Marido Viale’nin bilinmeyene duyulan korku, başkalarını kabul etmenin ve hoşgörünün hayatımıza kattıkları üzerine kaleme aldığı hikâyesi Duvarın Arkasında Ne Var? hakkında bir yazı.
Sınırları kimler icat etmiş hiç düşündünüz mü? Bir gecede aynı soydan gelenlerin birbirine yabancı iki ülke insanlarına dönüşebileceğine kim karar veriyor? O sınırların diğer tarafında olanların peki kötü olduğuna? Hangi tarafta durduğunuza göre iyi ya da kötü olabileceğinize sadece bir duvar mı karar verebilir? Peki, bu kararları kim neden kabul etmiştir? Bunun gibi birçok soru sorduran ve çocuklar için iyi ve kötü kavramına, sınırlara dair fikir yürütmelerine olanak tanıyan güzel bir kitap Duvarın Arkasında Ne Var?. Marido Viale’nin yazdığı, Stephanie Marchal’ın resimlediği, Nükhet İzet’in Türkçeleştirdiği hikâyenin bir dolu farklı kavramı tartışmaya ayrıca müsait bir alt yapısı olduğunu belirtmek isterim.
İnsanın olduğu her yerde bir sınır var desem doğa kanunlarına karşı haksızlık etmiş olurum. Yaşamın olduğu her yerde bir sınır var. Her canlı kendi yaşam alanını bir şekilde sınırlarını belirtecek şekilde oluşturuyor. Doğada sadece yaşam alanı için bir sınır ve o yaşam alanının sahibi var. Fakat insanlar çok sıkı bir sınır algısı ve sadece o sınırlar içinde kalanların iyi ve o sınırların dışında olanlar bir şekilde kötü addedilebiliyor. Hele ki hiç sınırların dışına çıkmamışlar için bu söylemler oldukça ciddiye alınabiliyor.
Çocukların gözünde sınırlar aslında yok. Büyüklerin koyduğu ve geçilmemesi gereken büyük duvarlar var. Hikâye kahramanlarımız tabii ki yine çocuklar. Çünkü maalesef çocuklar dışında bu duvarın neden orada olduğunu sorgulayan yok. Yetişkinler kendilerine aktarılan bilgileri sorgulamadan kabul etmiş görünüyorlar. Böyle gelmiş böyle gidecek durumundan oldukça memnunlar. Çünkü duvarın diğer tarafında değiller. Peki, hikâyede de belirtildiği gibi hangi taraf iyi ve hangi taraf kötü? Bunu nasıl çözebilir okuyucu?
Hayat olduğu gibi devam ederken duvarın diğer tarafında olan bir çocuk duvarda bir delik buluyor. Küçücük bir delik sadece göz ucu ile görebileceği kadar. Bunu yetişkinlere söylemekten imtina ediyor çünkü biliyor ki yetişkinler söyleneni büyütüyor ve gereksiz yere olay hâline getiriyorlar. Çocuk bulduğu deliği büyütmeye başlıyor. Ta ki kendisi ve tüm çocukların karşı tarafa geçmesini sağlayana kadar; o delik büyüyor ve duvarın yok olmasını sağlıyor.
Tam burada herkesin gördüğü sadece kendileri gibi olanlar. Çocuklar karşılarında kendileri gibi çocukları görüyorlar. Gördükleri yetişkinler kendi yetişkinlerinden farklı değiller. Sorgulanması gereken duvarlar insanların iyi olma hâli için mi vardır yoksa bu iyi olma hâlini daha kötüye çevirmek için mi?
Tüm halkların bir arada yaşayabileceği yarınların çocuklarını yetiştirmek için barış içinde, ötekileştirmeden herkes ile aynı göğe baktıklarını unutmadan duvarların olmadığı yarınlar mümkün olabilir. Belki gözümüzün önünde devam eden savaşlar artık yaşanmaz. Tek bir dünyamız var ve tek bir yaşam sürüyorsak bu dünya üzerinde onu en barışçıl ve sınırların olmadığı bir noktada yaşayabilmek dileğiyle… Keyifli okumalar olsun... Tüm duvarların yıkıldığı bir yarınlar olsun… Barış güvercinleri sarsın dört bir yanımızı.