Sosyal Psikolog Daryl R. Van Tongeren’in tevazu kavramını kadim bir erdem olmaktan çıkarıp kendimizi, insanları ve dünyayı tanıma, anlama ve geliştirmeye dair yenileyici bir dinamo olarak hayatımıza nasıl katabileceğimizi bilimsel araştırmalarla anlattığı kitabı Tevazu üzerine bir yazı.
Drama üçgenini ilk kez nerede duydum bilmiyorum ancak ne olduğunu idrak etmem ve bu üçgenden çıkmak için tüm gücümle çabalamam, birkaç yıl öncesinde aldığım şamanik eğitimler sırasında oldu. Kurban-Kurtarıcısı-Katil'den oluşan, üç köşeli bu drama üçgeninden çıkmanın tek yolu, bu rolden çıkmak ve hikâyemizi yeniden, bu sefer üçgensiz bir şekilde yazmak. Ancak bunu nasıl yapacağımızı bilmiyoruz çünkü bize, daima haklı olmamız, hakkımızı aramamız ve bunun için gerekirse avazımız çıktığı kadar bağırmamız öğretildi. Çünkü ağlamayana meme yok dediler bize; kurban olacağına katil ol dediler. Tüm sistem, bizi üçgende tutmak üzerine kuruldu.
Öne çıkmaya dair muazzam bir teşvikle büyüyoruz. Gösteri toplumunun bir ferdi olarak, olanı parlatmaya ve olmayanın eksikliğini hissettirmemeye, hep daha çok bağırmaya, daha çok görünmeye, daha fazlasını istemeye teşvik ediliyoruz. Bu teşvikler sonrası dünyamızda sayıları hatırı sayılır şekilde artan narsistlerin kararlarıyla şekillenen yönetim sistemlerinde, aidiyet krizi ve acı içinde yaşıyoruz. Çocukken duyduğumuz, gördüğümüz şeyler ve teşvik edildiğimiz kimlik, yetişkinlik hayatında ayağımıza dolanan birer kök inanca dönüşüyor ve bu inançlar, bizi tatsız döngülere hapsedebiliyor. Döngüden çıkmanın bin bir yolu var elbet. İşte bu yazının konusu, gösteri toplumunda bir ilke olarak “tevazu”yu idrak etmek ve içselleştirmek. Hazırsanız başlayalım. Artık bu hikâyeyi terk etmenin vakti gelmedi mi?
Tevazu kelimesinin etimolojik kökeni, Arapça “alçak gönüllülük” sözcüğü ile aynı. Ancak bu yazıda bahsedeceğim, Darly R. Van Tongeren'ın kaleme aldığı Tevazu: Narsistik Dünyanın Tuzaklarından Kurtulmak kitabında ilgili kavram, alçakgönüllülük kökeniyle değil, gösterişsizlik-yalınlık anlamıyla ele alınıyor. İçinde yaşadığımız, adına modern denen ancak ilmin, sihrin ve hayatın şarkısının kaybolduğu çağda, gösterişsizlikten vazgeçmeye çağrı yapmak da büyük cesaret. Yazarı, bu girişimi ve çabası için takdir etmek gerektiğini düşünüyorum.
Tongeren, tevazu kavramını daha önce hiç karşılaşmadığım, farklı disiplinlerden beslenen bakış açıları ve yorumlarla ele alıyor ve çöküşe doğru hızla ilerleyen insan soyu ve uygarlığının kendisine yeni bir şans sunmak için tevazu kavramına başvurabileceğinden söz ediyor. Onayı, sevgiyi, alkışı başkalarından bekleyen, içsel otoritesi zarar görmüş ve bu yüzden de kendini kaybolmuş, güvensiz ve bağlantısız hisseden günümüz insanı, tevazu ile tanışacak bu kuyudan nasıl kurtulabilir ki? Buyurun, yazarın yol haritasına birlikte bakalım.
Darly R. Van Tongeren, iletişim kanalları ile pompalanan sosyal kıyaslama, farklı fikirlerdeki kişilerden soyutlanma ve kültürel standartlara dair norm hâline dönüştürülmüş değerlerin her birimizin hayatı ve sinir sistemi üzerinden yıkıcı etkileri olabileceğinin altını çiziyor ve soruyor: Benmerkezcilikteki artış bizi nasıl bir noktaya getirdi? Farklı fikirlere tahammül edemiyor, daha fazlasına, daha kolay yoldan ve daha hızlı şekilde sahip olmak için hem gezegeni hem de ilişkilerimizi feda ediyoruz. Çokluğa dair bu bitmez tükenmez iştah ve farklı düşünen insanlarla aramıza koyduğumuz mesafe, bizi herhangi bir varlık ile empati kuramaz hâle getiriyor. Empatinin yokluğu ise tam anlamıyla bir yıkıma işaret ediyor.
Araştırmalara göre tevazunun üç temel özelliği var: Kendini tanımak, kendini kontrol edebilmek ve kendini aşabilmek. Tevazu sahibi insanlar, kendilerini iyi tanıdıkları için neyi iyi yaptıkları ve hangi yönden eksiklikleri olduğuna dair, nesnel bir özdeğerlendirme yapabilme becerisine sahip oluyor. Kendini kontrol etme özelliği aslında, egonun sınırlarının ve eğilimlerinin farkında olmak ve kendine dur diyebilmek anlamına geliyor. Kendimi aşabilmek ise, “önce benim ihtiyaçlarım, önce benim isteklerim, önce ben, önce ben…” diyen egoyu susturabilmek ve empatiyi devreye sokarak, dikkati başkalarına verebilme becerisini işaret ediyor.
E. Gülsen Yüksel'in çevirisiyle Timaş Yayınları'ndan yayımlanan Tevazu: Narsistik Dünyanın Tuzaklarından Kurtulmak, kadim bilgeliğin çağrısını modern dünyamıza taşıyor ve bizi, içine düştüğümüz bu yıkım döngüsünden çıkmaya davet ediyor.