Korku gerilim severler için yeni bir dergi raflarda yerini aldı, dağıtım, tanıtım sorunları yaşasa da beşinci sayısı da geçtiğimiz günlerde okurlarla buluştu. Yabani’den söz ediyoruz. Geçtiğimiz günlerde katıldıkları İstanbul Çizgi Roman Festivali’nden paylaşılan bir fotoğrafın mesajı şöyleydi: Anladık ki okur sorunumuz yok, dağıtım sorunumuz var!
Yabani’de yerli korku gerilim öyküleri, özgün çizimler var. Yabancı edebiyat kahramanlarına da el atıyorlar, Dede Korkut ve Köroğlu’na da. Değişken kadrolarla ilerlemek ve yeni yeteneklere yer açmak gibi bir iddiaları var.
Türkiye sinemasında son dönemde yükselişini takip ettiğimiz korku gerilim türü, yayıncılıkta da kendine alan açıyor mu? İlham kaynakları nedir, öyküler, çizimler nasıl doğuyor? Derginin yayın yönetmeni Devrim Kunter ve yazarı Galip Dursun’la gündemimiz, Yabani.
Erken yaşta korku gerilim türüyle tanışan birçok okur gibi, benim de ilk çizgi roman okumalarım arasında Süper Korku'lar, Vampirella serisi var. Müthiş hikayeler, müthiş çizimler vardı, öyküler çoğunlukla çeviriydi, uyarlama neredeyse hiç yoktu. Şimdi yerli bir korku gerilim dergimiz var, Yabani. Konsepti nasıl oluşturdunuz?
Devrim Kunter: Aslında hem çizgi roman hem de bu tip konu bazlı dergiler yapıldı. Yayıncılık tarihimiz için çizgi romandan dersek Joker, Resimli Roman ya da sadece bilimkurgu içerikli Nostromo (ve daha fazlası) var. Biz aslında sizin de bahsettiğiniz Creepy,
Eerie, Heavy Metal ya da 2000 AD gibi dergileri örnek alarak ve burada çıkan dergileri inceleyerek bu konsepti ortaya çıkarttık.
Galip Dursun: Daha önce çizgi roman dergisi, hem öykü hem magazin şeklinde çıkarılmıştı. Mizah dergilerini ayrı ele alırsak Devrim’in saydıkları o çerçevede eserler. Türkiye’de Süper Korku olarak yayınlanan Creepy ve Eerie serileri ise biraz daha eski; bizde daha sonraları yayınlanmış. Yabani ortaya çıkarken daha modern bir öykü anlatımı ve yaklaşıma sahip olan Heavy Metal’i örnek aldık diyebiliriz. Ama öyküler ve çizimlerimiz özgün, buralı. Bu durum arada bir fark yaratıyor olmalı.
Ekip nasıl bir araya geldi, fikir nasıl doğdu?
DK: Seyfettin Efendi sayesinde birçok yazar ve çizerle tanışma fırsatı buldum. Seyfettin Efendi’nin kısa maceralarında da birçoğuyla çalıştım ve çalışıyorum, tabii o kısıtlı bir alan. Zaman içinde farkettik ki bu kadar yetenekli insanların işlerini sergileyebileceği, hikayelerini anlatabileceği dijital dergiler (Gölge dergi mesela) ve sosyal medya harici bir mecra yok. Yabani’nin kurulma fikri bu mecrayı oluşturmak için.
GD: Fikir hep ortada olan bir şeydi. Yazdığınız öyküleri, çizdiğiniz çizgi romanları yayınlatacak bir mecra bulmak her daim sorun olmuştur; özellikle de bizim ürettiğimiz türde eserler veriyorsanız. Çizgi roman ve öykü dergisi eksiği herkes tarafından bilinir. Her sanatçı grubu da kendince bu eksikliği doldurmak, eserlerini sunabileceği bir ortam ister. Devrim’in büyük bir sorumluluk duygusu ve biraz da delilikle ortaya koyduğu Yabani de böyle bir gereksinimden doğdu.
İstanbul Çizgi Roman Festivali'nde yer aldınız, nasıl geçti imza?
DK: Beklediğimizden iyi geçti, normalde bir saatlik bir süre ayırmıştık imza için ama yoğunluktan dolayı üç-dört saate kadar uzadı süre.
GD: Çok güzel ve keyifli bir ortamdı. İmza günümüz de epey kalabalıktı; ilgi de yüksekti.
"Okurunuz var, dağıtımınız yok" demiş geçenlerde twitterdaki takipçilerinizden biri. Özellikle dergilerin kaderini değiştiriyor dağıtım meselesi, sizde durum nedir?
GD: Biraz sıkıntılar var. Türkiye’de dağıtım başlı başına bir mesele gibi görünüyor. Yeni başlayan ve tam anlamıyla bağımsız bir derginin yapabileceği en iyi şekilde, Yabani’yi tüm Türkiye’ye yaymaya uğraşıyoruz.
DK: Evet, dağıtım önemli, reklam da önemli. Dünyanın en güzel işini de yapsanız reklamsız ve dağıtımsız kimseye ulaşamazsınız.
GD: Ek olarak okurlarımız dergiyi bulunmadıkları noktaların fotoğraflarını Facebook sayfamız üzerinden bizimle paylaşabilirlerse gerekli işlemi yapabiliriz.
Dergideki görev dağılımından bahseder misiniz? Editörler, yayın yönetmeni, son okuma...
DK: Hikaye ve çizgi roman editörlerimiz ayrı ayrı. Hikaye editörlerimiz Özgün Muti Ondordaki ve Alican Saygı Ortanca, çizgi roman editörlerimiz Hakan Tunga Kalkan, İlke Keskin, Cenk Könül ve Emre S. Taşkıran. Ben de yayın yönetmeni olarak koordinasyonu sağlamaya çalışıyorum. Tabii bir de çizgi roman olduğu için balonlamacılarımız Yusuf Ulaş Tüfekçiler ve Ozan Çağatay var.
Öyküler nasıl seçiliyor? Okurlardan da öykü kabul ediyor musunuz?
DK: Editörlerimiz öyküleri seçiyor, evet okurlarımızdan da başvuru kabul ediyoruz. Yabani’nin kuruluş amaçlarından biri kıyıda köşede kalmış yetenekleri keşfetmek çünkü.
Çizerlerinizden söz eder misiniz?
DK: Yaş ortalaması söylemek zor, ben ortalamayı oldukça yükseltiyorum. Yirmili yaşlarda Ege Avcı, Ayşe İrem Aktaş gibi genç yeteneklerimiz var. Otuzlu yaşlarda Sibel Bozkurt, Bora Örçal, Özgür Yıldırım gibi çizerlerimiz var. Yani aslında çok fazla yaşa, başa, dış görünüme, aldığı eğitime bakmıyoruz. Zarfa değil, mazrufa bakıyoruz.
Sırada neler var, fuarlara, festivallere katılmaya devam edecek misiniz? Tematik festivallerin ardı ardına kurgulandığı ve gerçekleştiği bir dönemde, korku gerilim festivalinin çok uzağında değiliz gibi geliyor bana.
DK: Evet, aslında korku konusunda uğraşan bu kadar yazar, çizer, sinemacı varken yapılmaması için bir sebep yok. Biz kendi adımıza uygun olabileceğimiz her tür etkinlik ve fuara katılmaya çalışıyoruz.
Sinemada yerli korkunun böylesine yükselişte olduğu bir dönemde, yayıncılıkta durumu nasıl görüyorsunuz, benzer bir yükseliş bekleyebilir miyiz?
DK: Aslında dergimizde yer alan Demokan Atasoy, Onat Bahadır, Galip Dursun, I. Beril Tetik, M. Berk Yaltırık uzun süredir korku edebiyatı üzerine çalışıyorlar. Okuyucuların yerli yazarlara alışması biraz zaman isteyen bir şey. Böyle bir yükseliş olması için öncelikle bir kaç işin oldukça popüler olması gerekiyor.
GD: Öykü, roman ve çizgi romanda yerli korku özellikle önümüzdeki yıllarda bir çıkış yapacak diye düşünüyorum. Bugüne kadar gördüğümüz emareler o yönde. Bu çıkış cin filmleri furyasının da sonu olacak ve esaslı, istismardan uzak duran korku hikayeleri okuyabileceğiz. Yabani’nin korku hikayeleri ise ayrıca ilgi çekiyor. Yayınladığımız kara hikaye ya da korku çizgi öyküleri ile ilgili genelde okurlardan iyi geri dönüşler alıyoruz.