Dünya edebiyatında neler oluyor? “Dünyadan Edebiyat” yayınlarımıza Jane Austen’ın gerçeklerinin peşine düşerek devam ediyoruz. Jane Austen'ın başyapıtı Emma Noel günü 200 yaşına bastı. Yazarı yâd etmek için ne güzel bir fırsat dedik, Artful Living okurları için yazar hakkında pek bilinmeyen gerçekleri sıraladık…
Jane Austen'ın başyapıtı Emma Noel günü 200 yaşına bastı. Onu yâd etmek için gelin onunla ilgili hâlâ pek bilinmeyen altı gerçeğe göz atalım:
1. Hiç evlenmemiştir, ama nişanlanmıştır – bir geceliğine de olsa... Yazar 27. yaş gününden iki hafta önce, 2 Aralık 1802'de bir evlenme teklifini kabul etmişti. Teklifi, Austen ve kız kardeşi Manydown, Park'a eski arkadaşları Alethea ve Catherine Bigg'i ziyarete gittiklerinde arkadaşlarının kardeşi Harris Bigg-Wither yaptı. Yazarın yeğeni Caroline Austen'e göre Bigg-Wither kaba saba biriydi. Yine yeğeninin iddiasına göre bu aşk için kendini adama borçlu hisseden Austen, aileyle uzun süreli dostluklarını ve bu evliliğin sağlayabileceği avantajları da düşünerek teklifi kabul etmesi gerektiğini düşünmüştü. Ancak ertesi sabah bu evliliği yapamayacağına karar verip teklifi reddetmişti.
Tabii bu fikir değişikliği onları çok zor durumda bıraktı ve hemen eve dönmek zorunda kaldılar. Belki bu evliliğin ona ihtiyaç duyduğu mali güvenceyi sağlayacağını, ailesine de destek olabileceğini düşünmüştü. Muhtemelen yeğenine bir mektubunda yazdığı gibi, “aşk olmaksızın bağ kurmanın en büyük acı olduğu” düşüncesiyle vazgeçmişti evlilikten...
2. Yazdıktan bir süre sonra romanlarının karakterlerinin geleceklerinin nasıl olabileceği üzerine kafa yormaya başlardı. Bir başka yeğeni James Edward Austen-Leigh'e göre, yazar sorulduğu takdirde karakterlerinin akıbetlerini anlatıyordu. Örneğin Akıl ve Tutku'da Lucy'nin aptal ve hoyrat kardeşi Ann Steele, Dr. Davies'i asla yakalayamadı. Gurur ve Önyargı'nın Kitty Bennet'i ise bir din adamıyla evlendi.
3. Austen karakterlerinin birçoğunun soyadları dönemin Yorkshire'ının tanınmış Wentworth Ailesi ve Jane Austen'in kendi ailesinde bulunuyordu. Austen'in ailesi gerçek hayattaki Strafford Wentworths Ailesi ile bağlantılıydı.
4. Jane Austen yazmayı çok ciddiye alıyordu. 12 yaşındayken öyküler, oyunlar ve şiir yazmaya başladı. Ergenliğinin büyük bir bölümünde yazdıkları temelde mizah metinleriydi. Tarih kitaplarını parodileştiren öyküler yazdı. Dönemin popüler “duyarlılık” öykülerini de parodileştiren öyküler kaleme aldı. Austen Ailesi'nde birbirlerine ilişkin küçük oyunlar yazıp oynama geleneği vardı. Jane Austen, bu oyunları büyük bir ciddiyetle yazıyor ve aldığı yorumları değerlendiriyordu. 23 yaşına varmadan Akıl ve Tutku, Gurur ve Önyargı ve Northanger Abbey'ye zemin olacak ilk taslakları yazmıştı.
Yazdıklarından gurur duyduğu mektuplarından da anlaşılmaktadır. Üzerinde çalıştığı romandan söz etmeyi, aile bireylerine yazı konusunda tavsiyeler vermeyi çok seviyordu. Yazmayı ölene dek sürdürdü.
5. Jane Austen’ın hayatı güvenli bir kasaba varlığıyla sınırlı değildi. Yüzeyde sakin ve korunaklı bir yaşantı sürüyor görünüyordu. Ancak bu hayat yolculuklar ve çeşitli türden sosyal bağlantılarla çok değişik yaşamların parçası ve tanığı oldu. Örneğin sık sık Londra'ya kardeşi Henry'yi ziyarete gider, burada etkinlik ve sergilere katılırdı. On beş yıl boyunca zengin kuzenlerince evlat edilen Edwad'ın Gomersham'daki mülküne gidip yılın birkaç ayını burada geçirdi. Böylelikle üst sınıfın yaşamlarına tanıklık etme ve bunu romanlarına yansıtma olanağını buldu.
Austen, Fransız Devrimi ve getirdiği dehşetten de, Napolyon savaşlarının İngiliz ekonomisine verdiği zarardan da haberdardı. Bir kuzeninin eşi bu devrimde giyotinde idam edilmişti. Kardeşleri Francis ve Charles ise İngiliz Deniz Kuvvetleri'nde görevliydi. Francis (Sir Francis William Austen, Jane Austen'dan bir yaş büyüktü) 1860'ta amiral oldu.
6. Austen'i erkekler de okudu. Kadınların yazarı olarak tanınmasına karşın her zaman erkek okurları da oldu. Kitapları sadece aşk ilişkilerinden söz etmiyor, kurgulaşmış bir hayat görüşü içeriyordu.
Başbakan Harold Macmillan onu okuduğunu itiraf etmişti. Winston Churchill ise İkinci Dünya Savaşı'nın kazanılmasında onun da yardımı olduğunu beyan etmişti. Rudyard Kipling ise Birinci Dünya Savaşın'da cephede bulunan oğullarının öldüğünü düşündükleri günlerde akşamları eşi ve kızına yüksek sesle onun romanlarını okuyarak ayakta durduklarını söylemişti.
http://www.biography.com/news/jane-austen-biography-facts
Gizemin Yazarı Peter Dickinson Sonsuzlukta
İngiliz yazar Peter Dickinson 88. yaş gününde İngiltere'de hayatını kaybetti. Hem çocukların hem de büyüklerin takipçisi olduğu bilimkurgu, macera, polisiye ve fantastiğin iç içe girdiği romanlarıyla İngiltere'nin en önemli gizem yazarları arasında yer alan Dickinson, 40 yaşından sonra başladığı yazarlık kariyeri boyunca 60'tan fazla roman yazmıştı. 1960'ların sonlarında mizah dergisi Punch'ta editör asistanı olarak adım attığı yazın dünyasında 1968'de Polisiye Yazarları Derneği'nin “Altın Hançer” ödülünü kazanmıştı. Dickinson, çocuk edebiyatının da önemli isimlerinden biriydi.
New York Times
Suudi Kadın Şairi Etkinlikten Çıkarıldı
Arap İnsan Hakları Örgütü, Mekke Emiri Halid Faysal'ın Suudi Arabistan'ın tanınmış kadın şairi Hind Al-Mutairi'yi birkaç gün önce Cidde Fuarı'nda okuduğu bir şiirinden ötürü Mekke'deki bir edebiyat etkinliğine katılımını yasakladı. Kültür Bakanlığı, yasağın gerekçesi olarak okunan şiirin fuarda okunmaya uygun bulunmamasını gösterdi. Bakanlık, şairin kendileriyle yaptığı anlaşma çerçevesinde sadece vatanseverlik şiiri okumaya izinli olduğunu ifade etti. Oysa Mutairi'nin okuduğu “Kalp Baharının Devrimi” şiiri kabile farklılığı yüzünden on üç yıllık evlilik ve beş çocuktan sonra kocasından ayrılan bir kadının iktidar ve hegemonyaya duyduğu öfkeyi yansıtıyordu.
Aslında Mutairi, bu şiiri çeşitli resmi etkinliklerde okumuştu, yine Mekke Emiri'nin düzenlediği Ukaz Festivali de dâhil. TaifARap Şiir Festivali, Tabuk Kulübü'nün düzenlediği ulusal ölçekli Bahah Körfez Şiir Festivali, Ha'il Kulübü'ndeki Kral Salman'ın veliahtlık kutlamaları ve Riyad Kulübü'ndeki Kültür ve İletişim Bakanlığı etkinliği hep bu şiirin okunup tepki almadığı etkinliklerdi.
Arap İnsan Hakları Örgütü kararın Hind Al Mutairi'nin sanatsal yaratıcılığına yönelik bir şiddet eylemi olduğunu ve gerici ve baskıcı geleneklerin canlandırılması amacı taşıdığını ileri sürdü. Bu kararla gelişmeyi hedefleyen ve talep eden seslerin bastırılmasını ve Kraliyet içinde esen düşünce ve konuşma özgürlüğü rüzgârlarının kesilmesinin hedeflendiğini vurguladı. Örgütün verdiği bilgiye göre sadece Aralık ayında Suudi yetkililer Yeni Arapça sitesini kapattılar, Twitter'dan halkı isyana teşvik ettikleri iddiasıyla yazar ve düşünür Zuhair Kutbi ve bir vatandaşı beş yıl hapse mahkum ettiler. Cidde Uluslararası Kitap Fuarı yönetimi de Arap Siyasi Araştırmaları standını kapattılar. Örgüt Mekke Emiri Prens Halid Faysal'ı şair Hind Al-Mutairi'nin Mekke eyaletindeki etkinliklere katılmasına getirdiği yasağı kaldırmaya çağırdı.
Arabi21
Yeni Kitap Afrika'nın Taht Oyunları Olacak
Bu yılın Man Booker ödülünü Yedi Cinayetin Kısa Tarihi romanıyla kazanan Marlon James, yeni kitabında siyahilik meselesini ele alacağını, “Yüzüklerin Efendisi'nde siyah hobbit olacak mı diye merak etmenin canımı ne kadar sıktığının ayırdına vardım,” sözleriyle duyurdu. James, yazmakta olduğu kitabı “Siyah Leopar Kızıl Kurt” adını taşıyacak kitabın “Afrika'nın Games of Thrones'u” olacağını söylüyor. Bir fantezi dizisinin ilk bölümü olacak bu kitabın yüz sayfalık bir köy tanıtımı ve büyü teknikleri konusunda kapsamlı bir sözlükçe içereceğini belirtiyor.
Bu kitap için esin kaynağının fantastik romanlarda siyahi karakter bulunması meselesi olduğunu da vurgulayan yazar, Afrika folklorunun bu iş için yeterince zengin ve yeterince kötücül olduğunu belirtiyor: “Bizim de cadılarımız, şeytanlarımız, goblinlerimiz ve çılgın krallarımız var. Wolf Hall'u utandıracak kadar şiddetli taht kavgası öykülerimiz var. Tudor'un iki misli heyecan vericiyiz!”
Time
JK Rowling: “Donald Trump Lord Voldemort'tan bile kötü”
ABD'de yaklaşan seçimler için Cumhuriyetçilerin adayları arasında yer alan işadamı Donald Trump'ın özellikle Müslümanlara karşı benimsediği ayrımcı ve tahkir edici söylemleri, ABD'liler arasında bile tepki topluyor. O kadar ki BBC, Trump'ın müslümanlarla ilgili beyanatlarını duyrduğu tweet'inde ABD'lileri işaret ederek, “İşte bu yüzden insanlar ABD'li işadamına Lord Voldemort diyor,” dedi.
Bilindiği gibi Trump'ın ilgi çekici seçim vaatleri arasında Müslümanların ABD'ye “turist olarak bile” girişlerini yasaklamak yer alıyor. Gelen yanıtlar arasında Lord Voldemort'un yazarı JK Rowling'inki dikkat çekti: “Voldemort asla bu kadar kötü olmadı!”
Harry Potter dizisinin kötü karakteri Lord Voldemort, bütün büyücülerin iktidarını ele geçirmek için kurduğu onca düzenin yanı sıra, kendini gizlemeyen bir ırkçıydı da... Bu yolda, büyücülüğün bir insan türü olarak tanımlandığı kitapta, bir büyücüyle bir insanın evliliğinden doğan “melez” büyücüleri “bulanık” olarak tanımlamış, onları ortadan kaldırmak için büyük bir saldırı da gerçekleştirmişti.
The Telegraph
George Orwell'in Hayvan Çiftliği de mi “Alıntı”?
George Orwell'in başka yazarlara borçlanmaya eğilimi bilinen bir gerçekliktir. Distopyası 1984 örneğin varlığını Zamyatin'in Biz'i de dahil olmak üzere pek çok kitaba borçludur. Ancak bir diğer başyapıtı Hayvan Çiftliği de bir başka Rus yazar “sayesinde” doğmuş olabilir mi? Harper's Magazine dergisinde yer alan John Reed'e ait bir makalede bu iddia yer alıyor. Aynı yazar 2001'de de bu iddiayı öne sürmüştü.
Bu tartışmaya çerçevesinde Reed'in iddiası, Orwell'in Hayvan Çiftliği'nin önemli bir bölümünü 19. yüzyıl yazarı Nikolai Kostomarov'un Hayvan İsyanı kitabından aldığı iddiası aslında tartışmalı. Çünkü Tolstoy'un da arkadaşı olduğu bilinen Kostomarov'un, gerçekten de Hayvan Çiftliği ile aynı izleği paylaşan yapıtına Orwell'in eriştiğini kanıtlamak kolay değil. Ancak Reed, paragraf paragraf iki yapıtın da girişlerinin aynı format ve yapıda olduğunu etkileyici bir şekilde gösteriyor. Aslında hiçbir şey kanıtlamıyor ancak Hayvan Çiftliği tipi ya da onun öncülü olan bir alegorik romanın Rusya'da 1917 Devrimi'nden sonra hiç olmazsa bir süreliğine bir öykü olarak okunduğunu düşünmek tabii ki ilginç.
gizmodo.com