08 ARALIK, PERŞEMBE, 2022

“Sessizlikten Önceki Son Kelime”*

İç mimar Cèdric Etienne’i, besteci ve piyanist Büşra Kayıkçı’yı, şair ve yazar Furkan Çalışkan’ı bir araya getiren; mekân, zaman, sessizlik imgelerini üç farklı disiplinin yaklaşımıyla yeniden görmeye, okumaya, dinlemeye ve düşünmeye davet eden Sükûnet / Still isimli kitap üzerine bir yazı.

“Sessizlikten Önceki Son Kelime”*

Sükûnet / Still kitabını bugün okurla buluşturan hikâyenin başlangıcında Cèdric Etienne’in Belçika Anvers’de doğal malzemelerle mikro mimari örneği olarak tasarladığı Studio Corkinho ve bir içsellik mekânı hatta sükûtun mimarisi diyebileceğimiz STILL odası (STILL Room) odası yer alıyor. STILL odası’nın müzik ve yazı evrenine taşınma süreci ise Şubat 2021’de başlıyor. Büşra Kayıkçı moderatörlüğünde Türkiye Tasarım Vakfı’nda 27-28 Şubat tarihlerinde, Cédric Etienne ile sesin tasarım sürecinde girdi olarak kullanılması üzerine STILL başlıklı bir atölye düzenleniyor. Burada Cédric Etienne’in tasarımda ses ve sessizlik mekânları üzerine yaptığı sunuma Büşra Kayıkçı’nın bu sunuma paralel ürettiği ve çaldığı besteler eşlik ediyor. Bu birlikte üretmeye bir yazarı da ortak eden ise atölye sonunda yapılan bir sohbet oluyor. Büşra Kayıkçı ve Furkan Çalışkan “sükûtun mimarisi” fikrini kitaba dönüştürme kararını burada alıyorlar. Bir mimar, bir müzisyen ve bir yazarı sükûtun çemberinde bir araya getiren Sükûnet / Still başlıklı bu kitap, dördüncü ortağı olarak okuru görüyor.

1. Cèdric Etienne
2. Büşra Kayıkçı
3. Furkan Çalışkan

Kitabı üç farklı disiplinin etkileşimi olarak okuyor olsak bile aslında bu üç isim “mekân”ı üretmek ve ona şekil vermek konusunda aldıkları eğitimleriyle de aynı noktada buluşuyorlar. İç mimar Cédric Etienne tarafından tasarlanan STILL, iç mimarlık eğitimi alan besteci ve piyanist Büşra Kayıkçı tarafından besteye dönüşüyor ve inşaat mühendisi Furkan Çalışkan’ın satırlarında yeniden inşa ediliyor.

Etienne, sükûtu “zamansız şimdinin deneyimi” olarak tanımlıyor. Kendimizi dış dünyadan ayırmaktansa içsel olanın dinginliğini tasarladığını söylüyor bu mekân ile. STILL içsel bir yeniden doğuş, bir yerden hiçbir yere konumlanmanın, dünyayla daha sınırlı ama doğru bağlar kurmanın odası olarak karşımıza çıkıyor. Bu odaya günümüzün bol bildirimli, uyarılı hayatları için bir “hayal odası” diyebiliriz. STILL biraz incelendiğimde bana Henry David Thoreau’nun Walden’da işaret ettiği, insanın ve doğanın özündeki iyiliği keşfetmenin yolunun sade bir yaşamla mümkün olacağı savını anımsattı. Yaşam alanlarımıza doldurduğumuz gereksiz nesne ve olgulardan uzaklaştıkça varacağımız özümüz, içimize ve dışımıza daha doğru bir yerden yaklaşma imkânı verecek fikrinin bir oda olarak tasarlanmış hâli gibi STILL odası.

“Sükûtun mimarisi”ni kelimeleriyle yeniden inşa eden Furkan Çalışkan, Sükûnet / Still’i üç bölgeye ayırıyor: Bölge -1 “Pencere Kimdir?”, Bölge -2 “Evi Terk Eden Oda” ve Bölge -3 “Yargıç ve Müzayedeci”. Metinler insanın dış dünyadan iç dünyasına, nesnelerle ilişkisinden kendiyle yüzleşmesine varan bir yolculuk sunuyor. Mekân içine yerleşme, mekânı var edenlerle karşılaşma, bir odanın içinde var olma, o odada kendinle kalma ve dışa taşmaya varıyor.

Pencereler ve kapılar mekânı/ evi/ odayı dışarıyla ve birbirleriyle hem ayırır hem bağlantıda tutar. Dışarıyı içeriye kabul eder ya da dışarıyla içerisi arasına sınır koyar. Geçirgen ögelerdir duvar gibi sabit değillerdir. Bölge -1 “Pencere Kimdir?” bölümü tam olarak böyle bir geçiş hissi veriyor. Gireceğimiz dünyanın ilk görüntülerini burada buluyoruz. Bölge -2 “Evi Terk Eden Oda” bölümünde ise mekânı insanla ilişkisi bağlamında şöyle tanımlıyor: “Gök kubbe ile doğrudan ilişkimizin kesildiği, yani dışarıdan içeriye girdiğimiz an, bir çatının altına, duvarların çevrelediği bir yapının içine adımı attığımız o saniye zihnimizdeki arşiv bir ayrıcalık bekler. İster kendimizi sakladığımız bir yer ister kendimizi tanımladığımız bir alan olsun orası bize sınırlı olmanın, somut bir nesne olarak içerisi-dışarısı ayrımını bir iletişim aracı olarak vermektedir. Bu yüzden bir mimarın zihninden çıkıp saatlerin ustalaştırdığı ellerle zamanın kutsadığı bütün yapıları bile, tozlanmış ve ışıksız kalmış belgelere dönüştürürüz.” Ve geldiğimiz bu noktadan “Ruhumuzun bodrumuna inip bütün kutuları tek tek açıyoruz” cümlesiyle içsel mekâna doğru adımlarımızı sıklaştırıyoruz. Kitapta metinler STILL odasının dokularına temas ediyor fotoğraflarla. Duvarlara, döşemelerin yüzeylerine, zemine… Eşyaların bize yaşattığı zamanda yolculuğu, bir objenin parçalarının yayılma alanına, içlerini ıvır zıvırla doldurduğumuz kutularla ördüğümüz duvarlara yeniden bakıyoruz. Çalışkan, okurunu başlı başına bir kimlikle tasarlanmış STILL odası gibi, evi terk eden bir oda içerisinde misafir ediyor. Kelimelerin kurduğu bu evren insanın kendiyle ve içindeki sabotajcılarıyla yüzleşmesiyle tamamlanıyor. Son bölüm olan Bölge -3 “Yargıç ve Müzayedeci; herkesin kendine ait bir yargıcı ve ona ait yargıları olduğuyla başlayan bu bölümde sessizlikleri sükûnete dönüştürmeye imkân vermeyen yargılamalara getiriyor sözü. Her zaman içerde bir yerde müdahaleye hazır bekleyen bu yargıcın karşısına çileci bir müzayedeci oturtuyor. Bu ikisi arasında kendi merkezine varıyor yazar. Bu ikisinin arasında bedeninin ve geriye kalan parçacıkların varlığına erişiyor. Furkan Çalışkan, şiirsel bir metinle insanın kendine ait odasını kendi bedeni içinde inşa ediyor.

Tüm bu satılara, odaların içerisine ise besteci ve piyanist Büşra Kayıkçı’nın workshop sırasında doğaçlama çaldığı ve kaydettiği üç besteden oluşan Interludes başlıklı besteleri eşlik ediyor. Bir teneffüs ya da perde arası olarak çevirebileceğimiz interlude kelimesi burada bölümler arasında soluklanma alanı yaratmasından çok tüm akışa yayılıyor. Kitabın sonunda bu bestelerin nota dökümleri ve erişebileceğiniz bir QR kod yer alıyor. Kitap kendisiyle de öznel bir ilişki kurmaya yönlendiriyor okuru. Metinlerin kişide uyandırdığı düşünceler, mimarinin okurda yarattığı his ve notaların titreşimleri kişisel bir deneyime davet ediyor.

Sükûnet / Still’i sükûnetin çatısı altında üretilmiş performatif bir çalışma olarak değerlendirmeyi uygun buluyorum. Fotoğraflarla dinginliğin mekânlarını incelerken, içsel bir metnin düşünce dünyasında uyandırdıklarını notaların ritminde düşünerek bu performansın parçası oluyor okur. Ketebe Yayınları’nın “Sanat” serisinde yayımlanan Sükûnet / Still, koleksiyonun “kıymetli bir parçası”. Kitap aynı zamanda Türkçe/İngilizce olarak basıldığı için evrensel de bir kimlik taşıyor. Mimariyi müzikle ve edebiyatla düşünmeyi seven okurların da defalarca dönüp keşfedecekleri bir eser.

*“Sükûnet / Still” (Sayfa: 2/6)

0
5250
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage