03 OCAK, PAZAR, 2016

Tüketim, Hız Eşit Değildir Mutluluk

Mutlu olmadan ölmek korkusuyla, boşa harcamak istemediğimiz ömrün telaşına kapılmış, mutluluk nerede, hani, hangisi diye koşuşturuyoruz.  Oysa varılacak yer değildir mutluluk, yolun kendisidir, haldir. 

Tüketim, Hız Eşit Değildir Mutluluk

Günün herhangi bir saati ince belli çay, sabah dumanı tüten kahve, akşam yemeğinde sıcak bir çorba hatta tarhana… Kent içinde olsa bile bir parkın köşesinde seviyor/sevmiyor bir papatya, denizdeki dalga… köpüğü, halen var olan kuş sesleri, dükkân vitrinlerinde mışıl mışıl uyuyan kediler… Aşk, arkadaşlık, sevgi, acı, neşe… Böyle sayınca kâğıdın üzerine usul usul, harf harf şekil verirken yavaşça sözcüğe tümceye, ne güzel tabii tüm bunlar. Yaşaması kolay, tecrübe etmesi basit iş. Ama aslında, değil yaşaması yazması bile hızlandığında büyüsü bozulacak denli hassas, zor bir kolaylık her biri. Çünkü günümüz dünyası “tüketim çılgınlığı” denen geçmek bilmez bir salgın hastalığın pençesinde “hız düşkünlüğü”ne yakalanmış sürüklenmekte. Her birimiz şiddeti değişse de birbirini tetikleyen bu iki hastalığa yakalanmış durumdayız. Mutlu olmadan ölmek korkusuyla boşa harcamak istemediğimiz ömrün telaşına kapılmış, mutluluk nerede, hani, hangisi diye diye koşuşturuyoruz.  Oysa varılacak yer değildir mutluluk, yolun kendisidir, haldir.

Neyse ki son yıllarda, mutluluğun tüketimden geçmediği üzerine bazı sesler çıkmaya, eylemlerde bulunulmaya, çalışmalar yapılmaya başlandı. “Sade yaşam”, “yavaş şehir” vb. adlarla tanımlanan bu kalkışımların her biri, çılgınlığımız delirme noktasına gelsin de daha çok satın alalım diye uzun zamandır yatırımlar yapan ivmesi sağlam sisteme minicik de olsa güçlü darbeler niteliğinde.

Remzi Kitabevi’nden çıkan “Sade/ce” adlı kolektif kitap da bu nitelikte bir çalışma. Her biri farklı alanlardan olan Hüma Balcı, Özge Uğurlu, Filiz Otay Demir, İoanna Kuçuradi, Meltem Kuruyazıcı, Fikret Soner, Emre Arolat, Gazi Özdemir, Meltem Çiçek, Pelin Kesebir, İnal Aydınoğlu, Ayşe Nil Kireçci ve Nasuh Mahruki’nin yazılarından oluşuyor. Önsözünü Zafer Kesebir’in yazdığı kitabın editörü ise Filiz Otay Demir. 

Kitabı “tüketim” odağına koyarak hazırlayan Filiz Otay Demir’in şu sözlerinin ne demek olduğunu belki yeni kuşaklar bilemezler ama en azından anlamak isteyebilirler.

“Çocukluğumuzda hediye paketlerini özenle katlar ve tekrar kullanmak için saklardık. Gömlek yakaları ters çevrilir, gömlekler yenilenirdi Çoraplar onarılır, trikolar örülür, ayakkabılara pençe yapılır ve neticede her eşyaya uzun süreli kulanım için hayat verilirdi. …

Kitabımız; her şeyden önce okuyucunun tüketim olgusuna etraflıca bakmasını, sistemi ve sistemin dinamiklerini daha iyi anlamasını amaçladı. Ayrıca okuyucunun daha sade de yaşanabilir fikri üzerine enine boyuna düşünmesi ve bunun için cesaret bulması üzerine kaleme alındı."

Durun ve bakın. Kitaba, yazılara, yazılanların somut mecralardaki, düşünsel alanlardaki, sanal ortamlardaki karşılığına. Kapitalizm, postmodernite, kent yaşamı, dijitalleşme, sembolik tüketim, kimlik inşası, insan hakları ışığında tüketim toplumu, ödün vermeden sisteme dahil olmak, çalışan olmak, küresel gıda sisteminin köleliği, az’ın çokluğu, Kuranıkerim’e göre sade yaşam, tasavvuf düşüncesine göre sade yaşam, sistemden çıkış arayışları, toplum hizmetiyle hayatı anlamlandırmak, yavaş ebeveynlik, hayatın içinde kendi yerini aramak… Nedir tüm bunların hayattaki karşılığı?
Sizdeki, çevrenizdeki yanıtları?
En azından soruları?

Sade/ce - Editör: Filiz Otay Demir - Remzi Kitabevi

0
6957
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage