İlk buluşması 2020 yılında gerçekleşen yayıncılık programı Let’s Talk, 20-22 Eylül tarihleri arasında Yunanistan, Almanya, Güneydoğu Avrupa ve Türkiye’den yayıncılık profesyonellerini Atina'da bir araya getirdi. Katılımcılar arasında yer alan Nazlı Berivan Ak, programda geçirdikleri üç günü, konuşulan başlıkları ve belirlenen iş birliklerini okurlarımız için kaleme aldı.
Yunanistan, Almanya, Güneydoğu Avrupa ve Türkiye’den yayıncılık profesyonelleri Goethe Institut Atina ile iş birliği yapan Frankfurt Kitap Fuarı ve Hellenic Foundation’ın davetlisi olarak 20-22 Eylül tarihleri arasında Atina'da bir araya geldi. Türkiye’den üç yayıncı meslektaşımla beraber (Özgür Emir-Doğan Yayınları, Gamze Erentürk-Kovan Ajans, Bahar Siber-İletişim Yayınları) Let’s Talk adlı programın davetlileri arasındaydım. Yayıncılık programında üç gün boyunca edebiyatımızı, yayıncılık ekosistemlerimizi, potansiyel iş birliği alanlarımızı konuşup ilk projelerimizi belirledik.
Let’s Talk nispeten genç bir program, ilk buluşma 2020’de gerçekleşmiş, her sene de katılımcı sayısı artarak program gelişip genişliyor. Bu senenin katılımcıları Arnavutluk, Bosna Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan, Kıbrıs, Karadağ, Kuzey Makedonya, Romanya, Sırbistan, Slovenya ve Türkiye’den yayıncı ve ajanslardı. Yunanistan ve Almanya’dan yayıncılar da bizimleydi.
Programın temel amaçları uluslararası networkingi beslemek, deneyim ve iyi örneklerin paylaşımını kolaylaştırmak, kültürel paylaşımın önemini vurgulamak ve ortak üretimi desteklemek olarak belirlenmiş. Elbette Yunanca eserlerin dünyaya açılması, daha çok dile kazandırılması da hedefler arasındaydı.
Fırsatlarla Dolu Bir Coğrafya
Bu noktada Yunanistan yayıncılık ekosistemine dair bazı notları hatırlatalım:
11 milyonluk nüfusa sahip olan Yunanistan’da aktif 824 yayınevi var.
2020 kayıtlarına göre 2020’de yayıncılıktan elde edilen toplam gelir 189.354.983 Euro.
Yunan yayıncılık sektörünün değeri 1,5 milyar Euro (1,6 milyar ABD Doları).
2019’da 11.929 yeni başlık, 2022’de yeni 13.270 başlık üretilmiş.
Yunanistan'da yaklaşık 1.500 kitabevi bulunuyor.
Gazete bayileri ve süpermarketleri de dahil edince kitaba ulaşılabilecek 3.500'ün üzerinde satış noktası bulunmakta.
E-kitap yayıncılığı ülkede yeni başlamış olsa da, 2010 yılından bugüne yükselen bir ivmeyle devam ettiğini söylemek mümkün.
Çeviri edebiyat ülke yayıncılığının neredeyse yarısından çoğunu kaplıyor. Yunancaya en çok tercüme edilen kitaplar İngilizceden.
Ülkede sabit fiyat yasası yürürlükte.
Bağımsız kitabevi kültürü son derece gelişmiş, ki bir örneğine de yazının sonunda değineceğim.
2022 yılında tercüme edilen kitaplarla ilgili verilerle özeti tamamlayalım:
İngilizceden 1.838
Fransızcadan 373
Almancadan 173
İspanyolcadan 139
İtalyancadan 152
Türkçeden 21
Rumenceden 6
Arnavutçadan 5
Bulgarcadan 3
Sırpçadan 4
Slovenceden 4
Hırvatçadan 5
Makedoncadan 1
Boşnakçadan 1
kitap basılmış.
Yunanistan’da da Yunan metinlerin dünyaya açılmasını desteklemek için yürütülen, Türkiye’deki TEDA programına benzer bir destek programı mevcut, buradan görebilirsiniz.
Veriler marketin çok büyük olmadığını gösterse de kitap okumaya, “edebiyat tüketmeye” ilgi bölge ülkelerine kıyasla göze çarpar şekilde yüksek. Bu noktada Let’s Talk programı daha da anlam kazanıyor aslında, programla beraber aynı bölgenin farklı ülkelerinden benzer sorun, fırsat ve hayallere sahip yayıncılar deneyimlerini paylaşırken telif alışverişinde de bulunma fırsatı yakalıyorlar, dahası Yunanca eserlerin yayıncı ve yazarlarıyla doğrudan bağlantı kurabiliyorlar.
Yayıncılıkta Yeni Zamanlar, Yeni İmkânlar
Peki ne konuşuldu Let’s Talk’ta? Programın ilk gününde Yunanistan’da yayıncılık ekosistemiyle ilgili Nopi Chatzigeorgiou detaylı bir sunum gerçekleştirdi. Nopi’yi yayıncılık dünyamız yakından tanıyor, Selanik Kitap Fuarı’nı düzenleyen, Hellenic Foundation’la pek çok ülkede Yunanistan kitaplarının temsili için çalışan, İstanbul Kitap Fuarı ve fellowship programlarını yakından izleyen bir yayıncılık profesyoneli Nopi, Yunanistan’ın onur konuklarında da hep ön planda onu gördük, görüyoruz.
Devamında Rowolht Hudert Augen’den Linda Vogt, Kanon Verlag’dan Gunnar Cynybulk, Yunanistan'ın tek telif hakları ajansı sayılabilecek Catherine Fragou ve eAgnostosis’den Michalis Kalamaras uluslararası yayıncılık stratejilerine dair bir söyleşi gerçekleştirdiler. Özetle özgün ve yeni seslerin öneminin altı çizildi, Batı’nın bilindik hikâyelerinin ötesinde “ufak” marketlerde başarı kazanan dikkat çekici hikâyelerin yayıncıları beklediği vurgulandı, çeviri faaliyetlerinin hızlanmasının tüm dünyada hasreti çekilen taze, yeni, özgün hikâyelerin bulunup yaygınlaştırılması için önemli olduğu pek çok kez tekrarlandı. Yeni hikâyelere ihtiyacımız var ve bu yeni hikâyelerin izini sürmeye kendi bölgemizden başlamak için en doğru zamandayız.
Devamında Let’s Talk organizatörleri tarafından daha önce belirlenen altı ana konuyu tartışmak için altı masaya dağılan yayıncılar, moderatörlerin beklediği masalarda ilgili konuları kendi cephelerinden tartıştı. Makine çevirisi, veri eksikliği sorunu, birlik ve derneklerin güç ve etkinliği meselesi, uluslararası arenada edebiyat ve kültür temsili gibi konular tüm bölge ülkelerinin ana gündemleri.
Günün son oturumu uluslararası yayıncılar için kitap fuarları, fellowship ve destek programları konuluydu. Frankfurt Kitap Fuarı, Goethe Institut, Hellenic Foundation for Culture temsilcileri kendi cephelerinden yayıncıların değerlendirebileceği programları, fırsatları paylaştı.
Programın ikinci günü birebir toplantılarla geçti. Oğuz Atay'ın Yunancadaki yayıncısı Lefteris yeni metinlerin peşinde, Anna Kavan'ın çevirmeni, Yunanistan yayıncı ve kitapçılarını temsil eden Nikos ortak projeler üretmek istiyor, Avrupa'dan şiir, kurgu ve tiyatro oyunu metinlerini Bulgaristan’da yayımlayan Victor tiyatro metinleri yayıncılığının önemini anlatıyor, Hırvatistan’da dünyadan kadın yazarların metinlerini yaygınlaştırmayı misyon edinmiş Neva, Türkiye’den sesler istiyor, Kıbrıs yayıncılarını temsil eden Haris yeni tür bir fuar kurgusu üzerinde çalışıyor, Romanya’nın en çalışkan çevirmenlerinden Elena (Jane Austen, James Baldwin, Chimamanda Ngozi Adichie onun çevirilerinden okunuyor!) çok dilli çok sesli bir kitap projesini Let’s Talk’ta şekillendiriyor, Slovenya'da yayıncılık ve prodüksiyonu birlikte yürüten Alma açacağı platform için içerik arıyor, Alman yayıncı Linda dijital platformlarda karşılığını bulan Türkçe metinlerle ilgili sorularını soruyor... Yayıncılık farklı biçimleriyle, farklı dil ve ülkelerde devam ediyor ve ortam üretim için saha her zamankinden daha müsait görünüyor.
Aktivist Bir Kitabevi: Free Thinking Zone
Bir de bağımsız kitapçı hikâyesi... Atina’nın merkezinde yer alan Free Thinking Zone, çağdaş sanat ve düşünceyi kitaplarla beraber odağına alan bir bağımsız kitabevi. Aralık 2011’de kurulmuş, daha fazla özgürlük için mücadele etmeyi misyon edinmiş ve kitabevinin sahibi Areti Georgilis insan haklarının önce bilinmesi sonra korunması için çalışan özgür bir alanda olduğumuzun altını çiziyor. Tam da bu özellikleri nedeniyle kurduğu yapıyı “aktivist kitabevi” olarak adlandırıyor. Konumu da temsil ettiği değerleri karşılıyor aslında, Yunanistan’ın başkenti Atina’nın merkezinde, şehrin lüks bölgesi Kolonaki Meydanı ile şehrin anarşist bölgesi Exarkheia Meydanı arasındaki kavşakta yer alan kitabevi, her yaştan okurla dolup taşan tam bir “kurtarılmış mekân”. Areti Georgilis, Georges Bataille’den ödünç alarak çağrısını yineliyor: “Gece boyunca karanlığı değil, gökyüzünün mavisini görenler” bu kitapçının müdavimleri ve kapılar en çok onlara açık.
Free Thinking Zone, geniş bir gönüllü ağıyla çalışıyor. Bugüne kadar, Atina Belediyesi, Bodossaki Vakfı, ActionAid, uluslararası kuruluşlar dahil olmak üzere yerleşik kurumlar, vakıflar ve STK'larla iş birliği içinde 700'den fazla etkinlik gerçekleştirmişler.
Free Thinking Zone aynı zamanda bir kahve dükkanı, performans noktası, ortak çalışma alanı ve günün her saati kültürel, politik veya sosyal bir etkinliğe ev sahipliği yapan bir mekân. Kitabevi 2013 yılında aynı isimle bir de yayınevi kurmuş ve bugüne kadar 7 başlık yayımlamış. Yunanistan’da kitapseverlere yönelik ilk masa oyunu olan “Kitap Kurdunu Yen” de yine onların eseri (ve elbette oyunun bir örneğini Türkiye’ye getirdim.)
Yeni Zamanda Başka Türlü Bir Yayıncılık
Kısa aralıklarla önce Sırbistan’da gerçekleşen Novi Sad Yayıncılık Programı, ardından Atina’da gerçekleşen yayıncılık zirvesi Let’s Talk... Kağıt fiyatlarının böylesine yükseldiği, hammaddenin her zamankinden daha pahalı olduğu, üretimi dövizle satışı Türk lirasıyla yaptığımız, türlü kriz ve zorluklarla mücadele ettiğimiz yayıncılık dünyamızda başka yollar aramanın, yeni tüneller açmanın, başka seslere kulak vermenin zamanı çoktan geldi. Destek, teşvik ve deneyim paylaşımı programlarını yakından izlemenin, özellikle de bulunduğumuz bölgede ne yayımlanıp ne okunduğunu daha yakından izlemenin zamanındayız artık. Sıradaki büyük yayıncı buluşmasına az kaldı, fuarların fuarı Frankfurt Kitap Fuarı’na katılacak yayıncılar yoğun görüşme programlarına umuyorum ki bu sene daha çok Balkan yayıncı ekler, ülke stantlarını gezerken Güneydoğu Avrupa temsilcilerine biraz daha fazla vakit ayırır, Türkiye’deki telif hakları ajanslarının hâlihazırda uzun yıllardır listelerinde olan bu bölgenin edebiyatına bir kez daha, bu kez daha bir alıcı gözle bakar. Fırsatlarıyla, riskleriyle ama en çok özgün ve güçlü hikâyeleriyle komşularımızın metinleri bizi, bizim metinlerimiz onları bekliyor. Örnekleri var, edebiyatlarımızın en çok tüketicisi olan dillere ulaşmasının, dünyaya tam anlamıyla açılmasının bir yolu ve bugünlerde belki de en mantıklı yolu, önce komşuların dillerinde okurumuzu bulmak.