“Umarım Küçük Okurlar Dünyayı Kurtarır”

Adèle Tariel, bir gazeteci ve aynı zamanda çocuk kitabı yazarı. Onun için bu ikisi birbirini besleyen şeyler. Gazeteci olarak tanık olduğu gerçekleri hikâyelerine döküyor. Tabii ki hayal gücünün sınırsızlığını kullanarak… Yazarak umutlarını gelecek kuşaklara aşılamaya çalışıyor Tariel. “Umarım küçük okurlar dünyayı kurtarır!” demesi bundan. Tariel’in, üç ineğiyle mutlu mesut yaşarken şehirden gelen birinin önerisiyle hayatı değişen bir çiftçiyi anlattığı 1000 İnek kitabı, İthaki Çocuk tarafından Türkçeye çevrildi. 

Aslında gazetecisiniz. Mesleğiniz, çocuk kitabı yazarlığınızı nasıl etkiliyor? 

Birçok açıdan etkiliyor. Öncelikle mesleğim bana ilham veriyor, yazma tarzımı da etkiliyor. Çok fazla konu üzerine çalışıyorum. Bazen duygulanıyorum, hatta üzülüyorum, bu kitap da onlardan biri. 1000 inekli çiftlikleri duyduğumda -ki bu çoğu ülkede yaşanan bir şey- korkunç buldum. Hatta kitabımın adı olan 1000 İnek üzücü bir isim bana kalırsa. Ama çocuklarda farkındalık yaratmak çok önemli. Her zaman gerçek olaylarla bağlantılı hikâyeler yazmaya uğraşıyorum.

Çocukken yorganın altında kitap okuduğunuz günlerden sonra şimdi siz çocuk kitapları yazıyorsunuz. Belki sizin kitaplarınız da öyle okunuyor. Bu size neler hissettiriyor? 

Gerçekten çok mutluyum! Çocukken okumayı çok severdim ama bir gün kitap yazacağımı hiç düşünmemiştim. Kitap yazmak gerçekten olağanüstü bir deneyim çünkü hayal gücü sınırsız bir yer, orada her şey mümkün. Ama bazen de çok zor!

2009 yılında kızınızın doğumuyla kitap yazmaya başladınız. Sizi yazmaya ne itti?

Kızıma anlatmak için hikâyeler uydurmaya başladım. Sonra da farkındalık yaratabilmek adına, kadın-erkek eşitliği gibi, benim için önemli olan konuları yazmak istedim. Umarım küçük okurlar dünyayı kurtarır!

Özellikle tüketim toplumu, ekoloji, eşitlik, çevre duyarlılığı üzerine eserler veriyorsunuz. Bu konular neden ilgi odağınızda?

İnsanların doğa, gezegenimizin geleceği ve eşitlik üzerine fikirlerinin olmaması beni gerçekten çok şaşırtıyor. Bu yıkıcı tüketim toplumuna olan yakınlıkları da öyle... Bu konular üzerine yazarak umutlarımı gelecek nesillere aşılamaya çalışıyorum.

Çocuklar artık doğadan öyle uzak ki, gerçek bir inek bile görmeden büyüyorlar. Etin ve sütün neredeyse bir sanayi üretimi olduğunu sanıyorlar. 1000 İnek bu anlamda önemli bir yerde duruyor. 

Evet, aslında kitabın anlatmak istediği konulardan biri de bu. Hayvanları seven ve kaliteli ürünler sunmak isteyen çiftçiler de var. Daha duyarlı bir genç neslin yetişmesi beni çok sevindirir.

Kitabınız İthaki Çocuk Yayınevi tarafından basılarak Türkiye’deki çocuklarla buluştu. Küçük okurlarınıza söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Hepsine çok teşekkür ederim. Okumaya ve sevdiğiniz kitapları paylaşmaya devam edin. Okumak size daha geniş bir bakış açısı ve zengin bir dünya sunacaktır. Etrafınızdaki doğayı gözlemlemeyi de unutmayın.

Sizce ebeveynler çocuk kitabı seçerken neye dikkat etmeli?

Hem kitabın verdiği mesaja hem de bunu nasıl sunduğuna dikkat etmeliler. Örneğin, karakterler cinsiyetlerine göre bir kalıba sokuluyor mu? Sanırım kitapların çoğu, konuları iyi olsa bile, hâlâ eşitlikçi bir bakış açısından uzak yazılıyor. Ne yazık ki çocukları küçük yaşta toplumla ilgili şartlandıran kitaplar var.