19 OCAK, SALI, 2016

Zamanın Elleri Kenetlenir

Lila Azam Zanganeh yeni çıkan Büyücü – Nabakov ve Mutluluk kitabında, yazar kimliğinden sıyrılıp okur olarak hayatını adadığı Nabakov’un dünyasına dalıyor. Salman Ruşdi bu kitap için “Nabokov’un sanatına ilham olan neşeye verilmiş, neşe dolu bir yanıt” derken, Orhan Pamuk “Öznesinin hak ettiği oyunbazlıkla yazılmış, büyük yazarın sanatına dair berrak ve neşeli bir deneme” diye yorumda bulunmuş. 

Zamanın Elleri Kenetlenir

Ömrümüz boyunca okuduğumuz kitapların içinde bizi ciltlerine hapseden, yıllara yayılmış huzursuzlukla kendini okutmayan ya da uzun zaman dilimlerinde kendisine yeniden dönmeye mahkûm eden kitaplar vardır. Okurların başına çok sık gelmez ama kitapların zincirleri yetmiyormuş gibi bir de yazarıyla hayata yayılmış birlikteliğin zinciriyle de baş edebilme gücü gerekir bazen. O tutkulu satırların sonunda yürekler birdir; bu, yazmaktan daha zordur, ömrünü bir yazara adamak… Hani sonunda yazarın hayatıyla iç içe geçmiş bir sarmalın içinde kayboluşla fırlar zamanın ibresi; işi hayalle gerçeği karıştırıp onunla karşılıklı kahve içmelere, sokaklarda dolaşmalara kadar vardırır ve coğrafi koordinatları hiçe sayar. Tarihî mihenkler unutulur ve hangi devirde yaşamışsa okurun yazarı, o devirde akar zaman. Yolları ve dağları aşıp bir zamanlar yaşadığı eve kadar giderek kırmızı kadifeden şeritlerin ardında sergilenen eşyalarına yüz sürmek, koltuğuna kıvrılıp koynunda uyuyakalmış gibi uykuya dalmak ister okur. Bahçesinde gezinir, gölgesini takip eder yazarının, duvarlara gözleriyle işlediği sözcükleri seçmeye çalışır. Ondan gelip geçmiş ne varsa hapsetmek ister içine, son nefesini verdiği yatağın başucunda kimselere göstermeden, tedirgin, gözyaşı döker. Yüzü hep canlıdır yazarın. Cümleleri günde birkaç kez tekrarlanan dualara dönüşmüştür. Okur, yazarına adanmışlığıyla onun bir adım önündedir artık.

Sanırım bu yüzden Lila Azam Zanganeh’in kitap okumaktan her daim çekinmesi. Büyücü’sünün, Vladimir Nabokov’un izini sürdüğü kitabına böyle başlarken, Ada ya da Arzu’yu tam dört senede bitirdiğini öğrenince çekincesinin haklılığını anlıyorum. Büyücü - Nabokov ve Mutluluk, yukarıda bahsettiğim adanmışlığın bir haritası. Zanganeh, yazar kimliğinden sıyrılıp okur olarak peşinden koştuğu ve hayatını adadığı tutkusunun, Nabokov’un dünyasında kendine bulduğu yeri, ondaki mutluluk pırıltılarını keşfetmeye çalışarak anlatıyor. Lolita, Ada ve özellikle Konuş, Hafıza çevresinde dönen okuma deneyimlerini, Nabokov’daki mutluluk notalarını keşfetmeye çalışarak, Büyücü’yü okuyanı da yeni bir okuma deneyimine davet ediyor, -hatta biraz daha iddialı söyleyebiliriz sanırım- söz konusu kitapları yeniden ve yeniden okumak için kocaman bir kapı aralıyor. Başlamadan önce belirtiyor: “Büyücü, bir serüvenin kaydıdır. Her bölüm -girişte sunulan haritada da görülebileceği gibi- bir mutluluk düşüncesine odaklanır. Ve kitap zaman zaman başı ve sonu aynı olan on beş Alicevâri çeşitleme ve dolambaçlı yoldan oluşur ve tüketen yollar sonunda aydınlık aynalara dönüşür.”

Vladimir Nabokov

Zanganeh’in gözünden Nabokov’u ilk kez ya da yeniden keşfetmek, tanımak ve ona doğru çekilmek bu kitabın kendi içinde yarattığı bir büyü olsa gerek. Önce, Zanganeh’in gözünden, kendi garip gökkubbesinin altındaki göz alıcı duruşuyla gördüğümüz VN’nin zamanla kendimize katacağımız bir yolculuğa başladığımızı söyleyen kitap, VN’nin ölümünden önce bitiremediği Laura’nın Aslı romanıyla beraber mutluluk parçacıklarını tanımamızı sağlıyor. (Not: Zanganeh de Vladimir Nabokov’dan kitabında kimi zaman VN olarak bahsediyor)

Bir romanın çarpıntılarıyla mutluluğu tasviri, Laura’nın heyecanı… “İlham. Mutluluk saçan uykusuzluk. Sevgili Alp yamaçlarının havası ve karları. İçinde bir ben, bir o değil, sadece hikâye boyunca havada süzülen bir göz olarak yazarın sezildiği bir roman” diyen VN için mutluluğun gerçekten de havada süzülen bir şey olduğunu ilerleyen bölümlerde görmek hem okur için hem de yazarokur için değerli bir kavrayışa dönüşüyor.

“Kişi bir kitabı okuyamaz: Kişi ancak yeniden okur”

VN’ye ait tüm eserleri “Kişi bir kitabı okuyamaz: Kişi ancak yeniden okur” biçimindeki Nabokov kuralını izleyerek okuyan Zanganeh’in Zina’ya, Ada’ya, Lolita’ya, Humbert’a, Maşenka’ya (az da olsa) tekrar tekrar nasıl yaklaştığını, bir zaman sonra artık onlarla konuştuğunu, yazarının kahramanlarından biri olurken aynı zamanda hayalinde onun karşısına geçip gözlerine nasıl baktığını izlemek bizler için de ayrı bir serüvene dönüşüyor. Zira yıllardır biriktirdiği soruları sorarken, adanmışlığını izlediği yazarının yüzünde mutluluğu görebilen nadir insanlardan Zanganeh. VN’nin yaşadığı yerlerde, onun kelebeklerinin izinden gidip avcılığa soyunduğu zamanlarda, yanında taşıdığı kahramanlarla bir arada hep. Kahramanlarından hareketle VN’nin yaşamındaki izlekleri de seriyor önümüze.

Çözümlemenin dudak kenarlarını hafifçe yukarı kaldırtan keyifli kıyısında, yazarın hayatının dönüm noktalarında nasıl yarattığının, nasıl vecde geldiğinin hayalini kurabiliyoruz. Ama şöyle diyor Zanganeh: “VN’nin yazdığı romanların geçmişinin bir kopyasından ibaret olduğuna inanmıyorum, ama romanları o ilkyazın kalıcı ışığını yeniden yakalıyor. Hayatı boyunca kendini aksettirmeye devam eden bilincin eşsiz bir biçimde yeniden ortaya çıkışı.”

İç içe geçmişliğin zamansız boşluğunda, Zanganeh’in romanlarda ve yazarında kayboluşunu izlemek, sonunu bildiğimiz filmi yeniden izleyip yeniden ağlamak, her seferinde -belki- daha fazla ağlamak gibi. VN’ye uzanan ellerinin her seferinde havada asılı kalacağını biliyoruz çünkü VN ölecek. 77 yaşında, Laura’nın Aslı’nı bitiremeden ölecek. Yine de okuruyla beraber yaşamaya devam edecek, kâğıda yaklaştığı anlardaki mutluluğu fısıldayacak kulağına. “Yeryüzünün ayaklarımın altından yavaşça kayıp gittiğini hissediyorum,” diye yazıyor Zanganeh. “Artık hercai pusulamın nereyi gösterdiğini kestiremeyerek, Vladimir’in sınırları ve benimkiler üzerine düşünüyorum. Santim santim ya da bana öyle geliyor, hikâyeme başladığımda araştırmaya niyet ettiğimden çok daha tuhaf sulara giriyorum. Kalemimi bir kenara koyuyorum. Gözlerimi kapatıyorum. Nerde kalmıştım?”

Vladimir Nabokov

Belki de buradan sonrasını mutluluğun o gizemli kıpırtısına teslim etmek lazım çünkü hayalin peşinden koşmaya hevesli okurlar çoktan çekildi kitaba. Zanganeh’in Nabokov’unu kendilerine yontmaya başladılar bile. İlk işleri Büyücü biter bitmez gidip en zorlandıkları yahut sevdikleri Nabokov romanlarından birini ellerine alıp yeniden okumak olacak. Sonra, yönetmenliğini Stanley Kubrick’in yaptığı, 1962 tarihli Lolita’yı tekrar izleyecekler. Dağlara gitmek isteyecekler belki, kim bilir, ellerinde bir ağ ve küçük bir kutu, iğneler... Kelebekleri Tanıma Kılavuzu kollarının altında, o kayalıktan bu kayalığa tüm gün koşturup duracaklar.

Güneş batarken, kızıllıkta Nabokov’un bir büyücü olduğunu düşünecekler. Çünkü VN’ye göre bir yazar; bir öğretmen, bir masalcı veya bir büyücü olabilirdi. Gerçek yazar, başka deyişle Büyücü, “gezegenlerin dönmesini sağlayan kişidir.”

Enfes bir edebiyatın mutluluk çıtırtısı.

Şimdi yeni bir romana geçebilirsin sevgili okur.

0
4709
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage