Appolaniare Avrutina, Türk edebiyatını Rusça’ya kazandıran bir çevirmen. St.Petersburg Devlet Üniversitesi’nde Şarkiyat bölümünde görevini sürdürüyor. Edebiyatımızın büyük isimlerinden Sabahattin Ali, Nâzım Hikmet, Ahmet Hamdi Tanpınar, Bilge Karasu, Orhan Pamuk gibi yazarları Rusça’ya çeviren Avrutina iki ülkenin kültürüne, diline ve edebiyatına yaptığı katkılarla biliniyor. Appolaniare Avrutina ile Türk edebiyatının Rusçaya çevrilmesi ile ilgili konuştuk.
Bu yıl dördüncüsü düzenlenen İstanbul Fellowship (Uluslararası Profesyonel Yayımcılık Buluşmaları) için İstanbul’a gelen Avrutina, “Çeviri Dili Olarak Türkçe” başlıklı sempozyumda yaptığı sunumda 20’den fazla romanı Türkçeden Rusçaya çevirmesini ve tercüme deneyimlerini paylaştı.
Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? Kendi hikâyenizden bahseder misiniz?
Ben Türkolog ve edebiyat tarihçisiyim. St. Petersburg Devlet Üniversitesi’nde Şarkiyat bölümünde çalışıyorum. Modern Türkiye’nin edebiyatıyla, kültürüyle, şiiriyle ve diliyle ilgileniyorum.
Türk edebiyatına olan ilginiz nasıl başladı? Türk edebiyatıyla ilgili ilk olarak duyduğunuz şey neydi?
İlk okuduğum metin Çalıkuşu’ydu. Çocukken okumuştum. Rusya’da çok popülerdi. Hikâyesi insanlara çekici geliyordu. Filmi de çok popülerdi. Çocukken Kırım’da yazlığımız vardı. Karşısı Trabzon biliyorsunuz. Deniz üzerinden müzik geliyordu bize. Kırım’da eski Osmanlı tarzı camii ve kale içi vardı. O, Türkiye ile ilgili olan merakımı etkiledi biraz.
Rusya’nın siyasi tarihiyle, Türkiye’nin siyasi tarihinin benzerlikler taşıyor olması iki ülkenin hikâyeleri üzerinde etkili olabilir mi?
Türkiye ve Rusya’nın 20’nci yüzyıldaki siyasi benzerliğini çok sonradan öğrendim. Üniversite yıllarıma kadar bilmiyordum. O sebepten Rusya’daki insanların Türk edebiyatına ilgisinin siyasi benzerlikten kaynaklandığını zannetmiyorum.
Türkiye’de hiç yaşadınız mı?
Hiç yaşamadım.
Hiç yaşamamanıza rağmen Rusya’da yaşayan bir Türkolog, Türkçeyi bu kadar iyi konuşabiliyor yani? Bunu neye borçlusunuz? Kaç yaşından sonra Türkçe öğrendiniz?
Şarkılara, romanlara ve çok kitap okumaya borçluyum. Çok fazla Türk arkadaşım da var. Şimdi internet sayesinde her gün mesajlaşabiliyoruz. Türkçe okumaya ilk başladığımda Türkolog olan karı-koca iki arkadaşım vardı onlar çok yardımcı oldu ilk zamanlar. Onların sayesinde güzel Türkçe konuşuyorum.
16 yaşında üniversiteye ve Türkçe öğrenmeye başladım. 19 yaşımda profesyonel olarak çalışmaya başladım. Her gün Türkçe derslerimiz varken iki yılda konuşmadan edemezdim.
Türk edebiyatı Rusya’da çok yaygın mı?
Hiç yaygın değil aslında ama bana şöyle geliyor; Türkiye’de Rus klasik yazarlar çok popüler. Türkiye’de Tolstoy’u, Dostoyevski’yi, Nabokov’u duymayan kişi yok. Okul programı olup olmadığını bilmiyorum ama herkes en az birer Dostoyevski, birer Tolstoy okumuş. Rus klasik edebiyatının etkisi Türk edebiyatında çok yoğun. Neredeyse her yazarın yapıtının içinde Rus edebiyatı etkileri hissediliyor.
Türkçeden hangi yazarları Rusçaya çevirdiniz?
Çok fazla var. En sevdiklerim; Sabahattin Ali, Ahmet Hamdi Tanpınar, Nâzım Hikmet, Bilge Karasu, Orhan Pamuk ve Zülfü Livaneli.
Çevirirken en çok hangisinde zorlandınız?
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur romanını çevirmem 10 yıl sürdü. Tanpınar’dan sonra birkaç Orhan Pamuk ve Sabahattin Ali’yi çevirmek de zorlayıcı oldu.
Türkçe ve Rusça arasında dil anlamında, metaforik ve felsefik yakınlıklar var mı?
İkisi çok farklı iki dil ama dil nedir: Mantaliteyi yansıtan bir enstrümandır. Mantalitemiz ise birbirine çok yakın.
Rus masallarıyla, Türk masalları arasında benzerlikler var mı?
Çok farklı ama mantalitemiz aynı. İki ülkede doğuyla batı arasında bulunduğu için mantalitemiz çok yakın. Fakat masallar birbirinden çok farklı.
Rusya’da şu an hangi çağdaş Türk yazarlar ünlü?
Tabii ki Orhan Pamuk çok ünlü. Orhan Pamuk’u okumayan insan görmek bile seyrekleşti. Nerdeyse herkes okudu. Orhan Pamuk, Nobel almadan önce de tanınıyordu. Şu an Zülfü Livaneli çok meşhur. Çünkü onun kitaplarını şu an Rusya’nın en büyük yayınevi çıkarıyor. Romanları çok satıyor.
Rus okurlar, Türk edebiyatına nasıl bakıyorlar?
Büyük ilgi ve sempatiyle yaklaşıyorlar. Türk edebiyatı sayesinde Türkiye’nin sadece güneş, kum, plaj ülkesi değil son derece zengin bir kültürün ülkesi olduğunu biliyorlar. Edebiyat onlara bu bilgiyi veriyor. Sadece turistik bir imajı olmasının dışına çıkarıyor edebiyat. Muhteşem Yüzyıl dizisi çıktığında bu imajı kırdı biraz. Türkiye’nin son derece zengin bir tarihsel geçmişi ve kültürü olduğu anlaşıldı ve kitaplar da bunda çok etkili oldu.
Sizi okuyacaklara söylemek istediğiniz şeyler var mı?
Politika ne olursa olsun iki halk akraba oldu çoktan. Rus ve Türk ailelerin sayısı çok fazla. Mantalitemiz de birbirine çok yakın. Yüzyıllardır bizi birleştiren ortak tarihimiz var. Politikaya aldırmadan dostluklarımıza ve iş birliklerimize dikkat etmeliyiz. Biz Türkologlar, tercümanlar, çevirmenler olarak bu dostluğa var gücümüzle destek vermeliyiz.
Slider görseli Grant Sahakyan'a aittir.