazı biçimidir. Yıllardır çeşitli kitaplarımda sözlük ya da alfabe başlığıyla pek çok yazı yazdım, tek çocuk kitabım olan, didaktik doğa ve hayvan şiirlerinin yer aldığı Nar Alfabesi kitabım da adından anlaşılacağı gibi böyle bir çalışmadır. Şairler ve yazarlar üstüne Birgün Pazar eki ve OT Dergisi’nde alfabeler yazıyorum. Paradoks Diyalektika: Derdini Anlatamayanlar İçin Ansiklopedi de yine A’dan Z’ye hazırlanmış bir kavramlar sözlüğüdür…
Nihayet Sabahattin Ali. Atilla Birkiye’nin, Sabahattin Ali’nin hemen hemen tümüyle roman ve öykülerinden yola çıkarak hazırladığı bu sözlük, aslında bir deneme kitabı da sayılır. Atilla’nın o yalın, samimi ve doğal bir biçimde konuşur gibi yazdığı gazete yazıları ve denemelerinin sözlük hali diyelim. Her harften bir kavrama değil, çok kavrama yer vermiş yazar, alfabe değil tam anlamıyla sözlük hazırlamış, böylece 100 kadar sözcükle Sabahattin Ali’nin yazı dünyasını kapsamlı biçimde anlamaya ve anlatmaya çalışmış, kimi zaman yaşamıyla ilgili değinmeler de görünür gibi oluyor sözlük maddelerinde.
“Her kitabın bir öyküsü var”, Birkiye bu başlık altında kitabının öyküsünü anlatıyor. Serbest bir anlayışı var, ama ucu ‘metin’e bağlı. Zaten 1983’de yayımladığı ilk denemesi, “Kuyucak’tan Yusuf ve Diğerleri” de, kendi deyimiyle ‘gerçek anlamda’ edebiyata ilişkin ilk yazısıdır Birkiye’nin. Zaman içinde Sabahattin Ali ile ilgili çeşitli kitaplar, toplantılar, anmalar, okumalar ve Notos Atölye’de altı haftalık bir Sabahattin Ali Atölyesi yapmasıyla da artık ‘yazmalıyım’ kararını verir Birkiye. Ve okuyucuyu bu zihin, ufuk ve nefes açıcı kitapla da buluşturmuş olur. Küçük bir not, tabii bunda yazarın kitaplarının ve özellikle de Kürk Mantolu Madonna romanının çok okunması da etkili olur. Olacak o kadar diyelim biz de değil mi?
Sözlükte yer alan bazı kavramları analım: Acımak, Aşk, Aydın, Berlin, Cinayet, Cinsellik, Çamur, Dedikodu, Edremit, Fedakarlık, Gözyaşı, Yumuşak G’de ne var derseniz, hem Cemal Süreya’nın “Ğ Vitamini” şiiri, hem de İçimizdeki Şeytan romanında Macide’nin zihninden geçen bir cümlenin yer aldığı bir paragraf var, Hanende, Hapisane, Istırap, İstanbul, Jandarma, Kasaba, Liman, Melankoli, Novella, Oturak, Ölüm, Prag, Rüzgar, Son, Şeytan, Taşra, Uffizi, Üzüntü, Vapur, Yoksulluk, Zaman…
Hepsi bu kadar değil, bunlar özellikle Sabahattin Ali’nin yapıtlarına, anlatı mekanlarına, karakterlerine, zihin dünyasına en yakın kavramlar. Bazen de daha uzak, dolaylı ama çağrışımsal kavramları seçmiş Birkiye. Bazı bölüm aralarında da yazardan alıntılara yer vermiş: “…Asıl bahtiyar bir ömür boyunca hasretini çektiği şeye kavuşan değil, ona erişeceğini anladığı anda, saadetinin en yüksek noktasında bir ‘ah!’ diyerek düşüp ölebilendir.”
Hiç aklımıza gelmeyecek bağlantılarla yer verdiği kavramlar da var Birkiye’nin. 270 sayfalık bir sözlük denemesi ya da deneme sözlüğü bu. Zorlu bir uğraş. Severek okuduğumuz Sabahattin Ali yapıtları üzerine severek yazmış. Girişte dediği gibi, “Sabahattin Ali’yi övmeye geldim. Bu kitapta yapmak istediğim bu.” Sevgisini de, övgüsünü de layığıyla, Sabahattin Ali’ye yaraşır biçimde yapmış Atilla Birkiye. Bizim yapmamız gereken de belli, büyük öykücü ve romancımız, bu arada şiirlerini de unutmayız tabii, enfes şiirlerin şairi Sabahattin Ali’nin yapıtlarını okurken, onu ‘sevme sözlüğü’nü de yanımızdan ayırmamak. Ola ki bilmediğimiz bir yer çıkar kitaptan, bir kavram, hemen açıp bakarız kitaba. Böylece tam ve eksiksiz bir okuma gerçekleştirmiş oluruz.