Jeolog Alex Nogués’in genç kaşifleri ayaklarının altındaki gizemleri düşünmeye, fosillerin gizemi ve jeolojinin büyüsüne kapılmaya davet ettiği kitabı Dağın Tepesindeki Bir Milyon İstiridye kitabı üzerine bir yazı.
Geçmişin fısıltılarının yeryüzünün nefesiyle birleştiği geniş gökyüzünün altında, taşıdığı isim kadar ilgi çekici bir hikâye yatıyor, Dağın Tepesinde Bir Milyon İstiridye adlı kitapta. Alex Nogues kendi kalemini, Miren Asiain Lora’nın fırça darbeleriyle harmanlayarak bizi zamanın sınırlarını aşan, jeolojinin varoluş destanını anlattığı bir yolculuğa davet ediyor. Bu kitap, geniş bir kitleyi kucaklamak için anlatı kanatlarını açarak, macera ve keşif çağrısıyla, her yaştan ve dünya görüşünden insanı okyanus kadar derin sayfalarına davet ediyor.
Bu kitaba ne ansiklopedik bir makale ne de bir masal demek doğru olur. Çünkü bu kitap aynı anda ikisi birden! Dağın Tepesinde Bir Milyon İstiridye, istiridye fosillerinin bir dağın tepesinde nasıl bulunmuş olduğuna dair merak uyandıran bir soruyla, büyüleyici jeoloji ve paleontoloji dünyasını gözler önüne sermeyi hedefliyor. İşin heyecanı da burada başlıyor ya! Denizin dibinde olması gereken istiridyelerin orada ne işi olabilir ki? İşte bu gizemi incelemek için kitap fosilleşme süreçlerini, Dünya katmanlarının oluşumunu ve tektonik plakaların hareketlerini açıklayarak Yerkürenin jeolojik tarihini de araştırıyor. Anlatının, okuyucuları zaman içinde bir yolculuğa çıkarmasının yanı sıra eski denizleri, istiridyelerin yaşam döngüsünü ve deniz yataklarını dağlık yüksekliklere yükseltebilecek dramatik değişimleri anlatması da bizi bilimin ışığında aydınlatıyor. Bu sayede kitap, teşvik eden, çocukları ve gençleri jeolojik ve paleontolojik kavramlarla tanıştıran eğitici bir macera görevi de üstleniyor.
Yeryüzünün sırlarının peşinde olan Nogues, İspanyol jeolog ve paleontolog kimliğini bir ozanın hassas dokunuşuyla birleştirerek çocuklar için sihirli bir gerçeklik yaratmış. Bunu da jeolojinin kalbine yolculuğu bir yürüyüşle değil, istiridyelerin izinde büyüleyici bir serüvenle yapıyor. Bilimsel araştırmalar ve mucize iplikleriyle örülen bu anlatı yolu, kaya oluşumlarını, yeşil ve vahşi yaşam arasındaki samimi dansı ortaya çıkarırken, istiridyelerin beklenmedik tüneklerine kadar uzanıyor.
Bir şairin kalbi ve bir bilim insanının zihniyle Nogues, Dünya’nın katmanlarını bir senfoniye dönüştürerek gezegenin melodisini dinlemeyi öğretiyor bizlere. Onun sözleriyle, eski denizlerin hikâyelerini, tektonik plakaların ritmini ve dağların su altına uzanan bağlantısını öğreniyoruz. Nogues’un jeolojiye olan tutkusu kağıda dökülmekle kalmıyor; adeta bulaşıcı bir tutku. Okuyucuları her taşın, her fosilin yankılanacak hikâyesinin olduğu bir dünyaya çeker. Bunun yanı sıra, Miren Asiain Lora’nın illüstrasyonları metne eşlik etmekten daha fazlasını yapıyor; okuyucuyu daha yakından bakmaya, kayaların ve çamurun içindeki güzelliği görmeye ve canlı yaşamı bulmaya davet ediyor renkleri ve desenleriyle.
Jeolojik soruların gücünün bir kanıtı olan bu hikâye, Emrah İmre’nin çevirisi ve Can Çocuk etiketiyle raflarda. Geçmişle günümüz arasındaki uçurumu kapatan, jeoloji, paleontoloji ve evrimsel biyoloji disiplinlerini büyüleyici olduğu kadar eğitici bir anlatıda deneyimlemek isteyenler için Dağın Tepesinde Bir Milyon istiridye biçilmiş kaftan. Kitap tüm genç kaşifleri ayaklarının altındaki gizemleri düşünmeye, Dünyanın katmanları kadar sınırsız bir bilgi arayışına girmeye çağırıyor.