17 ARALIK, PERŞEMBE, 2015

Saksağanı da Bülbülü de Öldürmek Günahtır

Harper Lee, ilk defa 1960 yılında yayımlanan efsane romanı Bülbülü Öldürmek’ten tam 55 yıl sonra, yeni romanı Tespih Ağacının Gölgesinde ile edebiyat dünyasına şaşırtıcı ve sevindirici bir sürpriz yaptı. Yayınlandığı ilk günden beri milyonlarca okurun gönlüne taht kuran Bülbülü Öldürmek’in kahramanı Jean Louise Finch, namı değer Scout, bu defa 26 yaşında genç bir kadın olarak karşımızda.

Saksağanı da Bülbülü de Öldürmek Günahtır

Bülbülü Öldürmek okurları için kitabın tadı yıllar boyunca damakta kalmıştır. Nasıl kalmasın ki; altı yaşında bir kız çocuğu olan Scout, abisi Jem, avukat babası Atticus ve ev işlerinde yardımcıları Calpurnia ile adalet, özgürlük ve eşitlik konusunda tüm dünyaya ders verecek bir yaşam sürerler. Her iki kitapta da konu olarak Amerika’da yaşanan ırkçılık işlenir. Olaylar altı yaşında bir kız çocuğunun gözünden anlatılır. Yaptıkları ile okuru çoğu zaman gülümseten Scout, yetişkinlerin yaptığı yanlışları, çelişkilerini öyle güzel yüzlerine vurur ki, zaman zaman düşündürür, zaman zaman da gözlerimizin yaşarmasına neden olur. Scout’un babası Atticus ise küçük bir kasabada kendi halinde bir avukat değil de bir bilgedir tüm kitap boyunca. Onun yüreğimize güç veren şu sözlerini hatırlıyor musunuz:

“Daha başlamadan yüz yıl önce davayı kaybetmiş olmamız demek kazanmaya çalışmayacağız anlamına gelmez.”

“Kendinizi bir adamın yerine koymadıkça, o adamın yerinde olmanın nasıl bir şey olacağını anlamaya çalışmadıkça o adamı gerçekten tanıyamazsınız.”

“Sıfatları kaldırırsan geriye gerçekler kalır.”

“İstediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma, bülbülü öldürmek günahtır.”

Elbette saksağanı öldürmek de bülbülü öldürmek kadar günahtır. Ancak bu cümlenin vuruculuğu kitabın sonunda Scout’un “bülbülü öldürmek” ile ilişkilendirdiği adalet ve vicdan kavramlarında gerçek değerine ulaşır. Bülbül, masumiyettir, yüreklerimizdeki vicdandır, eşitlik ve adalettir. Bunlardan herhangi birine vereceğimiz bireysel ya da toplumsal zarar bülbülü öldürmekle eş anlamlıdır. Scout Atticus’tan, doğrularından vazgeçmemeyi ve onlar için en umutsuz zamanlarda bile mücadele etmeyi, kimsenin kimseden daha üstün ya da daha aşağı olmadığını, eşitliği, karşındakini anlamaya çalışmadan kesin yargılara varmamak gerektiğini öğrenir. 

Tespih Ağacının Gölgesinde kitabında, eğitim ve çalışma için çocukluğunun kasabası Maycomb’dan ayrılıp New York’a yerleşen Scout, tatil için kısa bir süreliğine Maycomb’a gelir. Bu kısa tatilde hayatının en zor ve en önemli deneyimlerini yaşar. Maycomb görüntüde aynıdır. Ancak, o yıllarda özellikle zencilerle ilgili Amerika’nın yürütmekte olduğu politikalar Maycomb’un ruhunun değişmesine de neden olmuştur. Scout’u asıl şaşırtan ve hayal kırıklığına uğratan ise babası Atticus’taki değişimdir. Scout ve çocukluğunun kahramanı babası Atticus artık yaşama tamamen farklı pencerelerden bakmaktadırlar. Scout, benzer değişimleri sevdiği diğer insanlarda da görür, tüm bunlarla nasıl baş edeceğini bilemez. Ama sonuçta o Bülbülü Öldürmek’in bilgesi Atticus’un kızıdır, çıkışı bulacaktır.

1926 doğumlu Harper Lee, 1956’da yazmaya başladığı otobiyografik öykülerden yola çıkarak Bülbülü Öldürmek’i ortaya çıkarmış. Dolayısıyla Scout büyük ölçüde Harper Lee’nin kendisi diyebiliriz. Lee’nin çocukluk arkadaşı Truman Capote de Bülbülü Öldürmek’te Dill karakteri olarak yer alıyordu. Kitap yayınlandıktan bir yıl sonra, 1961’de Harper Lee Pulitzer Edebiyat Ödülü’nü alır. İlginç olan Harper Lee’nin Bülbülü Öldürmek’ten sonra birkaç yazı dışında hiçbir şey yayınlamamış olmasıdır. Ta ki Tespih Ağacının Gölgesinde’ye kadar. Tespih Ağacının Gölgesinde ise aslında Bülbülü Öldürmek’ten önce yazılmış bir kitap. O dönemde, Lee’nin editörü yazardan romanı bir çocuğun gözünden anlatılacak şekilde değiştirmesini istemiş ve sonuçta Bülbülü Öldürmek çıkmış ortaya.

İtiraf etmeliyim ki, Tespih Ağacının Gölgesinde’yi okuduktan sonra o editöre hak verdim. Her romanın özgün bir ritmi, hatta bir müziği, kokusu ve tadı vardır. Bülbülü Öldürmek’te hissettiğim tüm bu özellikler, Tespih Ağacının Gölgesinde’yi okurken birden değişti, başkalaştı. Altı yaşındaki Scout’un gözünden dünyaya bakmanın tadı çok başkaymış. Elbette bu durum Tespih Ağacının Gölgesinde’yi Bülbülü Öldürmek’ten daha iyi ya da daha kötü yapmıyor. Ama bence Bülbülü Öldürmek’in bir efsane olduğu gerçeğini güçlendiriyor.

Kitabın çevirisi iyi olmakla birlikte, o dönemde Amerika’da yaşayan zencilerin kendi aralarında kullandıkları dilin çevirisinde sıkıntılar olduğunu düşünüyorum. Çevirmen Püren Özgören bu bölümlerde yer alan farklı İngilizce ifadeleri, sanırım kitabın orijinaline sadık kalacak şekilde Türkçeye uyarlamaya çalışmış. Ancak, “nasılsınız?” yerine “nassınız?”, “Epey yaşlandı artık” yerine “Epiy yaşlandı artıkın” gibi cümleler bu amacı pek yansıtamamış düşüncesindeyim. 

Harper Lee

Harper Lee, her iki kitapta da adalet kavramını ırkçılık üzerinden kurgulayarak anlatsa da, iki kitabın da bize en önemli mesajı; hukukun üstünlüğünü vurgulamak ve herkes için olduğu, herkes için olması gerektiğidir. İnsan elbette duygu ve düşünceleri ile vardır, bazı insanlar da hukuku kişisel çıkarları ve kötü niyetleri doğrultusunda yanlış biçimde kullanabilirler, ancak eğer adaletten ve eşitlikten söz edeceksek herkes için ortak bazı kuralların olması ve buna göre davranılması kaçınılmazdır. Atticus için hukuk bir yaşama biçimidir. İnandığı doğruları savunurken her şeyin üstünde gördüğü tek şey anayasadır. Eğer anayasada bir yanlış varsa, bu yanlışın düzeltilmesinin tek yolu da yine hukuk ve hukuksal süreçlerdir, savaş ve şiddet değil. Tespih Ağacının Gölgesinde’de Atticus, kızını sonsuza kadar kaybetmek pahasına hukuktan yana tavır alır ve kızının karşısında durur. Scout ise Atticus’tan hem hukuk hem de insanlık dersi alır. Ve tabii kitabın okurları da.

Şu yazıyı hazırladığım sıralarda, malum nedenlerle, Rus devrimci ve anarşizmin babası sayılan düşünürlerden Mihail Bakunin’in “Hukuk, iktidarın fahişesidir” cümlesi yine sosyal medyada dolaşımdaydı. Tarih Bakunin’i pek çok kez haklı çıkarmış olsa da, gönlüm Atticus’tan yana. Atticus’lara, Atticusların varlığına inanmak istiyorum. Harper Lee’nin de benzer bir istekle bu kitapları yazdığını düşünüyorum. Ve eminim; Bülbülü Öldürmek’i bugün yazmış olsa, “Saksağanı da bülbülü de öldürmek günahtır” derdi. 

0
62852
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage