05 NİSAN, PERŞEMBE, 2018

Savaşlara Karşı Dur İhtarı: “Barışın Şikayeti”

Desiderius Erasmus'un çağına tanıklık ettiği, Türkçeye ilk kez çevrilen eseri Barışın Şikayeti üzerine bir inceleme.

Savaşlara Karşı Dur İhtarı: “Barışın Şikayeti”

Tercümesi yüzünden kitapları yarım bırakan, hatta hiç başlamayan, çeviri kitaplara son derece ön yargılı olan pek çok insan olduğu muhakkak. Ancak Celal Yeşilçayır tarafından Türkçeye ilk kez tercüme edilen Desiderius Erasmus'un Barışın Şikayeti adlı eseri, okura keyifli bir okuma deneyimi sunuyor.

Erasmus, 1466 yılında rahip bir babanın çocuğu olarak dünyaya geldi. İyi bir eğitim alarak ilk önce rahip unvanını, daha sonra 1509 yılında doktora çalışmasını bitirerek teoloji alanında doktor unvanını aldı.

Barışın Şikayeti, 2 Şubat 1517'de Fransa'nın Cambrai şehrinde yapılacak olan ama gerçekleşmeyen uluslararası barış kongresinde Erasmus'un sunacağı yazıların bir toplamı. Ancak Erasmus, konferans gerçekleşmeyince metinleri kitap olarak yayımladı.

"Barış Konuşur" diye başlayan eserde barış, insanlardan hayli şikayetçi. Haklı olduğu yanlar tabii ki yok değil; ancak Erasmus'un barışı konuştururken yanlı bir tutum izlediği de muhakkak. Eserde Hristiyanların Hristiyanlar ile savaşmasının son derece yanlış olduğunu pek çok kez dile getiren Erasmus, savaş hususunda Yahudilere ve Türklere de yer yer değinir. Hristiyanların birbirleri ile savaşmasıyla Türklere seyir zevki sunduklarını dile getirir. Aynı zamanda dürüstçe ve dindar bir şevkle barbar kavimlerin saldırılarına karşı savunma yapmayı, hayatları tehlikede olan halkın huzur ve düzenini sağlamayı savaş olarak görmez. Barışı gerçek anlamda kalbinde taşıyan kişilerin ona sıkı sıkıya sarıldığını, engelleri umursamadıklarını ve dayatmaları kabul etmeyerek barışın ayakta kalmasını sağladıklarını söyler.

HOLBEIN, Hans the Younger - Portrait of Erasmus of Rotterdam, 1523
Wood, 76 x 51 cm
National Gallery, London

Dikkat çekilen bir diğer husus ise insanların bir arada yaşayabilmeleri için "insan" olmalarının yeterli olması gerekirken bunu başaramamış daha doğrusu becerememiş olmalarıdır. İnsanlara akıl bahşedilmiştir, düşünme yetileri vardır. Hayvanlarda ise bu yeti olmamasına rağmen kendi türleri ile savaşmazlar. Ama bir Hristiyan başka bir Hristiyan'ı öldürmektedir. Kitapta yer alan "İsa'ya bağlı olan biri, barış taraftarıdır. Savaştan yana olduğunu söyleyen ise, İsa'nın sıkı bir muhalifidir." ifadesi Hristiyanların birbirlerine savaş açmasının kabul edilemez bir şey olduğunu ortaya koymakta.

Mutlak barışın Hristiyanlık dinine sıkı sıkıya bağlanarak elde edilebileceğini ifade eden Erasmus, bu hususta din adamlarına pek çok vazife yükler. Savaşı isteyen, insanları savaşa davet eden din adamlarını da hoş karşılanmadığını, bunun son derece yanlış bir davranış olduğunu pek çok kez dile getirir.

Erasmus, Hristiyan prenslerde gördüğü savaşma eğiliminden oldukça rahatsızdır. Halkı huzur ve refah içinde yaşatmak için prenslerin mühim olduğu gerçeğini saklamaz.

"İnsanların akıbetlerinin kendilerinin kafa hareketlerine bağlı olduğu ve faniler arasında Prens İsa'nın şeklini cisimleştiren siz prenslere çağrı yapıyorum. Barışa çağrı yapan krallarınızın sesine kulak verin. Bütün dünyanın sizin tutkularınızın yol açtığı, yıllarca süren acılarla bitkin düştüğünü görün. Şimdi biri bile hâlâ kendini mağdur hissediyorsa, en uygunu herkes için ortak olan refaha çizgi çizmektir. Bu, basit nedenlerle uzun bekleme sırasına atılabilen önemli bir meseledir. Mukaddes rahipler size sesleniyorum: Yetkinizin gücüyle barışı ebedi bağlarla sağlamlaştırın. Devlet büyükleri ve bürokratlar size sesleniyorum: Sizin tutumunuz krallarının bilgeliğini ve papaların görev sadakatini güçlendirecektir. Fark gözetmeksizin kendini Hristiyan olarak gören herkese sesleniyorum: Birlik duygusu hedefine yönelik çalışın! Kitlenin birliğinin güçlerin tiranlığına karşı koymak için ne kadar muktedir olduğunu gösterin! Ebedi birlik, önce doğanın, İsa'nın ise daha fazla bağladığı birçok şeyi birleştirmeye muktedirdir. Bütün nimetlerden herkesin faydalanabilmesi için herkesin müşterek gayret sarf etmesi gerekir."

Erasmus, bu ifadeleri ile barış için herkesi elini taşın altına koymaya davet eder. İnsanları bir olmaya çağırır.

Eserde Erasmus, zaman zaman kendisiyle çelişse de, hak veremeyeceğimiz söylemleri olsa da Barışın Şikayeti pek çok yönden ilgi çekicidir. Yormayan üslubu ile barış, din, ırk hususlarında düşünmek, olaylara farklı bir  pencereden bakmak isteyen okuruna pek çok şey katacağı da muhakkaktır. 

0
4127
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage