Dans, yazmak, ruhsallık ve hayat... Bir döngünün ayrılmaz parçaları sanki. İşte Shirley MacLaine, bu dört değişkeni bir arada yaşamın özüne taşıyan bir yazar, bir ruh bu yerkürede...
Kitaplarıyla bundan birkaç yıl önce, yaşamı, ruhsallığı, farklı boyutların varlığını, ruh-beden-zihin dengesini sorguladığım dönemlerden birinde karşılaştım. Evren, insana aradığı cevapların sorularını doğru zamanlarda sordururmuş ki, yanıtlarını da doğru zamanda sunabilsin. İşte Shirley ile tanışmam ve satırlarında keşfe çıkmam da böyle doğru bir anda oldu.
Bir dansçı olan Shirley MacLaine, ruhsal bir yolculuk serüvenine çıkmasıyla yaşamaya başladığı mucizeleri, kendini ve varlığını tanıyışını, evrende insanın yerini keşfini, oyunculuğa adım atışını, aşk ve ilişkiler düzlemindeki kırılmalarını ve düzenlediği seanslarda yaşadıklarını üç ayrı kitapta yazıya dökmüş. İçimdeki Yolculuk, Sevginin Sonsuz Dansı ve Dışarıda Hiçbir Şey Var isimli kitapları, işte bu sihirli kadının yaşamının –ve aslında her birimizin aradığı cevapların- özü belki de...
Can-Can, Loving Couples, A Change of Seasons, Waiting for the Light, Bewitched, The Evening Star, A Smile Like Yours gibi pek çok filme de oyunculuğuyla imza atmış olan yazar, yaşadıklarını diğer insanlarla paylaşarak dünyaya farklı kanallarla iz bırakmanın ve makro değişimlerin mikro değişimlerle başladığının çok güzel bir örneği.
Bugün 82 yaşında olan ve halen Amerika’da Virgina State’de yaşayan Shirley MacLaine, İçimdeki Yolculuk
adlı kitabında, daha çok yaşadığı aşk ilişkilerine odaklanmış ve bu ilişkilerin ardında saklı ruhsal serüvenleri, ruh kesişmelerini, bireysel dönüşümleri, insanların birbirlerinin yaşamlarındaki rollerini ele almış. Onun satırlarında kendinizi bir an Stockholm'de, bir diğer bölümde Hong Kong'da, bir başkasında Hawaii'de veya Peru'nun sonsuz dağlarında nefes alırken bulup, 'geçmiş yaşamların', ruhsal rehberlerin ve ruhun ölümsüzlüğünün yer aldığı psişik fenomenleri keşfe çıkacaksınız. Ve hepsi gerçek olduğundan, kendinizi bir anda kendi yaşamınızı sorgularken veya kendi cevaplarınızla karşılaşırken bulacaksınız.
Yazarın üçüncü kitabı olan
Dışarıda Hiçbir Şey Var, onun yaşamı boyunca verdiği seminerlerinden kesitleri okuyucuya öğretici bir dille ve sohbet kıvamında aktardığı bir kitap. Yazdıklarıyla adeta okuyucuya daha mutlu, kendi içinde ve dışındaki dünyanın daha farkında olabilen ve bu dünyaların doğal ahengine uyum sağlayabilen bir birey haline gelmesi için kullanabileceği güçlü ruhsal teknikleri ve zihinsel alıştırmaları açıklıyor. Okurken zaman zaman önerdiği meditatif teknikleri de deneyebilirsiniz.
Sevginin Sonsuz Dansı’nda ise daha çok ailesiyle olan ilişkilerine, ailemizin bize, bizim ailemize olan ruhsal yansımalarımıza, misyoner taraflarımıza, yaşamın tüm olaylarına ve yaşamın içindeki tüm ilişkilerle bizi nasıl tekamül ettirdiğine değinmiş. Bu kitapta bugün popülerize olmuş aile dizimi, kuantum drama, kişisel gelişim gibi konuların aslında seneler öncesinde de var olduğunu görüyor okuyucu. Daha kitabın girişindeki yazar notu ile, gözlerimden önce ruhuma dokundu. Hayatın başlı başına bir sahne olduğunu, ne oynadığımızı, ne kadar ve nasıl oynadığımızı bizim idrak edip seçebildiğimizi, esas olanın yapmamız gerekenin farkına varmak ve önce kendimizi sonra yaşamı doğru evrimleştirmek, daha iyiye dönüştürmek olduğunu ancak bir dansçı kelimelere böyle taşıyabilirdi sanırım. Bunların dışında da kitapları bulunan Shirley MacLaine için fazla söze gerek yok, “dışarıda hiçbir şey var” diyerek insanı önce kendi içine, sonra yaşama verebileceklerine yönlendiren bu özel kadının kelimeleri söylesin son cümleleri:
“Karartılmış salonda kimseyi göremezsiniz artık; sahnenin dışında her yer karanlıktır. Birden her şeyin size bağlı olduğunu kavrarsınız. Siz bir sanatçısınız. Ve bu an, yıllar boyu verilen emeğe değer. Bir kez daha, bilincine vardığınız her şey haline geldiğinizi hissedersiniz. Siz seyircinin, seyirci de sizin bir parçanızdır artık. Onlar ve siz, kendini ifade eden tek bir yetenek haline gelirsiniz. Verme, alma ve beden yoluyla daha yüce bir şeye, "Öz"e yankılama yeteneğidir bu. Birbirinin değerini takdir eden ruhların, hayatı daha geniş bir skalada birlikte yaratma yeteneğidir bu. Hepimizin, paylaşmanın özü olan yüce bir kusursuzluğun bir parçası olduğumuzu, bir bütünü oluşturduğumuzu, "BİR" olduğumuzu sezme yeteneğidir bu. Tanrı’yla dans etmektesinizdir. Kendinizle dans etmektesinizdir. Özünde Tanrı olan sevginin sonsuz dansıdır bu.”