1./kitaplığım
2./masalarım
3./defterlerim/kalemlerim
4./arşivim
5./yalnızlığım
Bu beş şey olmazsa sanırım yazıda yol almam pek mümkün olmazdı. Dahası oturup sürekli yazamazdım. Yazamadığım gibi okuyamazdım da üstelik! Çünkü okumak da en az yazmak kadar ritüelleri olan bir uğraştır benim için. Denilir ya, etle tırnak gibidir. Okursuz bir yazı, yazısız bir okurluk neyime benim demişimdir her dem.
Kitaplığım, ilkokula başladığım günden beri kitaplar/la dünyama girmiştir. Okuduğum her kitabı yan yana görmekten aldığım haz/sevinç , bir süre sonra kendi kitaplığımın kuruluşuna adım atmamı sağlayacaktı. Babamın yaptığı ilk kitaplığımın bugün otuz bin kitaplık bir kütüphaneye dönüşme süreci abartısız 50 yılı bulacak yakında. Ama okuma/yazma kitaplığım ise seçilmiş bir kitaplıktır yazıevimde.
Masalarım, vazgeçilmezimdir. Üniversitede verdiğim her “ilk” derste söylediğimdir şu: Napolyon bile savaşı önce masada kazanmıştır, çünkü orada çizer tüm stratejisini!
Bu da çocukluğumdan bana armağan edilmiş bir alışkanlıktır. Babamı ve öğretmenim İğdebeli Hoca’yı anmalıyım burada. Masada çalışma, yani okuma/yazma, resim çizme alışkanlığını, yordamını onlardan el alarak öğrenmiş; zamanla da kendi masa düzenimi kurmuşumdur. Bugün yedi masalık bir yazıevinde çalışmam ise çalışma zamanlarımı / alanlarımı / tutkularımı gösterir düzeydedir.
Defterlerim, belleğimdir. Yazıda yol almanın, beni okurluğa hazırlamanın/geliştirmenin kılavuzudurlar. Çizerek, kalemlerle yazarak yol alan biriyimdir. Öyle az buz defter kalem değildir bunlar. Her masamın ayrı çalışma düzeneği, defter ve kalemleri vardır. Yetmezmiş gibi, başucumda, çantamda, arabamda taşır/bulundururum daima. Dostluktan öte renkli rüyaların sırdaşı, gündelik karşılaşmaların paydaşıdırlar her biri.
Arşivim, kendi çalışma düzeneğim ya da düzenim, ilgi/merak konularıma göre oluşmuştur. Kendi bilgisini önce kendi yaratan biriyimdir. “Ada” dosyamdan “Akdenizlilik”e, “Kürt Sorunu”ndan “Ermeniler”e, “Antik Kentler”den “Arılar”a, “Atlar”dan “Ortadoğu”ya kadar bir dolu konu başlığında dosyalarım vardır. Üzerinde çalıştığım konular/yazarlar/izlekler üzerine de ayrı ayrı dosyalar yer alır arşivimde. Dergiler, fotoğraflar, vb. ise olmazsa olmazıdır belgeliğimin. Elbette her şeyi biriktirmek değildir amacım, böylece yol alıp, zamanla ayıklayarak kendi çalışma rotanıza göre bir arşiv kurmaktır aslolan.
Yalnızlığım, seçilmiş bir yalnızlıktır. Yazmak ve okumak için. Biriktirerek yazan biriyimdir. Birkaç koldan çalışmak zamanla bir disipline dönüşmüştür bende. Bu nedenledir ki, çalıştığım her konu kendi zamanını bekler/ belirler. Listeleyerek çalışan biriyimdir. Günün güncesinden haftanın çalışma seyrine, ayın işlerine kadar bir dolu listeler yaparım. Proje defterlerim, akıl defterlerim, sözcelem adını verdiğim sözcük defterlerim neredeyse beni yönlendirir. Bütün bunlar o yalnızlık arenasında gerçekleşenlerdir. Ara ara asistan kullanırım. Ama gene de kendi işimi kendim yapmaktan yanayımdır her zaman.
Yalnızlığımı alır taşırım, hep burada çalışmam. Gitmeyi severim. Yazı/okuma mekanlarım vardır İstanbul’un değişik semtlerinde. Yolculuk ise vazgeçilmezimdir. Bu nedenledir ki birçok çalışma çantam vardır. Örneğin; Calvino, Canetti, Montaigne, Yaşar Kemal, öykü, deneme çantalarını sayabilirim. Onlara dair defterlerimi, kitap ve notlarımı alır giderim çalışmak için. Bir de çekmeceler/dolaplar ve de kutular…Adım “kutucu”ya çıkacak diye kimseye pek söz etmem, ama işimi en çok kolaylaştıranlardır bunlar. Yolculuk, kişi, konu, fotoğraf, kalem, resim malzemesi kutuları…
Bütün bu saydıklarım abartı değil, siz ancak bazı fotoğraflarla bir ucunu görebilirsiniz burada…
Bütün bunları sığdırabildiğim zaman yalnızlık zamanıdır işte. Burası bir mabet gibidir benim için. Bu nedenledir ki ancak pek az kişi buraya adım atabilir. Buradaki içdüzenim dengemdir benim; yazma, okuma, düşünme, gitme dengem…